Skip to main content

„Kürd Açılımı” ile ilgili Sayın İbrahim Güçlü ile söyleşi

Değerli Dostum ve Kardeşim Aso Zagrosi,  Diyarbakır’da olmadığım için hemen soruları cevaplandırma olanağım olmadı. Bu nedenle, beni bağişlamanızı umut ediyorum.  Newroz Com’un önemli işler yaptığını, Kürt ulusal sorununda önemli misyonlar yüklendiğini, Kürt entellektüel dünyasına önemli katkılar sunduğunu, yakından izliyorum.   Bu çalışmalarınıza devam etmeniz  sevindirici, Kürdistan bağımsızlık ve özgürlük sürecine büyük katkıdır.   Ömrünüzün uzun olması en büyük dileğimdir. Tüm çalışanlarınıza başarı ve mutluluklar diliyorum. 11. 08. 2009-08-11 İbrahim GÜÇLÜ                                                    *****.............. Türkiye’de  son dönemlerde  bir  çok  çevre  „Kürd açılımı“  üzerine  tartışıyor.   Türk  hükümetinin  bu konuda   bir  projesinden sözediliyor.     Öcalan    „yol haritasını“  hazırlıyor.   Biz  bu konuda    okuyucularımıza       Kürd  cephesinin     kısmende  olsa  eğilimini  sunmak amacıyla  bazı   soruları  hazırladık  ve    uluşabildiğimiz      Kürdistanlı  aydınlara  ve  Kürd  dostlarına   gönderiyoruz.  Eğer  bu sorularımıza  yazılı olarak  cevap  verirseniz    seviniriz.  Saygılarımla,  Aso Zagrosi  Newroz.Com ve  Kürdistan   Forum  Editörü                                                            *****   „DEVLETİN KIRK YILLIK KİRLİ PLÂNI HAYATA GEÇİYOR „  Aso  Zagrosi: Son  aylarda  Türkiye’de    devletin  bir  kanadından  “Kürd açılımından”, “Kürd sorunun barışçıl çözümümden”   ve  “büyük bir  projeden”  söz ediliyor.    Kürdlerle  Türklerin   bu  topraklarda   buluşmasında bu yana yaklaşık olarak  bin yıl  geçti.  Bazıları,  “bin yıl  kardeşçe bir arada   yaşama”  diyor buna.   Türk  ırkçıların  kendilerine sembol olarak  aldıkları   Alpaslan’ın  Kürd Yusuf tarafından  Malazgirt  savaşından bir yıl sonra   yani  1071  yılında   öldürülmesi dahi (Urfalı Matieu’dan) bu    buluşmanın  kanlı bir zeminde yürüdüğünü    gösteriyor.  Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan beri   Kürdlere karşı  hayatın tüm  alanlarında jenosidler uygulandı, milyonlarca  Kürd fiziki olarak  imha edildi  ve  Kürdlere  ait  ne varsa  inkar  edildi.   Şimdi   Kürdleri  muhatap  almaksızın  “bizim sizin için  iyi bir projemiz var”  diyorlar. Bu  söylem  ne kadar  inandırıcı  olabilir?  İbrahim Güçlü:Kürt ulusal sorunuyla ilgili ”çözüm plânında” yapılan tartışmalar, dile getirilen kavramlaştırmalar, kelimeler, deyimler, süslü laflar kadar masum değildir. Kürt ulusal sorununa ilişkin yapılan tartışmalarda, kavramlaştırmaların kendisi günahkâr niteliktedir. Kürt ulusal sorunu, evresel ölçüler, parametreler, modeller, yaklaşımlar içinde bir tanımlanmayla ele alınmıyor. Türklerin sömürgeci, ırkçı, şoven zihniyetinin devamı niteliğinde olan entellektüel emperyal bir zihniyetle sürdürülüyor. Kürdistanlı aydınlar, siyasetçiler Türk entellektüel dünyasının emperyal saldırısı ile teslim alınmış durumda. Kürt aydın ve siyaset dünyası Türk entelektüel dünyası karşısında kendi zihinsel tembelliği, entellektüel geriliğinin, korkaklığının, aşağılık kompleksinin sonucu olarak Türk siyaset ve entelektüel dünyasının söylediklerini benimseme ve onaylama pozisyonundadır.  Kürt aydın ve siyasetçilerinin öncelikle bir durumdan kurtulmaları, yeniden kendilerini üretmeleri, yeni bir ulusal toplumsal şuurla bağımsızlık ve özgürlük heyecanıyla ayağa kalkmaları gerekir. Bu Kürtler açısından olmazsa olmaz şartlardan biridir. Eğer Kürt aydın ve siyasetçileri bu konumu kazanmazlarsa, tarihte kaybetmekle karşı karşıya kalacaklardır.   Bu nedenle sorduğunuz “taraf” sorunuyla ilgili birkaç boyut var. Birincisi Türkleri ilgilendiren boyuttur. Türk tarafı, Kürtleri taraf kabul etmeyerek anayasada “vatandaş olan herkesin Türk olduğu” retoriğini ve muhtevasını başka bir söylemle devam ettiriyor. Kürtleri ulusal bir topluluk ve bir millet olarak hukuken, toplumsal olarak kabul etmeme, eski sömürgeci statünün devam etmesini isteme, devletin Türklerin devleti olarak kalmasını yeniden üretme, üniter devleti koruma; Türklerin egemen, Kütlerin bağımlı bir topluluk olarak var olan konumlarını devam ettirme; sömürgeci-sömürge ilişkilerinin statü olarak devamını sağlama; Kürt ulusal sorununu çözmemek olduğu ortada.    Eğer Türk Devleti bir bütün olarak, bir kanat olarak Kürt ulusal sorununu çözmek niyetinde ise, Kürtlerle Türkler arasındaki eşitliği öncelikle teorik olarak benimsemesi gerekir. Bunu benimsedikten sonra, çözüm konusunda tutarlı olmak, o zaman Türk Modelini değil, evrensel, başka bir deyimle Kürtlerin ve Türklerin ortak katılımı ve kabulü ile bir model yaratma yoluna gidebilir.  Kürt ulusal sorununun devletin bir kanadı çözülmeyeceği, Kürt ulusal sorununun çözümünün devlet sorunu olduğu saptamasını mutlak hale getirdiğimden, eğer bir kanat istiyorsa bu yaklaşım bir politik manevradan öteye geçemez. O zaman siyasi rant sahiplerinin Kürt ulusal sorununu kendi çıkarları için kullanmak istediğini görmek ve kabul etmek gerekir.  Türk tarafının Kürtleri çözümde taraf kabul etmesi de yetmez. Kürt tarafı bu konuya hazırlıklı mı, bu konu daha anlamlı ve önemli. Kürt tarafının bu konuda parçalı ve etkin olmayan bir tutuma sahip olduğu tartışmasız. Kürt tarafında DTP, Öcalan’ın yol haritasına bağlı hareket ediyor. Öcalan’ın bu güne kadar tayin ettiği onlarca ve hatta yüzlerce yol haritasının vardığı yer, T.C Devletinin çıkarlarıdır. 15 Ağustos’ta tayin edeceği yol haritasının da farklı olmayacağını farklı gazete, dergi, Kürt internet sitelerinde yazıyorum. Kürt radyoları ve Türk televizyonlarında dile getiriyorum.  “Devletin yeniden yapılandırılması ve yeni sömürgeciğin üretilmesi sorunudur…”  Aso Zagrosi:   Türk Devletinin  Kürdlere  ve Kürdlerin   haklarına  ilişkin    son  dönemlerde    kopardığı  gürültünün   asıl  nedeni  sizce   ne olabilir?  İbrahim Güçlü Kürt ulusal sorunu, uluslar arası bir sömürge sorunu olduğu kadar, Ortadoğu Bölgesi’nin ve dünyanın en önemli meselelerinden biridir. Kürt ulusal sorunu, büyük bir sorun. Kürtler, Ortadoğu’da Araplardan sonra parçalanmış durumda olan ikinci büyük ulustur. Kürdistan parçalanmış durumdadır.   Kürt ulusal sorunu, 21. Yüzyılda dünyanın çözülmemiş tek sorudur. Kürt ulusal sorunu, Birinci ve İkinci Büyük Dünya Savaşlarından sonra, Üçüncü Büyük Savaş Dönemi sayılabilecek Soğuk savaş Döneminde ve Soğuk savaş sonrasında birçok ulusal sorun çözülmüş olmasına rağmen; özellikle soğuk savaş döneminin son bulması, sosyalist sistemin çöküşünden sonra onlarca millet, S. Birliği, Yugoslavya Çekoslovakya ve dünyanın başka yerlerinde çözüme kavuşmasına rağmen, çözülmemiş bir sorun.  Bu sorunun çözümü Soğuk Savaş koşullarında yeni bir aşamaya geldi. Kürt ulusal hareketi için yeni bir bahar dönemi, Kürt mücadele yönteminin çeşitlilik kazandığı ve çoğullaştığı, dönem başladı. T.C Devleti bu aşamada Kürt ulusunu katliamla, tutuklamalar, yurtseverleri öldürmekle, asimilasyon çarkını işleterek Kürtleri yok edemeyeceğini anladı. Gelişmeler, Türk resmi Kemalist paradigmasının iflasını her yanıyla açığa çıkardı.  T.C Devleti tam da bu dönemde, Kürt ulusal hareketini içerden kuşatmayı planladı. Bu bağlamda, PKK’nın kuruluşunun Devletin imdadına yetiştiğini söylüyorum ve yazıyorum. Bu aşama T.C Devleti için, Kürt hareketini içerde kuşatma eylemiydi. Bu eylem büyük ölçüde başarı sağladı. Kürt ulusal hareketi, dünyanın diğer uluslarının yaptığı gibi bağımsızlık ve özgürlük çizgisinden uzaklaştırıldı. T.C Devleti’nin benimseyeceği şartlara getirildi.                                                              *****  Dünyanın yeni global koşullarında T.C Devleti’nin bu yapısıyla yoluna devam etmesinin, Kürtlerin kopuşuna yol açacağı anlaşılmış bulunmaktadır. Çünkü T.C devleti sömürgeci, otoriter, faşizan yapısıyla, bölünme fay hattındadır. Bu nedenle, devletin yeniden yapılanması gerekir. Bu yeniden yapılandırma da, Kürt sorunu üzerinde sağlıklı bir yapıya kavuşabilir.  Bu nedenle T.C Devleti, klasik sömürgeci yapısını yeni sömürgecilik parametreleriyle yeniden yapılandırmak durumundadır. Devletin ve devletin bir kanadının Kürt sorunu ile ilgili açılımları, bu dedin ve yaklaşımın bir sonucudur.  Yani devlet 40 yıllık kirli plânını her yönüyle hayata geçirmek koşulları olgunlaştırmış ve bir atılım içindedir.  “Türkiye yeni emperyal Osmanlıcılık siyaseti peşinde …”  Aso Zagrosi:   Bazılarına  göre     aslında  bu  açılım  “Kuzey Kürdlerine  değil,  çeşitli  uluslararası   güçlerin   baskısı  altında  Güney Kürdlerine ,   petrol ve  doğal  gaz  gibi  zenginliklere  yönelik bir açılımdır”  söylemine    dair    yaklaşımız  ne?  İbrahim Güçlü Türkiye’nin açılımı, sizin dediğiniz gibi Güney Kürdistan alanını ve Kürdistan’ın diğer parçalarını içine alan bir siyasettir. Türkiye, Ortadoğu’da Kürt ulusal sorununda klasik yok edici genel bir yaklaşıma sahiptir. Bu nedenle, Irak’ın federal yeniden yapılanmasına, Güney Kürdistan’ın federe yapısına şiddetle karşı çıktı, Arapların Kürtler üzerindeki egemenliğini savundu ve savunmaya devam ediyor. Bu nedenle, Kerkük sorununu, kendi sorunu kabul ediyor, Kerkük’ün Kürdistan’a bağlanmasını savaş ve kendisinin geleceği sorunu görüyor. Kerkük için alabildiğince demokratik olarak tayin edilen referandumun yapılmaması için ayak diretiyor,  referandumun ertelenmesi için uluslararası platformlarda, BM’de diplomatik girişimlerde bulunuyor. Türkiye, yeni emperyal ve Osmanlıcı bir siyaset peşinde. Bu siyasetinde başarıya ulaşması için, bölge çapında yapılanması için de Osmanlı dönemindeki Müslüman toplulukların Türkiye bünyesine alınması gerekir. Arapları almak olanak dışı olduğuna göre, Türkiye’nin yeni açılımları ve emperyal siyaseti, Kürdistan’ın diğer parçalarını da kendisine katma ve kendi egemenliği altına alma yaklaşımıdır.    Bu bağlamda son günlerde, Güney Kürdistan’ın Türkiye ile birlik olup olmayacağı tartışılıyor, ya da tartıştırılıyor.  Aso  Zagrosi:    Son dönemlerde    yoğun  bir şekilde  Öcalan’ın  15  Ağustos’da   sunacağı  “Yol  haritası”ndan söz ediliyor.   Öcalan  yakalandığından beri   Kürdlere  sayısız    “yol haritaları”  sundu.   Kürdlerin  ulusal  taleplerini   “Bağımsız ,Birleşik   Kürdistan”dan   “kültürel  haklar”  derekesine indirdi.  Hatta   “Anayasa’da  Kürdlerden  söz edilmesi dahi gerekmiyor”  diyor/diyorlar.  İmrali’den  Kürdlere  yol haritası   olabilir mi?  İbrahim Güçlü Kürtlerin bağımsızlık ve özgürlük ideallerin bağlı olan Kürt yurtseverlerinin, yöneticilerin, liderlerin, Kütlerin bağımsızlık ve özgürlükleri için nerede olursa olsun yol haritası çizeceklerinden şüphe yoktur.  Bu nedenle, sorun İmralı’da değil, PKK lideri Öcalan’dadır. Öcalan, Kürt ulususnun bağımsızlık ve özgürlük ideallerine bağlı olmadığı için, Kemalizm’i ve üniter Türk devletini savunduğu için: T. C Devleti’nin çıkarların savunan yol haritalarını savunuyor ve gösteriyor. Bu yol haritaları da, Kürt ulusal sorununun objektif çıkarları ve sessiz Kürt çoğunluğunun muhalefeti tarafından yerle bir ediliyor.   Aso  Zagrosi:  Kuzey  Kürdistan’da    tüm  Kürd siyasal  yapıları   yıllar boyunca    “Bağımsız, Birleşik ve  hatta  sosyalist Kürdistanı”  savundular.  Şimdi  hiç  kimseden  bir ses  yok.         Herkesin    Kürdleri  yeniden devlete   entegre    çalışmaları içine  girdiği  bu ortamda    neden  Kürdistan’ın    bağımsızlığını, özgürlüğünü  ve hatta  Türklerle  eşit  haklar temelinde  birliği   savunan   örgütler, kurumlar ve bireyler  bir  Kürd  Konferansını  toplamıyorlar?   Var  olan   sorunlarını    tartışmıyorlar?  İbrahim Güçlü Sizin yaklaşımınız iyi niyetli bir Kürt yaklaşımıdır. Sizin önerdiğiniz ulusal bir konferansı gerçekleştirmek, Kürtlerin çıkarlarını savunacak ve İkinci Lozan plânına karşı duracak bir yapı oluşturmak için, dediğiniz anlamda Kürt yapılarının olması gerekir.  Ne yazık ki Kuzey Kürdistan’da bulunduğumuz aşamada, PKK’nın dışında Kürtlerin çıkarlarını savunacak bir ulusal hareket, bir örgütlenme söz konusu değil. Mevcut olan örgütler, soğuk savaş döneminin örgütleri. Misyonlarını tüketmiş ve üyelerini bile temsil etmeyen grupçuklar durumundalar. Bu yapılar, muhafazakâr ve statükocu yapılar  Bu nedenle Kuzey Kürdistan hareketi, her şeyden önce yeni bir harekete ve örgütlenmeye ihtiyaç duymaktadır.   Yeni bir programı, refleksi, davranışı, mücadele tarzının geliştirecek bir örgütlenme için seferber olmak gerekiyor.  “Kuzey Kürdistanlılar ortak bir ulusal projeye sahip değiller..”  Aso  Zagrosi:    Yüzyıllardan    beri  Kürdlerin bir  özgürlük ve bağımsızlık savaşı var.  Bu kadar   savaş ve  kandan sonra   Kürdlerin  millet  olarak   üzerinde  anlaştıkları  bir  ulusal  projeleri var mı?  Eğer  böyle   bir  projeleri yoksa  ne yapabilirler?  Sizin bu konuda  bir öneriniz  var mı?  İbrahim Güçlü Bu soruyu ikiye ayırarak, yada iki platformda cevaplandırmak gerekir. Birinci boyut, Kuzey Kürdistan boyutu. İkinci boyut, Kürdistan’ın genel boyutu.  Kuzey Kürdistanlılar, birey, grup, grupçuk, parti, örgüt olarak ele alındıkları zaman ortak bir ulusal projeyle sahip olmadıkları açıktır. DTP ve PKK, Kürtlerin iktidarını ve egemenliğini savunmayan, “Demokratik Türkiye” ve sınırlı yerel özerklik projesine; bazı Kürtler Federasyon ulusal projesine, bazıları da bağımsız devlet projesine sahiptir. Bu bağlamda, birlik ve bütünlük sağlamaları olanaklı değil. Ayrıca, bu durumda birlik sağlansa bile, merkezi strateji, ulusal proje konusunda bir ortaklığa sahip olmadıkları için birliğin sürekli olması olanaklı olmaz. Ayrıca, ortak bir ulusal projeye sahip olmadan, ortak başarı, bütünlüklü ve sağlıklı bir başarı sağlamak da olanaklı değildir.  Bütün ulusal kurtuluş deneylerini yaşamış halkların, uzağa gitmeye gerek yok Güney Kürdistan deneyinin bize öğrettiği ve gösterdiği, bu ortak ve objektif doğrudur.  Kürdistan’ın geneline baktığımız zaman: Güney Kürdistan’da ortak bir ulusal proje anlayışı federalizm ve federasyon etrafında örülmüş durumda. Doğu Kürdistan’da da bir ortak ulusal proje, federe bir proje var. Güney-Batı Kürdistan’da bu konuda büyük bir ortaklı olmasına rağmen, halen bir karmaşa var  Kürdistan’ın değişik parçalarındaki bu konumlama göz önüne alındığı zaman, tüm Kürtler açısından da ortak bir ulusal proje yok. Bu da ulusal çıkarlar, uluslararası ilişkiler açısından farklı çelişkilere ve sorunlara yol açmaktadır.  Aso Zagrosi:    Sizin  konuya  ilişkin    özel  olarak söylemek  istediğiniz  başka bir söyleyeceğiniz var mı?  İbrahim Güçlü Konuya ilişkin söylenecek çok-çok şey var. Ama sorularınızın kapsamı içinde söylenmesi gerekenleri söyledim. Ama sonuç olarak diyebilirim ki, T.C Devleti 40 yıllık plânını hayata geçiriyor. T.C Devleti, yeni sömürgecilik ve osmanlıcılık parametreleri çerçevesinde emperyal yeni bir yapılanma kazanıyor.  Aso Zagrosi:    Bize  zamanınızı ayırdığınız  için teşekkür  ediyoruz.  İbrahim Güçlü Ben de, temel bir konuya eğildiğiniz ve beni de bu konu kapsamına aldığınız için teşekkür eder ve başarılarını dilerim.  

Anonymous (not verified)

Mon, 08/31/2009 - 14:53

Omariz sen ve Newroz sitesi bizi devletlestirir.!!!!!!!!!!!!!! Sitelerle devlet olan kac devlet var. Ma allah rizasi icin bir örnek ver!!!!! Sen gerilla hareketini dagitmakla USTASIN buna laf yok. EH KAWA da bu yolda. Allah muradinizimi yoksa belanizimi versin bilemiyorum. Musa Amca derdiki "way lawo way lawo......"

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.