Bildiğiniz gibi Kürdistan coğrafyasında çok hayati ve aynı şekilde tehlikeli gelişmeler yaşanıyor son günlerde. İŞİD in beklenmedik bir şekilde Musulu ele geçirmesi ve aynı tuhaflıkta Irak Ordusunun karşılık vermeden şehri terk etmesi başlı başına düşünülmesi gereken bir olaydır. Bunların nasıl neden yaşandığından çok, bu gelişmelerin Kürdistan Coğrafyasına nasıl etki edeceğini düşünmek ve bu doğrultuda hareket etmek birinci vazife olmalıdır. Bu Kürtler açısından bir dönüm noktasıdır. Tarihte Kürt Halkı defalarca mücadele etmiş ve çok farklı nedenlerden dolayı mücadelesi başarıya ulaşmadan sonlandırılmıştır. Bu hayati fırsatı Kürtler doğru bir şekilde kendi lehlerine dönüştürkmek zorundadır. Bu tarz fırsat kolay kolay ele geçmez yada bu fırsatları organize eden güçler her zaman aynı başarıya ulaşamayabilirler, onun için geçmişten de ders çıkartarak bugün doğru bir yol izlemek bizi Bağımsız Kürdistana ulaştıracaktır.
Daha düne kadar Bağımsız Kürdistanı çöpe attıklarını söyleyenlerden çok sağlıklı bir yaklaşım beklemek hayalperestlikten öte birşey olmaz. İmamın fikri ne ise zikri de o dur sözü bu tarz durumlar için söylenmiştir. Bundan dolayı PKK nin peşmerge ile beraber mücadele edelim söylemi yeni bir oyunun habercisidir. Bu sahte tutumla Kürtlerin lehine dönüşebilecek bu tarihi durumu aleyhimize çevirmeye çalışmaktan başka birşey değildir. Eğer çok dürüst ve Kürdistan sevdalısı iseler öncelikle kendi alanlarında İranin idam ettiği gençler için mücadele etsinler, Türkiyedeki Kürtleri Türkleştirmekten, Suriyede Esada çetecilik yapıp Kürtleri öldürmekten vazgeçsinler. Bunları yaptıkları zaman peşmergeyle yan yana savaşmaktan daha fazla katkı sağlamış olacaklar.
Provakasyonlara gelmeden, ucuz kahramanlık yapmadan dünya siyasi ölçütleride göz önünde bulundurularak, Kürt Halkı üzerine düşen her türlü görevi yerine getirmelidir. Bağımsız Kürdistan yolunda kabuledilebilinir ne kadar yol varsa devreye sokulmalıdır. Siyasi ve askeri bütün çalışmalar bu temelde ilerletilmelidir. Bu saatten sonra Araplardan, Farslardan, Türklerden yada yabancı ülkelerden birşeyler beklemek yada onlardan çekinmek ve korkmak anlamsızdır. Savaşın bütün acılarını yaşayan bir millet olarak elimizden geldiğince savaştan uzak durmalıyız, fakat Kürdistan toprağında Türk Bayrağını indiren genci neden vurmadınız diyen Türklere, İranda her gün Kürt Gençlerini idam eden Farslara ve Irakta, Suriyede her türlü zulümlerine maruz kaldığımız Araplara Kürdistan Topraklarının bize ait olduğunu gerekirse kafalarına vura vura anlatmamız lazım. Bu temelde gerekiyorsa Güney Kürdistanda gerilla savaşının hazırlıkları yapılmalıdır.
Türkler Türk rehineleri ve Osmanlıyı bahane ederek, Farslar Şiileri bahane ederek Kürdistanı yol geçen hanı sanıp keyiflerince girebileceklerini sanıyorlar bu düşünceleri ancak ve ancak Kürt Halkı ve Kürt Halkının tutumu ve tepkisi boşa çıkartabilir. Bu Kürdistan düşmaları topraklarımıza müdahale etmeyi göze aldığında Kürtler bulundukları parçalarda her türlü eylemlerle bunlara cevap vermek zorundadır. Gerektiğinde her onurlu Kürt; Türkiyeden, İrandan, Suriyeden, Iraktan, Avrupadan ve dünyanın bütün yerlerinden Kürdistana akın edip peşmerge ile omuz omuza savaşmalıdır. Görünen kadarıyla Kürdistan Hükümeti bugüne kadar doğru bir yol izlemektedir, fakat bu tek başına yeterli değildir. Kürt Halkı dünyaya Kürdistan Hükümetinin yanında olduğunu göstermek zorundadır, çünkü bu hükümeti başarıya götürecek olan Kürt Halkıdır. Yapılacak çalışmalar da Kürtdistan Hükümeti ile uyum içinde gerçekleştirilmelidir, aksi takdirde yapılacak yanlış hareketler gelişmeleri baltalayacaktır. Halkla beraber PKK nin içindeki temiz yurtsever Kürt Gerillalarıda bu durum karşısında tavır sahibi olmalıdırlar.
İnanıyorumki Kürt Halkı kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle Kadı Muhammed ve Molla Mustafa Barzaninin yolunda bağımsız Kürdistan için mücadele etmeye hazırdır.

16 Haziran 2014