Skip to main content

Bu işte yine bir kıllık var Saçlarının kazıtıldığını söyleyen Öcalan için, Öcalan eksenindeki Kürtler yeniden sokağa dökülüyor. “Güneşimizin saçlarını kazıtmayız“ diyen gençler, Paris'te işlek bir caddede kendi saçlarını topluca kazıtma eylemi yaptı. “Yolunan saçlar, yolunan özgürlüğümüzdür“ diyen gerillaların, yollara döşedikleri mayınlarla, askerlerin kıllarını topluca yolmaları bekleniyor. DTP 20 temmuz'da yapacağı kongresini “Kıl'a Özgürlük“ olarak isimlendirip, “Sayın Öcalan'ın saçlarınının kazıtılması ’Kürt Türk kardeşliğine vurulmuş en büyük darbedir“ diyecekleri tahmin ediliyor. Avrupa'da “Bê porê Serok jîyan nabe“sloganıyla yürüyüşler düzenlenip Remzi Kartal önderliğinde açlık grevlerine yatılacağı söyleniyor. Kimi internet kalemşörleri, kıl meselesini, kerameti kendinden menkul bir takım “Bilimsel ve felsefi“ değerlendirmelerle açıkladılar. Anlayacağınız bu kıl mesele önümüzde ki günlerde Kürdün en önemli siyasal gündemi olacak. Kılla yatıp, kılla kalkacağız. Geçen yılda çok önemli bir kıl sorunumuz vardı. Hatırlayalım. Öcalan'ın “Kendisine karşı kimyasal bir yönelimin olduğunu“ açıklamasıyla “Risk derecesi çok büyük bir operasyonla“ Öcalan'ın beş adet kıl'ı İmralı dışına çıkarılmış, büyük bir gizlilik ve önlemler altında Italya'nın başkenti Roma'ya ulaştırılmıştı. Roma'da bu beş çok önemli kıl incelenmişti. Labaratuvar sonuçları, Öcalan'ın Avukatlar Mahmut Şakar ve İrfan Dündar tarafından yapılan bir basın toplantısında açıklanmıştı. Onlara göre, Öcalan'ın kılında çok miktarda stronsiyum zehirine rastlanmıştı. Yani Öcalan İmralı'da zehirlenerek yavaş, yavaş öldürülüyordu. Yer yerinden oynadı. “Edi Bese“ hamlesi düzenlendi. Eski Hep milletvekilleri Remzi Kartal, Ali Yiğit, Nizamettin Toğuç başta olmak üzere yüzlerce Kürt 39 gün süren açlık grevlerine yattılar. Gençler, kadınlar herkes ayaklandı. Televizyonlar ve çeşitli sivil toplum Örgütleri işgal edildi vs. Velhasıl... Kürtlerin en dinamik kesiminin enerjisi, beş kıla endekslendi. Sonra açıklamalar peş peşe geldi. PKK'den en çok açıklama Duran Kalkan'dan geldi. O Kürtlerden daha fazla eylem talep etti. Şimdi de bu kıl mesele hakkında en çok yine o konuşmaya başladı. İmralı'da güvenlik sistemlerini kuran o zamanın 1. Ordu komutanı, şimdinin Ergenenokon tutuklusu Orgeneral Hurşit Tolon, Öcalan'ın zehirlenmesinin alınan önlemler nedeniyle,mümkün olmadığını açıkladı ve Öcalan değil kıl, bakterisini bile kimseye veremez dedi. Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi, İmralı Kapalı Cezaevi'nde hükümlü bulunan Öcalan'ın saç ve göğüs kıllarından alınan numuneleri tahlil ettirerek zehirlenme izine rastlanmadığını açıkladı. Öcalan, ise konu ile ilgili uzun bir süre sonra yaptığı açıklamada, "Benim bu olayla aslında bir ilgim yoktur. Açıklamanın Avrupa'da yapılması bilinçlidir. 5 saç telimin tahlil ettirildiği İtalya'daki laboratuvarın, hepsinin ABD veya İngiltere ile ilişkileri vardır. ABD ve İngiltere isteselerdi 24 saat içinde müdahale ederlerdi ve basın yoluyla yayılmasına izin vermezlerdi. Kimsenin haberi olmazdı. Ama izin verdiler. Bu da komplo gibidir. Zehirlenme iddiasının ortaya atılmasındaki asıl amaç siyasi tehdittir“Dedi. Yani Öcalan'a göre, kılı alanlar, götürenler, tahlil için labaratuvara verenler, labaratuvar çalışanları, zehir vardır raporu verenler, raporu kamuoyuna açıklayanlar, eylem kararı alanlar ve eylem yapanların hepsi ABD ve İngilterenin ajanlarıydı. Birinci kıl meselesinde, Türkiyenin siyasal gündemi, Güney Kürdistan'ın işgal edilmesi senaryolarıyla doluydu Güneyli Kürtler “Adam“ edilmeye çalışılıyordu. Güneyliler “Ehlileştirilirken“ Kuzeyli Kürtler kıldan sorunlarla uğraşmalıydı. ikinci kıl günlerinde Türkiye'de gündemde ne var? Kürtlerin asla kayıtsız veya tarafsız kalmaması gereken şu Ergenekon meselesi mi? Ne dersiniz..... Bana öyle geliyor ki, bu işte yine bir kıllık var.. Murat Dagdelen 15.07.2008

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.