Hasan Bildirici
Tarih: 10 Haziran 2010 Perşembe
Geçtiğimiz günlerde televizyonda Başbakan Erdoğan'ın Bursa'da halka yönelik yaptığı konuşmayı dinledim. Çaresiz bir ırkçının konuşmasıydı. Orhan Bey'in, Osman Bey'in, Fatih ve Yavuz'ların torunları olduğu için Gazze'ye ilgisiz kalamazlarmış. Mübarek, sanki imparatorluk yönetiyor. O kadar iyi idiyse Osmanlı niye yıkıldı? Hem Türkiye vatandaşları içinde Fatih ve Yavuz'un torunu olmayan milyonlarca insan var. Herkes onların torunu olmak zorunda mı?
Fütuhat zamanlarına özenmek, bütün dinci ve milliyetçi faşist partilerin ortak özelliğidir. Ya ikibin yol öncenin dini kurallarına özlem duyarlar ya da bin yıl öncesinin imparatorluk günlerine...
Faşist partilerin ortak bir özelliği daha var. İç sorunlardan kaçmak için çevre sorunlara ilgi duymak ve çoğu zaman da savaş çıkarmak. İttihat ve Teraki'nin kurucularından Enver, Talat ve Cemal Paşalar, Almanya'nın yanında Birinci Dünya Savaşı'na girmiş, zafer kazanayım derken Osmanlı İmparatorluğu'nu tarihten silmişlerdi. İmparatorluk artıklarının doluştuğu Anadolu'da ise, yenilginin acısı Ermenilerden, Rumlardan ve Kürtlerden çıkarılmıştı.
Erdoğan, Anadolu'yu halklar mezarlığına çevirenlere olan sempatisini Bursa'da dile getirirken, halktan özellikle PKK'ye ve taraftarlarına karşı mücadele içinde olmalarını istiyordu. O konuşmayı dinleyen dinci ve milliyetçi bir Türk'ün yapacağı ilk iş komşusu olan Kürdün gecekondusuna saldırmak olacaktır. Yahudi düşmanlığını körüklerken de, iş olsun diye Musevi vatandaşlara saldırmayın diyordu.
Kendisine liberal-demokrat sıfatı biçen Türk yazarları Türkiye-İsrail gerginliğinde AKP lehine sinekten yağ çıkarmaya çalışıyorlar. AKP hükümeti İsrail'e karşı başarılıymış. Siz kandırın kendinizi. Ortada başarı falan yok. İsrail, normal zamanlarda savaş nedeni sayılacak iki hareket çekti Türk devletine. Birinde elçisini aşağıladı, ikincisinde Akdeniz'de gemisini vurdu. Bundan önceki birçok dünya savaşı daha uyduruk bahanelerle çıkmıştı. Savaş nedeni sayılacak iki eylemi yaparken İsrail'in sarsılması normal. Fakat İsrail'in yaptıkları altında kalmakla sadece AKP'nin değil, Türk devleti de karizmasını çizdirdi.
Ahmet Altan'ın dünkü yazısında da dediği gibi, Türk devleti İsrail'den korktu. Korkmakla bence iyi etti. Çünkü eğer askeri olarak İsrail'e karşılık vermeye kalksaydı, savaş uçakları ve gemileri yerinden kıpırdamadan İsrail saldırıları karşısında toz duman olurdu. Türk devleti, PKK'ye karşı İsrail teknolojisi kullandığını unutmasın. Türk ordusu hantaldır, çürüktür, ürettiği merminin ve yeri malı diye piyasaya sürdüğü askeri teknolojinin Amerikan ve İsrail teknolojisi karşısında bir hükmü yoktur.
Ayrıca Türk sistemi ırkçı ve faşist bir sistemdir. Çağdaş ve liberal bir dünyada faşist orduların ve yönetimlerin savaş başarısı kazanmaları mümkün değildir. ABD, Avrupa ve İsrail orduları güçlerini sadece teknolojiden değil, kendi demokratik sistemlerinden almaktadırlar. Adil olan güçlüdür. İsrail adil midir? Filistinliler üzerindeki baskı ve zulümlerine rağmen İsrail Türk devletinden bin kat daha adildir.
Siz bir İsrail askerinin Filistinli kız ve oğlan çocuklarına tecavüz ettiğini görüp duydunuz mu?
İsrail'in bir Filistinlinin dil ve kültürünü yasakladığı nerede yazılı?
Fakat Türk devletinin tetikçileri ve amirleri Kürt çocuklarına ve kadınlarına tecavüz ediyor. “Kürdistan“ demenin Türk Ceza yasasındaki karşılığı en az bir yıl hapis cezasıdır. Kürtler daha Kürtçe konuşup yazamıyor.
Bunları yazdığımız zaman, İslam dinini bir iktidar, sömürü ve baskı aracı olarak kullananlar, İsrail'i savunduğumuzu ve İslam'a hakaret ettiğimizi söylüyorlar.
Yalan söylüyorlar. Kendilerini eleştiren herkese, dinin arkasına sığınarak karşılık veriyorlar. Demek Allah ve Muhammed yalnızca onların. Zaten bundan dolayıdır ki, bir Hıristiyan veya Yahudi çocuk, Türk İslam kalesi olan örneğin Trabzon, Konya veya Yozgat'ta herhangi bir ilkokula gidemez. Gittiği gün, “bu gevur çocuğunu buradan alın!“ diye yaygarayı basar veya çocuğun ailesini linç ederler.
HAMAS örgütünün tüzüğünün en önemli maddelerinden biri, İsrail devletinin yok edilmesi değil midir? Niye Yahudiler insan değil mi? Onları yok etme hakkını nereden elde etmişler? AKP'nin desteklediği bu HAMAS'tır. Türk milliyetçiliği ve İslamcılığı Yahudi'ye düşman, Kimlik isteyen Kürde düşman, Ermeni'ye düşman, Yunanlıları zaten affedersiniz “kahpe“ ismiyle anıyorlar. Alevilere, “ana-bacı bilmezler“ diye insanlık tarihinin en büyük iftirasını attılar. Komünistlere de yıllarca benzer iftiraları atmadılar mı?
Bazı okurlar, Ortadoğu'da en son karşı karşıya gelecek iki devletin İsrail ve Türkiye olduğunu yazmışlar. İsrail'in Türk devletine PKK'yi ezmesi için yaptığı yardımları ve sunduğu desteği aradan çıkarırsak, Türkiye ile İsrail'in anlaşabileceği başka hangi konular var? En son, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde İran'a karşı onaylanan yaptırım kararına Türkiye hayır oyu verdi. İsrail PKK'yi “Terör Örgütü“ olarak görüyor ama; Türkiye, hiçbir koşulda İsrail'in varlığını tanımayan ve sivil yerleşim alanlarında intihar eylemleri düzenleyen HAMAS'a destek sunuyor. Güney Kürdistan'ın alt düzeyde İsrail ile kurduğu ilişkiler, Türk basınında, aşağılamak ve hedef göstermek için, “İsrail-Kürt“ ittifakı olarak geçiyor. Kürtlerin soyuna Türk basını bir de “Yahudi“ sıfatı ekliyor. Hangi etkili kürdün adı geçse, “acaba Yahudi mi“ diye bir soru eki takıyorlar o ismin arkasına.
Şiddetli biçiminin nasıl olacağını bilmiyorum, Orta Doğu'da Üçüncü Dünya Savaşı başlamış bile. Irak'tan sonra Suriye ve İran rejimleri hedeftir. Dikkat ettiniz mi olaylar hep de, Kürdistan'ı parçalamış dörtlü zincirin etrafına olup bitiyor.
Yüz yıldır Kürt halkı üzerinde tepinen sömürgeci alçaklığın vakti doldu. Teker teker düşecekler. Erdoğan, Abdullah Gül, Davutoğlu gibi ırkçıların, Enver ve Talat Paşalardan daha cesur ve öngörülü olduklarını sanmıyorum. Sultan Abdulhamit'ten veya Fatih'ten daha imparator olmaları da mümkün değil. Yirmi milyon Kürdün dilini, yirmi milyon Alevinin mezhebini yasaklamış bir düzenden yeni bir emperyalist imparatorluk da çıkmaz.
Emperyalizm bile bir kültürdür. Eskinin hangi imparatorluğunda dil ve kültür yasağı vardı? Osmanlı bile, komşusu kürdün dört yoldaki gecekondusuna göz dikmiş şimdinin milliyetçi sokak güruhundan çok daha adildi.
Yıkılıp gitmiş Osmanlı'nın ayak takımından ve onların içinden çıkarılmış Kemalist diktatörlükten reform ve ilericilik bekleyen ahmaklara diyeceğimiz tek bir sözümüz var.
Hile ve yalan altında yüz yıl beklediniz. Bir şey çıkmadı. Bir yüz yıl bekleseniz yine bir şey çıkmaz. Çünkü Türk ırk sisteminin çürümüş kemikleri değil yeni bir yüzyıla, onbeş yıla çıkmaz...
Batı ve ilerici insanlık, kendi vatandaşlarının anasını ağlatan dinci ve milliyetçi gericiliğin “Gazze numarası“nı yutmadı.
Dört parçadaki Kürt halkına stratejik düşmanlık yapan ve vatandaşlarına devletlik yerine cellatlık sergeleyen Türk devletinin Ortadoğu üzerindeki kirli ve karanlık elinin çekilmesi; Kürt, Türk, Yahudi, Müslüman, herkesin hayrına olacaktır...
Burada Kürtler için de son bir söz söylemek gerekiyor: İran, Suriye ve Türkiye'yi de içine alabilecek olası bir hakimiyet savaşında Kürt siyasetlerine ve Kürt halkına düşen görev, haksız savaşlardan kendi bağımsızlığını ve özgürlüğünü çıkarmak olmalıdır.
Çünkü savunulabilecek adil bir sınır ve uğruna savaşılabilecek uygar bir devlet yoktur... Orta Doğu'daki insanlığın yazgısı, Kürtlere cellatlık yapan üç devletin varlık tartışmaları üzerinde sürdürülmektedir...
Ey Kürtler, dünyanın çatısı sayılabilecek bir coğrafyada 40 milyonsunuz. Uyuduğunuz ve ucuz numaralara kandığınız yetmedi mi?
Ölülerinizin cesetlerini ayaklarının altından çekseniz cellatlarınız yıkılıp gidecek...
***
Not: 11-12 Haziran tarihleri arasında, Almanya'nın Rüsselsheim kentinde, Dersim 2. Kültür Festivali kutlanıyor. 12 haziran Cumartesi günü orada olacağım. Kürt yurtseverleri ve dostlarla görüşmek dileğiyle...
Hasan Bildirici
[email protected]
aktarma