Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 11 August 2009

KOLOMBİYA'NIN GELECEĞİ, TÜM LATİN AMERİKA'NIN KADERİNİ BELİRLEYECEKTİR...

CANAN ATEŞ

4 Ağustos günü Kolombiya Genel Kurmay Başkanı, Kolombiya'nın Cartagena şehrinde yapılan ve 10 Latin Amerika ülkesinin silahlı kuvvetleri komutanları ile ABD Güney Komandosu komutanının da özel statüyle katıldığı toplantıda Kolombiya Ordusu Genel Kurmay Başkanı Freddy Padilla, Kolombiya'daki ABD üslerinin sayısının 7'ye çıkacağının bilgisini vererek, Kolombiya'daki ABD üslerinin durumu hakkındaki ilk resmi açıklamayı yapmış oldu. Ekvator devlet başkanı Rafael Correa'nın ABD ile daha önceki hükümetler döneminde yapılmış olan anlaşmayı yenilememesi sebebiyle Ekvator'un Manta bölgesi'nden ayrılan ABD askeri üssünün, Kolombiya'ya taşınması ihtimali üzerine hız kazanan tartışma bu resmi açıklama ile başka bir boyuta taşındı.
Kolombiya'da iki dönemdir devlet başkanlığını sürdüren Alvaro Uribe ve hükümetinin, Kolombiya oligarşisinin ve narko-paramiliter ağının yalnızca temsilcisi olmayıp bu egemen azınlığın içinden geliyor olmaları, Kolombiya'daki sınıf savaşımını son yıllarda iyice şiddete ve kana bulayan bir faktör durumundadır. Uribe'nin babasının uyuşturucu trafiğinin hava yoluyla organizasyonunu yürüten bir devlet görevlisi, ülkenin en büyük narko-paramiliter ailelerinden olan Santos ailesinden Francisco Santos'un başkan yardımcısı ve kardeşi Juan Manuel Santos'un yakın döneme kadar Savunma Bakanlığı görevini yürütüyor ve bir sonraki başkanlık seçiminin de olası adayı olması bu narko-paramilitarizmin Kolombiya'yı nasıl yönettiğinin en açık göstergelerindendir. Kolombiya devletinin, Kolombiya halkına ve FARC, ELN gibi gerilla örgütlerine karşı yürüttüğü kirli savaşın stratejik belkemiğini oluşturan Plan Kolombiya'nın ABD emperyalizmi tarafından her yıl 500 milyon doların üzerinde finanse edilmesinin ötesinde ülkede bulunan ABD üsleri, Kolombiya'daki ABD emperyalizminin varlığını işgal noktasına vardırmıştır. Narko-paramiliter ve katliamcı Kolombiya hükümeti, ABD emperyalizminin direktifleri haricinde hareket edemez noktadadır.
ABD emperyalizminin Latin Amerika politikasındaki Obama manevrası ise iyice belirginleşmiştir. Obama'nın “diyalog ve uzlaşma“ safsatalarının arkasındaki sistemli saldırı planının ilk ve önemli adımları, kıtadaki ilerici hükümetler ve halk muhalefeti tarafından ilk karşılıklarını almıştır. ABD emperyalizmi, Latin Amerika'da nabız yoklamış, hatta daha da ötesine gecerek Honduras darbesi ile Obama sonrası ilk taşları yerinden hareket ettirme politikasını uygulamış ve planını Latin Amerika kıtası'nın reaksiyonuna göre yeniden düzenleyip hayata geçirme sürecine hız vermiştir. Bunun en somut örneği Kolombiya'daki sayısı resmi açıklamalara göre 7'ye çıkan üslerdir. Daha öncesinde sadece “uyuşturucuya karşı mücadelede“ ABD desteği bahanesi altında Kolombiya'da varlık sürdüren ABD üslerinin sayısı, şu an „uyuşturucu ve terörizme“ karşı bahanesi altında 7'ye çıkarılmıştır. Malambo(kuzey), Palanquero(merkez), Apiay(batı) da bulunan üç hava üssü, Tolemaida(merkez) ve Larandia(güney)da bulunan kara kuvvetlerinin üssü ile Cartagena(kuzey, Atlantik üzerinde) ve Malaga(doğu,Pasifik'te)da bulunan iki deniz üssü ile Kolombiya, bir uçtan diğer uca ABD üsleri ile kuşatılmış durumdadır. Son argümanda sözü edilen „terörizm“ gerekçesi ise savaşın ABD emperyalizmi ve kukla Kolombiya hükümeti tarafından çok daha ciddi boyutlara tırmandırılmak niyetini açığa vurmaktadır.
Savaşın Kolombiya içindeki ayağı, özellikle FARC başta olmak üzere ülkedeki gerilla gruplarına ve yoksul Kolombiya halkına yönelik saldırıların seviyesinin iyice yükselmesi üzerine kuruludur.Yolsuzluk içine batmış ve tüm meşruiyetini kaybetmiş Kolombiya hükümeti daha çok saldırarak ayakta kalmaya çalışacaktır. 45 yıldır mücadeleyi sürdüren FARC, geçtiğimiz dönemde elindeki esirleri, Barış için Mücadele Eden Kolombiyalılar hareketinin girişimleri ile tek taraflı olarak bırakarak barış eksenli çözümlere açık olduğunu göstermişti. Diğer taraftan ülkede süren çatışmaların seviyesi de FARC'ın Kolombiya hükümetinin iddia ettiği gibi çözülmediğini, aksine ciddi bir toparlanma ve güçlenme sürecinde olduğunu ortaya seriyor. (Bknz, www.resistencia-colombia.org; FARC-EP 2009 İlk Altı Aylık Savaş Raporu:Toplam 2547 Düşman Gücü Etkisiz Hale Getirilmiştir.)
Benzer şekilde, bu geniş kapsamlı savaş projesinin kıtasal ayağı ise hızla örülüyor. Geçtigimiz senenin 1 Mart'ında Kolombiya'dan kalkan ABD uçaklarının Ekvator topraklarını bombalaması „terörizmle mücadele“kisvesi altında kıta ülkeleri ile tırmandırılacak gerilimin önemli işaretlerindendi. Yakın döneme kadar savunma bakanlığı yapan Juan Manuel Santos'un FARC'a ait gerilla kamplarının komşu ülkelerin topraklarında bulunduğunu ve buralarda olduklarını iddia ettiği gerilla komutanlarını ele geçirmek için gerekirse komşu ülkelerin topraklarına operasyon yapacaklarını ifade etmesi, Venezüella devlet başkanı Chávez'in sert tepkisini çekmişti. Kolombiya devlet başkanı Uribe'nin, bu açıklamaların maksadını aştığını belirtmesi ve Santos'un savunma bakanlığından ayrılması gerilimi düşürmeye yetmediği gibi Kolombiya'nın ve ABD emperyalizminin bölge ülkelerine yönelik saldırgan politikasını da net bir şekilde gösterdi.
Latin Amerika'daki sol dalga ve ilerici hükümetlerin birbiri ardına iktidara gelmesi, ABD emperyalizminin kıtadaki etkisini sınırlandırmıştır. Ancak ABD emperyalizminin somut ihtiyaçları, Latin Amerika kıtasına yönelik saldırgan temeldeki planın bel kemiğini oluşturuyor. Venezüella devlet başkanı Hugo Chávez, son günlerde açıkca ABD'nin Venezüella'ya saldırma niyetinde ve bu niyetin arkasında Venezüella'nın dünyanın en fazla petrol rezervlerine sahip ülkelerin başında gelmesi olduğunu vurgulamaktadır. Chávez, bu tespitinde aslında hiç de yanılmamaktadır. Kolombiya'da sayısı 7'ye çıkan ABD üsleri bu gerçeği birkez daha dogrulamaktadır.
Kolombiya devlet başkanı Alvaro Uribe, 4 Ağustos tarihinde Kolombiya'daki ABD üslerine karşı Latin Amerika ülkeleri arasında yayılan rahatsızlık ve tepkileri azaltma amacıyla UNASUR (Güney Amerika Uluslari Birligi) ülkelerinden olan Peru, Bolivya, Brezilya, Arjantin, Uruguay ve Paraguay'ı kapsayan - diğer UNASUR üyelerinden Venezüella ile Ekvator'u dışında tutan - tura çıkmıstı. Uribe, bölge ülkelerinden ABD ile yaptığı askeri anlaşmaya ve üslere onay almaya yönelik turunun ilk durağı olan Peru'da kendisini rahatlatan bir tavırla karşılaştı. Peru'nun sağcı devlet başkanı Alan Garcia, Uribe'ye destek verdiğini ve onu „büyük bir dost“ olarak gördüğünü söyleyerek Uribe'ye bu zorlu gezisinin devamında karşılaşmayacağı bir tavır gösterdi. Aslında Uribe için bu Latin Amerika gezisi son derece zorludur. Latin Amerika kıtası için son derece aşikar bir tehdit olan bu üsleri temize çıkarmak mümkün gözükmese de bu ülkeleri tarafsız olmaya zorlamak Kolombiya için büyük önem taşıyor. Venezüella'dan kaçan Chávez karşıtı darbeci muhalefet liderlerine mültecilik statüsü tanıyan Peru'nun devlet başkanı Alan Garcia'nın, Uribe için „ülkesi ve kıta için çok şey yaptı“ demesi Garcia'nın ve Peru'nun hangi tarafta konumlandığını göstermesi bakımından önemlidir.
Peru'dan aldığı desteğin ardından Bolivya'ya geçen Uribe, burada Bolivya devlet başkanı Evo Morales'in kıtadaki ABD varlığı karşısında aldığı net tutum ile yüzyüze geldi. Morales, ‚Bolivya'da ABD askeri varlığını kabul etmiyoruz ve isteğimiz tüm kıtada durumun bu şekilde olmasıdır' diyerek Uribe'nin ABD ile olan anlaşmasını açık bir dille onaylamadığını bildirdi. Her fırsatta ABD emperyalizmine karşı duruşunu ortaya koyan ve emperyalist planları deşifre eden Morales, ABD üslerini kıtada istemeyen bloğun net ve kararlı bir unsuru olduğunu ortaya serdi. Morales, Uribe'nin gezi programı içerisinde yer almayan diğer UNASUR ülkelerinden Venezüella ve Ekvator'un bu konuya ilişkin yaklaşımlarıyla son derece uyumlu bir şekilde „bu üslere izin vermek Latin Amerika'nın demokrasisine ve hükümetlerine saldırı anlamına gelmektedir. Latin Amerika'nın bağımsızlığını savunacağız.“ vurgusunu yaptı.
Bolivya'da karşılaştığı olumsuz tavrın ardından Şili'ye geçen Uribe, UNASUR'un Ekvator'dan önceki dönemsel başkanlığını yapan Michelle Bachelet ile görüştü. İktidara geldiğinden bu yana ABD ile ılımlı bir ilişki içerisinde bulunmayı tercih eden Bachelet daha önce Brezilya devlet başkanı Lula ile birlikte yaptığı basın açıklamasında durumdan kaygı duyduklarını belirtmişti. Uribe'nin bu ziyaretinde kararlı bır tavır sergilemekten oldukça uzak duran Şili devlet başkanı Bachelet, kıtadaki her ülkenin, son durum gözönüne alındığında özellikle Kolombiya'nın ulusal çıkarlarına, politik kararlarına ve egemenliğine saygı duyduklarını ifade ederek kıtadaki ABD emperyalizmine karşı net tavır alamayan liderlerden biri oldu. Peru devlet başkanı Alan Garcia ile birlikte Kolombiya'nın kendi iç meselesi ve egemenliği“ vurgusunu yapan Şili, Morales'in doğru bir şekilde belirttiği Latin Amerika kıtasının kendi egemenliği noktasını bilinçli olarak gözden kaçırmış oldu. Bachelet Uribe'den, 10 Ağustos'ta Ekvator'un başkenti Quito'da yapılacak ve UNASUR dönem başkanlığını Ekvator'a devredeceği UNASUR toplantısına katılmasını ve konuyu bu zeminde tartışmasını talep etti. Ancak Uribe, yeni başkanı Rafale Correa olacak UNASUR'un Ekvator'daki toplantısına gelmeyeceğini bildirdi.
Kolombiya devlet başkanı Uribe, Şili'den sonraki durağı olan Arjantin'de devlet başkanı Christina Fernandez'in Morales kadar net ve kararlı olmasa da ABD emperyalizmi karşıtı tavrına takıldı. Fernandez, bölgedeki çatışmanın seviyesinin düşürülmesi gerektiğini ve Kolombiya'daki üslerin bu amaca hizmet etmekten uzak olduğunu ifade etti. Arjantin devlet başkanından Uribe'nin emperyalist işgale onay alma turuna destek gelmezken, Arjantin halkı da sokaklarda ‚emperyalist işgal girişimini' ve Uribe'yi protesto etti.
Daha sonraki durak olan Paraguay'da ise devlet başkanı Lugo, Bachelet benzeri kararsız bir tavır sergileyerek diğer ülkelerin güvenliğini tehdit etmediği sürece Kolombiya'nın kendi topraklarını savunmasının kendi egemenliği ve bağımsızlığını ilgilendiren bir mesele olduğunu dile getirdi. Ayrıca Venezüella ve Ekvator ile olan gerilimli durumu düzeltmede kendisinin aracılık yapabileceği önerisinde bulundu. Peru ve Şili'nin ardından Lugo'nun bu net olmayan tutumu, Uribe açısından olumlu bir sonuç niteliği taşıyor. Kıta ülkelerinden Peru'da olduğu gibi somut bir destek olmasa da tarafsıza yakın bir duruşun varlığı, ABD emperyalizminin Kolombiya üzerinden kıtaya yönelik saldırgan tutumunda elini güçlendirmeye hizmet etmekten başka bir şeye yaramıyor.
Paraguay'daki kısmi memnun edici sonucun ardından, Uruguay devlet başkanı Tabaré Vázquez'in ’diğer ülkelerin iç meselelerine karışmama prensibine rağmen Güney Amerika'da yabancı bir askeri gücün varlığına karşı olduğu' na dair cevabı, Uribe'nin ABD emperyalizmi elçiliğine kalkışmasının kıtada hiç de sempatiyle karşılanmadığının somut bir göstergesi oldu. Paraguay gibi kıtanın küçük ülkelerinden olan Uruguay'ın bu tavrı, emperyalist işgal karşıtı bloğa zemin kazandırmıştır.
Daha önce kıtadaki ABD askeri gücünün artmasından duyduğu rahatsızlığı belirten Brezilya devlet başkanı Lula da Silva, Uribe'ye Kolombiya'nın ABD ile yaptığı askeri anlaşma kararına saygı duyduklarını, ancak yapılacak askeri operasyonların Kolombiya toprakları ile sınırlı kalmasına dair garanti istediklerini ifade etti. Ancak bu garantinin nasıl olacağı, herhangi bir savaş durumunda kimin bu garantiye uyacağı cevabı boşlukta sorulardır. Brezilya dışişleri bakanı Celso Amorim ise, Uribe'nin ziyareti öncesinde ABD ile yapılan askeri anlaşmanın ve üslerin gerekçesi olarak belirtilen ’uyusturucu ve teröre karşı mücadele' nin yeterli bir açıklama olmadığını, her iki ülkeden de gerçek niyetlerini açıklamalarını talep etmişti.
Emperyalist işgal karşıtı bloğun üyeleri olan Ekvator, Venezüella, Nikaragua, Bolivya ve Küba'nın tavırları ise bu yukarıda belirttiğimiz kimi ülkelerin aksine çok daha nettir. Kolombiya hükümetini iyi tanıyan ve bu bilgileri açıkça ifade etmekten çekinmeyen Venezüella devlet başkanı Chávez ve Ekvator devlet başkanı Rafael Correa, bu saldırılara izin vermeyeceklerini, gerekirse askeri olarak yanıtlayacaklarını ve bu mücadelenin en etkili noktasının ise Latin Amerika halklarının ortak mücadele zemininde buluşması olduğunu vurgulamaktadırlar. Ekvator, topraklarının geçen sene Kolombiya tarafından saldırıya uğramasından bu yana Kolombiya ile diplomatik ilişkileri kesmişti. Chávez ise, geçtiğimiz haftalarda Kolombiya hükümetinin “Venezüella, FARC a silah temin ediyor“ şeklindeki asılsız iddiasından sonra ekonomik ve diplomatik ilişkileri dondurak büyükelçisini Bogota'dan geri çağırdı. ABD emperyalizminin kıtada bir tür Israil haline getirmeye çalıştığı Kolombiya'nın komşularından gördüğü bu tavır giderek artan bir şekilde ve ABD'nin ekmeğine yağ sürecek denli saldırganlaşmasına neden olma potansiyelleri taşımaktadır.
Geçenlerde Barış İçin Mücadele Eden Kolombiyalılar hareketi ve bu hareketin önderi Kolombiyalı Senatör Piedad Cordoba ile görüşen Chávez, kardeş toplum Kolombiya ile faşist Kolombiya hükümetini birbirinden ayrı gördüğünü, bu hükümetin Kolombiya halkını temsil etmekten uzak olduğunu belirtti. Kardeş Kolombiya halkının bu gün çok uzakmış gibi görünen barışı elde etmesi için üzerine ne düşerse yapacağını, Kolombiya'daki ABD üslerine karşı kardeş toplum Kolombiyalılar ile “barış üsleri“ oluşturmak için harekete geçme sözü verdi. Asıl gücün halk ve onun temsilcisi sosyal hareketler olduğunu vurgulayan Chávez, Kolombiyalı sosyal hareket Barış İçin Mücadele Eden Kolombiyalılar ile ALBA düzeyinde dayanışma sözü verdi. Chávez'in Kolombiya ile ilişkileri dondurma kararı alması üzerine Venezüella'ya ilişkileri bir düzeyde toparlamaya gelen eski Kolombiya devlet başkanı Ernesto Samper'in Venezüella'dan eli boş dönmesine karşılık, Piedad Cordoba'nın Venezüella büyükelçisinin Bogota'ya geri dönmesi yönündeki isteğine olumlu yanıt veren Chávez, halk hareketlerinin yanında yer alma konusunda ciddi adım atan bir Latin Amerikalı lider oldu. Kolombiya'nın ABD emperyalizmi ile olan işbirlikçi tutumuna karşı son derece kararlı bir tavır alan Rafael Correa ise, emperyalizm karşıtı bloğun önünü açacak bir lider durumundadır. 9 Ağustos'ta devlet başkanlığını yerli töreni eşliğinde ikinci kez devralan Correa, Latin Amerika devriminin halk hareketlerinin ve mücadelelerinin elinde olduğunu kavrayan bir devlet başkanı olduğunun sinyallerini verdi. Bu tören esnasındaki konuşmasına yerli dilinde başlayan Correa, 10 Ağustos günü yapılan UNASUR dönemsel başkanlığını devralma toplantısında Latin Amerika halkalarının emperyalizme karşı birleşmesinden başka alternatifi olmadığının altını çizdi.
ABD emperyalizminin Kolombiya'da sayısını arttırdığı askeri üsler ile attığı bu adım, her iki taraf açısından büyük önem taşıyor. Bu somut adımla tarafların iyice belirginleştiği bu süreçte Latin Amerika'nın ilerici hükümetleri olan Venezüella, Ekvator, Bolivya, Nikaragua ve El Salvador emperyalizmle mücadelede toplumsal yapıyı yoksul ve emekçi sınıflar lehine daha radikal bir şekilde değiştirmek alternatifiyle her zamankinden daha fazla yüzyüzeler. Sosyalist toplum projesinde attıkları her adımın bu ülkeleri birbirlerine nasıl yaklaştırdığı ise çok daha açık gözlenmekte bugün. Öte yandan ABD emperyalizmi ile net bir tavır alma konusunda çelişki içindeki diğer Latin Amerika ülkeleri için ise ABD'nin her attığı adımda daha da saldırganlaşacağını görecekleri yeni bir sürece girilmektedir. Şili, Paraguay gibi ülkelerin tutarsız tavrı Honduras darbesinden henüz yeterince ders alınmadığını göstermektedir.
Öte yandan Kolombiya'nın nasıl bir kilit noktada durduğu bugün her zamankinden daha açıktır. Kolombiya'da süren sınıf savaşımı yoksul ve emekçi halktan yana sonlanmadığı sürece Kolombiya bölge ülkeleri için büyük bir tehlike olmaya devam edecektir. Chávez'in Kolombiya'lı devlet yanlısı RCN televizyonundan bir gazeteci ile yaptığı röportajda, Kolombiya devletini saldırgan olarak gördüğünü belirtip FARC'a dair olan bir soruyu ise onları terörist olarak görmediği şeklinde yanıtlaması ve kardeş toplum Kolombiya'nın barışı elde etmesi için elinden geleni yapacağını ifade etmesi Kolombiya'nın anahtar rolünün anlaşılmaya başlandığını göstermektedir. Kolombiya'nın ABD kuklalığından kurtulmasının orada sürmekte olan mücadelenin başarıya bağlı olduğu gerçeği yalnız Kolombiya'nın değil, tüm Latin Amerika kıtasının kaderini belirleyecek denli önem taşımaktadır.

Caracas, 10 Ağustos 2009.

Anonymous (not verified)

Tue, 08/11/2009 - 15:21

Bir an önce kurdistan Topraklarini bosaltin sizinle kardes felan olmak istemiyoruz katiler sürüsü önce devletiniz kayip etigi canezeleri cikarsin ondan sonra insanlik karsisina cikin

Anonymous (not verified)

Tue, 08/11/2009 - 16:06

ABD SAVAŞ PLANLARINI LATİN AMERİKA'YA ODAKLAŞTIRIYOR! ABD ORDUSU: IRAK'TAN SONRA LATİN AMERİKA'YA...(*) RICK ROZOFF Geçtiğimiz 29 Haziran'da Başkan Obama Beyaz Saray'da Kolombiyalı meslektaşı Alvaro Uribe'yi ağırladı. Bu görüşmeden birkaç hafta sonra, Pentagon'dan yapılan açıklamada, dokuz yıl önce başlatılan Plan Kolombiya'dan bugüne 5 milyar dolardan fazla askeri maddi destekle ABD'den askeri yardım alanlar sıralamasında, Latin Amerika'da birinci ve dünyada üçüncü sırada olan Kolombiya'da 5 askeri hava ve deniz üssünde yeni birliklerle mevzilenme kararı aldığını belirtti. Obama-Uribe buluşmasından 6 ay önce, görevini tamamlamakta olan eski ABD başkanı George W. Bush, Uribe'ye, daha önce İngiliz başbakanı Tony Blair ve Avustralya başbakanı John Howard'a olduğu gibi, en yüksek ABD sivil nişanı olan Özgürlük Madalyasını hediye etmişti. O zamanın bir basın haberi, Uribe'nin Beyaz Saray tarafından onurlandırılmasını şok ve hiddetle karşıladıklarını ifade ederek şöyle demişti: “Yargısız infazlara, paramiliterlere ve sendikacı katliamlarına rağmen Kolombiya başkanı Uribe ABD'nin insan hakları için verdiği en yüksek onur ödülünü aldı.“ (1) Aynı kaynak duyduğu kaygıyı şu ekle destekliyordu: “Kolombiya sendikacılar için dünyanın en tehlikeli ülkesi. 2006'da dünyadaki toplam sendikacı ölümünün yarısı Kolombiya'da gerçekleşti. Uribe'nin 2002'de iktidara gelişinden bu yana toplam 500 sendikacı öldürüldü. Bu katliamlarla ilgili duyulan kaygı karşısında Uribe kurbanları küçümseyerek onları ’sendikacı kıyafeti giymiş bir düzine suç şebekesi' olarak nitelendirdi.“ “Ordu elemanları tarafından gerçekleştirilen 1.000'den fazla illegal infaz olayı şu an araştırılıyor. Askerlerin masum sivilleri alıp öldürdükleri ve sonra onları savaşçı düşman güçleri gibi giydirdikleri düzinelerce olay var. Yüzlerce ordu mensubunun bu olaylarda yeraldıkları düşünülüyor.“(2) KOLOMBİYA: 40 YILLIK SAVAŞ 40 yılı aşkın bir süredir, ABD'nin batıyarıküredeki ’ölüm mangası demokrasisi' müşterilerinden son kalanı olan Kolombiya devleti, FARC-EP'ye (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) karşı bitmek tükenmek bilmeyen karşı-devrimci bir savaş ve buna paralel olarak ABD tarafından eğitilen ve donatılan askeri güçler ve paramiliter oluşumlarla birlikte sendikacılara, köylülere, yerlilere ve diğer organizasyonlara karşı aynı şekilde acımasız bir kampanya yürüttü. En az 40.000 kişiyi öldürdü ve savaş sonucu olarak 2 milyon kişiyi de yerlerinden zorla göçettirdi. 1985 yılında FARC silahlarını susturdu ve Belisario Betancur hükümetiyle barış görüşmeleri sürecine girdi. UP (Yurtsever Birlik) yasal oluşumunun kurulmasına seçimlere girebilmek ve diğer barış çalışmalarına katılmak için yardımcı oldu. Ancak birkaç yıl içerisinde, UP'nin seçilmiş yetkilileri, adayları, sendika yöneticileri, yerel kurum organizatörleri ve diğer militanlarından oluşan toplam 5.000 üyesi, Kolombiya Güvenlik Güçleri ve sonraki başkanı Carlos Castano olan ünlü AUC (Kolombiya Öz-savunma Güçleri Birliği) ve diğer hükümet bağlantılı sağcı ölüm mangaları tarafından katledildi. 8 kongre üyesi, 70 yerel konsey üyesi, düzinelerce milletvekili ve belediye başkanı, yüzlerce sendika yöneticisi ve köylü lideri vahşice öldürüldü ve 1989-1990 yıllarında 7 ay içerisinde 2 devlet başkanı adayı katledildi. Bu toptan katliam karşısında FARC silahları tekrar yükseltti ve ülkenin güney-doğu bölgesine çekildi. 1998'de o zamanın Kolombiya devlet başkanı Andres Pastrana, (barış görüşmeleri için çev. notu) FARC-EP'ye Caqueta bölgesinde 16 bin km karelik güvenli bir alan bıraktı. Aynı dönemde ABD bu bölgede gelişen FARC kurumsallaşmasını dağıtmak ve organizasyonu tümden yoketmek için yeni yoğun bir karşıdevrimci kampanyaya hız verdi. Ocak 2000'de STRATFOR isimli savaş-karşıtı olarak tanınmayan bir kaynak şöyle uyarıyordu: “ABD Dışişleri Bakanlığı geçenlerde Kolombiya'daki uyuşturucu karşıtı operasyonlar için 2 yıllık 1.3 milyar değerinde acil yardım paketini açıkladı. Plan aynı zamanda Andres Pastrana'ya FARC ile yapılan barış görüşmelerinde yardımcı olmayı amaçlıyor. Ancak planın ters bir etkisi olacak, hükümet ile gerillalar arasında pazarlığı bitirecek ve savaşın yeniden canlanmasına neden olacak. Sonuç olarak plan ABD katılımının yolunu açmaktan öteye bir sonuç yaratmayacak,“ diyor ve şöyle devam ediyordu: “Uyuşturucu ile mücadele için tahsis edilen paranın çoğunluğu gerillalara karşı savaş için orduya gidecek. Bu güç dengesini Bogota hükümetinden, daima barış görüşmelerine karşı olan ordu lehine bozacaktır. Kısacası daha büyük bir ABD müdahalesi için kapı iyice açılmış oluyor.“ (3) PLAN KOLOMBİYA: CLINTON'IN “PART ATIŞI“(4) Kolombiya 2000 yılında bile batıyarıkürede ABD'den en çok askeri yardım alan ülkeydi, fakat Clınton yönetimi Plan Kolombiya ile birlikte Pentagon'un bu ülkedeki rolünü iyice artırdı. Ocak 1993'te göreve gelir gelmez Irak'ı bombaladı ve ardından aynı yıl yüzlerce -binlerce değilse bilmiyorum- Somaliliyi öldürdü ve ondan sonra da o ve dış politika ekibi hiç bir zaman askeri güç kullanmaktan çekinmedi. 1995'te Hırvatistan'daki etnik ve vahşi ’fırtına operasyonu' için askeri planlamacıları ve danışmanları sundu ve NATO'nun Bosnalı Sırp hedefleri bombalamasına, geri çekilen birlikleri ve mülteci grupları takip etmesine ve bugünkü Boşnak Sırp Cumhuriyetinin her yanına zayıflatılmış uranyum ve salgın kanser vakalarının yayılmasına izin Verdi. Üç yıl sonra Afganistan ve Sudan'a yönelik füze saldırılarını gerçekleştirdi ve 16 Aralık 1998'de de Çöl Tilkisi operasyonunu başlattı, Irak'a yönelik bu 4 günlük operasyonda 250 hava saldırısı ve 400'ün üzerinde Tomahawk füze saldırısı gerçekleşti –bu operasyondan bir gün önce ABD kongresinde Clinton'a yönelik bir suçlama gündeme gelmişti-. Bir sonraki yılda Clinton yönetiminin askeri zor kullanışı, Hitler ve Mussolini'den beri yani 1939'dan beri ilk kez bir Avrupa ulusuna, Yugoslavya'ya yönelik ABD izinli 78 günlük NATO saldırısıyla tepe noktasına çıktı. Clinton yönetiminin ’part atışı' 2000 yılındaki Plan Kolombiya idi. Kolombiya Devlet Başkanı Pastrana bundan bir yıl önce1999'da Beyaz Saray'ın kendi çıkarlarına hizmet edecek tarzda yeniden düzenlediği bu projeyi hazırlamıştı. 1981 yılında, Orta Amerika'ya yönelik ölüm mangaları ve kontraların rahat bir şekilde hazırlanabilmesi için Reagen yönetimi tarafından görevinden alınan o zamanın El Salvador'daki ABD büyükelçisi Robert White, 2000 Haziran'ında Plan Kolombiya'nın ABD kongresinden geçmesi üzerine şöyle yazıyordu: ’Eğer orjinal Plan Kolombiya'yı okursanız-Washington'da yazılanı değil- orjinal olanı, orada FARC gerillalarına karşı yapılacak askeri operasyonlara dair bir ifade bulamazsınız. Tam tersi, Başkan Pastrana, FARC'ın Kolombiya tarihinin bir parçası olduğunu, tarihsel bir olgu olduğunu ve onlara Kolombiyalı olarak davranmak gerektiğini söylüyor. (5) Bir alternatif Amerikan televizyon kanalı şöyle diyordu: “1999 başlarında Başkan Pastrana ülkenin en büyük gerilla grubu FARC ile barış görüşmelerine başladı. Başkan uyuşturucu ticaretine karşı yardım arayışı için Washington'a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Ancak oraya gittiğinde onunla ilgili senaryoyu değiştirdiler diyordu Plan Kolombiyaya alternatif arayan Eylül ayında kurulan 60 sivil örgütten oluşan Kolombiya Barış İnisiyatifi adlı ittifakın sözcüsü Marco Romero.“ “Pastrana'nın ABD Kongre liderleri ve Beyaz Saray'ın Ulusal Uyuşturucu Kontrol Bürosu şefi Barry McCaffrey ile görüşmeleri sonucu Plan Kolombiya ortaya çıktı, diyor Romero.“ McCaffrey rütbelerini 1965'te Dominik Cumhuriyeti'nde, 1966-69 yılları arasında Vietnem'da ve 1991 Çöl Fırtınası operasyonunda yükseltti. Ayrıca, 1994-96 yılları arasında Pentagon'un SOUTHCOM (Güney Komandosu) ordusunun başı ve NATO'da ABD temsilcisiydi. ’Kolombiya zardım paketini için taleplerini desteklemek için, ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright ve uyuşturucu çarı McCaffrey ABD kongresine, fonların ’güneydoğu Kolombiya'da asayişin tekrar sağlanması için' kullanılacağını söylediler. (6) Plan Kolombiya'nın kongrede onaylanmasıyla birlikte ABD bu ülkeye yönelik askeri yardımı 1998'den 2000'e 2 yıl içerisinde 20 kat artırarak 50 milyon dolardan 1 milyar dolara çıkardı ve bu rakamlarla Kolombiya ABD'den en çok askeri yardım alanlar sırasında İsrail ve Mısır'dan sonra 3. sıraya yükseldi. 1998'den bu yana 10 yıl içerisinde ABD askeri yardımı 100 katına çıkmış oldu. 2000 yılının başında bir amerikan medya tekeli şöyle diyordu: “Clinton yönetiminin 1.6 milyar dolarlık acil yardım paketi, uyuşturucuyla mücadele paketinden çok, karşı-ayaklanma paketine benziyor“ diyor ve “bir kongre üyesi Beyaz Saray'ın bunu normal onaylama sürecinin dışında gerçekleştirmesine karşı çıktı,“ diye ekliyordu. (7) Haftalar önce El Salado'da, ordu ile anlaşmalı bir şekilde paramiliterler tarafından işlenen son zamanların en kötü Kolombiyalı sivil katliamlarından birini onaylamıştı. Aslında Plan Kolombiya formüle edilmeden önce bile kana bulaşmıştı. 2000 Ocağında ABD Savunma Bakanı Madeleine Albright inisiyatifi harekete geçirmek için Kolombiya'yı ziyaret etmişti ve onun ülkeye varışının şerefine Bogota'nın dış bölgelerinde düzenlenen katliamda ordu 50 sivili öldürmüştü. ABD Kongresi ve Senatosu aynı yılın Hayiran ayında1 milyar dolarlık ek bir bütçe daha ayırdı, 60 saldırı helikopteri ve birçok askeri danışmanını devreye soktu. 2000 yılı Plan Kolombiya bütçesinin yaklaşık yüzde 70'i daha önce FARC denetimine bırakılan güneydoğu bölgesinde operasyonlar yapan ’uyuşturucu ile mücadele edecek' birliklerin finansman, eğitim ve lojistiğine ayrıldı. İlerici olarak adlandırılan Senato üyesi Paul Wellstone ve kongre üyesi Jan Schakowsky ciddi hiçbir kimsenin dikkate alınacağına ihtimal vermediği insan hakları şartı eklettirdiler plana ve Plan Kolombiya'nın Kongrede onaylanmasından iki ay kadar sonra, Clinton bu insan hakları şartını ’ulusal güvenlik' gerekçesiyle kaldırmak için başkanlık yetkisini kullandı. Dokuz Yıl Sonra: Uyuşturucuya karşı savaş safsatası yerini ’saf karşı-ayaklanma'ya bıraktı Karşı-ayaklanma operasyonlarının tırmandırılışı tabiki uyuşturucu-karşıtı savaş etiketi altında paketleniyordu. Dokuz yıl sonra Kolombiya ABD' ye kokain ve eroin sağlayan en büyük tedarikçi olmaya devam ediyor. 2000 Nisan'ında ortaya atılan bu düzmece planı, ABD ordusunun eski Kolombiya uyuşturucu-karşıtı operasyonları komutanı Col. James C. Hiett'in karısı Laurie'nin ABD'ye eroin ve kokain soktuğuna dair kanıtları mahkemeye sunmamaktan dolayı suçlu bulunduğunu bilen birisi nasıl ciddiye alabilir. Daha sonra komutanın karısı 700.000 dolar değerindeki eroini posta üzerinden ABD'ye sokmaya çalışmaktan suçlu bulundu. Albay Hiett, çok kesin bir şekilde propagandif görevini yerine getirerek, ülkedeki kokain ve eroin ekimi ve dağıtımının aslan payından FARC'ın sorumlu olduğuna dair masalını anlatmaya ve bu sözde aktivite karşısında FARC'a en iyi cevabın ABD ordusu olduğunu vurgulamaya devam etti. Herhangi bir kişinin ABD'nin uyuşturucu ticaretine ve terörizme karşı savaş veriyoruz iddiasının samimiyetine dair en ufak bir şüphesi varsa, Plan Kolombiya'nın onaylanmasından birkaç hafta sonra, o zamanın Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'ın Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) başkanı Hashim Thaci'ye (arkadaşları ve uyuşturucu karteli ittifakları Avrupa marihuana, haşhaş ve narkotik trafiğinin çoğunluğunu kontrol ediyorlar) eşlik ettiğini ve onu geleceğin devlet başkanlığına hazırladığını hatırlamak yeter. (Gerçekten de geçen yıldan beri O, Sırbistan eski başkanı Vojıslav Kostunıca'nın yerinde tanımlamasıyla dünyanın ilk NATO develetinin başkanı. Aynı zamanda dünyanın en yeni narko-devletinin). 11 Eylül 2001 olaylarından sonra Beyaz Saray, ’teröre karşı küresel savaşı'nda FARC'ı terör örgütleri listesinin üst sıralarına doğru yükseltti her ne kadar herhangi sağlıklı bir insanın New York ve Washington saldırılarında bu grubun ne gibi bir rolü olacağını düşünebilme kabiliyetine sahip olduğu açık olsa da. 2002'de Bush yönetimi, uyuşturucuya karşı savaşın içeriğindeki birçok noktayı değiştirdi ve “Kongre yeni bir yasa çıkararak Kolombiya'ya yapılan askeri yardımın kapsamını uyuşturucuya ve terörizme karşı ’birleşik kampanya' olarak değiştirdi.“ Ve 6 yıl ve 5 milyar dolardan sonra 2008'de Kolombiya ordusu Latin Amerika'nın savaş yeteneği en yüksek gücü haline geldi. (8) Amerikan özel operasyon eğitimleriyle birlikte Kolombiya Hükümeti daha önceleri sahip olmadığı ormandaki koordinatlara uzaktan ulaşabilme kaabiliyetini kazandı. “Özel kuvvetler ve elit komando tugaylarından oluşan askeri birimler kuruldu. 8 adet yerel havadan-yere ve tersi istihbarat ve iletişim merkezi kuruldu. İstihbarat okulu açıldı ve karşı-istihbarat merkezi kuruldu.“(9) George Bush görevinden ayrılmadan önce, Uribe'ye, Medellin Karteliyle olan ilişkilerinin gündeme geldiği ve kardeşi Santiago'nun uyuşturucu ticaretinden ve ölüm mangalarıyla olan ilişkisinden dolayı suçlandığı günlerde insan hakları madalyası verdi. Belki de bu ödülü öngörerek Alvaro Uribe, Kolombiya içinde ve sınırlarında askeri operasyonlarını artırmış ve Plan Kolombiya'nın birinci dereceden sorumlu kişisine, Bill Clinton'a New York'ta yapılan bir gala etkinliğinde ’ülkemize inanmak ve başkalarını da bunun aynısını yapmaya teşvik etmek için' diyerek ’Kolombiya tutkusu' ödülünü vermişti. “Öne çıkan demokratlar listesinde eski Clinton stratejistlerinden Dick Morris ve Vernon Jordan, eski Clinton kabine üyeleri Lawrens Summers ve Madeleine Albright ve daha sonra politik olarak ayakta kalma becerisi gösteremeyen birçok demokrat kongre üyesi vardı.“(10) Aynı yılın başlarında “ABD başkanı George W. Bush'un ziyaretinin arifesinde, daha başka uyuşturucuya karşı savaş bahanesine gerek kalmadan ’ABD ve Kolombiya askerleri helikopterlerle FARC'ın güçlü olduğu, Caratagena del Chaira'nin güneyindeki bir kasabaya geldiler.“ (11) Uyuşturucu ile ilgili mesele önemini yitirince, Plan Kolombiya'nın insan hakları bileşeni ’kısa ömürlü halkla ilişkiler manipülasyonu' kategorisine inmiş oldu. 2007 Şubat'ında Kolombiya Dışisleri Bakanı Maria Consuelo Araujo'nun kardeşi senatör Alvaro Araujo AUC (Kolombiya öz-savunma güçleri birliği) isimli paramiliter örgütlenmeyle ilişkisinden dolayı tutuklandı. Uribe son derece rahat bir şekilde “bana bakanı neden hala tutuyorum diye sorduklarında cevabım şu oluyor: kendisiyle ilgili araştırılan suçlara bulaşmadı da o yüzden,“ diyordu. (12) Plan Kolombiya 10. yılına girdi. Uygulamaya koyulduğu bu yıllarda, açık ve örtülü hükümet ve paramiliter katliamları, ki çoğunluğu tüyler ürpertici, azalmadan devam etti; diğer taraftan uyuşturucu ekimi ve ticareti ufak-tefek birkaç istisnai müdahalenin dışında temel olarak, halen uyuşturucunun kökünü kazıma programının varlığından söz ediliyor olmasına rağmen, değinmeden devam ediyor. Plan Kolombiya'nın faaliyetleri, uyuşturucuyla savaş iddiasına rağmen, ülke içinde ve dışında tamamen başka hedeflerle yürütülüyor. KOLOMBİYA: AND BÖLGESİNDEKİ PENTAGON ÜSSÜ Daha ilk başlarından itibaren projenin hedefi, Kolombiya'da eski karşı-ayaklanma savaş stratejisinde bir yoğunlaşmadan öteye And bölgesinde ABD askeri kampanyasını yoğunlaştırmak için güvenli bir alan açma ihtiyacını karşılamaktı. Beyaz Saray ve Pentagon'un Kolombiya'yı Güney Amerika'yı denetlemek için bölgesel bir askeri güce ve üsse dönüştürme planları, kendi kıtasal politik, ekonomik ve askeri belirleyiciliğinin sonunun habercisi olan Venezüella, Bolivya, Ekvator, Arjantin ve Paraguay'daki politik dönüşümlerin ortaya çıkmasıyla yeni bir aciliyet kazandı. Projenin bütünsel ilk yılı olan 2001'de Peru hava kuvvetlerine ait bir jet, içinde bir amerikan misyoneri olan Veronica Bowers ve küçük kıyının oduğu CIA kontratlı bir ABD uçağını vurdu, misyoner, kızı ve pilot öldü. 2006 yılında ABD Kolombiya'daki askeri eğitmen ve danışmanlarının sayısını iki katına çıkardı ve aynı yıl Kolombiya uçakları komşu Ekvator hava sahasını ihlal etmeye başladılar. İçlerinde ABD'li mürettebatın olduğunun şüphe götürmediği uçaklar, görünürde ilaçlama faaliyetlerinde bulunuyorlardı. Ekvator Hükümeti bu olayları “dostane olmayan ve düşmanca“ olarak tanımladı ve Savunma Bakanı Marcelo Delgado, kendilerine ait askeri uçakların Kolombiya uçaklarının Ekvator hava sahasına girip girmediğini kontrol etmek için sınır hattında uçacaklarını söyledi. (13) 2006 Aralığında ise sınırı sadece Kolombiya uçakları geçmekle kalmadı, “bazı 40 Kolombiyalı, Kolombiya askerleri tarafından saldırıya uğradıktan sonra Ekvator topraklarına kaçtılar, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komisyonunun Ekvator bürosunun raporuna göre.“ (14) 12 ay önce ülkenin güneydoğusunda, Ekvator sınırındaki Narilo bölgesinde 15 Kolombiyalı sivil öldürülmüş ve 1500 kişide zorla göçettirilmişti. “Yetkililer bu olayın gerillaya karşı yapılan bir operasyon mu yoksa iki paramiliter grup arasında yaşanan bir ihtilaf yüzünden mi gerçekleştiği konusunda sessizliklerini bozmuyorlar.“ (15) 2007'nin ilk aylarında ABD Deniz Kuvvetleri Genel Komutanlık Yönetim Şefi General Peter Pace Kolombiya'yı ziyaret etti ve ülkenin politik ve askeri liderleriyle iki gün süren toplantılar yaptı. Kısa süre sonra, ileride üzerine daha fazla bahsedeceğim Kolombiya Savunma Bakanı Juan Manuel Santos iadeyi ziyarette bulundu ve Pentagon'da ABD Savunma Bakanı Robert Gates ile buluştu. Pentagon görevlilerinin verdiği rapora göre: “ABD'nin bu zamana kadar uyuşturucu karşıtı mücadele için verdiği askeri destek, son zamanlarda, Kolombiya ordusunun isyancı gerilla hareketine karşı mücadelesine yardım etme biçiminde genişletildi ve aynı zamanda ABD özel askeri birlikleri Kolombiya güçlerine askeri eğitim sunmaktadır...“ (16) Bu ziyaretlerden 5 ay sonra, ABD Kolombiya'nın 2219 kilometrelik Venezüella sınırına üçüncü askeri üssünü kurdu ve oraya ilk etapta 1000 asker yerleştirdi. Böylece Kolombiya, Washington'un, ülkenin güneybatı sınırındaki Ekvator'a ve kuzeydoğu sınırındaki Venezüella'ya saldırabilmesi için ileri bir askeri karakoluna dönüştü. Bu adım bölgesel olmaktan öteye doğası ve kapsamı gereği kıtasal stratejinin bir parçasıydı. GÜNEY AMERİKA: NATO'NUN ALTINCI KITASI 2000 yılında Plan Kolombiya'nın uygulanmaya başlanmasıyla birlikte, ABD birçok NATO ittifakını bu ülkedeki karşı-ayaklanmacı savaş ve bölgedeki daha ileri amaçlar için sürece dahil etmişti. İngiliz SAS (özel hava güçleri) personeli Kolombiya askerlerinin eğitimi için görevlendirildi, ayrıca İspanya da personel yolladı. NATO Avrupa ve Kuzey Amerika'daki üyelerinin yanısıra Asya'da (Afganistan, Japonya, Kazakistan, Kırgizistan, Mogolistan, Singapur, Güney Kore, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan), Afrika'da (Cezayir, Mısır, Moritanya, Fas ve Tunus) ve Avustralya'da ortaklıkları var. Yani üzerinde insanların yaşadığı, tek nüfuz etmediği kıta Güney Amerika... 2007 Ocağında Kolombiya Savunma Bakanı Santos Washigton, Londra ve Brüksel'i ziyaret etti ve Brüksel'de Avrupa Birliği ile görüştü. Ardından Almanya'nın Münih şehrinde yapılan ’NATO Savunma Bakanları Toplantısı'na katıldı.(17) Santos'un bu turunun amacı tabii ki ABD ve NATO ittifak güçlerinden daha fazla askeri yardım almak içindi. Avrupa Birliği o seneden itibaren Kolombiya için yıllık 154 milyon dolarlık bir yardım paketini onayladı. Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez Eylül 2005'te şöyle uyarıyordu: “Aldığımız bir askeri istihbarata göre NATO'nun Venezüella'yı işgal etmek için bir hazırlık içinde olduğunu tespit ettik ve bu işgale karşı kendimizi hazırlamaktayız.' ve planın iceriğini şöyle detaylandırdı: ’Plan Balboa isimli askeri hazırlık, ABD ve NATO askeri birliklerinden oluşan, bir İspanya hava üssünden harekete geçecek hava, deniz ve kara güçlerinin ani saldırısı biçiminde olacak.(18) Ayrıca Venezüella'nın kuzeybatı sahillerindeki Hollanda'ya ait Curacao adasında konuşlanan ABD birlikleri de operasyon planına dahil edilmişti. Bir sonraki yılın ilkbaharındaki bir rapora göre; “ABD, NATO üyeleri ve kıtadaki Küba ve Venezüella hariç -ki bu iki ülke bu güç gösterisinin potansiyel hedefleridir- diğer ülkelerin katılımıyla Karayiplerde bazı askeri tatbikatlar gerçekleşiyor,“ denildi ve hemen ardından da “Mayıs 23 ile Haziran 15 arasında Curacao ve Guadeloupe'de (Ekvator takımadaları) gerçekleşecek olan Birleşik Karayip Aslanları adlı tatbikatlara ABD, Hollanda, Belçika, Kanada ve Fransa'dan yaklaşık 4000 asker katılacak,“ (19) diye eklendi. KOLOMBİYA KARŞI-AYAKLANMA SAVAŞI: GÜNEY ASYA VE ORTA AMERİKA İÇİN MODEL Diğer taraftan, ABD geçtiğimiz birkaç yılda, aynı zamanda Kolombiya ordusunu, Güney Asya'da, Plan Kolombiyanın uyuşturucuya karşı savaş bileşenini sözde taklit etmek için Afganistan'daki savaş için seferber etti. Nisan 2007'de Washington, Afganistan'a, uyuşturucu ekimiyle mücadele görünüşü altındaki karşı-ayaklanmacı Kolombiya modelinin uygulanışını denetlemek üzere Kolombiya büyükelçisi William Wood'u transfer etti. İki yıl sonra Afganistan, dünyadaki illegal afyon üretiminin yüzde 90'ının gerçekleştiği ülke haline geldi. Bangladeşli bir analistçiye göre; 2003 şemasına göre, uyuşturucu trafiği, petrol ve silah ticaretinden sonra nakit anlamında dünyanın en büyük üçüncü küresel ürünü haline gelmiş durumda. Afganistan ve Kolombiya, kârlı kayıtdışı ekonomileri besleyen dünyadaki en büyük uyuşturucu üreten ülkeler, bu ülkeler ağır bir şekilde militarize olmuş durumdalar ve uyuşturucu trafiği koruma altındadır. CIA'in hem Latin Amerika hem de Asya'da bu uyuşturucu ilişkilerinin gelişiminde ana rolü oynadığına dair çok fazla kayıt var. NATO narkotik yayılmanın ve kriminal faaliyetlerin suç ortağı haline dönüşmüş bir kurumdur. Afyon üretimi gerçekten azalmadı: bütün veriler onun yükseldiğini gösteriyor. Bütün bunlar, birçok medya kuruluşunun da onayladığı gibi NATO'nun gözü önünde oluyor.(20) Afganistan ve Kolombiya arasındaki duraklar Kosova (boşuna Balkanların Kolombiyası denmiyor) ve giderek artan bir şekilde Irak'tır. Bu projeyi bilmemezlikten gelmek imkansızdır. İronik bir şekilde yukarıdaki tartışmayı doğrularcasına iki yıl önce BBC Haberleri şöyle bildiriyordu: “ABD Kolombiya'da öğrendiği derslerden bazılarının Afganistan'da uygulanabileceğinden umutlu...“ (21) Geçenlerde ABD Birleşik Askeri Güçler şefi Amiral Michael Mullin Kolombiya'yı ziyaret etti ve “iki ülke arasındaki askeri-askeri ilişkiler fevkalade güçlüdür. Onlarla devam etmeye ihtiyacımız var, gerçekten gözle görülür başarılar kazandılar,“(22) dedi. 2009 Mart ayındaysa Kolombiya, Brezilya, Şili, Peru ve Meksika'yı ziyaret etti. Döner dönmez yaptığı açıklamalarda öne çıkan iki nokta olarak “ABD ordusu, Meksika'ya uyuşturucu kartellerine karşı verdiği ölümcül savaşta Irak ve Afganistan'da militan ağlarına karşı kullandığımız bazı karşı-ayaklanma taktikleriyle yardım etmeye hazırdır,“(23) dedi ve “Plan Kolombiya yardım paketi Pakistan ve Afganistan için ’bütünlüklü' bir model olabilir“ (24) diye ekledi. Irak, Afganistan ve Pakistan'daki savaşlar için ABD Merkez Komandosu şefi David Petraeus'un planları üzerine öne çıkan bir raporda şöyle yazıyordu: “Askeri görevliler aynı zamanda Afganistan ve Pakistan'daki militanlara karşı savaşta Washington'un Plan Kolombiya'sı gibi muhtemel bir model için Kolombiya ile ilişkileri geliştiriyorlar.“(25) Bu son rapordan yapılan başka bir alıntıya göre de: “ABD Afgan savaşı için Kolombiya'daki dersleri gözden geçiriyor. Afgan polisi zaten Kolombiyalı meslektaşlarıyla birlikte eğitim görmekte ve Bogota, uyuşturucu imhası ve mayın temizleme faaliyetlerine yardımcı olmak için Afganistan'a askeri birlikler göndermeyi tartışıyor.“(26) Afganistan'a ihraç edilen şey; geçtiğimiz sonbaharda Bogota'nin fakir gecekondu semtlerinden rastgele seçilen gençlerin toplu olarak katledilmesinden sorumlu 3 general ve farklı rütbelerden 22 askerin görevden alınmasıyla ortaya çıkan tiksindirici olaydır: “Bu gençler Bogota'nın bir gecekondusundan iş vaadiyle tuzağa düşürüldüler, sonra cesetleri, Venezüella sınırındaki bir toplu mezarda bulundu. İnsan hakları gruplarının raporlarına göre, askerler zaman zaman savaşta başarılı oldukları imajını yaratmak ve ödül alabilmek için kimsesiz insanları öldürüyorlar.“(27) İstifası istenen üç generalden birisi ’gerillalara karşı başarı ölçütü olarak ceset sayısını esas alan(28) ve sözüm ona en çok solcu gerilla öldüren birimlerin üyelerini terfi ettirmeyi teşvik eden(29) politikanın yaratıcısı general Marrio Montoya Uribe idi. Bir sonraki rapor ise iğrenç detaylar sunuyordu: “Ordu tarafından işlenen 1000'den fazla usulsüz öldürme olayı araştırılmakta. Masum insanları yerinden alıp götüren, daha sonra onları öldürüp düşman gücüymüş gibi giydiren düzinelerce olay var. Güvenlik güçlerine mensup yüzlerce kişinin bu olaylarda yer aldığı düşünülüyor.“ (30) Bir önceki raporu hatırlarsak, öldürülenlerin Venezüella yakınlarındaki toplu mezarlara gömüldüğünden bahsediyordu. Bu yıl Sri Lanka ordusu tarafından Tamil Kaplanlarının özgür alanlarına yönelik yapılan şiddetli operasyonlarla görünüşte 33 yıllık savaşın bittiği iddia edilirken, Kolombiya Hükümeti ve onun Amerikan ordusu destekçileri dünyada tek onyıllardır süren -ki 5. on yılında şu an- karşı-ayaklanmacı savaşı yeniden geliştiriyorlar. Bu savaş yoksullara, topraksızlara, her şeyden mahrum bırakılanlara ve büyük mülk sahiplerinin, işveren elitin, ABD eğitimli askeri yapılanmanın ve uyuşturucu mafyasının üst kesimlerinin ayrıcalıklarına ve istismarlarına karşı koyan herhangi birine karşı olagelmiştir ve bugün de öyledir. 9 yıl önce Plan Kolombiya bu savaşın bitiş aşaması olarak tanımlanmıştı. Şimdi ise, Kolombiya modeli Afganistan, Pakistan, Meksika ve diğer ülkeler için Washington tarafından açıkça bir prototip olarak tanımlandı. PLAN KOLOMBİYA: GÜNEY AMERİKA'NIN DİRİLİŞİNİN DİZGİNLENMESİ Plan Kolombiya, bugün ayrıca Güney Amerika, Orta Amerika ve Karayipler bölgesinde soğuk savaş sonrası neo-liberal dönem etkilerinin yarattığı hoşnutsuzluk eğiliminin artışını bastırmak için askeri bir strateji olarak geliştiriliyor. ABD ve Batı Kolombiya rejimini ve onun ürkütücü savaş makinesini komşuları Ekvator, Venezüella ve bütün And bölgesine gözdağı vermek için kullanıyor. Panama'ya olan sınırıyla Kolombiya aynı zamanda Honduras, Nikaragua, El Salvador gibi Orta Amerika uluslarına yönelik olası saldırıların hareket noktası olarak ta önemli konumda. Geçen 1.5 yıllık kronoji, Washington'daki sponsorların Kolombiya için nasıl öne çıkan bir rolü düşündüklerini göstermeye yeter. Ocak 2008'de Venezüella Devlet Başkanı Chavez, ABD ve onun Kolombiyalı işbirlikçilerinin, Kolombiya'da barış istemediklerini, çünkü bunun binlerce askeri, CIA'i, askeri üsleri, casus uçakları ve kim bilir başka neleri orada tutmak ve Venezüella'ya karşı operasyonları geliştirmek için mükemmel bir bahane olduğunu söyledi ve şöyle ekledi: “Kolombiya Hükümetini, komplo kurmaktan, ABD'nin bir piyonu olarak davranmaktan ve Venezüella'ya karşı askeri provakasyon tertiplemekten dolayı suçluyorum.“ (31) 1 Mart 2008'de Kolombiya Ekvator topraklarına yönelik bir saldırı düzenledi ve içlerinde FARC'ın ikinci lideri konumunda olan Raul Reyes ile birlikte 24 gerillayı katletti. ’Kolombiya resmi makamları, ABD istihbaratının gerilla saldırılarına destek olduğunu söylüyor' başlıklı makalede, Ekvator hava kuvvetlerinin, Kolombiya devleti tarafından ABD'nin Irak'ta kullandığına benzer 500 poundluk (yaklaşık 230 kg) 10 adet bomba kullanıldığını ve bu bombaların Kolombiya uçakları ile taşınamayacağını ortaya çıkardığı ifade ediliyor. “Ekvator yetkili makamları ayrıca Kolombiya'nın bombalı saldırısından birkaç saat önce bir HC-130 tipi askeri savaş uçağının Ekvator'un güneybatısında bulunan Manta'daki ABD hava üssünden havalandığını ekliyorlar.“ (32) Venezüella, Ekvator sınırları içerisinde gerçekleşen bu silahlı saldırının çok daha geniş kapsamlı bir saldırı planının parçası olmasından endişe ettiğinden 9000 dolayındaki askeri birliği Kolombiya sınırına doğru harekete geçirdi. Saldırının olduğu gün Venezüella devlet başkanı Chavez, Kolombiyalı meslektaşını ’sakın aynı şeyi burada yapmayı düşünme, çünkü bunun çok ciddi sonuçları olur, bu bir savaş sebebidir' sözleriyle uyardı.(33) Ekvator devlet başkanı Rafael Correa, saldırıdan sonra ve daha sonrasında bu bombalamada bir Ekvator vatandaşının öldürüldüğü ortaya çıkınca Kolombiya ile diplomatik ilişkileri kesti, ileride ortaya çıkabilecek sonuçlarla ilgili Kolombiya'yı uyardı. 6 Mart tarihinde, Venezüella genel alarm durumu ilan etti ve Kolombiya sınırına 10 adet tabur, çok sayıda tank ve uçak sevkiyatı yaptı. ABD devlet başkanı Bush, gazetecilere “Amerika Kolombiya'nın yanında yer almaya devam edecektir,“ şeklinde demeç verdi.(34) Üç hafta sonra Ekvator, Kolombiya ile olan sınır boyunca elektronik takip mekanizması yerleştirilip buradaki askeri gücün arttırılacağını açıkladı. Başkan Correa, ülkesinin toprakları üzerinde bir daha asla yabancı bir saldırıya izin vermeyeceğinin altını çizdi.(35) ABD ORDUSU: IRAK'TAN SONRA, LATİN AMERİKA 2008 Nisan'ında ABD Hava Kuvvetleri Güney operasyonları direktörü Albay Jim Russell, Irak'tan çekilen birliklerin Güney ve Orta Amerika ile Karibik bölgesinde bulunan Pentagon'un Güney Komandosu'nda yeniden konuşlandırılacağını açıkladı. Aynı zamanda ’biz, ileriye doğru hareket ettikçe bölgeye yönelik ilgideki değişimi daha fazla göreceğimizi düşünüyoruz' şeklinde sözlerine devam etti. “Biz, problemleri tam olarak Orta Amerika'nın girişinde görüyoruz. Burası bizim güney sınırımızın giriş-çıkış kapısıdır.“ (36) ABD deniz kuvvetleri, Pentagon'un Güney Komandosu'nun olduğu Güney ve Orta Amerika ile Karibik bölgesini kuşatan 4. filoyu, 1950 yılında 2. Dünya Savaşı'ndan sonra tasfiye edilmesinin ardından 12 Temmuz 2008'de bu bölgede yeniden konuşlandırdı. 2009 yılının başlarında Güney Komandosu şefi Amiral James Stavridis NATO Müttefik Genel Kurmayı ve Pentagon'un Avrupa Komandosu'nun başı oldu. NATO'nun en üst düzeydeki askeri komutanlarından üçü -Stavridisi, selefleri Bantz John Craddocck ve Wesley Clark- bu pozisyona Güney Komandosu'nun başı olduktan sonra getirilmişlerdi. Mayıs 2008'de, bu hafta neler olduğu açıkça önceden tahmin edileceği üzere, Venezüella Kolombiya'yı Venezüella'nın kuzeybatı sınırına yakın olan La Guajira'da yeni bir ABD askeri üssüne izin vermemesi konusunda uyardı. Venezüella başkan yardımcısı, “Kolombiya hükümetinin La Guajira'yı ABD emperyalizmine teslim etmesine izin vermeyeceğiz. Kolombiya, bize yönelik bir savaş tehdidi yaratıyor,“ dedi.(37) Bir haftadan daha kısa bir süre sonra, Hollanda Antilleri'nden havalanan bir ABD savaş uçağı Venezüella hava sahasına girdi. Venezüella hükümeti, ABD'yi Orchila Adası'ndaki askeri üs üzerinde casusluk yapmakla suçladı ve ABD'nin Venezüella'nın bu tür davetsiz misafirleri tespit etmekteki yeterliliğini ve eğer uçak diğer bir Karibik adası olan Curasao'ya dönmeseydi Venezüella hava kuvvetlerinin bu uçağı durdurmak için ne kadar hazırlıklı olduğunu test etmek için organize ettiğini açıkladı.(38) Savunma Bakanı Gustavo Rangel, ’bu ülkemize müdahale etmek için yaptıkları bir dizi provokasyonun en son adımıdır' şeklinde açıklamada bulundu.(39) Eylül ayında, Bolivya'daki bir yerleşim yeri olan Pando'da ayrılıkçıların organize ettiği kanlı bir tuzakta sekiz kişi öldürüldü. Bolivya hükümeti, daha önce de Bosna ve Kosova'daki ayrılıkçıların artan şiddetini desteklemiş olan ABD büyükelçisi Philip Goldberg'i ülkeden sınırdışı etti. Silahlı Kuvvetler'in başı General Luis Trigo, Bolivya Silahlı Kuvvetlerinin, radikal grupların hiçbir eylemine ve ülkenin içişlerine yapılacak herhangi bir yabancı müdahaleye izin vermeyeceğinin altını çizdi.(40) 2008 yılının sonuna doğru Bolivya hükümeti, ABD Uyuşturucu ile Mücadele Bürosu (DEA)nun görevlilerini sınırdışı etti ve uyuşturucu operasyonlarında kullanılmak üzere Rus yapımı helikopterler alma planlarını açıkladı. Şu an Bolivya devlet başkanı Evo Morales, ’ABD emperyalizminin Güney Komandosu dolayımında Honduras'taki darbeyi organize ettiğine dair ilk elden bilgiye sahibim' demektedir.(41) 2008 Kasım'ında Ekvator, CIA'yi kendi ordusuna sızmakla ve geçen Mart ayındaki ülke topraklarına yapılan Kolombiya saldırısının bilgisine önceden sahip olmakla suçladı. Savunma bakanı Javier Ponce, gazetelere “CIA, Angostura'da neler olduğunun tüm bilgisine sahipti,“ dedi.(42) Bu arada Kolombiya Savunma Bakanı Santos, ülkesinin saldırgan tavrını bu sefer Rusya'yı hedef alarak sürdürüyordu. Tamamen Washington'un ve onun ordusunun bir ürünü olan Santos şöyle diyordu: “16.000 adet nükleer bombaya sahip Rusya, dünyanın kilit oyuncusu olmak için büyük bir istek duyuyor. Ancak Rusya'nın bölgedeki varlığı, Soğuk Savaş yıllarına geri dönüşe neden olacaktır.“ (43) Santos, özellikle Rusya ve Venezüella'nın Karayipler'de yaptığı deniz tatbikatlarını, Rusya'nın Caracas'a ileri teknikli silahlar, savaş uçakları ve denizaltılar temin ettiği, Latin Amerika ülkeleri arasında- Bolivya, Ekvator, Arjantin ve Nikaragua'yı da kapsayan- kendi silahlı kuvvetleri üzerindeki geleneksel ABD ağırlığını dengelemek için Rusya ile gelişen askeri bağlar konusundaki genel eğilimi ve bu ülkelerin kendilerini ABD'ye ve diğer saldırılara karşı savunmayı başarabilecekleri gerçeğini kastediyordu. Santos ve onun ABD'li sponsorlarının korkusu ise neredeyse 200 yıllık Monroe Doktrini'nin açık bir şekilde sona erişidir. Bu yılın Mart ayında Venezüella devlet başkanı Chavez, Kolombiya Savunma Bakanı Santos'u hem bölgesel istikrar hem de bölgedeki ülkelerin her birinin egemenliği ve istikrarı açısından bir tehdit olarak tanımladı ve Santos'un geçen sene Ekvator'a düzenlenen saldırı konusunda yaptığı savunmaya istinaden uluslararası hukuk karşısında bir kez daha saygısızlık yaptığını belirtti.(44) Santos'un komşu ülkelerde varolduğunu iddia ettiği gerilla kamplarına saldırmaya devam etme niyetini tekrarlaması üzerine Chavez'den birkaç gün sonra şu cevap geldi: “Kolombiya Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılacak bir provokasyon veya Venezüella'nın egemenliğinin ihlali durumunda, Sukhoi savaş uçaklarının ve tanklarının saldırıya geçmeleri emrini vereceğim. Hiç kimsenin Venezüella'ya ve onun egemenliğine karşı saygısızlık yapmasına izin vermeyeceğim.“(45) Geçen sürede, Pentagon Venezüella'nın doğudaki komşusu Guyana'nın silahlı kuvvetlerini hem kendi ülkesinde hem de ABD'de eğitimden geçirdi. Karibiklerdeki Fransız ve Hollanda adalarının askeri amaçlar için kullanımı daha önceden gözden geçirilmişti. Ricardo Martinelli'nin Panama başkanlığına seçilmesi ile birlikte bu ülke yeniden bir ABD kolonisi haline gelmiş ve Venezüella'yı çevreleyen ağ daraltılmış oldu. Ekvator, ABD ile Manta'daki askeri üssün kullanımını öngören anlaşmayı yenilemeyi reddetti ve böylece Washington bu ay itibariyle orada üslenme haklarını kaybetmiş oldu. Kolombiya devlet başkanı Uribe tarafından geçen hafta konuyla ilgili yapılan açıklamada Uribe'nin Pentagon'a beş adet daha askeri üssün -üç adet hava üssü ve iki adet deniz üssü- iznini vermesi, başkan Chavez'in bu gidişi “bize karşı bir tehdit unsuru“ diye tanımlamasını ve “Venezüella'yı askeri üslerle kuşatıyorlar“ şeklindeki ifadesini haklı çıkarttı.(46) Honduras devlet başkanı Manuel Zelaya'nın 28 Haziran'da Amerikalar Okulu'nda eğitim görmüş komandolar tarafından iktidardan düşürülmesinden bu yana Latin Amerika'da ve dünya çapında, bir anormallik ve çağdışılıktan öte yakın gelecekte başka ülkeler için de bir emsal olma anlamında alarma geçme durumu yaratmıştır. Irak'la karşılaştırıldığında beş yıl boyunca ikincil önem verilen Afganistan'daki askeri operasyonlar, Bush'un başkanlığının son aylarında ve yeni başkanın ilk yedi ayında olduğu gibi dünyadaki en büyük savaş seviyesine tırmandırılmış durumdadır, 1989'daki Panama'nın işgalinden bu yana askıya alınan Latin Amerika'ya yönelik direkt ABD askeri saldırı planlarının yeniden gündeme getirilmesinin kararlaştırılması muhtemeldir. N O T L A R [*] Global Research (23 Temmuz 2009) web sitesindeki İngilizce orijinalinden Canan Ateş tarafından çevrilmiştir. 1) Russia Today, January 18, 2009 2) Ibid 3) STRATFOR, January 14, 2000 4) Part atışı, eski İranlı bir halk olan Partlar tarafından uygulanan ünlü bir savaş taktiğidir. Hafif bir atın üstüne binmiş Partlı okçular, dörtnala giderken kendini takip eden düşmana sahte bir geri çekilme hareketi yaparlardı ve sonra vücudunu geri çevirip yayla oku fırlatırlardı. Elinde yay olduğu için ve o dönemde daha üzengi keşfedilmediği için bu hareketi yapabilmek büyük beceri gerektiriyordu. 5) Ottawa Citizen, September 6, 2000 6) Inter Press Service, December 21, 2000 7) United Press International, April 11, 2000 8) Tampa Bay Times, July 12, 2008 9) Ibid 10) Associated Press, May 24, 2007 11) Associated Press, March 10, 2007 12) Xinhua News Agency, February 18, 2007 13) Xinhua News Agency, December 16, 2006 14) Xinhua News Agency, December 27, 2006 15) Xinhua News Agency, January 20, 2006 16) U.S. Department of Defense, February 1, 2007 17) Reuters, January 29, 2007 18) Australian Associated Press, September 4, 2005 19) Prensa Latina, April 10, 2006 20) The Daily Star, November 24, 2007 21) BBC News, July 8, 2007 22) Agence France-Presse, January 17, 2008 23) Reuters, March 6, 2009 24) Reuters, March 5, 2009 25) Reuters, October 16, 2008 26) Ibid 27) Radio Netherlands, October 30, 2008 28) Russia Today, January 18, 2009 29) Trend News Agency, November 4, 2008 30) Russia Today, January 18, 2009 31) Reuters, January 25, 2008 32) Focus News Agency, March 24, 2008 33) Associated Press, March 1, 2008 34) Reuters, March 4, 2008 35) Associated Press, April 22, 2008 36) Stars and Stripes, April 27, 2008 37) Associated Press, May 15, 2008 38) Bloomberg News, May 21, 2008 39) Reuters, May 19, 2008 40) Xinhua News Agency, September 13, 2008 41) Agence France-Presse, July 22, 2009 42) Reuters, October 30, 2008 43) Russian Information Agency Novosti, October 4, 2008 44) Trend News Agency, March 4, 2009 45) Russian Information Agency Novosti, March 9, 2009 46) Associated Press, July 21, 2009

80 yildan beri kurdistanda cinayet isleyen kahpe türk ordusu Er veya gec kutsal topraklardan def olup gideckler sahte kerdeslik yalanlari ile kurd halkini uyutmayi amacliyan türk irkci fasit neo kemalist piclerine karsi Said Rizalarin Seyh Saidlerin intikami mutlaka alinacaktir

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.