Skip to main content
Submitted by Aso Zagrosi on 3 July 2014

• 10 Haziran 2014 tarihinde IŞİD olarak bildiğimiz „Ad-Davla Al-Islāmiyya fi al-'Irāq wa-sh-Shām” adlı oluşum tarihi Kürdistan şehri Musul’u ele geçirerek tümden dünyanın gündemine oturdu. Ardından örgüt Irak Sünnilerin yerleşik olduğu bir dizi şehri denetim altına aldı. IŞİD’in bu ani çıkışı ile ilgili bir hayli komplo teorileri ortaya atıldı… Sizin bu konuya ilişkin düşüncelerinizi öğrenmek istiyoruz.

Remzi Çakın: Bu beklenen bir olaydı. İşid son 2 yıldir Suriye Kurdistanında gelişen özgürlük hareketini bastırmak için Türkiye siyaseti tarafından beslendi ve jojistik destek sağlandı. İşid Suriyede istediğini bulamayinca, Saddamın eski askerleri ve Sünni muhalafetle birleşerek böyle bir eyleme geçti.

-Kürdistan Başkanı Kek Mesud Barzani ve diğer bazı yetkililer İŞİD’in Musul’a yönelik çalışmaları konusunda Irak Merkezi iktidarını uyardıklarını, fakat kendilerini dinlemediklerini söylüyorlar. Ayrıca ABD yakın dost gördükleri devlet başkanların ve başbakanların(Almanya Başbakanı Merkel gibi) telefonlarını dahi dinliyor. Nasıl oluyor da İŞİD’in girişimlerinden habersiz oluyor? •

Remzi Çakın: Sayin Berzani’nin uyardıği doğrudur. Amerikanın ve Avrupanında haberdar olduğu aşikardir. Bu devletlerden habersiz kuş uçmaz. Ama yol verdilerse bir programları vardır. Bence program şöyle açıklanabilir.

Maliki sınır tanımaz, tekçi ve mehzepçi siyasetine gem vurmaktı. Dışsal fayda olarakta bağımsız Kürdistan ilanini sağlamaktır. Orta Doğuda Israil ile ayni parelde siyaset yapacak bir ülke gerekiyor. Buda ancak Kürdistan olur. İslama yumuşak karınlı Türkiye dahil bir çok devlet var. Ve Tayip beyin dış siyasete pay istemesi, bir çok dengeyide bozdu. Bu gün Türkiyenin dış politikası iflas etmiştir. İran bu boşluğu doldurmuştur. Rusya, Çin ve Iran bölgede söz sahibi olmaya başlamıştır. Kürdistan bu politikada yer almıştır.

• İngiltere ve Fransa’nın Kürdistan’ı ve bölgeyi kendi aralarında Sykes picot-Antlaşması ile bölüşmelerinin 2016 yılında 100. Yılına giriyoruz. Bu antlaşmadan en çok zarar gören, ülkeleri yeniden parçalanan ve jenosidlere uğrayan Kürdlerdir. IŞİD 10 Haziran’da sınırları hiçe saydı ve Sykes-Picot Antlaşmasını yırtıp attı. Bu antlaşmanın 100.yılına doğru gittiğimiz bu süreçte ondan en çok zarar gören Kürdler ne yapıyor?

Remzi Çakın: Kürtler peceresinden baktığmızda Güney hariç diğer örgütlü güçler yaşadıkları devletlerin poltikalarına monte olmuşlardır.

Şu da bir gerçek kürtlerin azımsanmayacak bir kısmıda bağımsız Kürdistan iddialinden ödün vermemektedir. Buda önemli bir tutkaldır bağmsız Kurdistan için.

• Geçenlerde Irak savaşına katılan Amerikalı bir subay George Bush’un Irak’ı Güney Kore olarak gördüğü ve 60 yıl alanda kalacaklarını söylediğini, fakat Başkan Obama’nın Irak’ı Vietnam olarak gördüğü ve askeri güçleri çektiğini yazıyordu. ABD’nin alandan ayrılmasından sonra (2011) Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin ilk işi Sünnileri devletin üst kademelerinden uzaklaştırmak oldu. Cumhurbaşkanı yardımcısı kaçtı, Maliye Bakanı zindana atıldı ve bir çok Sünni ordu ve devlet kurumlarından uzaklaştırıldı. Nuri Maliki Kürdlere karşı Dicle Askeri güçlerini gönderdi, Kürdistan bütçesini kesti ve Pêşmergelerin maaşlarını dahi göndermedi. Irak Anayasa’sında Kürdlere ilişkin esas maddelerden, ( Kerkük ve diğer işgal altındaki bölgelerin geleceğine dair madde de dahil) hiç birini uygulamaya sokmadı. Nuri El Maliki Bağdat merkezli tam bir Şii diktatörlüğü kurdu. Aktüel durumda yaşanan çatışmalar konusunda Kürdler nasıl bir tavır almalılar?

Remzi Çakın: Güney kürdistan hükümeti ve halkı bu noktada iyi bir yerde durmaktadır.

Malik ve Sünni muhalefeti uzun bir zamandır bir birlerine karşı mücadele içindeler. Ve hala da bu savaş devam ediyor. Hazır durumun bununla ilişkisi fazladır.

Kürdistan bağımsızlığını ilan etmeli ve İsrail ile ayni parelelde durmalıdır. Güney Kürdleri sınır güvenliğine iyi bir yatırım yapmalılar. Dış politikada dengeli bir siyaset izlemeliler.

• Türkiye ile bir dizi ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkiler içinde olan Güney Kürdistan yönetimi Bağımsız Kürdistan’ı ilan edebilir mi? Böyle bir durumda Kuzey Kürdlerine hiç bir hak tanımayan Türkiye Güney Kürdlerin bağımsızlığına karşı tavrı ne olur? Geçenlerde Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani’nin başında bulunduğu bir KDP ve YNK delagasyonu İran yetkilileriyle görüştü. İran yetkilileri tüm görüşme boyunca “Kürd-Şii İttifakını” işlediler. Acaba günümüzde İkinci Çaldıran mümkün mü? Eğer mümkün ise somut olarak Kürd güçleri nasıl hareket edecekler?

Remzi Çakın: İkinci Çaldıran mümkün değil. Türkiye dış politikada yapacağı bir şeyi kalmamıştır. Sadece kendi Kürtlerini dizginlemek istiyor, bunuda Öcalan üzerinden başardı. Kandilin tavrı hala bu konuda muğlaktır.. Buda doğal. Bağmsızlık umuduyla dağlarda mücadele veren gerila bu durumu sindirmez.

• IŞİD de facto sınırları ortadan kaldırırken Kürdler hala kendi aralarında duvar/sınır/hendekler örüyorlar. Güney Kürdistan kazanımları tüm dünya Kürdleri için Sykes-picot-Antlaşmasını çöpe atmak için tarihsel bir imkan sağladı. PKK, Güney Kürdistan Hükümeti ve parlamentosu oluştuğu zaman hemen karşısına „Botan ve Behdinan Savaş Hükümetini“ çıkardı. Bugün ise Batı Kürdistan’da „Kanton „ ile Kürdlerin karşısına çıkıyor. Bu girişimleri nasıl yorumluyorsunuz?

Remzi Çakın: Artık PKK güney politikasında etkili değildir.

Öcalan üzerinden güneye yapılacak baskı ve düşmanca tavırları tutmamaktadır. Kürdi düşünen sesiz bir çoğunluk bunu artık sesli bir tonda tavır almaktadır.

Son olarak Bu son operasiyonda dengeli bir Sünni ve Şii ittifakı ve Bağımsız bir Kürdistan çıkacaktır.

• Sorularıma cevap verdiğiniz için teşekkür.

Remzi Çakın: Bana bu imkanı verdiğiniz için ben teşekkür ederim

-

Aso Zagrosi

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.