dan sonra...) Kamera : Sıra Emin Dal'a gelmişti değil mi?
Gülmüş : He, Emin. Kamyon Bıyık Hasan. (Ali Yaver Kaya'ya dönüyor) Dediğim gibi; bizim parti tarihinde pek çok bilinmeyen olaylar var. Çok fazla muammalı durumlar var ve biz bunlara “makus olaylarımız“ diyoruz.
Bunlardan bir tanesi de Ferid Uzun olayıdır.
İstersen içerden al. Karakuş'tan, bilmem başka yerlerden. Bu olayın bizzat içinde bulunan; tanıklarından, mağdurlarındansın diyelim. Yani bu Ferid olayını ben senden dinlemek istiyorum.
Ali Yaver Kaya : Karakuş'un bu olayı bilmesi mümkün değil. Belki bu eylemin PKK tarafından yapıldığını bilebilir. Fakat nasıl yapıldığını, kimler tarafından yapıldığını konusunda o kadar bir bilgisi yok. Varsa bile Ferid Uzun olayında benim direk bir ilişkinin bulunduğunu bilmesi mümkün değil.
Karakuş'un benim üzerime ifade vermesinin nedenlerinden biri daha önceki kişisel çatışmalarımızdandı.
Gülmüş : Ben buraya karakuş yazdım. karakuş kimdir, neyin nesidir? Hilvan'a, Siverek'e nasıl geldi? Önce bunları anlat, sonra bu olayla birleştir. Okuyucular ve bu olaya ilgi duyanlar hasan Hüseyin Karakuş kimdir, neyin nesidir bilmek isterler. Belki biz bir dipnot olarak veririz ama senden duymak daha iyi.
Karakuş'un Hilvan'a geliş pozisyonu ve bu olayı mahkemeye açıklamasıyla beraber verirsen daha doyurucu olur.
Ali Yaver Kaya : Hasan Hüseyin Karakuş aslen Sıvaslı'dır. Babası genç yaşında ölmüş, bir tek annesi var. Fakat Ankara'da oturuyorlar. Rıza'nın ekibinden bir adam. Rıza Altun'un Ankara ekibinden. Ankara'dayken PKK li oluyor, Rıza'nın vasıtasıyla.
Daha sonra Kürdistan'a açılmadan sonra sanırım Ağrı'ya gidiyor. Orada yürüyemiyor, örgütle sorunları çıkıyor. Birileri cezalandırmak amacıyla Hilvan'a gönderiyor. Hilvan'a gönderip sorumlu yapıyor. Yani Hilvan'da yerel sorumlu yapıyorlar.
Gülmüş : Ankara ekibinden birisi?.
Ali Yaver Kaya : Tabi tabi. Öyle bir adam. Tabi o ekipten biraz da ağzı laf yapan biri. Geldi... Bizim o Hilvan ekibinin önemli bir özelliği var: Kimseyi fazla ciddiye almaz, isyankâr, dik kafalı, fazla disipline gelmez, kaide kural tanımaz insan tipi.
Hilvanlılar herkese karşı böyleydi. Mesela Muzaffer Ertan geldi, üç gün tutunamadı. O bünye kaldırmıyor onları. Karasungur kendini zar zor idare ediyordu. Bu da (Karakuş) onlar gibi.
79 un sonlarında, Filistin'e adam gönderme... Apo çıkıyor, 79 un aralığı falandı herhalde... Bu sırada Filistin'e adam gönderme işi ortaya çıktı. Cemil geldi o dönemde, Sait Batman'ı, Sıdkı onları götürdü.
O arada bir boşluk doğdu. Tabi epey de arkadaş şehit düşmüş. Bu yüzden yeni bir örgütlenme yoluna gidecektik. Hatta beni de o zamanlar düşünüyorlar...
Gülmüş : Filistin'e göndermek için mi?
Ali Yaver Kaya : Tabi. Sonra diyorlar “Hilvan-Siverek çatışması başlamış, önemli bir bölge. Herkesi çekersek olmaz. Bu yüzden bırakıyorlar. Fakat diyorlar, yerel örgütlenme içerisinde olsun. O bölgede komiteleşme falan yapılacak.
E tabi ben yapım itibariyle eskiden beri dik kafalıyım. Yani bir şey kafama uymuyorsa Hasan Hüseyin Karakuş değil feleği gelse de yaptıramaz bana. Ne Karasungur yaptırabilirdi ne de o... Mantığıma uymuyorsa emirlere uymuyordum.
Gülmüş : Evet...
Ali Yaver Kaya : Öyle bir yapım vardı. Bir kaç olay oldu. Tabi onlar bilmiyor ya Hilvan'ın yapısını?!.. Aşiret yapısı var, aile ilişkileri var, yerel durumlar var...
Sen Sıvas'ta doğmuşsun, Ankara'da büyümüşsün hiç bir anlamı yok. Bir kaç tane teori kitabı okumaya benzemiyor yani. O konuda çatışmalarımız oldu onunla. Benim için “Bu çok dik kafalı, bununla iş yürütemeyiz“ dediler. “Birlikte çalışamayız yani“. O zaman beni komiteden çıkardılar.
O şekilde çatışmamız başladı. Arkadaşlar bana ters gitmeye başladı. Daha sonra cezaevinde 82 de ölüm orucu sırasında, -tesadüfen Hayri onların ölüm orucunda-...
Gülmüş : On dört temmuzda...
Ali Yaver Kaya : He, on dört temmuzda. Ölüm orucunda benle o aynı hücreye düştük. Onu yanıma getirdiler. Tabi o dönemler tam bir hesaplaşma dönemi. Mazlum kendini asmış, dörtler eylemi var, en son Hayri Kemal onların ölüm orucu var... Herkes kendi kendine bir hesaplaşma içerisinde.
Yani bu kadar hareketlilik var, eylemlilik var, genel bir teslimiyet ortamı var, yani herkes kendini yiyip bitiriyor. Ben de kendimle hesaplaşıyorum. Yani ölüm orucuna girsem mi girmesem mi? Girsem ne olur, götüremezsem ihanete mi varır? Bütün herşey var içinde.
Bu da her gün üzerimde ağlıyor. “Ya ne yapiyim?“ Resmen ağlıyor yani. “Ne yapayım, bana ne önerirsin, bana bir akıl ver.“ Bunun üzerine çok ağır hakaret ettim ona. “Siktir ol git lan,“ dedim. “Manyak herif!.. Sen dışarda sorumluyken, içerde sorumluyken şimdiye kadar bana mı danıştınız? Sıkışınca ne yapmak gerektiğini bilmiyor musunuz?“ Dedim “Sende o cesaret varsa, sıkıyorsa gir. Adam gibi ölüm orucuna gir ve öl!.. Ha, girmiyorsan zırlamanın bir anlamı yok.“
Dedim “Kafamı bozma, benim kendi derdim bana yeter. Ben de kendimle hesaplaşıyorum. Ben şimdi kendimde bulsam ben de girerdim. Ben şu anda kendimde o gücü göremiyorum, girmiyorum..“ dedim. “Ama senin vicdanına dayanıyorum.“
O konuda epey tartıştım. Dedim “Sen dışarda olsun, içerde olsun bu kadar sorumluluk yaptın. Şimdi mi benden akıl soruyorsun?“
O tartışmalarımız bayağı sert oldu. Daha sonra ölüm orucuna girdi. Yani son dönemlerde gird ama kısa süre sonra bıraktı. İtirafa gitti, itirafçı oldu. Tabi itiraf edince itiraf edecek bir şeyi de yok. Ondan bundan duyduğu anlatarak “itiraf“ adı altında onlara verdi.
Yani dışarda başlayan kinini Ferid eylemini anlatarak dile getirdi. Bu şekilde olan üç kişi var. Normalinde benim hiç bir eylemim yok. Yani benim direk katıldığım hiç bir silahlı eylem yok. Bunu otuz yıllık bir parantezle anlatıyorum. Bu konuda hiç kimseye karşı verilmeyecek bir hesabım yok.
Aynı şekilde Kemal Aktaş'la da çelişkim oldu.
Gülmüş : O neden oldu?
Ali Yaver Kaya : Bu yakalandı, Kemal Aktaş'ı da getirdiler. Kemal Aktaş Suruçlu'dur. Onu da 76 lardan beri tanıyordum. O dönemde Hilvan'a geldi sorumlu olarak. Tabi daha önce söylediğim gibi Hilvan bünyesi bunları kaldırmıyordu. Bunlar Hilvan'ı tanımıyor...
Gülmüş : Dışardan gelen kadrolar kabul etmiyor...
Ali Yaver Kaya : ...uyum sağlayamıyorlar. Onunla da çatışmalarım oldu aynı şekilde... Kabullenemiyorum Çünkü Hilvan'ın özel koşullarını bilmiyor. Bir şey söylüyorsun, “Ben sorumluyum arkadaş, ben bilirim.“
Tamam da, yanlış yapıyorsun. Yani buranın özel şartlarını bilmiyorsan yürütemezsin. “Sen karışma, şudur budur...“ dedi. Ben de çok ağır küfür ettim ona.
Gülmüş : Kemal'e?..
Ali Yaver Kaya : Kemal'e. “Senin de, devrimciliğin de, yapanın da... Ben senin gibilerle yürüyemiyorum“ dedim. Ben de böyle küfür ettim. Çektim Mersin'e gittim. Mersin'e gittim, beş-altı ay kaldım. Seksenin ocağında falan gittim, hazirana kadar kaldım. O arada Hilvan ve Siverek'te onlarca eylem olmuş. Polisler vuruluyor, askerler vuruluyor, köylüler vuruluyor... Yani yirmi otuz tane cinayet var. 21-27 nisan tarihinde Kızıl Hafta eylemleri var. Bombalamalar, şunlar bunlar...
Ama ben orada değilim. Benden sonra Osman Gültekin diye bir soytarı var. tekirdağ'dan geliyor, Cemil onların arkadaşı. Hiç alakası yok ama getirip askeri sorumlu yapıyorlar. Ben tanımıyorum ama.
Neyse, kısa keselim. Bu sıralar yürmi otuz tane cinayetle biten eylem var. Mayısta bunların hepsi yakalanıyor. Kemal onların kini var ya... On onbeş kişi yakalanıyor. Kim çözülüyorsa onun üzerine ifade versin.
Gülmüş : Nasıl olsa o dışarda...
Ali Yaver Kaya : He... Bir de ben restimi çekip oradan ayrılmışım ya?.. “Kim çözülürse onun üzerine ifade versin.“ demişler.
Herkes kendine göre ismimi karıştırıyor. ’Bu eylemi yaptı, buna karar verdi, buna gözcülük yaptı, buna bilmem ne yaptı...