canim ciwanim,dur sana bir animi anlatayim.
talebe yillarimda cok tembel biriydim ve benim icin talebe olmak bir amac olmadigindan,
her bir sinifi iki dikisli gecen biriydim.
matematik,cografya,tarih,kimya,fizik ,edebiyat kaldigim dersler degildi.
kaldigim ders müzik olunca,rahmetli babam bana bir saz aldi.
ilkin buna bir anlam veremedim ve sazi aldinca elime vurdum tin tin teline.
o zamanlar saz kurslari falanda yok,saz elimde söz dilimde
az -buz olmasada bir kac mil sonra varinca menzile(dernege)
beni o halde gören yoldasim hayrola dedi bana.
ve elimden alinca sazi calmaya basladi.
notadan,müzükten ne anlarim,
calana kulak kabartirken
bu nasil oluyor dedim ve yoldasim tebessüm ederken bana
bu notalarin ahenki(armonisi)dedi.
ve iste ben o hallerdeyim.gözlerinden öperim
"Düşünmeden konuşmanın cezası sonradan düşünmeye mahkum olmakti"