“Erzincan Hükümeti” ve bazı eleştirisel notlar( Xalid Begê Cibrî -Ek 1)
 
Xalid Begê  Cibrî’nin     Birinci  Dünya  Savaşı  sırasında     ve  özellikle  1916-1918  yıllarında   Dersim’e   gidişi konusunda       yapılan  spekülasyonlar    maddi  temelden  yoksundur.
Xalid Cibrî’nin   bu süreçte  Dersim’e  karşı saldırılarda  bulunduğuna  dair    hiç  bir belge yoktur.
Bırakın  saldırılar için   Dersim  ileri gelenleriyle   Osmanlı devleti arasında  aracılık   yaptığına  dairde  belge yoktur. Aslında  böyle  bir  ihtimali de   gözönünde  tutmak  lazım. Çünkü,  Xalid Cibrî    Birinci Dünya Savaşı  boyunca   Rus  Ordularına  karşı  savaştı.
Fakat, belge yok.
Yazı  serisi boyunca   “Deli Halit Paşa”  ile  “Xalid Cibrî”nin   karıştırıldığına  dair  hususu  gündeme getirmiş ve bu konuda   bir hayli kaynak vermiştim.  1916 ve 1918  yılının başında  bölgede  olan “Deli Halit Paşa”dır.  Seyyid Riza ile birlikte Erzincan’ı alan ve Erzurum’a  kadar gidende  Deli Halid Paşadır. Xalid  Cibrî  bu süreçte  Erzurum’da  olabilir ve  hatta   daha  sonra     Rusya  sınırına kadarda  gidebilir.   Fakat, bu konuda  elimizde   belge yok.  Türkler  Xalid Cibrî  hakkında   tüm  belgeleri  yokettiler  yada  gizliyorlar.
Davut arkadaş  makalemin altına  düştüğü   yorumda 
“bunun üzerine Karabekir Halit begi ovaciga tekrar göndermistir, bu 1918 mart veya nisan aylari olmasi gerekir. ----Nuri Dersimi Desimliler gerek alay komutanin sahsina gerek fertlerine karsi iyi bir karsilama yaptiklarini ve Halit begin kaymakamlik kurduktan sonra ovacikta kalmaya devam etmesi türkleri kuskulandirdigini yaziyor.( Kürdistan tarihinde dersim.s.84)diyor.
Davut Hoca Xalid Begê Cibrî’nin Dersim’e gelişini “1918 mart veya nisan aylari olmasi gerekir” diyor ve bu tezini Dr. Nuri Dersimi’ye dayandırmaya çalışıyor.
Sadece Davut arkadaş bu yanlışlığı yapmıyor. Xalid Begê Cibrî’nin ailesinden olan Mehmet Emin Sever’de benzer bir yanlığa düşüyor.
M.E Sever Kovara Bîr’de yayınladığı “Azadî Örgütü Lideri Cıbranlı Miralay Halit Bey” başlıklı makalesinde “Rus ordusu, Hınıs-Varto’ya kadar gelince Halit Bey’in alayı Elazığ bölgesine gelir, Palu-Sekerak köyünde 1915 kışını geçirir. Ertesi yıl, Hükümet Halit Bey’e Ovacık’ta hükümet konağı kurma görevi verir. Halit Bey, o sırada Belediye Başkanı olan Hıdır Bey’e (İstanbul milletvekilli M. Eren’nin amcası) misafir olur. Alayı onun arazisinde yerleştirir. Oradaki tüm aşiret reisleriyle görüşür, dostluklar kurar. Hükümetin o bölge halkına bakışının iyi olmadığını, bir kaç eski silah falan vererek bu işin savuşturulmasını ister. Öyle de olur. Ancak hükümet, Cibranlı Halit Bey’in niyetini anlar. Onun bu konudaki düşüncelerinden ve onlarla yakınlık kurmasından rahatsız olur. Bu nedenle de Halit Bey”in alayını geri gönderir.“diyor
Sayın M.E Sever Xalid Beg “Palu-Sekerak köyünde 1915 kışını geçirir. Ertesi yıl” Dersim’e gönderiliyor diyor. Daha sonra anlatıkları ise Dr. Nuri Dersimi’nin tespitleridir. Bilindiği gibi 1916 yılında Osmanlı Devleti tüm gücüyle Dersim Kürdlerini Ruslara karşı kazanmaya çalışıyor. Eğer Xalid Begê Cibrî 1916 yılında Ovacığı işgal etmiş olsaydı Osmanlılar için bulunmaz bir nimetti.. Ama böyle bir şey yok.. 1916 yılında Dersim’e yönelik genel bir saldırı var. Fakat, hiç bir belgede Xalid Begê Cibrî’nin bu saldırılarda ciddi bir görevle rol aldığından sözedilmez. (Dersim’e yönelik 1916 saldırısıyla ilgili ayrıca gerekiyor. Çünkü bazı iddialara göre Seyid Riza’nın Osmanlılara yaklaşması o süreçte oldu)
Hem Davut arkadaş ve hem de M.E Sever Dr. Nuri Dersimi'ye dayanarak Xalid Begê Cibrî'nin 1918 veya 1916 yılında Dersim'e giittiğini söylemeleri doğru değildir.
Dr. Nuri Dersimi Xalid Begê Cibrî’nin 1335 yılında yani 1919 yılında Dersim’e geldiğini şöyle aktarıyor:
“Erzincan ve Erzurum mıntıkaları Rus ve Ermeni kuvvetlerinden tecrid edildikten sonra, Dersimde yeniden bazı mahalli ihtilaller baş gösterdi.Aldandıklarını anlamış olan Ovacık aşiretleri, Türk mıntıkalarına akın etmeye başladılar.
Türk hükümeti bu hareketlere karşı yeni bir hile tasarlamış olmalı ki, bu mıntıkaya Kürt aşiret alayı kumandanı Cıbranlı Halit kuvvetlerini gönderdi.
Dersimliler, gerek alay kumandanının şahsına ve gerekse efradına karşı hüsnü kabül gösterdiler ve hiçbir hadise çıkarmaksızın, alay mümanaatsız Ovacığa yetişti. Bu durum Türk hükümetinin dikkat nazarından kaçmamıştı. Her fırsattan istifadeyi bilen Türkler, Kürt Halit sayesinde Ovacık mıntıkası aşiretlerinde hasıl olan sükünden dahi faydalanarak, Ovacıkta bu Kürt kumandan sayesinde yeniden bir Türk kaymakamlığı tesisini başarmışlardı.
Kaymakamlık tesisi işi başarıldıktan sonra, Kürt Halit Bey alayının Dersim’de ipkası Türklerce mahsurlu görüldüğünden, bu alay orduyla birleşmek üzere geri çektirilmişti.“(Dr. Nuri Dersimi, Kürdistan tarihinde Dersim, sayfa 119-120)
Aslında Dr. Nuri Dersimi’nin Xalid Begê Cibrî’nin Dersim’e gidişi konusunda yaptığı bu tahlili yorumlamaya dahi gerek yoktur.
Bir hayli bilgiyi içeriyor.
Tarih olarakta 1919 yılını veriyor.
Türk resmi tarihçileri ve süreci yaşıyan Türk subayları pekte Xalid Beg’in Dersim’e gidişini önemsemiyorlar ve bu konuda yazdıklarıda yok.
Dersim tarihinde Dersim’e yapılan tek kansız bir hareket yok.
Dersimliler kendi topraklarına ayak basanlara karşı birlikte olmasa dahi karşı koymuşlar ve kanlı çatışmalara girmişlerdir.
Xalid Begê Cibrî’nin 1919 yılında Dersim’e gidişi sırasında kanlı çatışmalar olmuş olsaydı, Kürdler arasındaki dinsel ve mezhepsel ayrılıkları sürekli olarak kaşıyan çevreler var olan yaraları daha derinleştirmek için çoktan bir dizi belgeyi piyasaya sürerlerdi.
Dr. Nuri Dersimi’nin Xalid Begê Cibrî’nin Dersim’e gelişi ve Dersim ileri gelenleriyle olan dostane ilişkilerini okuduğum zaman Jandarma Umum Kumandanlığı tarafından basılan Dersim adlı kitapta ismi geçen “ Miralay Halit Bey’e” takıldım.
21 Ocak 1921  tarihinde   Elaziz Vilayetinde    İçişler Bakanlığına  gönderilen bir    rapor  var.
Bu  rapor  yada  mektupta   Seyid Abdulkadir ve  Sabık  Polis Müdürü  Miralay   Halit Bey’in   Dersim  aşiretleri üzerindeki etkileri ve mektuplaşmalarından sözediyor.
Acaba burada sözü edilen Miralay Halit Bey kimdir?
Eğer burada sözü edilen Xalid Begê Cibrî ise bu bilgiler Dr. Nuri Dersimi’nin tahlilleriyle çakışıyor. Xalid Begê Cibrî 1919 yılında Dersim’e gidiyor ve pro Kürd faaliyetlerinden dolayı geri çekiliyor. 1920 yılının Ocak ayında Xalid beg’in Dersim aşiretleriyle ilişkileri, mektuplaşmaları ve Jin gazetesi hepsi kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Benim burada ileri sürdüğüm sadece bir hipotez.... Araştırılması gereken bir husustur. Acaba Kürdistan Teali Cemiyeti ile ilişkisi olan ve aynı ismi taşıyan başka bir Miralay Halit Bey varmı?
Şimdi o belgeyi aktarıyorum:
“Mütarekeyi takip eden günlerde ise Dersim yeniden kımıldamağa ve etrafa sarkıntılık yapmaya başlıyor. Bu sırada Kürtçülük ceriyanlarıda sokulmağa ve Dersimde fikirlerini neşredecek elemanları bulmağa çalışıyordu. Ve buna kısmende muvaffak oluyor. Bu sırada Dersimlilerin azgınlıkları arttıkca artıyor. Dersim’in mütareke ile milli mücadele arasındaki vaziyeti Elaziz vilayetince şu suretle İstanbul’a anlatılıyor.
Vilayetin 21 kanunu sani 1920(ocak ayı-Aso) tarihinde dahiliye nezaretine(İçişler Bakanlığına-Aso) yazdığı tahrirat hulasatan( özet resmi mektupta-Aso): Hükümet kuvvetli iken evamire serfüru(emirlere başeğme) ve zaif iken gaile(sıkıntı yada başbelası) yapmaktan çekinmeyen Dersim aşairi son günlerde hükümetin zafı ve bazı hainlerin tahriki neticesi olarak Dersim’e cıvar Egin, Çemişkezek, Arapkir ve Pertek köylerine tecavüzle ağnam ve mevaşi gasp etmişlerse de jandarma ve ahalinin muaveneti ve mevsimi şıtanın hululile bunların tecavüzleri menedilmişti. Dersim mutasarrıflığından alınan telde Koç ve Şam uşağile diğer aşair rüesassının Karaballı aşiret reisinin ikametgâhı olan Ağzonik köyünde içtima etmekte oldukları ve maksadı içtima ise tekmil aşiretin temini itifakı ile Çemişkezek ve Pertek köylerine ve bilhassa Türk köyleri aleyhine vasi mikyasta bir kiyam ve tecavüz icrası olduğu cihetle hemen kuvvei askeriye izami talep olunmakta ve diğer bir telde de bilcümle aşiretlerin bilhassa Karaballı ile Koç Uşağı aşiretinin Meclisi Ayandan Seyid Abdulkadir efendi ve sabık polis müdürü Miralay Halit bey ve Kürt Teali Cemiyetile ile münasebette bulundukları sansur edilen mektuplarla muhbirlerin ifadesinden anlaşıldığı ve hükümeti, kararsızlığından dolayı acızla tevsim ettiklerinden yakın bir atide istifadeye şitap edecekleri dermeyan olunmaktadır. Halbuki öteden beri Koç, Şam uşağı ile Karaballı aşireti arasındaki münaferet ve rekabetin mevcudiyeti şimdiye kadar muvazene tesis eder ve müttefikan tecavüzlere mani iken bu iş’arat mühim görülmüştür. 13. Kolordu ile muhabere yapılmış ve Çemişkezek ve Pertek ve cıvar Türk ahalisinde şayani itimat görülenlerin kefaleti müteselsile ile şimdilik teslih ve filhakika Dersimliler tarafından bir kiyam ve tecavüz gibi bir zarüreti mübreme halinde kuvvei kafiye sevk ve izame teemmül ve temin edilmiştir. Ancak harekatı ekseriyeyi mucib hadisatın düveli itilafiyeye mütarekenamenin 24. Maddesinden istifadeyi temin tehlikesi olduğundan buna meydan bırakmamak için her tedbire başvululacaktır. Maahaza Abdulkadir Efendi ve Halit Bey’in daha ne gibi teşvikatta bulundukları mutasarrıflıktan sorulmuştur. Mektupların sansor edilmesi, Türklük ve Kürtlük neşriyatı yapan gazetelerin ve bilhassa Jin gazetesinin Dersime ve mülhakatı saireye ithal olunmaması esbabının istikmali emredilmiştir” (T.C Dahiliye Vekaleti, Jandarma Umum Kumandanlığı, Gizli ve zata mahsustur, DERSİM-Kayit altında yüz tane basılmıştır- sayfa 169- kitabın arjinalinden-Aso)
Silav û rêz
Aso Zagrosi
 
        
     
 
     
       
       
       
       
      