Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 26 September 2008

Apo alcagi yine döktürmü$; Atatürkü Kürtlere sevdirmeye cali$iyor. Ne kadar adi bir adam... Hic bir lider, kendi canini kurtarmak icin halkinin soykirimci generalini halkina sevdirmeye cali$maz. Atatürk aslinda öyle degilmi$ de, ba$kalari onu siki$tirmi$ da, yoksa Atatürk Kürtlerle ittifak kuracakmi$ ama engellemi$ler de vesaire vesaire. Yalandir, tarti$maya bile degmez. Ya$anmi$ bir tarihi degi$tirmeye kimsenin gücü yetmez.
Tabi ne mal oldugu aciga cikinca Kürtlerin dini duygularini sömürmeye cali$iyor. Iddia ediyorum ki, Abdullah Öcalan cok acik bir din kar$itidir, Islam dü$manidir. Bunu her mahekemde, Kürt halkinin huzurunda ispatlayabilirim. Görü$me notlarinin tek i$levi Kürt partisini ve Kürt halkini bo$ ve önemsiz gündemlerle me$gul etmektir. Ayni zamanda Türk ordusu ülkemizi bombalamaktadir, Kürtlerin tüm kurtulu$ ve bagimsizlik umutlarini yok etmek icin sava$ yürütmektedir. Gerillalar da bu namusuz alcagin gevezelikleriyle me$gul edilmektedir. En basit, en temel bir askeri görevlerini bile yerine getirmemektedirler.
Vatani birakmi$lar, halki birakmi$lar, "Önder Apoya özgürlük kongresi" yapiyorlar.
Ne diyor genel olarak $erefsiz Apo, milliyetcilik kötüdür Kürtler milliyetcilik yapmasin, herkes kendi milliyetciligini dayatirsa bilmem sava$ olur. Gerceklik ortada: zaten Türkler kendi milliyetciligini dayatiyor ve Kürtlere kar$i bu temelde sava$iyor...
Ba$ka ne diyor, dincilik kötü Kürtler dincilik yapmasin, ama ayni zamanda $imdi picligini gizlemek icin ben $öyle Islama ve Müslümanlara saygiliyim diyor. Hicte saygili degildir, Iblis kadar bile saygisi yoktur. Kimseye ve hicbir$eye saygisi yoktur.

Yani Kürtcülük kötü, dincilik kötü, tek dogrusu benim söyledigim demokratik cumhuriyet cizgisidir, bunun icin cati partisi kurulsun herkes bu catida birle$sin felan. Ne kadar adi bir adam, adam degil aslinda, erkek adini ta$iyan bir orospudur. Onurdan söz ediyor, adam onurunu satmi$ ben onurluyum diyor. Kürt halkina soykirim emrini veren General Atatürkü övüyor, sevdirmeye cali$iyor, sadece bu gerceklik onun büyük namussuzlugunu göstermeye yeterdir.

Ner yapacaksin böyle bir $erefsizoglu$erefsizi?
Yazik Kürtlere...

Suleyman (not verified)

Fri, 09/26/2008 - 21:20

Biraz once isbirlikci Kurt ´liderler´i bu halki BASSIZ birakmislardir. Bizde bu ihanete karsi su slogani hayata gecirelim. CAG DEMOKRATIK KOLLEKTIF LIDERLIK CAGI´dir. BIZ KOYUN SURUSU DEGILIZKI COBANIMIZ OLSUN! Biz Kurtler hem kendimizi kurtarabilme sinavini basariyla verdik (Guney Kurdistan´da 1991 yilinda Kurt Halkinin Onderliksiz Bir Inisiyatfle Iktidari Saddam´in ordusundan geri aldigi gibi). Biz kendi kendimizi yonetecek kabiliyet ve bilince de sahibiz.

نەناسراو (not verified)

Fri, 09/26/2008 - 21:21

Öcalan yeni hücre cezası istendiğini belirterek, “Yeni hücre cezası istediler, 10 günlük hücre cezası tebliğ ettiler, yakında onun uygulamasına geçebilirler. Yaptığım değerlendirmelerden dolayı sözde talimat vermişim. Hayır, ben talimat vermedim. Ayrıca idareyle bir tartışmam oldu, ondan dolayı da bir ceza verebilirler. Sağlığıma ilişkin bazı şeyler var. Yaşa bağlı prostat diyorlar. Bana bir ilaç verdiler. Onu kullanıyorum ancak idrar yollarımda hareketlilik var“ dedi. DTP'ye kapatma davasına ilişkin “Anayasal bir yargı süreci var. DTP kapatıladabilir, bilemiyorum“ diyen Öcalan, şu ifadeleri kullandı: “Ama önemli olan demokratik siyasetin geliştirilmesidir. Bu konuları daha sonra detaylı tartışılır. Demokratik Toplum Kongresi yapılmış, burada alınan kararlar önemlidir. Çalışmaların Kongre eksenli tek çatı altında yürütülmesi, çalışmaları geliştirecektir.“ ’KAZAKİSTAN İÇİN NE İSTİYORSAN KÜRTLER İÇİN DE ONU İSTEYECEKSİN' Öcalan Kürtlerin anadil taleplerine de değinerek “Anadil önemlidir. Geçen gün gazetede dikkatimi çeken bir yazı vardı. Namık Kemal Zeybek, kendisi bakanlık da yapmış biridir. Kazakistan için, Kazakistan'da kullanılan tüm dillerin ve Türkçenin her lehçesi için ayrı ayrı eğitim yapılıp kültürünü yaşatmalıdır diyor. Biliyorsunuz kendisi bir Türk milliyetçisidir. Kazakistan için bunları söylendiğinde Türkiye için buna hayır denilemez. Kazakistan için neyi istiyorsan, kendin için neyi istiyorsan Kürtler içinde onu isteyeceksin. Bu önemlidir“ diye belirtti. AKP DİYARBAKIR ÜZERİNE PLANLAR YAPIYOR AKP'nin bölgedeki politikalarının teşhir edilmesinin önemli olduğunun altını çizen Öcalan, şöyle devam etti: “AKP, özellikle Diyarbakır üzerine planlar yapıyor. Bunları iyi görmek, iyi çözümlemek gerekiyor. Bu konuda Diyarbakır aydınlarına çok büyük görev düşüyor. AKP'nin Diyarbakır'da oynamak istediği oyunları halka iyi anlatmaları gerekir. Benim bu konudaki düşüncelerim halka iyi anlatılabilir, aydınlar bunları iyi tartışabilirler. Diyarbakır, Kerkük'ten bile daha önemlidir. AKP, Diyarbakır'ı, Kürtleri parayla kendisine bağlamaya çalışıyor. Bölgede holdinglerle, bazı ailelerle, mikro-makro kredilerle Kürtleri kendisine bağlamaya çalışıyor. Diyarbakır halkını bu konuda uyarıyorum. AKP'nin bu oyunlarına gelmesinler. Makro–mikro kredi kullanabilirler. Ama ideolojik olarak onlara bağlı olunmamalı.“ KÜRTLER AÇLIKTAN ÖLSE BİLE ONURLARINA SAHİP ÇIKAR “Biliyorum, Kürtler onurludur. Ben de öyleyim, burada da onu yapıyorum“ şeklinde sözlerini sürdüren Öcalan, “Irgatlık yaptım, yolma yaptım. Kürtlerin açlıktan ölseler bile onurlarına nasıl sahip çıktıklarını biliyorum. AKP, bölgeye dini siyasete alet ederek tarikatlarla girmeye çalışıyor. Bunlar sahte müslümandırlar. Müslümanlıkla alakaları yoktur“ dedi. GERÇEK MÜSLÜMANLIK HZ. MUHAMMED'İN ÖLÜMÜYLE SONA ERDİ Öcalan gerçek Müslümanlığın Hz. Muhammed'in ölümü ile sona erdiğini kaydetti. Öcalan bu konuda şunları söyledi: “Gerçek Müslümanlık Hz. Muhammed'in ölümüyle sona ermiştir. O'nun ölümünden sonra Müslümanlık iktidara alet edilmiştir. Bilindiği gibi Muaviye ile Hz. Muhammed'in torunları arasındaki mücadele bir iktidar mücadelesidir. Muaviye, Hz. Muhammed'in torunlarını öldürdü. Hz. Hasan'ın karısını da aldı. Aslında bu İslami bir mücadele değil bir iktidar mücadelesiydi. Bundan sonra artık Gerçek Müslümanlık, Ehli-beyt kalmamıştır. Ehli-beyt dönemindeki Müslümanlık yoktur. Harem kuruyorlar, kadını sömürüyorlar, bunlar kadın düşmanıdırlar, kadını çok kötü kullanıyorlar. Bunlar dinsizdirler. Benim gerçek İslamiyet'e çok büyük saygım vardır. Benim inançlı insanlara saygım sonsuzdur. Sasonlu Mele Abdullah ile çok görüştüm. Suriye'deydi, 80 yaşındaydı. Vefat etti, mezarı da ordadır. Mele Abdullah gibi Müslümanlar, gerçek müslümandırlar.“ LAİKLİĞİ YANLIŞ YORUMLUYORLAR Laikliği de değerlendiren Öcalan, “Yine laikiz diyorlar Ancak bunlar laikliği yanlış yorumluyorlar, iktidar amaçlı kullanıyorlar. Dünyadaki seküler anlamdaki laikliği kabul ediyorum. Biz de laikiz. Laiklik bağımsız düşünmektir“ diye kaydetti. İslamcı basının kendisine yönelik değerlendirmelerine dikkat çeken Öcalan, şöyle dedi: “İslamcı basın benim hakkımda ne diyor, bu önemlidir. AKP ve Fethullah Gülen onlar. Özellikle benim dine yaklaşımım üzerinden güya değerlendiriyorlar. Çünkü ben son savunmalarımda bu konuyu özellikle Tanrı kavramını çok daha derinlikli açtım. Benim bu değerlendirmelerimden kaynaklı kendimi yarı tanrılaştırdığımı iddia ediyorlar. Bazı çevreler benimle ilgili bir site de açmışlar herhalde. Buradan bana ilişkin değerlendirmeler yapıyorlarmış. Benim din karşıtı olduğumu iddia ediyor. Bunlar doğru değil.“ ULUSLAR TOPLULUĞU Öcalan son dönemlerde ulus-devlet kavramının yeniden gündemleştirildiğine işarat ederek şöyle devam etti: “Ayrıca son dönemlerde paşalar tarafından ulus-devlet kavramı yeniden gündemleştirilmeye başlandı. Bu öyle durduk yere değildir; bunlar benim savunmalarımı okumuşlar, benim geliştirdiğim ideolojik hamleye karşı kendilerince ideolojik tedbir geliştiriyorlar. Ben savunmalarımda ulus-devlet kavramını derinlikli çözümledim. Yeni bir ulus kavramı, demokratik ulus kavramını geliştirdim. Benim ulus kavramım, ulus-devlet kavramı değildir, demokratik ulustur. Benim demokratik ulus kavramımın üç temel ilkesi vardır; Demokratik kültür, demokratik siyaset ve barış, demokratik toplum. Benim ulus kavramım çok geniştir. Ulus'tan kastım demokratik uluslar topluluğudur. Buna benzer bir görüşü Zapatero da dile getirmişti. İspanya'da olduğu gibi uluslar topluğu geliştirilebilir. Ben Türkiye içinde Türkiye ulusları diyorum. Avrupa bu noktaya gelmiştir. Benim ulus kavramımda kadın da bir ulustur. Ana dil de demokratik ulusun bir unsurudur. Paşalar, benim bu ideolojik açılımlarımı engellemek için ulus-devleti yeniden gündeme getirdiler. Öyle durduk yere bir şey değildir. Ama başaramayacaklar, ben ideolojik açılımlar yapmaya devam edeceğim. Kendime bu konuda güveniyorum, bu gücüm de var.“ YENİ BİR ERGENEKON OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILIYOR Bu haftada da Ergenekonculara değinen Öcalan, “Benim Ergenekonla hiçbir ilişkim yok. Atilla Uğur, Emre Taner ayrı ayrı İmralı'da ilk dönemde benimle görüşmüşlerdi. Ben Emre Taner'i tanımıyordum“ diye belirtti. Öcalan, “Çok olgun biriydi, şaşırdım. Daha önce söylemiştim bana birlikte çözelim demişlerdi, onlara ’sizin gücünüz var mı?' demiştim. Çok iddialı konuşuyorlardı. Biz bu sorunu KDP YNK ve Amerika ile değil sizinle PKK ile çözelim diyorlardı. Bana konuşmaları olumlu geldi. Ben de onlara normal davrandım ama şimdiki durumları ortada. Güçlerinin olmadığı ortadadır. Benim sorguma katılan paşa cezaevinde ama ne için cezaevinde olduğunu bile bilmiyor“ şeklinde sözlerini sürdürdü. Öcalan, “Ben bunların Ergenekonla olan ilişkilerini açığa çıkartmaya, kanıtlamaya çalıştığım için bunun üzerinden bana yöneliyorlar“ diyerek Ergenekon'un aslında tasfiye edilmediğini vurguladı. Öcalan şu değerlendirmelerde bulundu: “Yeni bir Ergenekon oluşturulmaya çalışılıyor. Bazıları eski Ergenekon bazıları yeni Ergenekon. Aslında bunların hepsi birbirleriyle aynıdır. Aralarında bir iktidar savaşı var. Ergenekon'la yapmak istediklerini bir dönem Veli Küçük ile JİTEM üzerinden yaptılar. Şimdi ise yeni bir Ergenekon yaratmaya çalışıyorlar. Bunu AKP üzerinden yapıyorlar. Bunların hepsi Amerika'nın izniyle yapılan şeylerdir. Bunlar PKK ve Kürtler üzerindeki oyunlarını bazı şahıslar üzerinden yapmaya çalıştılar. Şemdin Sakık'a da, benim aleyhime kitaplar yazdırdılar. Bazı şahıslara da Almanya'da benim hakkımda yayınlar yaptırıyorlar. Bunları yapan, bunları yayınlatan aynı kaynaktır. Onların Ergenekon'u bunlardır. Aynı merkezden yönlendiriliyorlar. İşte bu merkezi iyi görmek, iyi analiz etmek gerekiyor.“ CUMHURİYET'İN İNŞASINA KÜRTLER NİYE KATILDI? Son dönemde üzerinde yoğunlaştığı önemli konular olduğuna dikkat çeken Öcalan “bu konular aslında cezaevindeki arkadaşlar tarafından derinlikli olarak incelenip araştırılabilir“ diye belirtti. Öcalan şöyle devam etti: “Tarihte Kürtler Cumhuriyetin inşasına çok aktif bir şekilde katıldılar. Bunu niye yaptılar? Bu bence çok önemli bir konu. Örneğin 1920'lerde Diyarbakır eşrafı, Diyarbakır'ın yerlileri Cumhuriyetin kurulmasına, Cumhuriyetin inşasına katıldılar. Hatta Mustafa Kemal'in Diyarbakır eşrafı ve bazı ailelerle yaptığı görüşmeler var. Onlara; “Kürdistan'ı istiyorsanız, Cumhuriyetin inşasına katılın, İngiliz oyunlarına gelmeyin“ demiştir. Diyarbakır eşrafı o dönem İngiliz oyunlarına gelmedi ve Cumhuriyetin inşasına katıldı. Bunları niye yaptı? Birlikte yaşayabilmek için yaptı. Bugün de Diyarbakır, Cumhuriyetin demokratikleşmesine katılabilir. Buna gücü de vardır. Diyarbakır birçok yetkin siyasetçi çıkarabilir. Ben Diyarbakır derken, Kürtler temelinde diyorum. Diyarbakır sadece Kürtlerin değil Ortadoğu'nun en önemli kentidir. Şimdi de demokratik cumhuriyetin inşası için bu ruh, yeniden canlandırılmalı. Bunun için diyalog yolu açılmalı. O dönem Koçgiri isyanı diyalogla çözülerek cumhuriyetin inşasına katkı sunuldu. Mustafa Kemal Kürtleri kazanmak için, Kürtlerle diyalogun önünü açmak için o dönem Silvan'a geliyor, Silvan'da kalıyor bir süre. Ve Silvan'dayken Diyarbakır'ın yerel kıyafetlerini giyiniyor. Hatta Silvan'da bir beyin kızıyla evlenmeyi dahi düşünüyor.“ YAHUDİ MİLLİYETÇİLİĞİ Öcalan Yahudi milliyetçiliğine de işaret ettiği değerlendirmelerinde, bir Yahudi düşmanı olmadığının da altını çizdi. Öcalan bu konuda şunları söyledi: “Anadolu Hıristiyanlarının, Ermenilerin sürülmesi ve katliamlarının arkasında Yahudi milliyetçiliği vardır. Yahudilerin İspanya'dan sürülmelerinin intikamını böyle aldılar. Anadolu'yu Hıristiyansızlaştırdılar. İsrail, Selanik, Amsterdam ve Londra merkezli bir yapı oluşturmaya çalıştılar. Mustafa Kemal'in etrafını kuşatarak hareket etmesine izin vermediler. Mustafa Kemal'in Kürtlerle kurduğu diyalogu istemeyen güçler, Mustafa Kemal'in etrafını saran güçler, ittihat terakkiciler bunu engellediler. Bu güçler, sahte Türkçülüğü de geliştirdiler. Türkiye'de geliştirilen bu milliyetçilik şimdi de Güney'de geliştirilmeye çalışılıyor. O dönem Türkiye'ye müdahale eden el şimdi de güneye müdahale ediyor. Bu eli iyi görmek gerekiyor. TÜRKÇÜLÜĞÜ GELİŞTİRENLER TÜRK DEĞİL Aslında Türkçülüğü geliştiren bu güçlerin hiç biri de Türk değildirler. Ulus-devleti savunanlar da bunlardır. Tek bir kişi kalıncaya kadar da vazgeçmezler bundan. O da en son kafasına sıkar yine vazgeçmez. Mustafa Kemal'in etrafını saran güçler o günden bugüne kadar devam ediyor. Aslında bu çok daha eskidir. Bu ticaretle başlıyor. Yahudiler ticarette çok etkindiler. Ticaret, Sümerlerle başlıyor. Fenikeliler ve Asurların da ticarette çok etkileri olmuştur. İtalyanların da etkisi var. Osmanlılar bile bunların elinde oyuncaktı. 1550'ler ve 1560'lardan başlayarak bu hâkimiyetlerini yoğun bir şekilde arttırdılar. Bütün maliyeyi ellerine geçirmişlerdi. Koca Kanuni de bunların elinde kuş kadardı. Hürrem Sultan'ı biliniyor, Yahudidir. Sarı Selim Hürrem Sultan'ın oğludur. Ona Yahudi oğlu diyorlardı. Ben bunları söylerken Yahudi düşmanlığı yaptığımdan değil, anti semitist olduğumdan da değil, gerçekleri ortaya koyuyorum. Ben öyle Ahmedinecad gibi kol kola girmem Yahudi düşmanlığı yapmam. Yahudilerin Siyonizm düşüncesi ile İran'da Şia, Araplar'da Baas, Türkiye'de CHP düşüncesi benzerdir. Onlar da bu anlamda kendi Siyonizmlerini yaratmışlardır. Ama ben anti semitist de olmadım, Siyonist de olmadım. Bunlar üstün ırk düşüncesi ile hareket ediyorlar milliyetçilikleri de buna dayanıyor. Kendimi o tuzaklardan korudum. Yalçın Küçük Kemalisttir, belli bir çevrenin temsilcisidir, katıldığım bazı şeyleri dile getiriyor. Yalçın Küçük bazı şeyleri biliyor ve söylüyor. Bu nedenle onun bazı düşünceleri önemlidir. Yalçın Küçük'ün bana ve Kürtlere ilişkin değerlendirmeleri vardı. Bunlar önemli diyordu: KDP YNK ile mi yoksa Apo ile mi bu sorun çözülür diye sorduklarında bu sorun Apo ile çözülür diyordu. Bizim yaklaşımımızı kavramıştı. Fernand Braudel ’Yahudi milliyetçiliği Hitler ile başarılı oldu' demiştir. Ama burada da Hitler Yahudi ırkına yöneldi. Bu durum çok anlamlıdır. Doğrudur, Yahudi milliyetçiliği sadece Hitler ile başarılı olabilmiştir. İkinci Dünya Savaşı, bunun sonucudur. Filozof Nietzche, bu tehlikeyi daha önceden fark etmişti. Bunun sonucu felaket olur diye kıyamet koparmıştı. Ama uyarısı dikkate alınmamıştı.“ GÜNEY AMERİKA'NIN DENETİMİNDE Şimdi de bu politikalarını Türkiye'de AKP ile yürüttüklerini ifade eden Öcalan, “Diyarbakır'da, Bitlis'te belli bazı aileler, yine başka aileler ile bunu yapıyorlar. Bitlis'te kimi şirketler vasıtasıyla holdingler yaratarak, bölge ekonomisine hâkim olmaya çalışıyor. Hatta GAP bölgesinde bazı toprakları da satın almışlar“ dedi. “Kürtlerin ellerindeki toprakları satın almaya çalışarak, Kürtleri aç, yoksul, işsiz bırakarak kendilerine bağımlı hale getirme politikasını uyguluyorlar“ diyen Öcalan, “Ben olsam altı ayda GAP'la 10 milyon insanın işsizlik sorununu çözerim“ vurgusunu yaptı. Öcalan sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama devlet bunu bilerek yapmıyor. Güneyde devlet kurduracağız diyorlar ama kuracakları devlet Kuveyt gibi olacaktır. Güneyi de Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ekonomik olarak kendilerine bağlamışlar. Diyarbakır aydınları bu konuda dikkatli olmalı, duyarlı olmalıdır. Bunları etraflıca görüp, tartışıp, halka anlatmalıdırlar. Güney'deki oluşum da bu politikaların sonucudur. Bu da tehlikelidir. Güneydeki güçler tamamıyla Amerika'nın denetimindedir dikkatli olmak gerekir. Bunlar bu tehlikenin farkında değiller mi? Mesut Barzani kötüdür demiyorum. Tutarlı, yurtsever olursa kabul ederim ama Amerika'nın kontrolündedir. Ben bunu söylerken Barzani'yle bir şey yapılmayacağı anlamında söylemiyorum. Barzani ile görüşülebilir, ortaklaşa bir şeyler yapılabilir ama bu yönü de bilinerek, gözetilerek. Biz olmazsak bunlar bir gün bile yaşayamazlar. Bunu kendileri de söylüyorlar. Talabani defalarca bana bunu söyledi. Onlar da bunun farkındalar.“ KRİZİ YARATAN KAPİTAL SİSTEMDİR Kapitalist krizi de değerlendiren Öcalan, şu tespitlerde bulundu: “Ben kapitalizmle ilgili ’Dünya Sistemi' kitabından etkilendim. Bu kitaptaki değerlendirmelere ben de katılıyorum. Burada kapital sistemin aslında hep var olduğunu söylüyor. Nasıl vardı, ilk çağlarda burada tarım kapital sistemi vardı. Yani tarımın üstünlüğüne dayalı bir kapital sistemdi. Bu her çağda değişti. Kapital sistem kendini yeniledi. Bu günde yaşanan budur. Kapitalizmin Pazar olduğunu söylüyorlar. Yani kapitalizme ’Pazarlar Sistemi' diyorlar. Ama Kapitalizm, pazarın düşmanıdır. Serbest piyasalar diyorlar, kapitalizm serbest piyasanın düşmanıdır, karşıtıdır. Kapitalizm tekele dayalıdır. Colin ve Edward Hallett Carr, Kapitalizmin pazarı deldiğini söylüyorlar. Doğru söylüyorlar. Şimdi Amerika'daki ekonomik krizle ilgili 700 milyar dolar falan diyorlar, bu aslında daha fazladır, bir iki trilyon dolardır. Yıllardır bu parayı biriktiriyorlar. Bu para nereden geldi. Halkı aç bıraktılar, halktan çaldıkları paralar bunlar. Bu, pazar sonucunda oluşan bir para değildir. Nereden doğuyor, boşluktan doğuyor bu kadar büyük para. Kapitalizm, kapital sistem budur. İşte bu kapital sistemdir krizi yaratan. Marks'ın kapitalini aştım. Benim çözümlemelerim bunu net olarak gösteriyor. Ben bunların hepsini savunmalarımda derinlikli açtım. Benim burada dile getirdiğim düşüncelerim önemlidir, bunları iyi tartışmak gerekir.“ Son olarak çatı partisi konusunda, “Çatı Partisi demiştim. İlkeli olmak koşulu ile herkesle görüşülebilinir, herkesle ilişki kurulabilinir“ mesajını veren Öcalan, “Çözüme, demokratik siyaset, demokratik kültür ve demokratik barış ilkeleri ile ulaşılabilinir. Bu üç temel ilke ile hareket edilirse demokratik toplum, demokratik cumhuriyet gelişebilir. Demokratik cumhuriyet gelişirse Türkiye dünyanın en yaşanır ülkesi olacaktır. Bunu iyi görmek ve bunu için mücadele etmek gerekiyor. Benim burada söylediğim ve daha önce de yaptığım çözümlemeler var. Bunlar iyi okunmalı ve iyi tartışılmalıdır. Yoksa yeni Hizbullahlar gelişebilir“ dedi. Öcalan “Herkese, Kadınlara ve cezaevindekilere selamlarımı sunuyorum“ diyerek sözlerini noktaladi

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.