Gawan Aşireti ve Gawestilerin Düşündürdükleri(3)
Dr. Mustafa Cewad, Gawani Kürdleri ile Banu Asadilerin Hilla’ya göçetmelerinin tarihini Hicri Takviminin 495 yılının muharem ayı olarak veriyor. Bu tarihi miladi takvimine çevirdiğimiz zaman 1100/1101 yılları olduğu görülüyor. Tamda Selçuklu Sultanı Melikşah’ın oğlu Berkyaruk’un(1094-1105) dönemine denk düşüyor. Abbasi Halifesi’de Mustazhirdi.(1094-1118) O dönemler yapılan saldırılar neticesinden göçedenler meşe ve vahşi hayvanlarla dolu olan Hilla mıntıkasına geçiyorlar. Hilla’yı inşa edenler, saraylar, konaklar, misafirhaneler ve kervan saraylar kuruyorlar. Yâkut el-Hamavî, “Mu‘cem el-büldân” adlı eserinde Hilla için “ Irak’ın diğer şehirlerinden daha güzel ve daha rahat şehir olarak bazırganların ve gezginlerin uğrak yeri olmuştu” diyor.
Dr.  Mustafa   Cewad   Hilla  şehrinin  eski   Babil   harebelerinden  pek  uzak  olmadığını,   Hilla’yı   inşa edenlerin    Babil harebelerinden gerekli  materyalleri  alarak   yeni  şehrin   inşasında  kullandıklarından  kuşku  duymadığını    söylüyor.
Dr. Mustafa      bazı tarihçilere  dayanarak      Arap Beni Asad  aşireti  ile  Kürd  Gawani  aşiretlerinin  dost ve  müttefik  olduklarını     tekrarlıyor.   Hilla  şehrinin   bu dost    aşiret  tarafından  inşa  edildiğini    ve “Kürd  Mahalesi”nin   o dönemde   kaldığını    tekrarlıyor.
1304-1377 yılları arasında yaşamış Berber asılı Fas doğumlu gezginci İbni Battuta 1326/1327 yıllarında Hilla’dan geçiyor ve “Seyhatnamesi”nde Hilla’da şöyle söz ediyor: “Bu şehrin halkı hepsi 12 İmama bağlılar. Bu şehrin halkı iki bölümden oluşuyor. Bir kesimine Kürd diyorlar, diğer kesim ise Camihin diye biliniyorlar. Sürekli çatışma ve sürtüşmeler içindeler”.
Ayrıca İbni Batuta yabancıların bu çelişki ve sürtüşmeleri kışkırtığını da söylüyor.
Dr. Mustafa Cewad’ın anlatımlarına göre Hilla’daki Kürdler ve “Kürd Mahalesi” meselesi Moğoların kurduğu İlhani devletinin son Sultan olan Ebu Said Bahadır(1316-1335) döneminde bir Seyid’in başından geçen olaylar sırasında da gündeme geliyor.
Bu Seyid’in babası bir dönemler Mekke’nin Emiriydi. Söz konusu olan Seyid, Şehabeddin Ebu Suleyman Ahmed İbni Ramisiye ibni Necmeddin Ebu Nemi Mehemed Alewi Hasani Mekeyidir.
Yukarıda sözünü ettiğim gibi Seyid Irak’a geliyor ve Sultan Ebu Said Bahadır’ı ziyaret ediyor. Sultan Seyid’i çok iyi karşılıyor, kendisine büyük hizmetler sunuyor ve Seyid’i İlhanlı devletinin etkisi altında bulunan topraklardaki Hacca gidenlerin genel sorumluluğuna getiriyor. Seyid hacılarla Haca giderken Arafat’ta Irak Hacılarının önüne geçiriyor, Mekke halkını İlhanlı Sultan’ının sıke paralarını takmaya teşvik yada zorluyor.
Seyid Irak’a geri döndüğü zaman Sultan Ebu Said Bahadır tarafından büyük törenlerle karşılanıyor. Sultan bu defa Seyid’e daha çok hürmet gösteriyor ve Irak işlerini ona devr ediyor. Dr. Mustafa Cewad’ın anlatımlarına göre Seyid bu sefer sınır tanmaz hale geliyor, halka baskı yapıyor, halkı soyuyor ve her türlü kötülükleri yapıyor. Bu arada Seyid adamlarıyla beraber gidip Hilla şehrine yerleşiyor.
Sultan  Ebu Said    736  H.(1335-1336)    yılında   öldüğü  zaman    meşhur  Seyid,    Sultan   Ebu  Said Baladır tarafından   yönetici  olarak atadığı       Seyid   Ali İbni Talibi   Huseyini Delqendi’yi   şehirden  kovuyor,  halktan  zorla  topluyor ve  halkı  soymaya başlıyor.
Yine  Moğolların   bir  kolu  olan   Celayiri  devletinin   kurucusu  Büyük Hasan (1336 - 1356)  Irak’ı   işgal   ettiği zaman   bir kaç  defa     Hilla’da  bulunan Seyid,  Şehabeddin  Ebu  Suleyman  Ahmed  İbni  Ramisiye  ibni Necmeddin  Ebu  Nemi Mehemed  Alewi  Hasani  Mekeyi’nin  üzerine   asker   gönderiyor.
Seyid  sürekli  çatışmalardan   kaçınıyor.    Sonuçta  Büyük Hasan’ın  kendisi    büyük bir  ordu  ile   Seyid’in  üzerine  yürüyor.   Seyid  ile   Büyük  Hasan  güçleri arasında  çatışma  başlayınca    Araplar  Seyid’i  terkediyor ve çatışmadan  kaçınıyorlar.  Seyid   kendi evinin  önünde  tek başına  diyebileceğimiz  çok az bir güç ile   Büyük  Hasan’ın  güçlerine karşı   kahramanca   direniyor.  Bu  savaşta   Filite ve  oğlu  Ahmed   ölüyorlar. 
Dr. Mustafa Cewad İbni Enbiye’ye dayanarak “Seyid zora düştüğü ve sıkıştırıldığı zaman Kürd Mahalesine sığındı” diyor.
Dr. Mustafa Cewad, her ne kadar Seyid bir çok defa Kürdlerin mahalelerini talan etmişsede Kürdlere sığındığı zaman Kürdler kendisine yardımcı olmaya karar veriyorlar. Kendilerine sığınan düşmanları da olsa teslim edemiyorlar. Kürdler karanlık basana kadar Hilla’nın dar sokaklarında çatışarak Seyidi korumaya ve karanlık bastıktan nereyi istiyorsa oraya gitsin yönünde karar alıyorlar. Bu kararlarını da pratiğe aktarıyorlar. Fakat, belli bir dönem sonra Kürdlerin kendisine verdiğ söze rağmen Seyid Tawis El Huseyin’in oğlu Quwameddin’e sığınıyor. Büyük Hasan bunu duyunca adamlarını devreye sokuyor ve Seyid’I şehir dışında bulunan karargahına götüryor. Seyid Büyük Hasan’dan kendisini bağışlamasını istiyor. Büyük Hasan’da bir şartla 8 yıl boyunca halktan zorla topladığı servetleri geri verdiği takdirde serbest bırakacağını söylüyor. Fakat, Seyid topladığı servetleri harcadığını söylüyor. Sonuç olarak Seyid’I çok büyük işkenceler neticesinden öldürüyorlar.. Daha doğrusu Seyid tarafından öldürülen birinin oğlu tarafından öldürülüyor. İbni Batuta İse Seyhatnamesinde Seyid meselesi üzerine duruyor. İbni Batuta Seyid’in çok iyi ve adil bir insan olduğunu, Büyük Hasan tarafından öldürüldüğü ve servetlerinin talan edildiğini yazıyor. Yani İbni Batuta Seyid hakkında yukarıda anlatılanların tam tersini anlatıyor. Fakat Hilla Kürdlerine sığındığını yazmıyor.
Seyid meselesi çok uzun oldu. Fakat bu anlatımlarda görülüyor ki, 1340’lı yıllarında Gawan Kürdleri Hilla’da büyük bir güç olarak varlıklarını sürdürüyorlar.
Devam edecek..
 
        
     
 
     
       
       
       
       
      