Son dönemlerde bazı çevrelerde “Kürdler zenginleşiyor“ korkusu başladı. Gerçektende Kürdler zenginleşiyor. Bu da bazı çevrelerin uykularını kaçırıyor. Kürd’ün varlığına bile tahamülü olmayanların birde karşılarında zengin Kürd’ü görmek onları zıvanadan çıkarıyor.
Bu ırkçı ve şoven çevrelerin yanısıra kendilerini “aklılı“ sanıp Kürd pastasında pay kapma hesapları yap...alarda var. Kürd’ün zengin oluşunu kendileri için bir risk değil, hatta avantaj diyenlerde var. Komşularımızda bu iki anlayış arasında kıran kırana bir mücadele var.
Bir taraftan bildik inkar ve imha politikalarında bir milim geri adım atmama var. Diğer yandan yükselen Güney Kürd önderliği ile nasıl bir ilişki geliştirebilirim çabası içinde olanlar var. Güney Kürdistan'dan doğan fırsatlardan nasıl yararlanabiliriz çaresini arıyorlar.
Kendilerini ”akllı“ sanan çevrelerde, ”Kürd sorunu“ karşısında yeni bir politika değişikliğine gitmenin arayışı var. Kürdler zenginleşiyor ve bundan yararlanmalıyız çabaları var.
Kendilerini “akılı” sanan diyoruz, çünkü bu çevrelerinde ”Kürd sorunu“ konusundaki çözümleri pek akıllı değil de ondan. Kürdlerin millet olmalarından doğan haklarını teslim etmekten ziyade alicengiz oyunuyla Kürdleri yine nasıl kandırabilirim hesapları var.
Ama yanlış hesap Hewler’de döner. Hesap kitap buna göre yapılırsa herkes kazanır. Yoksa kendileri kaybeden olur. Hele bugünden sonra hiç kimse ne Kürdleri, ne de kendilerini kandırmaya kalkışmasın.
Kürdistan toprakları bolluktur, bereketlidir. Sahipleri mert, cömert ve paylaşımcıdır. Kumşularımız akılanır, komşuluk hak ve hukukuna saygılı olurlarsa herkese vereceğimiz ekmeğimiz olur. Avrupa kapılarında ekmek kovalayacaklarına kendilerine ekmek kapısı oluruz.
Kürdler gerçektende zenginleşiyor. Komşuluk hakları açısında bundan yararlanılmak isteniliyorsa Kürd'e komşuluk hukuku açısında yaklaşılmalıdır. Yani hakkını teslim ederek.
Kimse yanlış hasap yapmasın. Kürdler, kısa bir özgürlük ortamında mücizevi bir gelişmeye imza attılar. Bu gidişle kısa bir zaman da Ortadoğu'nun en zengin milleti olacaklar.
Doğru ya! Zenginlik her her kapıyı açar. İyi kullanılırsa güzel bir şeydir.
Bolluktur, berekettir, gelişmişliktir, itibardır, dostluktur, barıştır, komşuluk hak ve hukukuna saygıdır. Eğitimdir, sağlıktır, bilimdir, medeniyetir.
Zenginlik paylaşılırsa daha da güzeldir. Toplumsal barıştır. Toplumsal refahtır. Sosyal adeletin teminatıdır. İnsan haklarının güvencesidir.
Kürdler, daha evel kaybetiği hazinelerine Güney Kürdistan’da kavuştular. İnsanca olan her şeye susamışlığını giderircesine büyük bir çalışma hamlesini başlattılar. Gelişmeler umut verici. Kürd'ün rüyası gerçekleşiyor, bir anlamıyla gerçekleşti bile.
Yitik denilen ülkenin bir parçası özgürleşti, sahipleriyle kucaklaştı. Yeniden inşa ediliyor. Gökdelenler, lüks oteller yükseliyor. İş ve alışveriş merkezleri, üniversite kampüsleri, spor salonları yerden mantar biter gibi çoğalıyor. Yol, su, elektrik, kanalizasyon vs. altyapı hızla inşa ediliyor.
Saddam döneminde yok edilen köyler yeniden inşa ediliyor. Avereler gerçek yerlerine yerleşiyor. Evli evine köylü köyüne dönüyor.
Kıraç hale getirilen Kürdistan yeşil alana dönüşüyor. Her şeyden öte insanların yüzü gülüyor.
Petrol kuyuları açılıyor. Siyah altın bereketli topraklarda fışkırıyor. Paraya dönüşüyor. Para yatırıma aktarılıyor. Fabrikalar, okullarlar, sanat merkezleri kuruluyor. İşsizlik yok. Bölge ülkelerden işçi ithal ediliyor.
İran, Suriye ve Türkiye egemenliğinde yaşayan Kürdlerin ilgisini çekiyor. Onlar için bir çekim merkezine dönüşmüş bulunuyor. Kürd'ün birliği oluşuyor. Rüya gerçeğe dönüşüyor.
Dahası var. Kürd'ün varlığına tahamülü olmayanlar “kırmızı çizgileri”nden birer birer vaz geçiyor. Kürdle dialog ortamı arayor. Aklın yolu birdir. Niye olmasın.
Kürdler, dünya siyaset merkezlerinde saygı görüyor. Dünya sermayesi Kürd’ün ülkesine akıyor. Ortadoğu’da kalıcılaşmak üzere demokrasinin inşacıları olduğunu ispatliyor. Bunu görüp, buna göre davranmanılması herkesin çıkarınadır.
Zenginliğin bir de öbür yüzü, yani çirkin yüzü vardır. Eğer zenginlik kötü kullanılırsa sömürüdür, baskıdır, işkencedir, savaştır.
Güney Kürd önderliği ele geçirdiği zenginliği nasıl kullanacak bekleyip göreceğiz. Ama şimdiden pis kokuların etrafa yayıldığıda ortadadır.
Rüşvet, hırsızlık, yolsuzluk almış başını gittiği yetkili ağızlarda ortaya dökülüyor. Umalım bunu deşifre eden yetkili ağızlar bunun üzerine sert gider ve önlemini alırlar. Bunu bir bütün olarak ortadan kaldırmayı beklemek saflık olur. Fakat en aşağı asgari düzeyde bunu önleyebilinirse ne ala.
Rüşvet, hırsızlık, adam kayırma ve yolsuzlukların üzerine gitme aynı zamanda kurulacak sistemin niteliğinide ortaya koyacaktır.
Halkımızın ve dünyanın gözü Güney Kürd önderliğin üzerindedir. Herkesin kendilerinden beklentisi demokratik, laik, şefaf bir sistemin yerleştirilmesidir. Particilik değil, devlet olmanın politıkasının egemen kılınmasıdır. Halkın refah düzeyinin yükseltilmesidir.
Uygulamalar iki alternatiften birini ortaya çıkaracaktır. Ya demokrasi, ya diktatörlük.
Bunca çile çekmiş Kürd halkına diktatörlere karşı yıllardır mücadele edenler tarafından tekrardan diktatörlük dayatmak, kendi mücadelelerine, dahası şehitlerin anısına saygısızlık olacaktır.
Kürd halkı, özgürlüğü, demokrasiyi, eşitliği, insanca yaşamayı herkesten çok haketmiştir.
Güney Kürd önderliğinde beklentimiz bu onurlu halka insanca bir yaşam kurmaktır.
Bekleyip göreceğiz.
16 Aralık 2014