Zırto ilk iş olarak elindeki şarap şişesini sokağın başındaki çöp kutusuna attı... eve koşar adım gitti... yastığı altındaki tabancasını aldı... beline taktı... sırt çantasına zaruri eşyalarını doldurdu... diş fırçasını özelikle unutmadı... kimseye görünmeden soluğu Çırto'nun yanında aldı
Çırto önde, Zırto arkasında beydağına doğru yürüdü... uzun bir süre yürüdüler... kimse konuşmuyordu... önlerindeki karakola yaklaştıklarında Zırto tabancayı çekti
ne yapıyorsun Zırto dedi Çırto
karakolu tarayacağım dedi Zırto
olmaz dedi Çırto
niye diye sordu Zırto
provakasyon dedi Çırto
karakol taramayacaksak dağda ne işimiz var dedi Zırto
henüz zamanı değil dedi Çırto
ama benim sabrım yok dedi Zırto
onunda yolu var dedi Çırto
nedir diye sordu Zırto
hele karakolu geçelim... karşı yamacı aşlalım... şarıl şarıl akan çeşmeye varalım... sana söylerim dedi Çırto
çeşmeye vardılar... kana kana buz gibi sudan içtiler... Zırto sigara paketini çıkardı... Çırto'ya uzattı... birer adet yakalım dedi
olmaz dedi Çırto... o düşman unsuru yok et
Çırto lafı ikiletmeden sigara paketini ayakları altına aldı, çiğnedi durdu... bir ritim oluştu... Çırto onun koluna girdi... bir adım geri bir adım geri derken ritim hızlandı... öyle hızlandılarki bedenleri tere boğuldu... rahatlayıp yere oturdular
onlar rahatlaya dursun dört göz onları seyrediyordu... bunlar Qırık ve Pıxas'ın gözleriydi... Qandıl'in açıklamasını işitiklerinde onlarda bu dağlar sahipsiz değildir deyip yönünü vermişti dağa
Qırık ve Pıxas yerde sürüne sürüne Çırto ile Zırto'nun yakınına kadar geldiler... birden silahlarını çektiler... parola diye seslendiler
aralarında kararlaştırdıkları bir parola yoktuki
Çırto pratik bir zekaya sahipti
ey kürdistan kürdistan dedi
karşı tarafta denileni tekrarladı
kucaklaştılar
ettiler dört kişi
01 05 2013