Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 11 October 2009

Rizgarî Online / Abdullah Öcalan, kendisine 10 günlük yeni bir hücre cezası verildiğini söyledi. DTP'ye baskıları da değerlendiren Öcalan, 'Bunlar DTP aracılığıyla Kürtleri teslim almak istiyor.' dedi. Öcalan, Cuma günü gerçekleşen görüşmesinde 'Yeni bir hücre cezası geldi. On günlük bir ceza. Sözde konuşmalarımda hakaret etmişim. Ben hakaret etmem' dedi.Gündem Online´ın haberinde –özetle- şunlar kaydedildi:

Siyaset tıkanmış, önü açılmalı

Güncel gelişmeleri de değerlendiren Öcalan, bir iki yasa değişikliği ve Anayasa'daki bazı maddelerin değişmesiyle sorunun çözülmeyeceğini kaydetti. Öcalan şunları söyledi: 'Bazı toplantılar yapılıyor ama olayın özü ne kadar kavranıyor? Tam olarak ne olup bittiğini bizimkiler de anlayamıyorlar. Anlayamayınca da tıkanıyor. Ben yapmasınlar demiyorum ama şimdi bir iki yasa değişikliğiyle, anayasadaki bazı maddelerin değişmesiyle bu sorun çözülecek gibi değil. Askeri yöntemle de şu anda çözülecek gibi değil. Hukuki, askeri yöntem de şu anda tıkanmış. Siyasetin tıkandığı noktada iki yöntem de etkisiz kalır, ikisi de gelip siyasete dayanıyor. Önce siyasetin önünü açmak gerekiyor. Önce siyasetin önünü açacaksın ki ondan sonra bir şeyler gelişsin. Herkes kendinden doğru işini yapacak. Hukukçular da çalışacak tabi, onlar da üzerine düşeni yapacak. Gerilla da işini yapacak. Ama siyasetin ön açıcılığı olmadan bir sonuç almak mümkün değil ve siyaset de tıkanmış durumda. Şu anda siyasetçiler de tıkanmış durumda. Ben bunun aşılması için gündemimde bir iki pratik öneri var yapacağım. Tabi bizimkiler de geç anlıyor. Herkesin şimdi önce siyasetin önünü açmaya çalışması gerekiyor. Yoksa askeri yöntemler devreye girer o da çözüm değil. Yeni bir şey değil. Ben siyasetin önünü açmak için Türkiye'deki herkesin çabalaması gerektiğini düşünüyorum. Burada da yoğunlaşıyorum.'

“Abdullah Gül'e cevap

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de cevap veren Öcalan şöyle dedi: 'Cumhurbaşkanı Gül'ün bir belirlemesi var. Ulus içinde ulus adacıkları yaratmak istediğimizi söylüyor. Buna cevap vereceğim. Önce bunun anlaşılması gerekiyor. Beni yanlış anlatarak bizi siyasetin önünü tıkamaya alet etmeye çalışıyorlar. Buna izin vermem. Benim ne söylediğim açıktır. Bunu defalarca anlattım. Son yol haritasında da bunu açıkça yazdım. Savunmalarımda da bunları belirttim. Gül, Erdoğan çözüm falan diyorlar ama net olarak, tam olarak ne olduğunu anlamış bile değiller. Kemal Karpat akademisyendir, Amerika'da yaşıyor. O biraz anlamış. Şöyle diyor; 'Yeni bir ulus, yeni bir devlet doğuyor'. Doğrudur ama onların anladığı anlamda değil, demokratik bir ulus, demokratik bir devlet doğuyor. Birkaç etnisite bir araya gelip ulus yaratabilirler. Hatta bir etnitisite farklı uluslar, farklı devletler yaratabilir. Bizim yaratmaya çalıştığımız ulus anlayışı etnisiteye dayanmaz, demokratiktir. Demokratik ulusta herkes yerini alır.'

Kürdistan diye bir yer var

Öcalan şöyle devam etti: 'Dünyada bunun örnekleri var. İşte İngiltere. İngiltere'de İskoçya'nın ayrı parlamentosu, hükümeti var. Kuzey İrlanda'nın özerkliği var. Galer'in kendi parlamentosu var. ABD'de de buna benzer bir sistem var. İspanya 17 bölgeden oluşuyor. İtalya'da da buna benzer bölgesel açılımlar var. Araplarda bile bu kadar geri bir anlayış yok. Araplar bile şu anda Türkiye'deki hakim anlayışın önündedir. Benim, senin devletinle, bayrağınla bir sorunum yok. Dilinle bir sorunum yok. Herkesin ortak vatanı diyeceksin bununla da bir sorunum yok ama Kürdistan diye bir yer var, O da ortak vatandır.'

Tarihin doğrusu böyledir

Öcalan tarihten örnekler vererek şunları ifade etti: 'Bunlar neyi anlamıyorlar? Ben '92'den beri devletle, orduyla dolaylı, dolaysız görüştüm. Onlara şunu söylüyorum; Alparslan Silvan'a gelip o zamanki Mervani beyliğiyle görüşüp 15 bin Kürt savaşçısını alıp öyle Bizansla savaşmadı mı? Anadoluya Türklerin girişini bu sağlamadı mı? O zaman sen Kürtleri nasıl inkâr ediyorsun. Yavuz Selim, İdris-i Bitlisi'yle görüşüp Kürtlerle anlaşıp, ondan sonra seferlere çıktı. İdris-i Bitlisi'ye o dönem bölgede Kürtlerin on'u aşkın Beylikleri vardı. Kendinize bir beylerbeyi seçin. İstanbul'da ben, Kürdistan'da O olsun, dedi. Kürtler o dönem kendi aralarında kavga ediyorlardı. Bir beylerbeyi seçemediler, Yavuz onlara bir beylerbeyi atadı. Boş bir kâğıt gönderdi. Ne istiyorsanız yazın, kabulümdür, dedi. Bu ittifakla Mercidabık, Ridaniye, Çaldıran savaşlarını kazandı mı, kazandı. İmparatorluk iki kat büyüdü mü, büyüdü. Hazine üç kat doldu mu, doldu. Peki sen, şimdi Kürtleri nasıl bu topraklarda yok sayıyorsun. Sen onlar olmadan böyle bir imparatorluk kurabilir miydin? Mustafa Kemal, Erzurum kongresini yaptı. Birçok Kürt beyine, mirine kardeşlik mektupları yazdı. Mir Dengir Fırat'ın dedesi olmasaydı, Sivas Kongresi'ni basıp Mustafa Kemal'i tutuklamayacaklar mıydı? Sen şimdi Kürtlerin haklarını bu cumhuriyette nasıl inkar edebilirsin, nasıl bunları tanımazsın! Tarih budur, tarihin doğrusu budur. Hatta ordudan bazıları bunu sivillerden ve Erdoğan'dan da Baykal'dan da daha iyi biliyor.'

Baykal 'Temel İskit'i okusun

Baykal'ı sert eleştiren Öcalan, Baykal milliyetçiliğinin aşılmış bir milliyetçilik olduğunun altını çizdi. Öcalan şunları belirtti: 'Baykal, Kürd'e hayır diyor, dilini kullanamazsın diyor, Kürt dili bile yok diyor. Ne demek bu, sen ne demek istiyorsun? Bir halk ancak diliyle var olur. Kendi dilini çocuğuna öğretemeyecek, kendi dilinde çocuğunu eğitemeyecek, o zaman sen nasıl insanlıktan, kardeşlikten bahsedebiliyorsun? Bunu yapamayan insan, insan değildir. Bir hayvanın bile dili var. Bir hayvan kadar bile değer vermeyeceksen sen nasıl kendi insanlığından bahsedebiliyorsun. Bunların milliyetçiliği aşılmış bir milliyetçilik. Bu faşizmdir, nasyonalizmdir. Bu bütün dünyada artık aşılmıştır. Bütün dünyaya bakalım, bu anlayış, bir tek Türkiye'de var. Amerika'da da, Afrika'da da, Araplarda da, Latin Amerika'da da böyle bir şey yok. Kemalistiz diyorlar, Kemalizm'de de böyle bir şey yok. Bunların ki Türklük de değil. Beyaz Türk diyorlar ya, aslında Türk de değil bunların hiç biri. Bunun Türklüğe de bir yararı yok. Ben bunların ne olduğunu söylemek istemiyorum. Temel İskit adında bir adamın makalesi var, onu okusunlar, bu konuda her şey orda yazıyor.'

1925'ten sonraki CHP Mustafa Kemal'in değildir

Öcalan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bunlar Kemalist de değil. Kemalizmi de anlamıyorlar. Mustafa Kemal diyorlar. Mustafa Kemal de Kürt düşmanlığı yoktur. Bunlar gibi değildi. Nutuk yazdı diyorlar. Ne zaman yazdırdınız? '30'lardan sonra! Mustafa Kemal'in dönemi, pozitivizmin hakim olduğu dönemdir. O Fransız pozitivizminin etkisinde bir ulus yaratmıştır ama Kürt düşmanlığı yoktur. Bu Birinci Devrim'dir. Ama bağımsız duramadı. İstediklerini yapamadı. Onun yapmak istediği bunlar değildi. Kâzım Karabekir'in İstiklal Mahkemesi'ndeki yargılamasında idam edilmek istendi. Bütün önemli önemsiz generaller sivil elbiselerle mahkemeye geldiler, buna izin vermeyeceklerini gösterdiler. İttihatçılar aslında Mustafa Kemal'i kuşattılar, onu boğdular. İzmir suikastiyle Mustafa Kemal, bunların gücünü gördü, bir çeşit Çankaya'ya çekildi. Artık etkisi kalmamıştı. 1925'ten sonra Kemalizm, Mustafa Kemal'in Kemalizmi değildir. Recep Peker faşisttir, CHP'nin başına geldi, İtalyan Musollini yasalarıyla biliniyor. O CHP, 1925'ten sonra artık Mustafa Kemal'in CHP'si değildir. Mustafa Kemal, Çankaya'ya çekilmeden aslında Serbest Fırka deneyimiyle demokrasiyi de denedi ama olmadı, kapattırdılar.'

Demokratik ulus yaratmak gerekiyor

MHP ve CHP'nin nasyonalist olduğunu ve dünyada artık karşılığı olmayan bir milliyetçiliğe sığındığını kaydeden Öcalan, demokratik ulus yaratmak gerektiğini söyledi. Öcalan şunları söyledi: 'MHP ve CHP, Kürt yoktur, diyor. Nasyonalist, dünyada artık karşılığı olmayan bir milliyetçiliğe sığınıyorlar. Aslında bu milliyetçilikten dünya da elini çekti. ABD, bunları destekliyordu, işte Ergenekon olayı ortada, desteğini çekti. Nereye dayanacaklarını bilemiyorlar, bu nedenle panik halindeler. Aslında biraz yargının içinden, bürokrasiden, ordudan direnenler var ama bir şey elde edemeyecekler. Üniversiteler vardı, onlar bile ellerinden gitti. Kemalizm diyorlar ama bu Kemalizm değil. Mustafa Kemal şimdi uyanıp gelse bile onları kurtaramaz. Artık pozitivizmin bilimsel olarak aşıldığı bir yerdeyiz. Kaldı ki Mustafa Kemal onlar gibi de düşünmüyordu. Şimdi siyaset yapsa bu şartlara göre siyaset yapardı. Böyle siyaset yapardı. Demokratik ulus yaratmak gerekiyor. Ben buna İkinci Devrim diyorum. Tarihin, geldiği yer, geleceği yer burası. Bunlar, tarihin akışına ters duruyorlar. Bunların yaptığı tarihin gidişatına da uymuyor. Yol haritasında da ayrıntılı olarak anlattım. İlkelerini sekiz-on tane koydum. O ilkelerden biri 'tarih şimdidir, şimdi tarihtir'.'

Beni öldürebilirler ama kullanamazlar

DTP'ye yönelik baskılara da dikkat çeken Öcalan, şöyle konuştu: 'DTP'ye yan çiziyor, diyorlar. Bunlar DTP'yi yalnızlaştırarak teslim almak istiyor. Bunlar DTP aracılığıyla Kürtleri teslim almak istiyor. Bunlar Kürtlerle ilişki kurmak istemiyor. Kürtleri kandırmaya çalışabilirler ama beni kandıramazlar. Beni kullanamazlar. Beni burada lime lime bile edebilirler, öldürebilirler ama kullanamazlar. Ben Kürtlerin metres ilişkisine girmesine izin vermem. Bana bağlı beş milyon Kürt var diyorlar. Siz bu Kürtleri neyle kandıracaksınız? Böyle olursa çatışmalara yol açar. Ben tam on beş yıldır nefes nefese bunu engellemeye çalışıyorum. '92'den beri bunun için uğraşıyorum. Özal biraz anlamıştı, cesurdu. Sorunun başka türlü çözülmeyeceğini biliyordu. Özal yaşasaydı şimdiye kadar sorun çözülmüştü, bu kadar kan dökülmeyecekti. Sadece Kürtler değil, biz sadece Kürtler için bir şey istemiyoruz. Demokratik bir ulusun inşasından söz ediyoruz. 1215'teki Magna Carta'sı gibi, Osmanlıdaki sened-i ittifak gibi her kesim, her insan devletle ortak bir sözleşme yapacak, sadece Kürtler değil. Devlete diyecek ki ben seninle ancak şu şu temellerde yürürüm. İşte ben siyasetin önü tıkanırken bunu diyorum.'

DTP içinde değişik çevrelerin bulunması önemli
Öcalan DTP içerisinde değişik çevrelerin yer almasının önemine de işaret ederek, 'DTP'de değişik çevrelerin, Türk demokratlarının da yer alması önemli. Onların çalışmalarının bu dönem Türkiye için önemli olduğunu düşünüyorum. Onların da bütün güçleriyle yirmi dört saat kendi çevrelerinde çalışmaları gerekiyor. DTP kendi partileriymiş gibi çalışmalıdırlar. Bulundukları yerlerde bir parti başkanı gibi çalışmalıdırlar. Bu sadece Kürt hareketi için değil Türkiye için de büyük bir demokrasi hareketi olmalı' diye belirtti."

Anonymous (not verified)

Sun, 10/11/2009 - 23:24

iskit kelimesini ilk duymaktayim.tarihte buyle bir halk varmiymis acaba.bana gure bu bir uydurmadir yada tc nin son senaryolarindan biridir.bu senaryo yalana dayali bir senaryodur.iskitliler var ise ve bunlarda turk ise demeki dunya turmus vaybe bu turkler ne imis ya. sacma bir yazi okudum medler ile iskitler asur imparatorluguna karsi dayanisma icine girerek hatta beraber asur imparatorluguna karsi savasmislardir.di gel de burdan yak simdi. bu kemalizim devlet ne kadarda hayalci bir sistemdir. apo bu iskit lilerin ozerine olan yaziyi nasil buldu okudu bu merakim konusu oldu. bu kadar hayali careler yaratan kemalist sistemi de hayalnen ne kadar ayakta tutacaklar bunlar.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.