Sayin Bayram Ayaz İle Kürdistan Kongresi/Konferansı Üzerine
Son yıllarda Kürdistan'ın farklı parçalarında "Ulusal Kongre" ve "Kürdistan Kongresi" gibi girişimlerden söz ediliyor. Fakat bugüne kadar Kürd kamuoyunda bu konuda ciddi bir tartışma yaşanmış değildir.
Bundan dolayı biz Newroz.Com olarak farklı biçimlerde ve farklı alanlarda yıllardan beri Kürd siyasal yaşamının içinde yer alan arkadaşların "Ulusal Kongre"ye ilişkin düşüncelerini almak istiyoruz.
Aso Zagrosi: Genel olarak "Ulusal Kongre'den ne anlıyorsunuz. Başka ülkelerde yaşanan "Ulusal Kongre" tecrübeleri hakkında bize ne söyleyebilirsiniz?
Bayram Ayaz: Ulusal Kongre, bir halkın veya ulusun değişik sınıf ve katmanların temsilcilerinin gelecekleriyle ilgili ortak kararlar aldıkları önemli tarihi toplantıdır. Almanya’da yaşadığımız için burayı örnek verelim. 18 Mayıs 1848 tarihinde Frankfurt’ta Paulskirche’de Ulusal Meclisin toplanması Alman ulus-devlet inşasının başlangıcı sayılır.
Aso Zagrosi: Tarihsel olarak Kürdlerin "Ulusal Kongre" girişimleri oldu mu? Eğer Kürdlerin böyle girişimleri olduysa bugüne kadar neden başarılı olmadı?
Bayram Ayaz: Kürd aydınlarının ve toplum önderlerinin tarihin çeşitli kesitlerinde benzer niyetleri olmuş, ancak ulusal bir kongre toplama düzeyine ulaşan bir girişim bilgisine sahip değiliz. Kürdistan’ın parçalı durumu ile Kürd toplumundaki ulusallaşma sürecinin engellenmesi ve geriliği, ulusal kongre toplama bilinç ve isteğinin yeterince gelişmesini engellemiştir.
Aso Zagrosi: Kürdistan gibi parçalanmış bir ülkede "Ulusal Kongre" ne anlama geliyor? Kürd siyasal yapıları tüm dünya halklarının sahip oldukları ulusal hakları talep etmek için bir "Ulusal Kongre" de birleşmeye hazırlar mı?
Bayram Ayaz: Bugünkü koşullarda belirttiğiniz kapsamda Kürdistan’ın dört parçasını kapsayan yaptırımcı kararlar alıp uygulayabilecek bir „Ulusal Kongre“ toplamanın önünde kanımca hala çok büyük engeller var. Bu engellerin bir bölümü biz Kürdlerden kaynaklanıyor, diğerleri de uluslararası ve bölgesel koşulların önümüze çıkardığı devasa sorunlar.
Aso Zagrosi: Kürdistan'ı işgal eden ve sömürgeleştiren ülkelerle farklı parçalardaki Kürd partilerin girdikleri ilişkilere bakıldığı zaman dünya Kürdlerinin gerçek talepleri nasıl programlaştırılabilir?
Bayram Ayaz: Kanımca Kürd yurtsever güçleri şu anki verili koşullarda öncelikli bir iki hedef etrafında ulusal bir misak oluşturabilirler. Bu da, ülkemizin güneyindeki kazanımların daha da genişletilerek demokratik bağımsız bir devlet aşamasına vardırılması ve diğer parçalardaki kazanımları koruyup daha ileri mevziler elde etme, temel hedefleri olabilir. Kürdistan ulusal misakının siyasal hedefi kendi geleceğini özgürce belirleme (self determination) olmalıdır.
Aso Zagrosi: Daha somutlaştırmak gerekirse Türkiye ve İran ile ciddi ekonomik ve siyasal ilişkiler içine giren Kerkük, Xaniqin ve Musul gibi Kürdistan toprakları meselesinde Irak Araplarıyla ciddi problemleri olan Güney Kürdleri Kuzey ve Doğu Kürdistan Kürdlerinin "Ulusal Talepleri" konusunda ne önerebilirler?
Bayram Ayaz: Güney Kürdlerinin Kuzey ve Doğu Kürdistan veya Batı Kürdleri için bir öneri yapmaları doğru olmaz, zaten bunu da yapmıyorlar. Ana ulusal amaçlar belirlenir. Ki bu da Kürd halkının etnik ve tarihi coğrafyasında kendi geleceğini özgürce belirleme hak talebidir. Bu ulusal misak çerçevesinde her parçadaki Kürdler yakın ve orta vadedeki taleplerini belirler, sivil ve demokratik bir mücadeleyle amaçlarınıgerçekleştirmeye çalışırlar.
Aso Zagrosi: Arap Kürdü, Fars Kürdü ve Türk Kürdü yada bu devletlerin sınırlarını temel alan ve bu sınırlar çerçevesinde "Kürd Sorunu" çözmeye çalışan anlayışların hakim olduğu bir "Ulusal Kongre"ye ihtiyaç var mı? Böyle bir "Kongre" geleceğe ilişkin Kürd kuşaklarını zor durumda bırakmaz mı? Onların iradelerini ipotek altına almaz mı?
Bayram Ayaz: Toplanabilirse böylesi bir Kongre veya Konferans en azından anlayış olarak Kürdistan Kürdü olma bilincini esas almalıdır. Diğer konular zamanın ve koşulların gündemimize taşıyacağı konulardır. Bir olasılıkla beş yıl sonra konuşabileceğimiz bir konuyla ilgili, ille de bugünden kararlar almak zorunda değiliz. Şu an ülkemizin güneyi için ciddi ciddi „bağımsız devlet“ ihtimali üzerine konuşuluyor. Beş yıl önce böyle bir ihtimal gündemde yoktu.
Aso Zagrosi: "Ulusal Kongre"ye ilişkin çıkan çeşitli haberlere bakıldığı zaman daha çok sömürgeci güçlere karşı kullanılacak mücadele biçimleri ön plana çıkıyor. Siyasal hedeflerden ziyade mücadele biçimleri konusunda bazı kararlar alınırsa ve uygulamaya konulsa Kürdler arasında yeni çatışmalara neden olmaz mı?
Bayram Ayaz: Ulusal Konferans konusuyla ilgili mücadele biçiminin daha çok öne çıkması, kanımca Türk basının konuyu işleme tarzından kaynaklanıyor. Türk medyası bu konuyu PKK’ya silah bıraktırmayla özdeşleştirerek aktarıyor. Böyle bir algı oluşturuldu. Bu biraz da Türk politikacıları ve medyasının olmasını istediği bir sonuçtur. Ulusal konferansın toplanmasına Kürdistan yurtsever hareketinin duyduğu ihtiyaçlar ile Türk devletinin veya İran’ın beklentileri farklıdır. Kürdistan yurtsever örgütleri ve toplumsal güç temsilcileri bu konferansta kendi ihtiyaçlarını dikkate almalıdırlar, Kürdistanı aralarında paylaşan devletlerin kaygıları ve beklentileri değil. Eğer bu konferans adı geçen devletlerin beklentilerine cevaplar bulmaya çalışırsa, işi bu olursa, bu konferanstan Kürdün ve Kürdistan’ın hayrına sonuçlar çıkmaz. Neyi konuşacaksak, kendi siyasal ve örgütsel ihtiyaçlarımızdan hareketle konuşup kararlaştıralım.
Aso Zagrosi: Türkiye'de bazı çevrelerin "Kürd Ulusal Kongresine" "pozitif" yaklaşması gibi bir izlenim var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bayram Ayaz: Doğru Türkiye’de böyle çevreler var. AKP iktidarı Türkiye’yi bölgesel bir devlet olarak güçlendirmenin çabası içindedir. Ajanda 2023 diye bir hedefleri var. Türkiye’yi bölgesel bir güçten dünyanın birinci lig devletleri arasına taşıma gayreti içindeler. Türkiye bu hedefe öncelikle Ortadoğu’daki Islam ülkeleri pazarında söz sahibi olarak ulaşmak istiyor. Arap Baharıyla çok yakından ilgileniyor, bölgedeki değişimin ve yeniden yapılanmanın „model devleti“ olmaya çaba gösteriyor. Türkiye açısından bu politika, kayda değer ciddi bir stratejik hedeftir. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karizmatik gücü ve ekibiyle birlikte sağladığı siyasal ve ekonomik başarılar, Türkiye’nin elini bu yarışta hayli güçendiriyor. Ancak Türkiye’nin ayağında onu hayli inciten ve bu yarışta hızını kesen kocaman bir diken saplı duruyor. Kürd halkının özgürlük davası. Türkiye bu noktada tökezliyor. „Model ülke“ olma iddiası ciddi soru işaretleriyle karşılaşıyor, „parlak karizmaları“ çiziliyor, milyarları Kürd savaşında heder oluyor! Türkiye’nin siyasi yönlendiricileri ve stratejistleri bunu görüyor. Tek çare bu soruna bir çözüm bulmak. Bu da yetmiyor, Kürd milletiyle yeni süreçte uzlaşması gerekiyor. Türkiye bu doğrultuda Kuzey’deki savaşı durdurmak, tatmin edici bir çözüm planı geliştirmek ve Güney’deki Kürdistan Yönetimi’yle stratejik bir işbirliği kurmak istiyor. Kanımca Türkiye, daha doğrusu Erdoğan ve ekibi en son bu noktaya geldi. Erdogan bu çerçevede Kürd ulusal Kongresi’ne „olumlu“ yaklaşıyor ve beklentileri var. En başta gelen beklentisi de, PKK’nın silahsızlandırılmasıdır. Türkiye, İran, Suriye ve Irak’ın hatta başka devletlerin Kürdlerle ilgili planlarının ve beklentilerinin olması doğal bir şey. Türkiye’nin beklentisi budur, İran ve Suriye’nin hatta belli düzeyde Nuri El Maliki ve müttefiklerinin de beklentisi, PKK’nin ve diğer Kürdistan örgütlerinin kendi yörüngelerine yakın durmalarıdır. Örneğin bu süreçte Kürdlerin Türkiye’de yönetimi zorlayacak eylemler geliştirmesini arzularlar. Suriye’de ise Başar Esed yönetimi üzerindeki baskıları hafifletecek bir eylemsizlik, hatta Esed’a dolaylı desteği teşfik ederler. Yine kendilerince bu hassas dönemde Güney Kürdistan’da Kürdler arasında bağımsız devlet isteğinin güçlenmesini, bu yönde toplumsal bir psikolojinin olgunlaşmasını pek istemezler. Yine Kerkük’ü kaptırmak istemezler.
Özetle, Kürdistan yurtsever güçleri bir ulusal konferansla kendi ortak yollarını çizmeye çaba gösterirken, çevre devletler de Kürd örgütleri arasında kendi beklentilerine uygun zemin yaratmak isteyeceklerdir. İşte bu noktada Kürdistan’ın Kürdü çizgisini güçlendirmek yaşamsal önemdedir. Kürdistan’ın insanı olmak, bu perspektiften olaylara bakmak ve siyasal tavırlar geliştirmek esas alınmalıdır. Siyaseti Kürdistan halkı için yapmalıyız. Bu da Kürdün esas olarak Kürdle uzlaşmasını gerektirir. Elbet Kürd halkndan söz ederken, Kürdistan’da beraber yaşadığımız azınıkların haklarının koruyucusu ve kollayıcısı olma görev ve sorumluluğunu bir an bile göz ardı etmemeliyiz. Çoğulcu ve katılımcı demokrasi modelinden asla sapmamalıyız. Şovenizme karşı her zaman uyanık olmalıyız. O da kendimizi hem birey olarak, hem halk olarak daima kendi dışımızdakilerle eşit görmeyi gerektirir. Ben hangi hakları kendime reva görüyorsam, öteki de her zaman ve her koşul altında o haklara sahip olmalıdır.
Aso Zagrosi: Eğer Güney Kürdistanlılar Kerkük, Musul, Xaniqin ve Mendeli'nin içinde yer aldığı Bağımsız Kürdistan'ı ilan ederse ve Irak Araplarıyla çatışma içine girerse diğer parçaların Kürdleri belli bir dönem "Bağımsız Güney Kürdistan" için Güneylilerin istemleri doğrultusunda hareket edebilirler mi? Buna hazırlar mı?
Bayram Ayaz: Kürd yurtseverleri, siyasetçileri, örgütleri, herkes, kendisini, Kürd halkının önüne çıkabilecek bağımsız bir devlet kurma ihtimaline hazırlamalıdır. Böyle bir olanağı demokratik bir süreçle başarıya ulaştırma hedefine kendisini adeta kilitlemelidir. Kürdlerin bir devletinin, demokratik bir devletinin olması, tarihte bir millete yapılmış büyük haksızlığın bir ölçüde giderilmesi anlamına gelecektir. Kürd halkının ve Kürdistan’da beraber yaşadığımız azınlıkların ve Kürd örgütlerinin çok büyük çoğunluğunun böylesi bir olasılığa hazır oldukları kanısındayım.
Bazı Kürd çevreleri devlet kurma hakkı ve gerekliliğiyle ilgili döneme denk düşmeyen düşünceler ileri sürüyorlar. Örneğin ulusal bir devletin tümüyle gereksiz olduğu yazılıp çiziliyor. Bu yanlış bir tartışmadır. Devletin gereksizliği değil de, çok etnili, çok dilli, çok kültürlü demokratik bir devletin gerekliliği tartışılsa, dikkatler devletin nasıl bir demokrasiyle yönetileceği üzerine çekilse bu ön eleştiri ve kaygılar anlaşılır. Ama devleti bir bütün olarak siyasal paradigma dışında tutmak, her millete meşru olan bir hakkı kategorik olarak Kürd milletine yasaklamak gibi bir sonucu ortaya çıkarır. Bunu anlamak mümkün değil. Kürdhalkının iradesine peşinen engel koyan bu yanlış önermeleri, sabırla sahipleriyle tartışmalıyız. Biz devlet istemiyoruz, demokrasi istiyoruz deniliyor. Devlet yönetim aygıtıdır, demokrasi de yönetim aygıtını işletme yol, yöntem ve kurallar bütünüdür. Devletiniz olacak ki, iyi bir demokrasi modelini yaşama geçirebilesiniz. „Devlet istemiyoruz, demokrasi istiyoruz“ görüşü kendi içinde çelişkili ve sıkıntılı „paradigma“dır. Buna paradigma da diyemeyiz. Bir siyasal paradigma, birbiriyle uyumlu görüşler sistemidir.
Aso Zagrosi: "Ulusal Kongre" siyasal Kürd partilerinin mi Kongresidir yoksa tüm Kürdlerin mi kongresidir? Böyle bir kongre yapılsa hazırlıkları nasıl yapılabilinir? Diyaspora Kürdleri nasıl bir rol alabilir?
Bayram Ayaz: Tarihimizde Ulusal Kongre veya Konferans deneyi yok. Son yirmi otuz yıldır bu konuyu ciddi ciddi tartııyoruz. Ilk olarak 1991 yılında ülkemizin güneyi kısmen özgürlüğe kavuştuğunda diasporada gündeme geldi. Paris‘te ve Stokholm’de iki konferans toplandı. Örgüt temsilcileri ve Kürd kanaat liderleri bir araya gelip bazı konu başlıklarını tebliğler sunarak birbiriyle tartıştılar. Bu konferanslar düşünsel „beyin cimnastiği“ düzeyinde kaldılar.
Şimdi tartıştığımız ulusal konferans konusu ciddi bir konudur. Kürdistan yurtsever hareketinin yeni bir sürece geçebileceği ve Kürdistan halkı için şafakta bağımsız bir devlet olasılığının göründüğü bir tarihsel dönemeçte bu konuyu bir siyasal ihtiyaç olarak konuşuyoruz. Doğal olarak çok ciddi bir konu. Bu konferans, sadece Kürdistan örgütlerinin bir toplantısı olmamalı, toplumun tüm kesimlerinin temsilcileri doğrudan katılmalı ve sürece katkılarını sunmalıdırlar. Konferans yoğun öngörüşmelerle, gündem konularını birbirimizle olgunlaşırmaya çalışarak, etkin katılım ve uzlaşıyla, iyi bir önhazırlıkla toplanmalıdır. Konferans, ortak bir siyasi program ve söylemin oluşmasına katkıda bulunmalı, ayrılıkları derinleştirici olmamalı. Diaspora Kürdleri, bilgi ve tecrübelerini bu konferansın hizmetine sunmalıdırlar. Önemli bir birkimleri var.
Aso Zagrosi: Bu kısa söyleşi için teşekkür ediyorum. Ayrıca eğer söylemek istediğiniz ek bir şeyler varsa buyurunuz...
Bayram Ayaz: Böylesi önemli bir konuda görüşlerimizi okuyucularla paylaşma olanağını sağladığınız için asıl ben teşekkür ederim.