Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 17 April 2009

Diyarbakır Kürt Derneği (KURD-KOM), 1925 Kürt Ulusal Direniş Hareketi'nin liderleri Şeyh Sait Efendi ve arkadaşlarını, idam edildikleri Diyarbakır Ulu Cami önünde, 28. 06. 2005 tarihinde, bir anma toplantısıyla toplumun huzuruna ve hafızasına taşıdı.

O anma toplantısında birçok insan konuşmasına rağmen, KÜRD_DER Sözcüsü olarak sadece benim hakkımda “suçluyu övmekten“ dolayı, 09. 02. 2006 tarihinde dava açıldı. Bu dava 4 yıldır sürdürülmekte ve demoklesin kılıcı rolünü oynamaktadır.

Davada savunma ve ifademi savcılık aşamasında Kürtçe vermek istedim. Ama kabul edilmedi. Buna rağmen, savcılık tarafından Kürtçe tercüman kararı verilmeden ve ifadem alınmadan, dava açıldı. Mahkeme aşamasında Kürtçe savunma yapacağımı talep ettiğimde, ilk duruşmada Kürtçe tercümana karar verildi. Daha sonraki duruşmalarda hâkim değişikliği gündeme geldi. Yeni hâkim, mahkemenin daha önceki Kürtçe tercüman hakkındaki ara kararını ortadan kaldırdı.

Ben de bundan dolayı savunma yapmayacağımı bildirdim. Bu konudaki ihtilaf daha ortada kalkmış değil.

Gelecek duruşma Diyarbakır 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 14. 04. 2009 günü, saat 10.00'da yapılacak.

KURD-KOM, 1925 Kürt Ulusal Direniş Hareketi'nin liderlerinin suç işlemedikleri görüşündedir ve ben de o görüşteyim. KURD-KOM Kürt tarihine ve liderlerine sahip çıkmıştır. Bunu Kürtlerin bir hakkı olarak savunmuştur. Ben de bunu bir hak olarak savunmaya devam ediyorum. Çünkü Kürt Ulusal Direnişi, Kürt halkının bağımsızlığını ve özgürlüğünü amaçlayan meşru bir hareketti. Bu hareket, sömürgeci bir devletin uygulamalarına karşı, demokratik yollardan haklarını almayan Kürt halkının meşru müdafaa hakkını kullanma eylemiydi.

KURD-KOM ve onun şahsında benim yargılanmam, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına göre, düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlalidir. Hakkımda davanın açılmaması gerekirdi. Mahkeme hakkımda dava açmakla, hem Kürt kimliğim ve kişiliğim hem de ilgili sözleşme ve AİHM Kararları açısından meşru olmayan bir iş yapmaktadır.

Duruşmada Kürtçe savunmaya devam edeceğim. Türkiye'nin Kürt diliyle televizyon yayını yapmakta olduğu bu koşullarda, mahkemede bir Kürt aydını olarak Kürtçe savunma yapamamam patalojik bir durumu ifade ettiği gibi, sistemsel olarak bir çelişkiye ve gülünçlüğe işaret etmektedir.

Diyarbekir, 13. 04. 2009

(ibrahimguclu21@ gmail.com)

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.