Kuşkusuz hiç kimsenin hangi ırktan, milleten, dinden, mezhepten geldiği baz alınarak yüceltilmesi ne kadar akıldışılıksa aşağılanmasıda bir o kadar ırkçılıktır.
Fakat burada bir sorun karşımıza çıkar.
Çoğu zaman kişi geldiği millet bireyi değilde, bir başka millet bireyi olmakla övünür.
Bunun elbette sayısız nedeni var.
Kişisel tercihtir der geçebilirsiniz de.
Fakat eğer bu kişi geldiği millet kökenini inkar ediyor, hatta aşağılıyor ve ben o milleten değilde bu milletenim diyor ve bunu yücelterek herkese dayatıyorsa burada bir anormalik vardır demektir.
Hele bu kişi iktadar erkini elinde tutan bir ulus adına hareket edip baskı altındaki ulusu inkar edip imha politıkasının mimarı ise onun nereden geldiği ve nereye gittiğinin sorgulanması kadar doğal bir şey yoktur.
Bunları niye yaziyorum.
Dikkat ediniz.
Türk egemenlik sistem sahiplerinin etnik kimliğini araştırın.
Bunların hiçbirisinin Türk olmadığını görürsünüz.
Geçmiş hükümet üyelerini bir yana bırakalım.
Şu an Türk egemenlik sistemi üzerinde hükmeden zevatın geldiği etnik köken çok ilginçtir.
Abdullah Gül, Bülent Arınç, Fetullah Gülen Kürd, Recep Tayyip Erdoğan'ın Gürcü olması düşündürücüdür.
İnaniyorum ki, şu an Türk asker ve sivil bürokrasisini oluşturan zevat tek tek incelendiğinde karşımıza daha da ilginç bir manzara çıkar.
Hiçbirisinin Türk etnik kökeninden gelmediği görülür.
İşin iğrenç olan yanı bunların hepsinin bilistisna Türk ırkçısı olmalarıdır.
Türk olmadıkları halde Türklükle grurlanmalarıdır.
Herkeside kendileri gibi olma mecburiyetini dayatmalarıdır.
Hani boşuna dememişler.
“Dönme bağnazdır” diye.