Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 25 November 2011
11.24.2011

Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti..

Türkü yine o türkü
Sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk
Sadece el değişti..

Neyzen Tevfik

***

‎1925'in günahsız maktüllerinden bazılarının ahfadı süreç içerisinde MHP'li kesildiler. Cebaxçor'dan fanatik MHP'li olanları çıktığı gibi bunlar arasından orduda subaylığa can atanlar, MİT'te kurmay albaylığa yükselerek "şerefiyle" emekli olduğunu söyleyenler de çıktı.

Nurcular gördüm, bir kuşak öncesinden değil bizzat kendi çocukluklarından soykırım ve tehcirin tanığı ve mağduruydular. Sünniden çok fanatik, araptan çok kelamcı, türkten çok ırkçıydılar.

Kızılbaşlar gördüm, büyükleri Dersim dağlarının onuru, başeğmez yiğitleriydiler. Bu değme yiğitlerin ahfadı ise Horasan'dan gelme halis "türkt"üler. Türk olmayanları kesinlikle kürt olmayıp "zazaydılar". Yani, 'tavşanı yemem, suyunu içerim' misali kürtlükten uzak, türklüğe yakındılar. Başlarında fotör, ayaklarında setre, özünde inönücüydüler.

Seyitlerimiz parlamento ulufesine üşüşeli beri Dersim'de bir çok hanenin duvarına asılan Kemal'in çerçevelenmiş resimleri Ali tasvirlerine eşlik eder oldu. Her bir Dersimli kürtlüğünden savrularak türki siyasetlerin ve partilerin kuyruğu oldu. Aydınları ve eşrafı türkizasyona bu denli endekslenen bir toplumun bütün hücrelerini resmi ideolojinin ele geçirmesi mukadder hatta kaçınılmazdı.

Şeyhlerimizin ve dahi mirelerimizin evlatları tarikat ocağını söndürüp parlamentoda "devletin bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inklaplarına sadık kalacağına" yemin ederekten ihale kovalayıcılığına soyunalı beri tarikat misyonunu nurculuk gibi devletle barışık, ardılı aksiyon gibi türki tarikat vasfında akımlar üstlendi, kürtlerin iliklerine kadar nüfuz etti. Aşiretler bürokratların talimatlarıyla düzenlenir ve yönetilir oldu. Bir millet bundan daha iyi teslim alınamazdı.

Abdulhamit sinsiliği ile İttihat ve Terakki ceberrutluğu yaklaşık 150 yıldır kürtlerin her vesileyle karşılaştığı ve sırtından atamadığı, her biri ötekinden hilekar iki kolonyalist akımdır. Biri "beslemeyip, asalım" derken, diğeri "asmaya ne lüzum var, yemleyerek, yararlandırarak, nasihatle ve tarikatla kendimize tabi kılar, bitiririz" yöntemini esas almaktadır. Kürtlerin İttihat ve Terakki'ye yönetici ve teorisyen düzeyinde Abdullah Cevdet, Ziya Gökalp hatta Said-i Kurdî gibi münevverlerini kaptırdığı bilinir ama her nedense Hürriyet ve İtilaf'ın genel sekreterliğini Revanduzlu Zeynel Abidin Fani'nin yaptığı, Zeynel Abidin'in Seyyid Taha'nın kızıyla evli olduğu, amcasının kızı dolayısıyla Seyit Abdulkadir'in aktif desteği ve katılımı ile Hürriyet ve İtilaf'ı bugün AKP örneğinde olduğu gibi kürtlerin ağırlıklı olarak yer aldığı parti durumuna dönüştürdüğü pek konuşulmaz. Aynı Zeynel Abidin bir yandan Hürriyet ve İtilaf'ın genel sekreteriyken öte yandan Kürdistan Teali Cemiyeti'nin de genel sekreteridir. Şerif Paşa, Aziz Yamulki, İsmail Hakkı Baban, Nemrud Mustafa Paşa, Kürt Hamdi Paşa, Şeyhülislam Haydarizade, Mevlanzade Rifat, Refik Hilmi dolayısıyla Cemiyet'in etkili kanadı Hürriyet ve İtilaf sempatizanı ve de "devlete kılıç çekmeme" yanlısıdırlar. Her birinin sonraki savrulmasına ve uğradıkları gadre bakarak doğru olup-olmadıklarına tarih daha şimdiden not düşüyor ve düşecektir.

Ne varki İttihat ve Terakki yanlılığına karşın Hürriyet ve İtilaf'çılık ahtapotun kolları gibi kürtleri her yandan sarmak-kuşatmak isteyen iki akım şeklinde her zaman diliminde var oldu. Cumhuriyet öncesinde-sonrasında ve 1950'li yıllarda belirginleşerek öne çıktı, kürtleri bünyesine kattı. Enver-Kemal (jöntürklük) ceberrutluğu ile Abdulhamit-Menderes (dinci muahfazkarlık) sinsiliği aynı inkarcılığı hat edinmek tahtında bilahare Özal ve Erdal İnönü, bugün Erdoğan ve Kılıçdaroğlu ile icra-i faaliyet ediyor. Kürtler, kırk katır yada kırk satır seçeneğine mahkum. Bunların dışında kalması gereken Kuzeyin büyük kürt partisi bile İttihat ve Terakki'nin dümen suyunda ceberrutların aparatı haline dönüşmüş durumda.

Kürtlüğün zaafı bundan ibaret ama kürtlük ve Kürdistan bunlardan ibaret değil. Hala Cebaxçor'da başucuna kirdki bir taş konmuş küçücük bir mezar yerine fit onbinlerce kürt var ve ben bunlardan biriyim. İsterse gıre-gırlerimizin ayak ucuna gömsünler. Bir gün şarap testisi yapmak isteyen bir çömlek utası mezarımızdan toprağımızı alıp testiye dönüştürdüğünde kimin baş kimin ayak olduğu mutlaka anlaşılacaktır. O testi ustası kirdki konuşan öğretmenlerin yetiştirdiği, kendi aralarında kirdki konuşup, kirdki şakalaşan ilkokul çocuklarının arasından çıkacaktır. Belki o esamesi büyük, idraki büyük, vakarı büyük çocuklar tekmelenip devrilmiş mezar kitabemizi düzelterek muhtevasına ihtiram edecektir. Ne belkisi, bir gün mutlaka. Tıpkı bugün bizlerin toprağa düşenleri uhrevi bir ihtiramla andığımız gibi kürtlüğü omuzlayanlar ve yükseltenler her zaman oldu ve sonsuza kadar olacaktır. Biz görmeksekte Kürdistan yakındır..

24 Kasım 2011

capka cikarila… (not verified)

Sat, 11/26/2011 - 13:43

Kenan Faninin   düsünceleri hakkaten ulusal düsünen bir kürdün düsünceleri..Kürdlerin böylesi  entelektüellere  ihtiyaci vardir ve bu düsüncelerin siyaseti yapilmali...

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.