Dersim tartışmaları ve kısa bir not...
Beylik lafların ne zaman nerede insanı yaralayacığını kestirmek zor.
Hele şu “celadına aşık olma” lafı da bir nevî o beylik laflardan. Diğer deyimiyle biat etme.
Alevi Kürtleri, eğer biat etmiş olsalardi; Yavuz Selîm tarafindan katliama uğramaz ve 40 bin Alevi Kurdü olarak katledilmezlerdi. İki nedenden dolayı;inançta Alevî ve milliyet olarak da Kurd olmanın bedeliyle…Ağırlıklı yanıyla başka bir inanca mensup olmaları, katledilmeleri için yeterli nedendi Osmanlılarca.
Katledilenlerden geriye kalanlar ise, koşelerine çekilir ve sessizliğe gömülmeyi tercih ederlerdi. Biat gerçekleşir, sorun kalmaz ve Koçgiride soykırıma uğramazlardı. Kuyucu Murat Paşa’nın kuyularında can verenlerin çocukları susar ve Dersim, soykırımı gerçekleşmez ve kimse de celadına ‘aşık olmayı’ dillendirmezdi. Alevi Kürdleri, iki açıdan katmerli baskıyı yaşamıştır hep.
Demek ki Alevi Kurdleri, Marş’ta, Sıvas’ta, Maltya’da birkez daha saldırıya uğramışsa bir asilikten bahsedebiliriz, ama biattan bahsedemeyiz.
El insaf mı demek lazım, imana gel mi demek lazım, ben de kestiremedim.
Şu Mustafa ve Kemal isimlerden hareketle onların ‘celadına aşık’ bir guruh olduğu söyleyenler, kendi isimlerine ve akibinde de soyadlarına baksınlar; göreceklerdir ki soyadları, soyad kanunu, yani Kemalin buyruğuyla çıkarılan yasa ile tasdiklidir.Bu da bir nevî o buyruğa teslimeyetin adı ve biattır. De şimdi gel de işin içinden çık. Bir deli bir taş atar kuyuya ama 40 akıllı uğraşa dursun.
Bunun adı da acaba celadına sulanmak mı oluyor, yoksa başka bir sıfatla mı adlandırmalı.Alevilere ayrıcalıklı davranın diyen yok..Ama altı çizilmesi gereken bir şey vardır ki hakkını teslim ediniz. Bir Aleviler değildir hakkı teslim edilecek olanlar, Ezdilerin de hakkı teslim edilmeli.
Kıyıma en çok uğrayanlar Serhedde yaşıyan Kürdlerdir..Direniş geleneğine sahip oldukları içindir bu.Neden Adıyaman, Urfa, Mardin ve Siirte bu direniş geleneği gelişmez de Ağrı, Çewlig, Bedlis, Muş, Desim,Koçgiri… Bu yükü omuzlayanların Milli duruşları ortada ve çok daha öndedir. Toprak ağalığına dayalı olmayan yapıları, direnmelerinin belki de açıklanır somut verisidir. Bu tespitler yalnışsa eleştirebilirsiniz.
Dersimliler kastedilerek ‘katiline aşık’ oldu soylemi.Tam riyakarlik örneği.
Siyasal olgulara böyle bakılmaz. Çıban başıdır denerek bir potansiyel direnç soykırıma uğratılmış ve giderek asimilasyon politikalarıyla silinmeye çalışılmıştır. Mesleye böyle bakılacağına, Kemalistlerin yıkımları hedefe konulması gerekirken;
Dersime yüklenmek hafifliktir. Politik bağlamında Dersimin iki temel hatası; geçmişte solculuk hastalığına kendini kaptırması ve sonrasında da ayrı ulus kategorisinde değerlendirilmeye alınmasıdır.
Geçmişte Dersim çıban başı olarak TC nin hedefinde ve bugün yine çıban başı olarak görülüyor; saldırı ve karalama kampanyasına bakılırsa.
Dersim, Osmanlıda bir eyalet ve sancaktır. Sınırları Mamikiye ile sınırlı değildir..Geniş bir coğrafyadır. Koçgiri, Erzincan, Karakoçan, Xınıs, Warto, Maraş ve Maltyaya kadar uzanan bir bölge.İki diyalektin konuşulduğu bir bolge, iki inancın(alevî ve islamin)yaşandığı bir bölge.
Meseleye geniş bir perspektiften bakmanın doğru olduğu inancındayım.
İki yazı okudum. Zehir zemberek dil ve alabildiğine saldırgan bir uslup içeriyordu.İki yazının hedefindeki kişi de Davuttu. Davudun yanıtı çok daha makuldu.
Ben Kawa geleneğınden gelmem. Dolayısıyla onların yoldaşlık ilişkileri beni bağlamaz. Bu konun tarafı değilim.
Eleştirenlere söylenecek bir tek sözüm olur Bir Kürd olarak; ‘Kawa’nın canına niye okudunuz.Bu halka vercek hesabınız duruyor orta yerde…”
Not;
H.Hüseyin Yıldırım, yayınlanan yeni kitabının tanıtımında bir not düşmüş. “Kurdo adlı bir romanı” var.
“Bana da sakın bu romanı ben yazdım demiyesin”demişti. Tanıtım yazısına bakıldığında da benim bu romanın yazarı olduğumu unutuyor. Kendi hatırı için başlayıp sürdüremediğim bir çalışmayı durdurdum ve makalelerden yola çıkarak 5 sene boyunca geceli gündüzlü verilen emekle bir roman yaratmaya soyundum. Makale demiyorum, edebi anlatım bağlamında bir roman. Çalışma bittikten sonra da deyim yerindeyse şutlandım ve edebi anlatım sınavına çekildim. Sanırım üvey evlat bağlamında değerlendirdiğim o çalışmaya değinirken, yazmakta olduğum Kürdçe romanin tanıtım yazısında; ‘üvey evlatlığı Kurdo’ adlı bir romanı var, notunu düşeceğim…
En azında tanıtım yazsında bir vatandaşla birlikte yazmış olduğu ‘Kordo’ adlı bir romanı vardır notunu düşerdi.
w. sebrî
kardes lakirdiyi birak sadede gel