Terör ve Direniş
Eger bir yerde insanlara baskı yapılıyorsa, haksızlık ve adaletsizlik varsa, ve insanlar bu duruma karşı, baskının son bulması, haksızlıgın ve adaletsizligin giderilmesi amacıyla direnmiyorsa, o zaman orada insanlık ölmüş, namus ve onur kalmamış demektir.
Türkiye cumhuriyetinin kuruluşundan beridir Kürdistanda devlet baskısı var, haksızlık ve adaletsizlik var. Ve Kürt halkının bu duruma karşı direnmesi var. Son otuz yıldır Kürt halkının insanlıgını, onurunu ve namusunu savunma görevi, Kürt gençligi tarafından PKK adı altında Apo liderliginde yürütülmektedir.
Bugün Kürt sorunun çözümü her zamankinden daha fazla tartışılmaktadır ama bana göre bu tartışmalar çok eksik yürütülmektedir. Çok ciddiyetsiz, saçma sapan görüşler ve düşünceler ortaya atılmaktadır ve bunlar oldukca rahatsız edicidir.
Kürt halkı PKKyi ulusal temsilcisi olarak kabul etmektedir. Ve PKK Apo'yu lider olarak kabul etmektedir. Kendim dahil kimse şimdiye kadar PKKyi aşıp alternatif bir temsilcilik oluşturamamıştır ve bu artık mümkün degildir çünkü çok kan akıtılmıştır. Çok çaba harcanmış, fedakarlık yapılmış bedel ödenmiştir. Kürt halkı PKKyi temsilcisi olarak görüyorsa ve Apo'yu lider olarak kabul ediyorsa herkesin buna saygı göstermesi gerekmektedir. Bütün halklarda oldugu gibi Kürt halkının da özgür iradesine saygı gösterilmelidir.
Kürt sorunun çözümünde PKKnin Kürt halkının temsilcisi olarak muhatap alınması zorunludur. PKKnin muhatap alınmaması ise bana göre bir savaş gerekcesidir. Şu an PKK yönetiminde bulunan işbirlikciler herşeyi kabul ediyor ama aslında Kürt halkının özgür iradesinin hiçe sayılmasını ve kahraman fedailerin muhatap alınmamasını kabul etmek mümkün degildir.
TC herhangi bir barış için yıllardır PKKden sözde terörün durdurmasını şart koşmaktadir ve aynı zamanda kendisi devlet terörünü Kürtlerin başından hiç eksik etmemektedir. Duran Kalkan ve diger işbirlikci yöneticiler düşman devletin istegi ve çıkarı dogrultusunda, en gözü kara hainlerin ve ajanların yapamayacagı biçimde PKKyi yok ettiler, gerici degişime ugrattılar, savaşı durdurdular. Ve bu gereksiz sözde iyi niyet gösterilerine hiç bir karşılık alamadılar. TCye yamanamadılar ve hala gözü kara biçimde aynı teslimiyetci çizgiyi sürdürüyorlar...
Israil devleti yıllardır Filistinlilerden sözde terörün durdurulmasını şart koştu. El-fetih'li işbirlikciler bunun için kardeş kanı döktüler, bir sürü çaba harcadılar ve terör olarak adlandırılan direniş büyük oranda durduruldu. Ama Israil devleti hiç bir olumlu karşılık vermedi ve şimdi daha da ileri gitmeye cesaret edebiliyor. Israil devleti El-fetih'in ihanetci işbirlikci politikaları yüzünden gittikce daha fazla şımarıyor.
Demokrasi
Yıllar önce ezilen Filistin halkına demokrasi dayatıldı, ve demokratik seçim yapıldı fakat Filistin halkı HAMAS'ı seçince kabul etmediler. Filistin halkının özgür iradesine, özgür tercihine tahammül edilmedi, HAMAS Filistin halkının temsilcisi olarak kabul edilmedi ve saldırıya ugradı.
Dolayısıyla demokrasinin sadece sözde oldugu, sahte oldugu ve çözüm olmadigi ortaya çıktı. HAMAS yerine batı yanlısı, laik olarak geçinen imansız işbirlikci hain birileri seçimi kazansaydı herhalde kabul edilirdiler.
PKKnin ve Filistinlilerin işbirlikci yöneticilerine, „Siz neye dayanarak Kürdistan ve Filistindeki kutsal direnişi durduruyorsunuz?“ diye sormak gerekir. Onları çok sert eleştirmek ve görevden ayrılmalarını talep etmek gerekir çünkü büyük suç işlediler.
Dünya Irandaki seçimlere baya ilgi gösterdi, Iran'a çok baskı yapıldı. Ondan kısa süre önce Türkiye ve Kürdistanda da önemli seçimler vardı fakat o kadar çok ilgi gösterilmemişti. Iran devleti seçimden sonra protestoları şiddet ve terörle bastırınca çok eleştirildi fakat Türk devleti Kürdistanda daha beter bir terör estirince o kadar çok eleştirilmedi.
Neden TC ve Irana farklı yaklaşılıyor, neden bu kadar ikiyüzlü davranılıyor? Çünkü TC sözde laik ve batı yanlısı bir devlettir. Iran ise Islami, batı yanlısı ve laik olmayan bir devlettir. Laik ve batı yanlısı devletlerin her türlü terörüne göz yumulmaktadır ama islami bir devlete düşmanlık yapılmaktadır...
Hz. Muhammed'in devrimci mirasi
Son peygamber Hz Muhammed ümmetine çok önemli ve degerli bir miras bırakmıştır. Islam devrimi Müslümanların bütün sorunlarının çözümünü içermektedir. Faşizm, komunizm veya kapitalizm gibi başka dinler, ideolojiler ve sistemlerin Islam karşısında hiç bir üstünlügü yoktur, tam tersine bunların birçok yanlış zararlı ve eksik yönleri vardır.
Irkcılık hiç bir zaman barış ve adalet getirmez, savaş ve adaletsizlige yol açar. Çünkü belirli bir ırkın anadan dogma üstünlügü ve egemenligi dayatılıyor, başka ırktan insanlar haksız biçimde düşman olarak görülüyor ve ırkcı baskı ve saldiriya ugruyorlar. Komunizm de benzer biçimde belirli bir sınıfın egemenligini amaçlıyor, diger sınıflar düşman olarak görülüyor ve baskıya ugruyorlar. Irkcilik belirli bir ırkın diktatörlügünü dayatıyor, komunizm belirli bir sınıfın diktatörlügünü dayatıyor. Ve sonuçta ikisi de birbirine benziyor, kendi halkını ezen ve sömürüp köleleştiren gerici diktatörlükler durumuna düşüyorlar.
Batı kapitalizminin insanliga ne kadar zarar verdigi ve dünyayı ne hale getirdigi ortada. Dolayısıyla devrimci Islam karşısında herhangi bir üstünlügü söz konusu degildir.
Islam dogru pratikleştirilirse barıştırıcı ve birleştiricidir. Peygamber efendimiz Islam dini sayesinde, asla barişması ve birleşmesi mümkün görünmeyen kan davalı, kavgalı tarafları barıştırmış ve birleştirebilmiştir. Halkın tüm sorunlarını Islamın adaleti ile çözebilmiştir.
Bana göre bugün Islam dünyasında yaşanan bütün sorunların en kolay ve en iyi çözümü Islam dini sayesinde mümkündür. Biz Müslümanlar ancak Islam ile barışabiliriz, güçlenebilir ve gelişebiliriz. Ancak Islam ile kazanabiliriz, Islama ihanet edersek hep kaybederiz. Müslümanlar için Islam alternatifsizdir. Islam alemi ancak Islamin devrimci özüne dönmekle sorunları çözebilir, anlaşmazlıkları aşabilir ve gelişip güçlenebilir diye düşünüyorum.
Saygılar
apo yu.yemek yeyisi ile asagilayanlarin siyasetine yanayim.