Sayın Ayşe Hür, Malazgirt Savaşı ve Kürd Tarihine İlişkin Çarpıtmalar (1)
Aso Zagrosi
Ağustos ayının sonuna doğru sayın Ayşe Hür Radikal gazetesinde bir hafta arayla Malazgirt Savaşı’na ilişkin iki makale yayınladı. Bilindiği gibi sayın Ayşe Hür’ün makaleleri Kürd basını tarafından çok tutuluyor ve yayınlandığı andan itibaren Kürd basının ana manşetlerini süslüyor.
Kürdlerin sayın Ayşe Hür’ün makalelerine olan ilgileri boşuna değildir. O bir çok makalesinde Türk resmi tarihinin bir çok çarpıtma ve uydurmalarını gündeme getirdiğinden dolayı bu ilgiye haiz olmuştur.
Fakat, sayın Ayşe Hür Kürd tarihine ilişkin kaleme aldığı yazılarda resmi Türk tarihçilerinden farklı bir refleks göstermiyor. Türk tarihçilerinin Kürdlere ve Kürd tarihine ilişkin yaklaşımları sanki tarihsel bir habitus tarafından örülmüş ve aynı tornadan çıkmış gibidir.
Sayın Ayşe Hür’ün iki makalesine cevap vermek uzun bir yazı serisini gerektiriyor. Şu an böyle bir imkanım olmadığından dolayı şimdilik “Anadolu'nun kapısını Türklerle Kürtler birlikte mi açtı? Makalesindeki bazı yanlışlıklara dikkat çekmek istiyorum.
1) Bir kere sayın Ayşe Hür’ün makalesine koyduğu “Anadolu'nun kapısını Türklerle Kürtler birlikte mi açtı? başlığı dahi sorunlu..
Sorunlu çünkü Türkler hala Orta Asya olduğu bir dönemde Kürdlerin bölgede Merwani Kürd Hanedanlığı gibi bir devleti var. Merwani Kürd Hanedanlığının kuruluğu 983 yılı olarak alındığı zaman “birlikte geldik” yada “birlikte Anadolu’nun kapılarını açtık” saçmalıkları da açık bir şekilde ortaya çıkıyor.
Taha Akyol ve daha bir çok Türk resmi tarihçisi ve gazetecisi tarihi gerçekleri alt üst ederek, insanların bilinçlerini köreltmek amacıyla „Türklerle Kürdler birlikte Anadoluya geldiler“ tezini her tarafa empoze ediyorlar. Sayın Ayşe Hür’ün makalesine koyduğu bu ana başlık dahi resmi tarih parametresi çerçevesindedir. Ayşe Hür’ünde Kürdlere ilişkin dahil olduğu Resmi Türk tarihinin sebep olduğu bilgi kirliliği ve bilinç çarpıklığı ortamında makalelerine gelen tepkileri özetleyen Ayşe Hür Twitter sayfasında „Malazgirt yazıma yönelik eleştirilerde şunu farkettim: Kürdler meğerse ne kadar heveslilermiş, Türklerle birlikte Anadolu’yu fethetmeye“ diye yazabiliyor.
Kim nereye fethediyor?
Kürdler zaten bölgede devlet sahibiydiler. Kürdler kendi bölgelerini mi fethediyorlar?
Sayın Ayşe Hür’ün Malazgirt savaşında Kürdlerin rolünü minimize hatta yok sayan mantığı bazı Kürdlerde „ Türkler bizden önce mi bölgeye geldiler „ kuşkusuna neden olabilir. Kürdlerin tepkileri bu noktadan kaynaklanabilir.
Tarihsel gerçekleri tersine okuyanların ve bilgi kirliğine sebep olanların geriye çekilerek „Kürdler meğerse ne kadar heveslilermiş, Türklerle birlikte Anadolu’yu fethetmeye“ demeye hiç hakları yok.
Aslında utanması gerekenler bu bilgi kirliğini yaratanlardır.
Sorun Malazgirt savaşı yada Malazgirt Fethi olunca gelin biraz daha gerilere Malazgirt savaşından 81 yıl öncesine dönelim.( Türkiye Cumhuriyeti’nin ömrü kadar bir zaman dilimi) Malazgirt, Merwani Kürd devletinin kuruluşu sırasında üzerinde şekillendiği şehirlerden biriydi. Daha sonraki süreçte Merwanilerin kontrolunden çıkıyor. Bu konuda eski Ermeni tarihçilerine baş vurmak en iyi yoldur. Pro-Ermeni olarak bilinen René Grousset Malazgirt’in Merwani Kürd devletinin denetinden çıkarılmasına ilişkin şöyle yazıyor: “ Bu zaman esnasında Ermenistan’da önemli gelişmeler yaşanıyordu. Malazgirt, Ahlat ve Meyafarqin Emiri ve Merwani Hanedanlığının kurucusu Kürd Bad Musuldaki Arap Hamdanilere karşı giriştiği savaşta 990’da öldürüldü. Gürcü Prensi Küropalat David, Merwanilerin yeni Emiri Abu Ali El Hasan’ın içinde bulunduğu karmaşık durumdan yararlanarak Malazgirt’i kuşatma altında aldı. Asolik’in söylemiyle şehri ‘silah ve kıtlıkla’aldı.(992-993 ve 994 yılları arasında olacak)” (René Grousset, Histoire de L’Armenie, sayfa 524, Payot, Paris) Yine o dönemlerde yaşıyan Asolik’in verdiği bilgilere göre Ermeni ve Gürcü koalisyonu şehri ele geçirdikten sonra “Müslüman halkı şehirde kovarak dışarda getirdikleri Ermeni ve Gürcüleri yerleştiriyorlar”( age, sayfa 524) Tamda bu esnada Rewadi Kürd Devletinin Mir’i yada Urfalı Mateos’un söylemiyle “Müslümanların Baş Emiri Mamlan” Ermeni ve Gürcülere savaş ilan ediyor ve “200.000 savaşçıyla” bölgeye giriyor.( Daha geniş bilgi için Newroz.com arşivinde Şeddadi Kürd Devleti üzerine adlı çalışmama bakınız)
Malazgirt savaşından takriben 80 yıl önce Malazgirt’en Xelat’a, Diyarbekir’den , Meyafarqin, Urfa, Mardin, Batı Kürdistan’ın bazı bölgelerine Musul alarak Bağdat üzerine yürümeyi hesaplayan Merwani Kürd Hanedanlığını hiçe sayarak “Türklerle Kürdler Birlikte mi Anadolu’ya geldiler” yada “geldilermi?” diye anlamsız sorular sormak cehaletten olmasa bilinçli bir bilgi kirliği ve tarihi gerçekleri çarpıtmayı hedefliyor.
Sayın Ayşe Hür ya Kürd tarihinden habersizdir yada bilinçli Çarpıtıyor
Sayın Ayşe Hür cümle arasında Kürdlerin bölgedeki varlığını bir çırpıda yok ediyor.
Nasılmı?
Yazar şöyle diyor: “Ravvadiler gibi Arap kabileleri kendilerini Kürt olarak kabul ediyor, Mamlan ve Ahmadil gibi Kürt isimleri alıyordu. Yine Arap olan Şeddadiler arasında Aşhot gibi Ermeni ismi taşıyanlar vardı. Ancak Şeddadilerden Ebu’l-Esver, kız kardeşiyle evli olduğu David adlı Ermeni beyinin topraklarını işgal etmekten geri durmuyordu.“
Rewadiler bir Arap kabilesimiydi?
Şeddadiler Arapmiydi?
Sayın Ayşe Hür gibi “Yazılarımı bize doğru diye belletilenlerin arkasında yeni, farklı bir şey var mı diye bakmaya heves uyandırmak; kasıtlı olarak çarpıtılan, atlanan, abartılanlara dikkat çekmek amacıyla kaleme alacağım.“ diyen birinin yüzyıllarca farklı bölgelerde hakimiyetlerini kurmuş iki Kürd hanedanlığını bir çırpıda araplaştımanın arkasından hangi gerçeklerin yatığını da başkaları göstermelidir.
Şeddadiler Arapmıydı?
Şeddadi Kürd Hanedanlığına ilişkin 17 bölüm halinde kaleme aldığım yazı serisine bakınız. Linkini veriyorum. https://www.newroz.com/Downloads/Sheddadi_Kurd_Devleti.pdf
Bu yazı serisi ciddi bir şekilde okunduğu takdirde Şeddadilerin de Tebriz’i kendilerine başkent olarak seçen Rewadi Kürd Hanedanlığı gibi Hezbani Kürd aşiretinin Rewadi kabilesine bağlı olduğunu görecektir. Bunları ben Kürdlerin ulusal duyguların tatmin etmek ortaya atmıyorum, „populer Kürd tarihi“de değildir. Farklı yelpazelerden gelen bir dizi tarihçiye baş vurdum. Sonuçta bu konuda Ayşe Hür ipin ucunu tümden kaçırmış.
Devam edecek