1981`de, Cezaevinde bir Direnis günü- 2
Haci Artos
Bayan arkadaslarin nakli sirasinda bizde hemen yarali
arkadaslarimizi topladik, ve yirtik elbiselerimizle hem kendimizin ve yarali
arkadaslarin kanini durdurmaya için ugrastik. Bu arada hemen durum degerlendirmesi yaptik ve
birbirimize moral verdik. Her ne pahasina olursa olsun geri
adim atmayacak ve direnecektik.
Yüsbasi arkasinda askerler önümüzde durdu:
« tek bir istegimiz var, yere yatin ve sürünün, yoksa askerler bu defa
hepinizi öldürürler !» dedi. Bizler tek kisini cevap vermesi yerine
beraber slogan atmaya basladik. 3. Saldiri basladi. Bizler kol kola girmis
slogan atiyorduk. Gruptan koparilan her arkadasimiz bayiltincaya kadar
dövülüyor ve yerde askerler tarafindan çekilerek sürünmeye zorlaniyorlardi. O
yüzden gruptan çikarilan arkadaslarimizi vermemek için biz ayaklarindan,
askerler ellerinde çekiyorlardi. Sonunda birakmak zorunda kaliyorduk, çünkü her taraflar
darbeler hem bize hemde o arkadasa geliyordu. Sonunda hepimiz kendimizi yerde
bulduk. Askerler hem vuruyor, hem küfür ediyorlardi. Yerde kendimiz
sürünmedigimiz için, çeketimizin yakasindan tutarak bizi çekiyorlardi. Sonra
hepimizi bir kösede üst üste yigmaya basladilar. Bazi arkadaslar dayaga ragmen yine kalkiyorlardi. Bu yüzden
askerler belimizin üstüne basarak kalkamizi engeliyor ve joplarla vuruyorlardi.
Bu askerleri içinde birçok Kürt`te vardi. Çogu cahildi ve her aksam onlara bizim
alehimize ders veriliyordu. Iskence konusunda
da askerler egitiliyorlardi. Köpek egitimi alan askerler, hergün
köpeklerle egitim yapiyorlardi.
Bizler
yerdeyken yüzbasi yerine cezaevinden sorumlu bir çavus geldi. „biz
komutanlarimizdan gerekli emiri aldik, söylediklerimizi yapmasaniz hepinizi
öldürecegiz“ dedi. Yapmayacagimizi söyledik. 10 dakika sonra askerler geri
çekildi, 15 dakika sonrada cezaevinde bütün slogan sesleri kesildi. Birseylerin
oldugunu farkettik ama ne oldugunu ögrenemedik. Çavus bir daha geldi: „tek sira
halide içeri giriyorsunuz“ dedi. Havalandirma kapisindan cezaevi kapisina kadar,
askerler iki sira halinde dizilmis, ellerinde Jop, kalas ve kemerlerle bizi
bekliyorlardi. „Belki Cezaevinin avlusunda iskenceye devam ederler“ diye
aklimizdan geçti. Çünkü kolordonun etrafinda halk birikmisti, bundan çekinmis
olabilirler diye düsündük. Tek sira halinden askerlerin arasindan geçerken
kafamizdan belimizden aldigimiz darbelerden dolayi kosmaya çalistik ama
dayaktan kosacak halimiz kalmamisti. Bizi cezaevinin içine degil, merdivenin
altinda yapilmis küçük hücreye koydular ve kapiyi kitlediler. Hücre isiksiz ve
alçakti, bu tabutlukta ayakta durmak imkansizdi, merdivenin altinda kendimize
yer yapip çömeldik. Agrilarimiz yeni basliyordu. Yaklasik bir saat sonra kapi
açildi çavus gardiyan, Doktor`un muayene edecegini ve bizi tek tek alacaklarini
söyledi. Inanmadik, bu iskenceden sonra Doktor`mu gelecekti! Bizi tek tek
iskenceye alacaklar diye düsündük, ama yapacak birsey yoktu. Eger ilk giden arkadas
geri gelmese o zaman slogan atacak ve çikmamak için direnecektik. Cezaevindeki
sessizlik zaten dikkat çekiciydi.
Ilk Aso
arkadas çikti. 15 Dakika sonra geri geldi. Doktor muayene etmis, basindaki
kiriklar ve ellerinki yaralar sarilmisti. Bizlerde tek tek Doktor`a çiktik.
Bazi arkadaslarin gözleri bile darbelerden ve kandan kaybolmustu. Karanlik
hücreden görmüyorduk ama kapi her açildiginda gelen arkadaslari görüyorduk.
Ilerleyen
saatlerde bizi koguslarimiza gönderdiler. Kogus arkadaslarimiz hemen etrafimizi
sarip, direndigimiz için bizi kutladilar. Kogustaki sorumlu arkadasa sordum: „
Niçin aniden slogan sesleri kesildi, ne oldu?
Ma…..akkadas:
„Bölüm yüzbasisi koguslari tek tek gezip: Arkadaslariniz direndiler ve teslim
olmadilar, bizde onlara saygi duyuyoruz, kesin sloganlari artik!“ dedi.
„Bizde,
arkadaslarimizin Doktor kontrolünden sonra tekrar koguslara verilmesi sartiyla
keseriz dedik, Kabul ettiler, bizde slogan atmayi kestik.
O gün direnmis ve devletin teslimiyet planini kabul
etmemistik. En çok attigimiz sloganlardan olan « insanlik onuru iskenceyi
yenecek, yasamak direnmektir » tavrimiza ihanet etmemistir. Bu direnis
günü, Elazig siyasi Cezaevinde, daha sonra gelen bütün saldirilara moral
kaynagi olmustur. 1985 yilinda yargitayca onaylanan cezadan sonra, Elazig
kapali cezaevine iki arkadasimla beraber nakledildigimizde, üzerimizde sadece
iç çamasirlarimiz vardi. Çünkü, 1983`te uygulamaya kunular tektip elbiseyi
giymedigimiz için uzun bir süre böyle yasamistik. Ancak cezaevinin yarisi
tektip elbiseyi giymis ve uygulamalari kabul etmisti.
02.11.2012