Merhaba,
Konuyu özele indiriyor, duygusal boyutlarını öne çıkarıyorsunuz bu yazıda. Belki ben genele fazla vurgu yaptığım için siz de özele ve duyguya vurgu yapma gereği duydunuz beni cevaplarken.
O yönden yani kişisel veya ailesel olarak bir rahatsızlığım yok, tersine benim için ele almak avantajlı bile, Ermenilerle de içli dışlı büyüdüm, hem de onları Ermeni olarak tanıyıp, kabul ederek, halen de bayramlarına, seyranlarına, yaslarına, onlar da bizimkilere gideriz, birbirimize amca-yeğen falan diye hitap ederiz. Anılarını da çocuklarına anlatır gibi anlattılar ve dinledim, dolu dolu gözyaşları döktüm.
Fakat benim fokusum o değil. Yazımda belirttim benim için önemle açımlanması, anlaşılması gerekenleri. Onların net görüldüğünü zannetmiyorum (PS. her ne kadar sizin mesajinıza yanıt idiyse de, kastedilen bu tartışmaların ve daha önce de farklı Kürd sitelerindeki benzer tartışmaların geneliydi, umarım kişisel anlaşılmamıştır) Yine de madem bu kadar ısrarla ve de duyguyla soruyorsunuz, şöyle diyeyim. Ben dar anlamda (ki zaten bunu söylemeye çalıştım, bu devasa sorun dar anlama alındı mı sapla saman karışır bu aşamada) ailemin veya sizin deyiminizle dedemin yaptıklarının sorumluluğundan kaçmam, rolleri olmadığı için de kimseden özür mözür dilemem. Dilersem onlara hakaret, mağdurlara haksızlık, zalimlere kıyak çekmiş olurum. Olunca da dilerim.
Şimdi asıl olması gereken yere, genele gelelim. Yani bir halk olarak, bir ulus olarak Kürdlerin özür dilemesine, ya da bu halkın, bu ulusun bir mensubu olmaktan dolayı benim özür dilemem gerekir mi sorusuna.
1) Bu soykırım Kürd halkının projesi değildir.
2) Kürd halkı o tarihte ulus değildir.
3) O proje uygulamaya sokulurken, Kürd halkının ortak bir iradesi, bu iradenin temsil edildiği bir kurum veya örgüt yoktur.
4) Kürd halkı, Kürd halkı olarak ortak bir tutum alarak jenosidin karşısına dikilmemiştir. Tıpkı ortak bir tutumla kendisine yapılan zulümlere karşı çıkmaması gibi. Ama ortak bir tutumla Ermeni halkına da yönelmemiş ve yine ortak bir tutum veya çoğunlukla ya da bir eğilim olarak o yapılanları da olumlamamıştır. işin genelinde Kürd halkı katılmamıştır jenoside. Bireysel, ailesel, aşiretsel, yöresel olarak farklı tavırlar gelişmiş, bu farklı tavırlar içinde benim kanım çoğunluk uzak durmuş, bazıları aktif veya pasif olarak onlari korumaya çalışırken, bazıları da saldırıya katılmıştır. Mesela çocukluğumun geçtiği yörede ezici çoğunluk onları korumaya çalışmış, bir mahallenin tümü bir aşiret reisi tarafìndan kurtarılmıştır.
Ermenilerin kinlenmesi falan bunlar kapsamlı incelenmesi gereken şeylerdir. Çünkü Kürdlerin de kinlenmesi vardır. Îsa - Muhammed'den başlar başka binbir faktör girer devreye, onların jenoside tabii tutulup bölgeden koparılması, Kürdlerin halk olarak orada varlığını korumasi da faktörlerden biri elbette. Yüzyıllarca aynı bölgede içiçe yaşayıp ta kız alıp vermeyen iki halk ne de olsa. Ancak ille de Kürdlerin onlara soykırım uyguladığı anlamına gelmez.
Ben Kürd milletinin ortak iradesinin eylemlerinden o milletin mensubu olarak sorumluluk kabul ederim, yoksa her Kürdün bireysel, ailevi hatta aşiretsel eylemi beni bağlamaz. Akdi takdirde Dirêj Ali'nin yaptıkları da beni bağlar, Bucakların da, sonu gelmez bunun, anlamı da yok.
Ermenilerin dün oturdukları yerde Kürdler dün de oturuyorlardı, ancak bugün Ermeniler yok onlar yine oturuyorlar, dolayısıyla daha fazla oturuyorlar. Sebebi jenosid projesinde, Küzey Kürdistan dahil Osmanlı Bakiyesi bölgenin Ermenisizleştirilmesi, yani Hıristiyansızlaştırılması veya Müslümanlaştırılması. Orada Kürdün fiziken kalabilmesi Müslüman olmasından dolayıdır, Kürd olmasından, Kürd - Osmanlı (Ittihak Teraki, Jön Türkler) ittifakından dolayı değil. Nitekim sonradan Müslümanlığı daha da koyulaştırılıp, Kürdlüğü yokedilmeye çalışıldı. Dolayısıyla Kürdlerin kendileri de o kökten gelen jenosid planının nesnesi, Kürdlükte ısrar etmezse beyaz anlamda, ettiği yerde kırmızı anlamda.
Ben Kürd rolü diye bir tanımlamayı doğru bulmuyorum, islam esprisiyle gaza getirilen, alet olan veya zaten devletin askeri olanlar, yine menfaati için bireysel olarak bir şeyler yapmış olanlar, vb. bunlara Kürd rolü tanımlaması yapmamak gerekir, çünkü ortada olumlu veya olumsuz bu işe karşı ortak bir tavır alan, en azından Kürdlerin kapsamlı bir kesimince desteklenen bir Kürd iradesi yok.
Sonuç olarak hepimiz benzer kaygılarla yola çıkıyor, ancak bu aşamada herkesin vurgulama da önem sırası farklılaşıyor gibi geliyor bana, bu da aslında bir avantaja da dönüşebilir, tartışmayı geliştirmek açısından, ancak bir yana fazla vurgu yaparken, çubuğu aşırı bükerek kırmamaya da özen göstermek gerekir.
Selamlar saygılar
Mancel
Peki öyleyse hem kendim, hem dedem, hem de halkım yönünden...