“Erzincan Hükümeti” ve bazı eleştirisel notlar(7)
 
Davut’un  makalesinde    Xalid Begê Cibrî ve   Seyid  Riza      ilişkileri  meselesinde    bazı  tespitler  var.    Bu  tespitler    bir  çok  yanıyla     sorunludur.      Biraz   uzun  olacak    ama,  Xalid  Begê  ilişkin  Davut’un    makalesinde  bazı alıntılar  yapacağım.
Davut şöyle yazıyor:
“Cemiyeti islamiye ise artık Ermenilere açıkça savaş çağrısı yapıyor ve Dersim delegelerini cihad’a kazanmak için yoğun çabalar harcıyor, etkili kişileri ve Subayları araya koyuyordu. Bu heyetlerin başlarından biri de gizli Azadi örgütü sorumlusu Binbaşı Cibranlı Halit Bey idi. Cibranlı Halit Bey, Dersim ileri gelenleri ile gizli görüşmelerde yaptı ve onlara, henüz ayaklanma ve savaş zamanı olmadığını, kürtlerin belli bir hazırlıktan sonra topluca ayaklanmaları halinde sonuç alabileceklerini telkin ve tavsiyelerinde bulundu. Seyit Rıza ve birkaç Dersim ileri gelenleri Cibranlı Halit Bey’in önerilerini kabul etti, hatta yazılı bir kayıt olmamasına rağmen, bazı söylentilere göre, Seyit Rıza Müfrezesiyle birlikte Halit Beyin yanında osmanlı ordusuna katılarak Erzurum’a kadar gitmiş ve burada ermenilere yapılan katliamları görmüş ve suçsuz insanların, kadınların çocukların öldürülmesine isyan ederek Binbaşı Halit bey ve Nuri Paşa nezdinde bazı çıkışlar yapmış, ancak onlardan azar işitince Erzurumu terk ederek Dersime dönmüştür.”
Bu uzun alıntıda sorunlu gördüğüm noktaları açmak istiyorum. Bizim kafa yorduğumuz dönem “Erzincan Mütareke”sinden(18 Aralık 1917) Ermenilerin Erzincan’ı terkettiği 13 Şubat arası dönemdir.
Acaba Xalid Begê Cibrî yukarıda sınırlarını çizdiğim zaman dilimi içinde Dersim’e geçip Seyid Riza’yı ikna etmeye çalıştımı?
Davud’un söylemine bakılırsa “Seyit Rıza ve birkaç Dersim ileri gelenleri Cibranlı Halit Bey’in önerilerini kabul ettiler” diyor.
Xalid  Begê  Cibrî’nin    sözünü ettiğimiz   dönem  Dersim’e   gittiğine  dair   elimizde    belge  yok.
Davut’ta  bu konuda   belge   ve kaynak  sunmuyor.
Aslında bu konuda esas zorluğumuz, Türk devletinin Albay Xalid Cibrî hakkında var olan tüm belgeleri gizlemesinden kaynaklanıyor. Xalid Begê Cibrî’nin mahkemesi dahil onun tüm faaliyetleri hakkında yüzyıllık bir sansür ve suskunluk var. Benim gördüğüm kadarıyla devlet Kürd davasına kendisini adamış ve Azadi gibi bir örgütlenmeyi oluşturan Xalid Beg gibi bir lideri hafızalardan silmek istedi.
Davut 1918 yılında “Bu heyetlerin başlarından biri de gizli Azadi örgütü sorumlusu Binbaşı Cibranlı Halit Bey idi” diyor.
O dönemler Azadi örgütlenmesi yok.. AZADÎ daha sonraları oluşuyor. Eğer İsmail Hakkı Şawes’e bakılırsa “1921 yılında Erzurum’da kurulmuştur”. Bu konuda daha başka belgelerde vardır. Aris Arda arkadaşın çevirisini yaptığı Rus ve Sovyet belgelerinde Azadi ve Xalid Begê Cibrî hakkında bir hayli belge var(Newroz. Com arşivine bakınız)
O dönemler Xalid Beg’in İstanbul’daki Kürd örgütlenmeleriyle olan ilişkilerinden sözedilebilinir, ama Azadi örgütlenmesinden değil.
Xalid Cibrî’nin 1916 yılında Palu’da olduğu biliniyor. Onun Dersim ileri gelenleriyle ilişkiye geçmesi düşünülebilinir. Xalid Bey gibi geçmişte İstanbul Kürd siyasal yapılarıyla ilişkisi olan birinin ve bir kaç yıl sonra Kürdistan tarihinde en modern, en kapsamlı ve en ciddi siyasal yapılanması olan Azadi’yi oluşturan birinin o dönemler boş duracağını düşünmek bana pek doğru gelmiyor. ( Azadi’nin saflarında bulunan Kürd subayları bir günde yanyana gelmediler. Bu konu ciddi ve derin bir araştırmayı gerektiriyor)
O dönemler(1917 yılının  sonu ve 1918’in başında)  Seyid  Riza ile  ilişkiye  geçen  “Binbaşı  Halid”  var.
Bu  “Binbaşı  Halid”    Kürd değil, Çerkezdir.    Osmanlı  Ordusu tarafından       Dersim’e  gönderiyor.  Seyid Riza  ile birlikte   Erzincan  alınmasında  ve   Erzurum’a  karşı    saldırıda      bu “Binbaşı  Halid”  var.  Bu  “Halid”   “Deli  Halit Paşa”  olarak   biliniyor.  1925  yılında   Türk  Meclisi’nin    ortasında      öldürülüyor.    Bugün  Erzincan’dada  onun   adını taşıyan    çok  uzun bir cadde  var.
  Dr.  Nuri Dersimi   şöyle  yazıyor:  “Seyid  Rizaya  ancak   bir  kısım  Ovacık    aşiretleri  birleşmiş ve  bunlar Munzur dağlarını  aşarak   13   Şubat 1334’te   Erzincan  merkezini  harben  işgal etmişlerdi.
Erzincan  işgalinden  sonra   Erzurum’a  doğru   hareket başlarken  Seyid Riza  ile  beraber   bulunan  ve  Deli    Halit  şöhretiye  maruf  olan   kumandanı,  Seyid  Riza’ya:  Aman  Seidim  Kara Kazim’den   evvel  Erzuruma    biz  girelim!!  Demiş  ve  hakkikaten Erzuruma  ilk  olarak  giren  Seyid  Riza  kuvvetleri  olmuştu”(Dr.  Nuri Dersimi, age, sayfa  118-119)
Dr. Nuri  Dersimi’nin  verdiği  bilgilere  bakılırsa     hem   Erzincan ve hemde    Erzurum’a   ilk giren   Seyid  Riza’nın  güçleriydi.
Başka  kaynakları  yanı sıra  Kazım Karabekir’de   Erzincan’ın alınması  meselesi  üzerine  duruyor ve şöyle  yazıyor:  “  Garbi Dersim   müfrezesi  kumandanı   Halit Bey  askeri dairede    bana  mülaki  olmuştu.  Halid Bey  Dersim’den  735  kişilik   milis  ve  bir  nizamiye  taburuyla  hareket etmiş,   fakat Erzincan’a   ancak    250  milis  ve   30   nizamiye askeriyle  gelebilmiş”  diyor.(Kazım Karabekir,  Erzincan  ve Erzurum’un  Kurtuluşu,  Sarıkamış, Kars  ve Ötesi,   1990, Erzurum,  sayfa 72)
Kazım Karabekir yazısının devamında “Halid Bey’e şunu sordum:
Şehre   daha evvel    girdiğin  halde  ve yanında   30  da  nizamiye  efradı  varken  neden    bana   veya en yakın  kıta   kumandanına  bir rapor    göndermedin?
Bu süretle  saat kaçta  girdiğin de tespit  olunur, vaziyet  olduğu   gibi meydana  çıkardı”  diyor. (Karabekir, age, sayfa  73)
Kısacası tüm bilgilerden ortaya çıkan olay, Seyid Riza “Kürdleri korumak amacıyla”(Nuri Dersimi) Erzincan’ın alınmasına katılıyor ve Seyid Riza yanında bulunan Komutan Cibranlı Xalid değil, Çerkez asılı “Binbaşı Deli Halit”tır.. İki “Binbaşı Halit”ı karıştırma olayı sık sık oluyor, buda bir dizi anti-Kürd çevrelerinin spekülasyonlarına neden oluyor.
Cibranlı  Xalid’ın  1919  yılında   Ovacığa  gitmesi  olayı var. Bunun ayrıca  değerlendirilmesi  gerekir.
Ahmet  İzzet Paşa   Anılarında    Seyid Riza için  bazı değerlendirmeler  yapıyor ve  şöyle  yazıyor: “Batı Dersim’de    uygulanan  propaganda  ve  teşebbüslerin  etkisi  her şeyden dini duygularına   büyük  önem veren  güçlü  Koziçan   aşiretinin  başkanı, Seyyid   Riza’nın  himmet ve girişimleriyle Batı Dersim reislerinin çoğunluğu  Türk tarafına    temâyül ettirilmiştir.  Aşiret  mensuplarının   hepsi, kısa zaman  sonra   Türk tarafına   iltihak ile   Rus  casus ve memurlarını da   topraklardan   kovup  çıkarmıştır” diye yazıyor.(Ahmet  İzzet  Paşa, Feryadım, C1,  İstanbul, 1992, sayfa, 343)
Farklı cephelerde yer alan Dr. Nuri Dersimi ile Ahmet İzzet Paşa’nın söylediklerinde çıkarılan ortak payda Seyyid Riza’nın Ermeni Birliklerinin Erzincan ve Erzurum’da çıkarılmasında ciddi bir rolü olmuş.
Davut makalesinde Osmanlılar tarafından Mehmet Emin ve Hatipzade Yusuf’un idam edilmelerini(yukarıda bu mesele üzerine durmuştum) anlattıktan sonra,“bu olayda öfkelenen Bazı Dersimliler Binbaşı Cibranlı Halit Beyin tutuklanmasını isterler, ancak Erzurumdan yeni dönen Seyit Rıza ve Hasan Vefa bey buna karşı çıkarlar.” diyor.
Bu  yaptığım alıntıda  ciddi  sorunlar var ve  bir dizi  eklektik  ve  çelişkili  bilgileri  içerir.
Çünkü, Mehmet Emin  ile   Haci  Hatipzade’nın meselesi Ocak ayının(1918)sonuna  doğru geçiyor.  Erzurum’un alınması  12   Mart 1918  tarihine  tekabül ediyor.  Çünkü  Andranik Paşa   11  Mart günü   akşamı  saat 8’de  savaşı konseyini  topluyor ve Erzurumu  boşaltma  emrini  veriyor.  Ermeni  güçleri  12  Mart günü saat   sabahın  5’inde   şehri boşaltıyorlar.  (General Korgannoff, age, sayfa  112)
Davut’a  göre    halk  Xalid Beyi  tutuklamak istemiş “ancak Erzurumdan yeni dönen Seyit Rıza ve Hasan Vefa bey buna karşı çıkarlar” diyor.
Bu olay Seyid Riza ve Hasan Vefa’nın Erzurum’dan dönüşlerinden sonrasınında oluyorsa, var sayalım Mart sonu olsun. O dönem Xalid Bey’in Dersim’de ne işi var?
Osmanlılar  tüm  güçleriyle  Kürdleri  cephelere  sürdüğü bir dönemde   Xalid bey  Dersim’de  oturuyor? Xalid Bey’in   1918 yılının Mart ayında  Dersim’de  olduğuna  dair    ciddi belge  göstermek     gerekiyor.
Aslında  Davut   makalesinde  kendi kendisiyle çelişkiye düşüyor.
Davut Seyid Riza’nın Cibranlı Xalid tarafından ikna girişimlerini anlattıktan sonra
“hatta yazılı bir kayıt olmamasına rağmen, bazı söylentilere göre, Seyit Rıza Müfrezesiyle birlikte Halit Beyin yanında osmanlı ordusuna katılarak Erzurum’a kadar gitmiş ve burada ermenilere yapılan katliamları görmüş ve suçsuz insanların, kadınların çocukların öldürülmesine isyan ederek Binbaşı Halit bey ve Nuri Paşa nezdinde bazı çıkışlar yapmış, ancak onlardan azar işitince Erzurumu terk ederek Dersime dönmüştür.”diyor.
Görüldüğü   gibi  Davut iki   “Halid’ı ”  karıştırmış    ve bir dizi  yanlış  yorumlara   gitmiştir.
Xalid Begê Cibrî  aynı anda  hem Erzurum’da  ve hemde  Dersim’de  olamaz.
Aslında Davut Seyid Riza ile Hasan Vefa’nın Erzurum’dan geri dönüşlerini gündeme getirerek makalesinin Dersim şûrası boyutunu da boşa çıkartıyor. Davut şöyle yazıyor: “Erzincandaki şuura çalışmalarına delege olarak katılan ve Ermeni katliamına karşı çıkan ve 1917 de alay komutanı iken istifa ederek Dersime sığınan albay Hasan Vefa Bey karşılar. Hasan Vefa bey aynı zamanda, Merkezi Yeşilyazıya taşınan şuura hükümetinin de askeri komutanı idi.”
Eğer Hasan Vefa Bey “Yeşilyaziye taşınan Şûranın askeri komutanı” ise ve Ermenilere karşı Erzurumdaki çatışmalara katılmışsa demek oluyor ki “Yeşilyazı Şûrası”, “Erzincan Şûrası”na karşı Osmanlılarla beraber hareket etmiştir.
Devam edecek....
 
        
     
 
     
       
       
       
       
      