Yahudi Kürdlerin Nüfusu Üzerine
Kürdlerin Orta Doğu’da Yahudilere karşı düşmanlık hisleri beslemesinin hiçbir yararı yoktur. Kürdler Yahudi toplumunun demokratik kurumlarını görmezden gelemezler. Yahudi toplumu Orta Doğu’da Kürdlerin doğal ittifakçısıdır ve İsrail’de Orta Doğu’da tek demokratik ülkedir.
İsrail’de yaşayan ve İsrail’de yaşamakta olan Kürd Yahudileri’nin de önemli bir rol oynamakta olduğunu görüyoruz.
“İsrail’de yaşayan Kürdistan kökenli Yahudiler tarafından kurulmuş olan İsrail’deki Kürd Yahudileri Ulusal Örgütü (The National Organization of Kurdish Jews in Israel)’nün başkanlığını yapmış olan Haviv Şimoni’nin 1973 yılında yapmış olduğu bir açıklamaya göre, İsrail’de 90.000 ‘Kürd’ bulunuyordu,” diye yazıyor. (Jerusalem Post,15 Ekim 1988)
Gazeteci yazar Pamela Kidron ise, 1988’de kaleme aldığı bir makalesinde İsrailli 150.000 Kürd’ün varlığından söz etmektedir. Oysa Kürdistan kökenli diğer Yahudi toplulukların varlığı da göz önüne alınarak yapılmış görünmektedir. Günümüzde İsrail’de, Kürdistan kökenli yaklaşık 300.000 insanın yaşadığı tahmin edilmektedir.
Yona Sabar’ın ‘The Folk Literature Of The Kurdistani Jews’ adlı kitabının 229-232’inci sayfalarında da Kürd Yahudileri ile ilgili 60’ın üzerindeki kaynaktan ayrıntılı bilgi verilmekte.
Türk Yahudilerin yayınladığı Şalom ise, konu hakkında şu bilgileri veriyor;
‘’İsrail’de bulunan Kürd Yahudilerin Kuruluşu Başkanı Haviv Şimoni; İsrail Dışişleri Bakanı David Levi ile görüşerek ABD’nin Kürd yanlısı tutumunu daha da arttırması için istekte bulunduğunu söyledi.’’ (Şalom-24 Nisan 1991)
“Kürd-Yahudi ilişkileri” kelimesiyle internete girdiğimizde önümüze birçok yazı çıkıyor ama maalesef bu yazıların çoğu Türkler tarafından kaleme alınmış. Kürdlerin bu konuda az çalışmaları var.
Alan Lezan
Kürt-Yahudi İlişkileri Hakkında
Remezan Kerim
Kürt-İsrail ilişkilerinin temeli, yaklaşık kırk asır öncesine dayanıyor. Kassit Kürtlerinin hakim olduğu Harran’da yasayan Hz. İbrahim, belki de bu ilişkinin ilk basamağını oluşturdu. Hz. İbrahim, M.Ö 1800 yıllarında Tanrının isteği üzerine baba ocağı Harran’ı terk ederek, vaat edilmiş topraklara göç eder. Hz. İbrahim, Harran’ı terk etmesine rağmen Kürdistan ile ilişkileri kopmaz. Bunun en iyi örneği, kendisinden sonra neslini devam ettirecek olan oğlu ve torunlarını baba ocağı Kürdistan’da yasayan akrabalarının kızlarıyla evlendirmesidir.
Eski Ahit bu olayı söyle aktarır: ‘Ve göklerin Tanrısı ve yerin Tanrısı Rabbin hakkı için sana yemin verdiririm ki, içinde oturmakta olduğum Kenanlıların kızlarından oğluna kadın almayacaksın; fakat benim memleketime ve akrabama gideceksin ve oğlum İshak için bir kadın alacaksın. İshak’ın oğlu Yakup nam-ı diğer İsrail’de kendine es olarak dayısının kızını seçer. Akraba evliliği geleneği, günümüzde de gerek Kürtler arasında, gerekse Yahudiler arasında devam etmekte. Hz. İbrahim, akraba evliliği geleneği ile baba ocağı ile iliksilerini sürdürmüştür.
Yakup ile tarih sahnesine çıkan İsrail oğulları, Yusuf ile akraba evliliği geleneğini bozdular. Bu da İsrail oğulları’nın Kürdistan ile ilişkilerin kopmasına neden olur.
Mısır’da Firavun’un sarayından bir kızla evlenen Yusuf, İsrail oğulları’nı Kenan ve Mısır diyarında büyük bir güç yaptı. İsrail oğullarının hızla çoğalması ve Mısır’da güçlenmeleri Firavunu korkuttu. Firavun İsrail oğulları’na yönelerek, katliamlara başladı. Bu katliamlardan kurtulan Musa peygamber, Yusuf’tan sonra Hz. İbrahim’in soyunu sürdürerek, İsrail oğulları’nı Mısırlıların esaretinden kurtardı.
Kitabı Mukaddes bu olaya söyle yer verir: ‘Ve vaki oldu ki, o çok günler geçerken, Mısır kıralı öldü ve İsrail oğulları kölelik sebebinden onların figanı Tanrı’ya çıktı. Ve Tanrı onların iniltilerini işitti ve Tanrı İbrahim ile, İshak ile ve Yakub ile olan ahdini hatırladı. Ve Tanrı İsrail oğullarını gördü ve Allaha malum oldu.
‘... Tanrı onu çalının ortasından çağırıp dedi: Musa, Musa! Ve O: İste ben, dedi. Ve dedi: Buraya yaklaşma; çarıklarını ayaklarından çıkar, çünkü üzerinde durduğun yer mukaddes topraktır. Ve dedi: Ben babanın Tanrısı, İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı, ve Yakup’un Tanrısıyım. ...Ve Rab dedi: gerçekten Mısır’da olan kavmimin sıkıntısını gördüm ve angarya memurlarının yüzünden onların feryadını işittim …. Ve simdi gel ve benim kavmimi, İsrail oğullarını, Mısır’dan çıkarmak için seni Firavuna göndereyim...
Asur İmparatoru Sargon, M.Ö 722’de İsrail Krallıgı’nın başkenti Samari’yi ele geçirince halkın bir kısmını sürgüne gönderiyor. Sürgüne gönderilen Yahudilerin birçoğu Kürtlerin yasadığı bölgeye getirilince sekiz asır boyunca kopuk olan Kürt-Yahudi ilişkileri yeniden başlamış oldu.
Yahudi Ülkesi, 2. kez M.Ö 586’da Babil İmparatoru Nebukadnezar’ın saldırılarına maruz kalmıştı. Bu saldırılar neticesinde ülkeleri Judea Krallıgı’nı kaybeden Yahudiler, bu kez de Babil ordusu tarafından sürgüne gönderilmişti. Birçoğu Kürdistan ve yakın bölgelere sürülen binlerce Yahudi, burada onlarca yıl kaldı.
Kürt-Yahudi ilişkileri, M. Ö. 530 dolaylarında Mado-Pars Kralı Kors’un Yahudileri Babil esaretinden kurtarmasıyla daha da perçinleşti. Kors ele geçirdiği topraklarda birkaç ay kalıp dinsel toleransı hayata geçirir. Kendisine yardım eden Babil halkının yanı sıra Yahudileri de ödüllendirir. Buna göre; Yahudilerin Babil sürgünü sona ermiş ve yurtlarına geri dönmeleri sağlanmış, Kudüs’ün ve kutsal tapınağın yeniden inşasına yardım edilmiş, Nebukadnezar’ın Yahudilerden alıp Babil tapınaklarına dağıttığı altın ve gümüşten olan kutsal eşyalar da geri verilmiştir.
Kürdistan’da kalmayı tercih eden Hahamlar, Zerdüşti inancının diğer dinlere karsı hoşgörülü özelliklerinden yararlanarak, Yahudiliği yaymaya çalıştılar. Hahamların bu faaliyetleri yaklaşık beş asır sonra meyvesini vermeye başladı. Bu olaydan sonra, Kürtlere yakınlık duyan Yahudilerin bir kısmı Kürdistan’da kalıcı oldular.
Remezan Kerim
Güney Kürdistan Federe Devleti
http://eu.kurdistan-post.eu/kurdistan/241-krt-yahudi-likileri.html
Ester'in Çocukları (Kürdistanlı Yahudiler)
Haydar Işik |
Özgür Politika'yı takip edenler, pek çok defalar Musevi -Kürt ilişkilerinden bahsettiğimizi iyi bilirler. Ortadoğu'da tarihi bağlarla birbirine bağlı bu iki halkın kaderinde de bir benzerlik var. Birbirine komşu iki halk, başlarından geçen katliam ve sürgünlerde birbirine yakın acılar çekmişlerdir. Şüphesiz Hitler Almanya'sının Yahudilere uyguladığı Holocaust (büyük katliam, ateşe verme, yakıp yıkma) eşi benzeri olmayan bir barbarlıktır. Ancak Yahudi asıllı dünyaca ünlü büyük tiyatrocu George Tabori bir röportajında Kürtlerin de bir Holocaust yaşadıklarını söyler. 1937/38 Dersim soykırımı ve Türk devletinin Kürtlere uyguladığı bitirme, kimliksizleştirme, fiziki yok etme bugüne kadar sürüp gidiyor. Bu hafta gerillaların toplu mezarları ortaya çıktı. Öbür yandan dünya halkları karanlık cehalette yaşarken, Yahudiler okuma yazma biliyordu. Bugün dünyada bilim, teknik, sanat, kültür ve ticarette önder kişilikler yetiştiren bu halk, diğer halklara göre çok avantajlı konumdadır. Avrupa'da ve Türkiye'de bu halka düşmanlık yapan çevreler azımsanamaz. Özellikle komşuları olanak bulsalar bir kaşık suda boğarlar. Ancak artık tarihteki gibi her tiran canı istediği zaman bu halka katliam uygulayamayacaktır. Darısı Kürtlerin başına. İsmet Siverekli, Ester'in Çocukları (Kürdistanlı Yahudiler) adlı kitabında tarihin derinliklerinden aldığı Kürt-Yahudi ilişkilerine ışık tutmaktadır. Kısaca Kürt tarihçesini, Öcalan'ın kaçırılışı ve sonrası olayları verdikten sonra Yahudilerin tarihine geçen Siverekli, Tevrat'tan da alıntılar yapmaktadır. "Ve Asur Krallığı, Samarya'yı ele geçirir ve İsraillileri Asur topraklarına sürer, onları Habor nehrinin kıyısındaki Halah'a ve Gozan nehrinin kıyısındaki Media'ya yerleştirir. ..." İsmet Siverekli kitabının 81. sayfasında: "Kürt Yahudi ilişkileri, kırk asır öncesine dayanıyor. Kassit Kürtlerinin hakim olduğu Harran'da yaşayan Hz. İbrahim, belki de bu ilişkinin ilk basamağını oluşturdu. Hz.İbrahim, M.Ö. 1800 yıllarında Tanrı'nın isteği üzerine baba ocağı Harran'ı terkederek vaadedilmiş topraklara göç eder. Hz İbrahim Harran'ı terk etmesine rağmen Kürdistan ile ilişkileri kopmaz. Bunun en iyi örneği, kendisinden sonra neslini devam ettirecek olan oğlu ve torunları baba ocağı Kürdistan'da yaşayan akrabalarının kızlarıyla evlendirmesidir." Aynı coğrafyada yaşayan bu iki halk çeşitli alanlarda birbirlerinden etkilenmişlerdir. Tevrat'ın Zerdüşt öğretisinden etkilendiğine dair kaynaklar sunan Siverekli, Yahudilerin M.S. 1. Yüzyılda Adiabene Beyliği kurduğunu yazmaktadır. "Adiabenos, Dicle Nehri'yle yine bu nehrin bir kolu olan Büyük Zap arasında kalan bölgeye eski çağlarda verilmiş olan bir addır." "Adiabenos'un miri İzates idi ve başkenti Erbil idi." " 1950 yıllarındaki İsrail'e yönelik büyük kitlesel göçe değin Erbil, Kürdistan'da Yahudi topluluklarının sürekli olarak bulundukları bir merkez durumundaydı." Siverekli, İsrail'e yerleşen Kürt yahudilerin kendi kültür geleneklerini sürdürdüklerini ve olanakları ölçüsünde Kürtler ve Kürdistan ile dayanışmada bulunduklarını örnekliyor. Öcalan'ın kaçırılmasına çok üzülen Kürdistanlı Yahudiler, Türk devletinin kırmızı çizgilerine de karşı çıkmaktadırlar. Kürt Yahudilerin, yahut Yahudi Kürtlerin yüreği Kürdistan için çarpmaktadır. "Ne mutlu Türküm diyene!" diyen ırkçı Türk basını Barzani'yi Yahudi asıllı göstermekle hakaret ettiklerini sanmaktadırlar. İsmet Siverekli'nin pek çok kaynaktan derlenen bu araştırmasını okuyan, Kürt Yahudi ilişkilerine önemli ölçüde vakıf olur. Siverekli'nin İsrail devletinin Kürt politikası ve Türkiye ile stratejik ortaklıklarını işleyen bu çalışması oldukça değerli ve okunması gereken bir kitaptır. Haydar Işık |