Skip to main content

“Prokust Çarkı”-1

Tarhan Erdem, 19 Mart 2007 tarihinde Milliyet gazetesinde “Biz Kimiz” araştırması seri halinde yayınladı. Milliyet yazarları kendi cephesinde tartışmaya katıldı. Kendilerine “Biz Kimiz” sorusunu sordular. Ortak bir paydada buluştular. "İmtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitle" olduklarında karar kıldılar. Siz bunu soysuz bir toplum oldukları olarak okuyabilirsiniz.Türk egemenlik sistemi, “Prokust Çarkı” gibi çalışıyor. “Türklük” tam bir “prokust Çarkı” işlevini görüyor. Uzunları kısaltıyor, kısaları uzatıyor. Tek tip “Türkçü” insan tiplemesi üretiyor. Tekçi, ırkçı, militer bir toplum ortaya çıkıyor. Kendileri buna "İmtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitle" diyor. Siz buna soysuz bir toplum da diyebilirsiniz. Lütfen söylediklerimi hemen peşinen bir topluma toptan hakarete yorumlamayın. Önce konu üzerinde sağduyulu düşünmeye çalışın. Bu toplumu yaratanların ne yapmak istediklerini açığa çıkarın. Ondan sonra kararınızı verin. İddiam şudur. Türkiye’de Türkler azınlıkların azınlığı konumundadır.Osmanlı ailesi, devleti merkezileştirdikçe Türkmen aşiretleri kendisi için tehlike olduğuna hükmetti. Türkmen aşiretlere yöneldi. Yaşına bakmadan erkek neslini kılıçtan geçirdi. Şu an sağda solda var olan Türkmenlerde kılıçtan kurtulanlar ve toplumun en ezilen kesimleridir.Bu nedenle şu an “Türk” denilen toplum Türklerden müteşekil olmadığı gibi, çoğunluğuda Türkler oluşmuyor.“Türk” dedikleri toplum göçebe ve muhacirlerden oluşuyor. Bu nedenle bugün “Türk” dedikleri toplum köksüz bir toplumdur.Köksüz bir toplum, katır soyu gibi soysuz bir toplumdur.Hikaye o ya. Katıra sormuşlar. Baban kim? Eşek demiş. Ya annem kim? At demiş? Ya sen kimsin? At’ım demiş. Tıpkı şu an başımıza “Türkçü” geçinen göçmen muhacir bozuntuları gibi. Bakın size ilginç bir tipleme sunayım. Öncelikle şunu söyleyeyim. Amacın Hasan Cemal’ı rendice etmek değildir. Aile seceresi bu konuya uygun olduğu için toto ona vurduya sayalım.Hasan Cemal’in ortaya koyduğu resim “Türk” denilen toplumun resmi.“Prokust çarkı” gibi işleyen “Türklük” resmi.Türk olmayıpta bize Türklüğü dayatan resim. Bu resim bize sempatik gösterilmeye çalışılıyor. Bize sempatik gösterilmeye çalışılan resim ırkçı, tekçi, militer, istilacı, işgalcı, ilhakçı, sömürgeci, talancı, soyguncu, katliamcı ve soykırımcı. Realite bu. Var olan realite Hasan Cemal’in kişiliğinide aşar. Bana sorarsanız Hasan Cemal, aydınım diyen bir çok kişiden daha demokrat. Sorun burada Hasan Cemal’ın niyeti değil. Sorun onun niyetinin çok ötesinde.Sebebi var. Yerli değil, dışarıdan gelmiş. Göçebe muhacir, konducu. Yerlilerle barışık değil. Hiç bir zamanda olmadı, olmayada pek niyetli değil. Olmasıda mümkün değil. Niyesi sorulursa sahip değil, ama sahip olmak için eski sahibi şu veya bu şekilde yok etmesi gerekiyor. Bunun gereğinide yapıyor. Örnekleme yapmaya çalıştığım tipleme coğramızın yerli halklarını katliam ve soykırımdan geçiren paşalardan biri olan Cemal paşanın torunu Hasan Cemal’in kim olduğunu sorgulaması açısından önemlidir.Fakat “Prokust Çarkı”nı kıramıyor. “Prokust Çarkı” işlevini gören, “öteki” olarak tanımlanları öğüten “Türklük” değirmenini doğal ve sevimli göstermeye çalışıyor. Bizden kabullenmemiz ve sevmemizi istiyor. Mümkün mü bu? Hayır! Çünkü sevmemiz istenilen resin katilimiz. Katil sevilmez. Bizde sevmeyeceğiz. İşte sevmemiz istediği katilimizin resmi.”Önce ben kimim? Köklerim nereden geliyor?Dedem, annemin babası Çerkez, Gabardey kolundan. Kuban Nehri kıyısındaki Krasnodar'dan İstanbul'a gönderilmiş çocuk yaşta, Osmanlı ordusunda subay çıkmak üzere...Anneannem ise Müslüman bir Gürcü. Küçükken, Gürcistan'dan Kıbrıs'a sürülen, oradan İstanbul'a göç eden bir ailenin ferdi...Babaannem, Rumeli'den. Aile, İstanbul'a Yunan Makedonyası'ndan, Serez'den gelmiş... Büyükbabam ise Ege'den, Midilli doğumlu. O da küçükken subay çıkmak üzere 19. yüzyılın sonlarına doğru İstanbul'a gönderilmiş...Ben Türküm.Siz kimsiniz?..“ İşte çirkin katil dediğimiz resim bu. Hem anne, hem baba tarafından etnik köken olarak Türklerle uzaktan yakından bir ilişkisi yok. Ama ne hikmetse torun Hasan Cemal, kendi değişiyle “Ben Türküm” diyor.Bu nasıl olur diye sormanıza gerek yok. Bunun ne ahlaki, ne insani, ne bilimsel bir izahatı yok.Hasan Cemal, öyle istiyorsa bize de “olur paşam” demek mi düşer?Hayır Hasan Cemal! Hikayen katır hikayesine benzedi.Seni Türk olarak tanımlamamız ahlaksızlık olur.Çünkü başkalarının soysuzluğunu okeylemek suç ortaklığı olur.Dahası coğrafyamızda gerçekleşen katliam, soykırım ve bilumum haksızlıkları onaylamak olur. Çünkü tüm bu insanlıkdışı uygulamalar bu yaklaşımın sonucu gerçekleşti.“Türklük”, tıpkı “Prokust Çarkı” gibi “öteki” bildiklerini asıp kesmiştir. Bugün Kürd, Ermeni, Asuri-Suryani, Rum, Laz, Yahudi, Ezidi, Alevi, Hiristiyan vs. “öteki” olarak tanımladıklarını kestikleri ve kesmeye çalıştıkları gibi. Bu oyun bozulmalı.Oyunun bozulması herkesin aidiyetine sahip çıkması ve ötekini olduğu gibi kabullenmesiyle olur.Bunun aksi bugüne dek “öteki”ni öğüten “Türklük” değirmen çarkının devamını istemek olur.Hasan Cemaller, coğrafyamızda “barış ve huzurun” gelmesini istiyorlarsa hem kendilerinin, hem başkalarının aideti ve dini kimliğini olduğu gibi kabul etmesi yönünde çaba vermelidirler.Bizim yaptığımız budur.Hasan Cemal, “siz kimsiniz” diye soruyor. Bizim kim olduğumuz belli. Bu coğrafyanın en kadim milletiyiz. Bu milletin ismi Kürd’ür. Hangi Kürd’e sorarsanız size en aşağı 20 gübekten bu tarafa Kürdoğlu/kızı Kürd olduğunu aile seceresini ortaya dökerek ispatlar.İşte Türklüğü bize kabul ettiremediğinizin nedenide budur. Kabul eden yok mu? Var, ama onların geçmişinden mutlaka bir hasar var. Katır soyundandırlar.Kimdir bunlar diye sorarsanız kim oldukları, sizde, bizde, onlarda kendi kendilerini tanır. 24 Nisan 2007

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.