Skip to main content

Ibo Serhat (not verified)

Thu, 11/19/2009 - 14:59

PKKnin tarihi mirasi Ben bir PKK sempatizaniyim. Gecmi$te bazi ara$tirmalar yapmi$tim ve PKK hakkinda dü$üncelerimi yazmi$tim. Bu yazida PKK olayinin farkli bir yönüne dikkat çekmek istedim. PKK'nin bazi gerçekleri var ki, çok önemlidir bana göre, ama nedense görmezden geliniyor. PKK hakkinda Kürt gençlerine yönelik bazi sözlerin söylenmesi gerektigine inaniyorum. Bazi sorularin cevaplandirilmasi gerekir, en başta; PKK'nin önderlik gerçegi neyi ifade ediyor? Neyi, hangi degerleri temsil ediyor, nasil bir tarz, düşünce ve yaşam biçimine sahiptir? PKK tarihinde bazi önemli anlar, dönüm noktalari ve sembolleşmeler var. Ilk büyük tarihi direniş, Diyarbakir zindaninda, şehit Mazlum Dogan kişiliginde sembolleşmiştir. Türk Devleti eşi benzeri görülmemiş bir vahşet sergiliyor, adeta insanligi aglatip öldürüyor, ve bütün dünya bu vahşeti görmezden, duymazdan geliyordu. Kürt halki 24 saat saldiri altinda, morelsiz, umutsuz, perspektifsiz bir durumda, cezaevindeki direnişin zayifladigi, teslimiyetin ve ihanetin çogaldigi, umudun ve insanligin yok olmakla karşi karşiya oldugu, direnişin bitme noktasina geldigi bir ortamda, Mazlum Dogan büyük bir fedakarlik yaparak direni$i yeniden alevlendirmi$ti. Mazlum'un büyük tarihi eylemi, düşmanin zafer hayallerini bir anda bozmuş, direnişin tekrar alevlenmesine, gelişmesine ve bugünlere gelebilmesine yol açmiştir. Mazlum, şehadetiyle birlikte sembolleşen ölümsüz bir PKK önderlik gerçegidir. Onun büyük fedakarligi karşisinda, herkes kendisini yeniden gözden geçirmeye zorlanmiştir. Mazlum'un kararliligi, derin inanci ve umudu, partiye ve halka güç vermiş, morel vermiş, yeni bir umut ve ruh vermiş, düşmani bozguna ugratmiş ve boşa çikarmiştir. Şehit Mazlum Dogan, tarihi direnişiyle belirli ilkeleri ve degerleri en üst düzeyde temsil etmektedir; PKK'yi temsil etmektedir, kendi eliyle yazdigi parti programini, ilkelerini, amaçlarini temsil edip savunmuş, bu degerlerin, ilkelerin temelinde kendisini ulusuna ve ülkesine feda etmiştir. Mazlum Dogan'in önderlik gerçegi kesin ve nettir, çarpitilip kullanilamaz, dogru anlaşilip örnek alinmasi gerekir. Kürtlük Davasinda bu güzel insanin anisina bagli olanlar, onun takip ettigi deger, ilke ve amaçlari takip etmeli, onun duruşunu, kişiligini ve yaşam tarzini, savaş tarzini örnek almali ve kendi düşüncesinde, eyleminde ve yaşam biçiminde yaşatmalidir. Mazlum önderligi kesin bir ideolojik ve siyasi çizginin ölümüne bagli olunup savunulmasini ifade ediyor. Büyük imkansizliklara ve yokluga ragmen, düşmana „ruhumu asla teslim alamazsin“ dercesine bedenini ateşe vermek, böylece ruhun özgürleşmesine, yayilmasina ve kitleselleşmesine yol açmak! Işte PKK devrimciligi budur. Mazlum'un verdigi güç ve sorumlulukla, partili yoldaşlari, 15 Agustos 1984 atilimini gerçekleştirdi ve başta Mazlum olmak üzere yüce şehitlere en dogru karşiligi vermiş oldu. Bu atilim PKK tarihinde ikinci büyük dönüm noktasini teşkil etmektedir, ve Mahsum Korkmaz kişiliginde sembolleşmiştir. Komutan Agit'in önderlik gerçegi, kesin ve net bir askeri önderligi ifade ediyor. Agitler, dünyanin en karanlik ve umutsuz cezaevi hücresinden kendilerine ulaşan mesaja, özgür koşullarda nasil en dogru karşiligin verilecegini, gerilla savaşimiyla göstermiştir. Işte gerçek PKK devrimciligi budur! Komutan Agit'le sembolleşmiş, ölümsüzleşmiştir ve asla çarpitilip saptirilamaz, halkin aleyhine kullanilamaz. Yeni nesil Kürt gençligi Mazlum ve Agit'in tarihi önderlik gerçegini mutlaka, her ne pahasina olursa olsun, yeni yüzyila taşimali, yaşatmali ve zafere ulaştirmalidir. Tabi onlar dönemin koşullarina göre milli sorunu sol bir etiketle çözmek istediler. Bugün sol etiket artik gereksiz, başarisiz ve her türlü saptirmaya açiktir, zararlidir. Daha önceki direnişler islami bir renkte idi. Önemli olan milli sorunun çözümüdür. Milli sorunu unutup, çözümsüz birakip din ve ideolojileri amaç edinmek en büyük kontracilik, en büyük düşmanliktir. PKK tarihinde, Mazlum ve Agit'in önderlik gerçeklerinin yaninda tabi birde Abdullah Öcalan ile sembolleşen önderlik gerçegi vardir. Bu önderlik, kendi deyimiyle Mazlum ve Agit'e bir cevap niteligindedir, onlarin devamidir. Apo'nun „Nasil yaşamali“ kitabinin ikinci ciltinden bir kaç alinti yapmak istiyorum bu noktada: “Kan yerde birakildi mi, bu kişiden her alçaklik beklenir, namussuzun en büyügü olur.“ „Biraz gerçekci olalim... Çok iyi biliniyorki, mevcut toplumsal koşullarda hiç bir yaşam şansi yok. Bu durum kimseyi inkara, karamsarliga, tikanmaya degil, tam tersine büyük özgürlük savaşimina götürmelidir.“ „Özgür yaşami isteyenler, bunu çok yönlü eylemiyle, düşünce ve tartişma gücüyle göstermek zorundadirlar...Yaşamin onurunu, gönencini, tutkusunu, güzelligini felsefesini, giderek bunun örgüt eylemini bulmak zorundasiniz. Yaşam ancak bu hususlarla ifade edilebilir. Yaşamak için bir vatan, bir toplum, topluluk, öncü ideoloji ve örgüt şarttir. Ekmek-su kadar bunlara ihtiyac duymamak, bunlari hissetmemek ne demektir?“ „Senin her türlü hakkini, hukukunu elinden alan suçlular var. Onlarla çarpişacaksin ki ancak, hak, hukuk elde edebilesin. Biz buna ulusal kurtuluş savaşimi, özgürlük savaşimi diyoruz. Bu savaşla, örgütle, örgüt hukukuyla, örgüt olma hakkiyla mümkündür. Dolayisiyla örgüt olmak bir haktir, bir görev degildir. Kutsal yaşam hakki için örgütlenme hakkinizi kullanacaksiniz...Hirsizi, caniyi durdurmak için gizli veya açik örgütlenme hakkini kullanmaniz gerekiyor. Bunlari görmemek mümkün degil. O zaman neden örgütlenmeye, egitime, propagandaya ilgisizsiniz? Bu durum sizlerin canilerin, hirsizlarin kol gezdigi bir toplumda suç ortagi onlarin işbirlikcisi oldugunuzu ortaya çikarir. Örgütlenmeye gelememek, örgütlü yaşamin hemen her hususuna cevap vermemek objektif suç işbirlikciligidir. Yetmez örgütlenme hukukunu kullanmak eylem hakkini, isyan hakkini savaş hakkini kullanmaktir. Çünkü karşi taraf size elemansiz bir özel savaşimi uyguluyor. Özel savaş normal zaten savaşin yasalarini çignemektedir. Savaş yasalarinda esirlere, köylere, halka, siradan sivil insanlara birşey yapmak yoktur. Ama Türk özel savaşinda her gün katliam, işkence, her türlü köy boşaltma var, hatta yeşile bile düşmanlik var. Böyle bir özel savaşa karşi sen de savaş hukukunu, devrimci savaş hukukunu dayatmak zorundasin. “Savaşamiyorum“ demek düşmanin özel savaşiminin işbirlikcisi olmaktir. Savaş hukukunu geliştiremezsen, savaşta hakkini kullanamazsan gerçekten suçlusundur. Savaş hakki görev degil, bir haktir. Bu hakla sen, yaşamini garantiye aliyorsun. Yaşama hakkini kurtarmak, onu işkencecinin, katliamcinin elinden almak için, sarilmaniz gereken davranişinizdir. Çünkü “ben yaşamak istiyorum. Savaş hakkimi kullanmak da mümkündür“ diyeceksiniz. Örgüt hakkini, örgütle birlikte eylem hakkinizi da kullanacaksiniz. Bu özel savaşim karşisinda çok müthiş örgütcü ve eylemci olmaniz gerekir. Başka türlü size vatan, özgürlük, güç olmak yoktur. Dolayisiyla ne ekonominiz, ne kültürünüz, ne aileniz, ne de birey olarak herhangi bir yaşama hakkiniz yoktur.“ “Samimiyseniz bazi haklarinizi kullanmaniz gerekiyor. Bunlarin en başinda gelen savaş hakkidir. Islam dini veya herhangi bir din, savaşla hitap ettigi için topluma birşeyler vermiştir.“ „Düşünün, muazzam bir sömürgeci hukuk var. Bizi her türlü insani hakka, ulus hakkina, örgüt toplum hakkina, ekonomik hakka, kültürel hakka sahip olmaktan kisacasi insani ilgilendiren ne kadar hak varsa hepsinden alikoymuş. Hem de azgin bir terörle. Geriye kendi hukukun ugruna savaşima girmen kaliyor...Iyi savaşan kendi hakkini-hukukunu iyi elde eder. Savaşamayan, onur bilincini ve eylemini az çok yakalamayan biri köle olmaya mahkumdur. Sömürgecinin mahkumudur, yada kurtuluş örgütünün mahkumudur. Haktan hukuktan bahsedemez. Savaşabildigi oranda haktan bahsedebilir.“ „Biz bu gençlikten yenilmez ve her derde çözüm olabilen, her alana hakkini verebilen, bütün görevlerine hükmedecek militan çikarmak istiyoruz“ „Yine yaşayin, ama önce güvenligi saglayin, güvenlik için savaşi geliştirin“ Görüldügü gibi burda çok radikal bir savaş olayi vardir ve fazla söze gerek yoktur. Daha sonra Duran Kalkan'in öncülügünde geli$enler PKK'yi tümden başkalaştirmaya, düşmanin hizmetine sokup Kürtlere zarar verdirmeye yönelik bir kontra hareketidir. Bu Ankara grubunun tüm pratigi TC'nin hizmetinde Kürt hareketini boşa çikarmak, başarisiz, işlevsiz kilmaktir. Başka hiç ne bir başarilari, ne bir fedakarliklari vardir. Mirasyediciligin böylesi yoktur. Onlara göre yüce Kürdistan şehitleri, Kürt Milleti ve Kürdistan ülkesi ugruna degil, Türkiye'nin iyiligi için feda etmişler kendilerini. Yurtsever Kürt gençliginin sirtindan hareketi satişa çikariyorlar. Apo'dan sonra, PKK'nin bir başka önderlik gerçegi daha vardir; şehit Zilan efsanesi! Zilan Apo'nun „Nasil Yaşamali“ sorusuna getirdigi perspektiflerden etkilenip kendini ulusu ve ülkesi ugruna feda etmeye karar veriyor, gerilla saflarina katiliyor. Tabi saflardaki umutsuzlugu, kişiliksizligi görüyor, yetersiz savaş tarzini, inançsizligi görüyor. Ardindan imkanlari dahilinde yapabilecegi en mükemmel eylemi gerçekleştiriyor; hem kendi ordusuna ve halkina morel, cesaret, güç veriyor, ayni zamanda düşmani korkutuyor, morelini bozuyor ve verebilecegi en büyük zarari veriyor. Işte bu, PKK'nin gerçekten mükemmel önderlik gerçeginin en dogru temsilciligidir. Şehit Zilan'in önderlik gerçegi Apo'nun radikal söylemlerinin sonucu dogmuştur, Apocu ideolojinin pratige yansimasidir. Mazlum'larin zindanda, Agitlerin daglarda gerçekleştirdigi kutsal savaş gerçegi, Zilan ile düşmanin kalbine taşinmiş ve patlamiştir. Mazlum'un kendi bedeniyle yaktigi özgürlük ateşi, Agit'ler tarafindan özgür daglara taşinmiş, Zilan ile düşmanin beynine sokulup zirveye ulaşmiştir. Zilan pratigi aslinda PKK'nin şimdilik son aşamasidir. Ankara grubunun bariş ve ateşkes politikalari karşiliksiz kalmasi durumunda, gerekli bir kopmadan sonra, artik gelişecek olan, Zilan'in önderlik gerçeginin Kürt gençligi tarafindan yaşatilmasi, kitlesel halde gençligin Zilan'laşmasidir. Bundan sonra, TAK olsun, HPG olsun, kim olursa olsun, PKK adina bir eylemsellik en az Zilan pratigi kadar güçlü, o düzeyde yada daha da güçlü olmak zorundadir, yoksa PKK gelenegi dogru devam ettirilmiş olunmaz. PKK bir gelenektir, ve aşamalidir. PKK adina tarihe adini yazmak isteyen, Mazlum'la başlatilan, Agit ve Apo'yla devam ettirilip Zilan ile zirveleşen gelenege bagli olarak, PKK direnişciligini daha fazla geliştirerek sembolleştirmelidir. Bu mükemmel direniş ruhunun üç kibritle, umudun ve imkanlarin olmadigi koşullarda yeniden yaşatildigi, Agit'lerin en büyük güçlüklere, ihanetlere ragmen, dünyanin en vahşi insanlik dişi düşmanlarina karşi ayakta tutuldugu asla unutulmamali. PKK direnişinin Kürtlere getirdigi en önemli kazanim, binyillardan beri Kürtlerin kişiliginde ve yaşam biçiminde şekillenip kökleşmiş yigitligi ve direniş ruhunu yeniden canlandirmasidir. Bu direniş ruhunu bir partide, orduda ve halkta gerçekleştirmesi, bunu bir ideolojiye, yaşam tarzina ve sisteme dönüştürmesi, militan tipinde ve önderlik gerçeginde yok denilen Kürtlügü daha güçlü, daha bilinçli ve yenilmez kilinmasidir. PKK'nin önderlik gerçegi düşmanlarimizin en büyük korkusudur. Bu kişilik ve yaşam biçimi Kürt gençligine taşinirsa önünde durulamaz bir güç ortaya çikar. Zilan'in mükemmel önderlik gerçeginden sonra, sira artik bu eylemin yayilmasina, kitleselleşmesine gelmiş, fakat Ankara grubu, Kürt gençliginin Zilan tarzi intikam yürüyüşünü engellemiştir, ve düşmani yok olmaktan korumuştur. Eger PKK ulusal devrimci çizgiye, yani gerçek PKK çizgisine geri döner, diger Kürdistani güçlerle ulusal bir cephe oluşturabilirse, Kürt halkinin yurtsever çogunlugu, tarihte oldugu gibi yine destekler öncülerini. 40 milyon Kürdün karşisinda hiç bir güç duramaz. Tarihi bir süreçten geçiyoruz, ve tarihe adini yazdiracak tarihi kişiliklere ihtiyac var. Zilan çizgisi Kürt gencligi tarafindan Türk Metropollerine taşinacagi sirada, Ankara grubu savaşin gelişmesini ve PKK'nin zaferini engellemiş, düşmanin hizmetine girmeyi tercih etmiştir. Ciddi bir güvenlik sorunu vardir. Kimse savaş olsun istemez, ama karşi taraf insan olmamakta israr ediyorsa insan kiliginda daha fazla gezmesine müsade edilmemelidir. Inkar ve imha siyaseti devam ediyor, uluslararasi böl-yönet-yok et politikalari sürüyor. Artik yaşamak istiyorsan, kurbanlik koyun, yada aşagilik bir köle, ajan olmak istemiyorsan, kendini korumali, savaşi kazanmak için gerekeni yapmalisin, yoksa tarih seni af etmez. Savaşin kazanilabilinmesi için ilk önce başarisiz ve PKK devrimciligine tamamen ters yöneticilerin yönetimden uzaklaştirilmasi gerekir. Yapilanlar çözüm için yetersiz olduguna göre, 21. yüzyilda Kürt gençliginin yapacagi artik daha güçlü, daha şiddetli savaşmasidir, düşmana daha sert ve acimasiz yönelmesidir. Bu işin başka çaresi yoktur, ve başka türlüsü Kürtlüge ve PKK devrimciligine yakişmaz. Devir, globalizm ve El-Kaide'nin devridir. Küçülen dünyada çaga uygun bir mücadele gereklidir. Daglarda savaşmanin bir anlami kalmadi, savaş ve gerilla taktikleri degişti, yenilendi. Tam PKK'nin dagilip yok olacagi, yada teslim olacaginin düşünüldügü bir anda, bir bakarsin, tam tersine, Kürt Milleti bagrindan yeni Zilan'lar, Mazlum'lar ve Agitler ortaya çikarir. Bir bakarsin bunlar yeni bir hamleyle, tarihi bir çikişla düşmanina hiç beklemedigi, ummadigi, hayal bile etmedigi sert bir darbe indirir ve düşmanlarimizin zafer hayallerini tersine çevirip yok eder. PKK'yi tanimadilar henüz, anlamadilar, bilmiyorlar. Boşuna sevinmesinler, PKK'nin devrimci gerçegi mutlaka ve mutlaka ayakta tutulacak, yaşatilacak ve zafere ulaştirilacaktir. Selam ve Saygilar Ibrahim Serhat

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.