Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 22 April 2009

Takma kafanı Jankurdistan,

Bilen ne bilirmiş varmı ölçüsü ?

Burası kürtlerin platformu dahası kürtlerin siyasi platformu. Burada bilirliğin ölçüsü kürtleri ve Kürdistan'ı bilmekle ilintilidir. Dünyayı bilen adam kendi ülkesini yeterince bilmiyorsa, kendi ülkesinin geçmişini yeterince bilemiyorsa karıştığı kalabalıkların arasında rut cahil kalır.

Yüksek ısı da kum da erir demir de. Erittiği kumu örste demir misali dövmeye kalkışana demirci ustası demezler, böylelerinin durumu elindeki objenin niteliğini kestiremeyen bilgisizliğe tekabül eder. Bilgi gösterisi çoğu kez bilmezliğin örtüsü ve de dürtüsü olarak ortaya sürülür.

"resmi üniversite kalelerinde silahşörlük eğitimini alan ve bunu agresif bir şekilde kendi etnisite üyelerine karşı ucube bir şekilde kullanan Bir okuyucu." Aslında sana tarife gerek yok, meselenin bal gibi farkındasın ve teşhisi anlaşılır şekilde formüle etmişsin.

Dört işlem bilmeyene trigonometriden bahseden kişi tigonometrik fonksiyonların bilincinde olmasına rağmen dört işlem bilmeyenden daha cahildir. En azından karşısındakinin nelerin bilincinde olacağını kestirememek acziyle malüldür. Dört işlem bilmeyen biri ise yüksek matematik denklemleriyle haşır neşir birinin karşısında çoğu kez bir ekmekle bir kilo zeytinin kaç kuruş olduğunu bilecek kadar ayakları yere basan bilgilere sahip olmasının dışında bunlar üzerine çevresiyle bilgi alışverişi yürütecek kadar sosyaldir.

Ol mahiler derya içredir deryayı bilmezler.

Kürtlere yüksek matematik lazımmı? Lazım. Bilenler varmı. Var. Kim öğretecek? Hangi bilen öğretecek? Öğrencisinin yetilerini ve hangi bilgileri kavrayacak düzeyde olduğunu bilerek yaygın deyimle nabzını tutup şerbeti verebilecek olan öğretmeye muktedirdir. Didaktik denen öğret'menin bilimi, öğretsel metod bu teknik üzerine temellendirilmiştir. Öğretmek te kurallıdır. Biz dört işleme dönelim, bilmediğimiz varsayımından hareket edelim, önümüzde trigonometriden bahseden birileri varsa bizim farkında olmadığımız bilgiler tahtında farkında olduğumuz bir ukelalığı sergiliyor demektir. Döner baltayı ayağına vurur. Cahillik buradadır işte.

Yaşam gibi insan düşüncesi ve giderek bilgilenmesi dinamik karakterdedir, dolayısıyla bilgi de dinamik olmasına rağmen insanı çevreleyen koşullar bağlamında değer bulur. Bilginin doğruluğu ayrı bir meseledir. Değerlenmesi ihtiyaç ve düzeyle ilgilidir. İlgi duyulmayan bilginin formüller yığını olarak işlevsizliği bilgiyi statik çukuruna yuvarlamazsa da geleceğe erteler. Didaktik, düzey kadar zamanlamaya da dikkat gerektirir. Zamansız öten horozlar güne öncülük ettikleri sanısında olabilirler, kendileri açısından bir başka sabahın garantilerini aşındırırken öte yandan efkarı umumu uyandıracak bir horozdan yoksun kalınması amilini oluşturmaları nedeniyle akıllı oldukları da söylenemez.

Bahis horoza gelmişken kuluçka makinasını anmakta yarar var. Kuluçkadan çıkan civcivler bir hilkat garibesi olarak yemlenmesini bilmezler. Bu nedenle civcivler için yemlenen anaç tavuğu taklid eder makinalar yapılmıştır. Bunlara bakarak yemlenmesini öğrenirler. Kabuğunu beğenmeyen bizim civciv başka folluklarda kuluçkaya konmuş bir yumurtanın mahsulü olduğundan yemlenmeyi bellemesine biyolojik değil mekanik aygıtlar gereklidir. Türklerin rahle-i tedrisinin kürtlere yansıması bumudur? Budur.

Kürtlerin okumuşları ile okumamışlarını ayrı-ayrı sınıflandırır ve kendi içlerinde orana vurursanız okumuşlar yada okumuş olduklarını sananlar arasındaki cahillerin oranı fark atar. Ankara'da kaç fotografçı olduğunu bilen biri Kürdistan'da kürtlerin kaç tane derneği olduğunu bilmez. Ankara fotografçıları önünde bilgiye sayılacak irfan Kürdistan'da hiçbir boka yaramazlığı tahtında zır cehalete dönüşür. Kürtler arasında yer tutmuş cehaletin belirgini budur. Okusun da adam olsun teranesiyle asimilasyonun kucağında vaftiz edilip ismi konulan çocuklarımız tamamen yabancılaşarak karşısına geçtikleri halka okumuş da dillenmiş edasıyla cahil nazarı atfederler. Bu cehalet olmasının dışında bir millletin başına gelebilecek en büyük felaket olarak nitelenirse olguya doğru isim konmuş olur.

Bilgi yararlanmak içindir. Bilgilenmesini mekanik kopyalara dayandıranlara biyolojik aygıtın aynı işlevi görmesine ilaveten mekanik bilimini yaratacak şahane bir bilgilenme ve üretme yeteneğine sahip olduğunu anlatmaya çalışmanın faydası yoktur. Böylesi de cehalettir. İnsanı tanımayanın insan değerini anlamasını beklemeyin. Tekradan didaktiğe, bilgi ile düzey arasındaki doğru orantıya atıf. İki nokta üstüste biri altta biri üstte!

Kürtlermi?

Orada dağlar var, dağlarda iz'ansız, okumamış, şaki, cahil hatta çapulcu insan toplulukları var. Önlerine anaç tavuğu taklid eden robotcukların konarak yemlenmesini öğrenmeleri, tedris ve tedip edilmeleri gerektir. Vahşi kürtler ancak bu tarzda medenileştirilir deneliberi Kürdistan dağları uygarlık harikası ne makinalar gördü, elinde yükselttiği Kur'anıyla ne mollalar gördü. Hesabını bilen varmı?

Aptal bilgili olsa ne üretir?

Anonymous (not verified)

Wed, 04/22/2009 - 15:48

"Özlem,hasret cekenler,yol gözleyenler"HeK aramizda . sesinden taniyanlar,kokusunu alanlar günler önce bu "mutlu sevinci" burda paylasinca nihayetinde bende bugun cözüverdim.Bu kesin Hek. nerden mi anladim!?burnumuz iyi koku almasada,kulaklarimizda sagir degil ya. umarim alibabanin ciftiligine dönderilmeden ve de dersler cikarilarak kalinan yerden devam etmez"özlenen"o "bilgilendirici" karsilikli sevismeler ve de tartismalar. vallah benim gecen tartismalarda aklima kalan,7 yasinda bir cocugun bile cok rahatliklan söyleyemedigi sözler kaldi. lütfen unutmayiniz ki burayi her yastan okuyanlar var,aileler var.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.