Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 26 September 2008

Bir ayı aşkındır, “Devrimci Demokratlar“ın bazıları, katlinin yıldönümü nedeniyle Mehmet Oruç'u anan kimi arkadaşları eleştiriyor, hatta suçluyorlar. Eleştiri ve suçlama sahipleri, gerek KİP 2. Kongresi'nde ve gerekse de YEKBÛN Kongresi'nde bu cinayeti mahkum ettiklerine dair kararları da hatırlatarak, bu anma yazılarının, “Devrimci Demokratlar“ın 30 yıl sonra yeniden toparlandığı bir döneme denk getirilmesini kötü niyetli ve maksatlı“ buluyorlar.
Kürt ulusal hareketinde iç çatışmaların ve örgüt-içi politik cinayetlerin bütün hızıyla güncelliğini koruduğu bir ortamda, böylesi bir cinayetle şehit düşen bir arkadaşı anmak, niye “Kabuk bağlamakta olan bir yarayı kaşımak“ olsun? Hele de Mehmet Oruç cinayetini işletenin, anlayışının veya ruhunun değil, bizzat kendisinin fiilen işbaşında olduğu ve aynı minval üzere “iş“leri gerçekleştirme çabalarına devam ettiği bir ortamda, bu anma “suç“ mudur yoksa görev midir?
Bu yazımda, somut bazı veri ve olaylarla bu durumu irdelemeye çalışacağım.
****
Mehmet Oruç, Mahmut Çıkman önderliğindeki bir gurup arkadaşıyla beraber, 1979'da, KİP/DDKD hareketinden ayrılmıştı. Mehmet Oruç, 18 Ağustos 1979'da Diyarbakır'ın Ofis semtinde, içlerinde Mahmut Çıkman'ın da bulunduğu bir gurup arkadaşıyla beraber dolaşırken, eski yoldaşlarının organize bir saldırısına uğrayarak öldürüldü.
KİP/DDKD hareketinin, cinayetle sonuçlanan bu organize saldırı ile ilgi bir kararı sözkonusu değildi. Cinayeti, o dönemde KİP'in (Kürdistan İşçi Partisi) Polit Büro üyelerinden birinin kendi başına organize ettiği anlaşılmış, ancak KİP, olayı resmi olarak soruşturmadığı gibi, sözkonusu kişiyi de cezalandırmayarak olayı zımnen de olsa onaylamıştı. Bunun içindir ki, Nezir Cibo'nun konuyla ilgili 8.12.2005 tarihli eleştiriyel yazısı üzerine (http://www.kurdinfo.com/nivis/m_oruc_hemu.htm),
cinayetin işlendiği dönemin bir yetkilisi olarak, kendimi de cinayetin politik sorumlululuğuna ortak eden “Bütün Cinayetler Kahpedir! Mehmet Oruc'unki Daha Bir...“ başlıklı bir yazı yazmıştı(http://www.kurdinfo.com/nivis/sait44.htm). Bu yazım, neredeyse “devrimci demokratım“ diyen herkes tarafından suskunlukla geçiştirilen ibretlik bir olaya/tartışmaya neden oldu. Politik yaşamı kışkırtıcılıkla geçen ve bu niteliği sadece “Devrimci Demokratlar“ca değil, Kuzey'de tüm Kürt hareketince bilinen biri, herkesin gözünün içine baka baka aşağıdaki yalanı, 17.12.2005 tarihinde, “Devrimci Demokratlar“ın sitesi olarak bilinen Kurdinfo'da “Yakin Tarihimizin Doğru Bilinmesini Bir Zorunluluk Olarak Görüyorum“ başlığıyla yayınladı:
“Değerli Kurdinfo Yetkilileri;
Sayfanizda M.ORUC' un anilmasiyla ilgili kaleme alinan bir yazida şahsim ima edilerek cok ağir ithamlarda bulunulmuştur. Bu iddialar yillar once olayin ardindan da ileriye sürülmüş üzerimde o zamanda spekulasyonlarlar yapilmişti, yıllar sonra bir kez daha konu bir tiyatrocu becerisiyle pusucu , firsatci bir yaklaşimla ele alinarak istismar edilmsi utanc vericidir.
Bu yazida ileriye sürülen yanlis bilgilerle şahsim kasitli ve seviyesiz bir tarzla cok agir bir zan altinda sokulmak istenmektedir. Bu girişim gerçekten ibret verici ve vahim bir durum.. Ismim üzerinde sikca yapilan spekulasyonlarin bir benzeri ve tekrari olan bu girişimi siddetle kiniyorum . Bu muhtevada olan bir yaziyi yayinladiginiz içinde sizlere duyarli davranmadiğinizi hatirlatmak istiyorum.
Ben içinde yer aldigim 1970 yillarindaki eylemler ve sonrasi gerek OZEL gerekse POLITIK yaşamim boyunca düşünceleri ne olursa olsun hiç bir insanin korkutulmasi, yaralanmasi veya öldürülmesi için ne karar almiş ne uygulamis nede uygulanmasi icin her hangi bir kimseye talimat vermediğimi böyle bir kararin alindiği herhangi bir organdada bulunmadiğimi bu vesileyle burda bir kez daha duyurmak istiyorum.
Iddia sahibininde insanlarin yasamina yönelik yaralama, imha etme veya tetikci kullanma gibi işlere bulaşmamis olmasinin vicdani huzuru icinde olmasini umuyorum .. Herkesten böyle bir aciklamayi yapmak zorunda birakildigim içinde özür diliyor, çalişmalarinizda başarilar diliyorum.“
(http://www.kurdinfo.com/nivis/zeruk01.htm)
“Devrimci Demokratlar“ ve ilgili tüm Kürt kamuoyu biliyor ki, yukarıdaki satırlar, tamamen, hem de kuyruklu yalanlardan oluşmaktadır.
Ancak ne yazıktır ki, yukarıda belirtilen bu bühtana, şimdilerde, ne Erdem Gencan ve Paşa Uzun'a yazı yetiştirmeye çalışan “Devrimci Demokratlar“dan; ne de ilgili konuya vakıf olan diğer Kürtler'den yazılı düzeyde bir itiraz veya tepki gelmemiştir. Buna karşın, “Devrimci Demokratlar“ın kimileri, bana gelip Memet Oruç cinayetini işleyen kimi şahısları kastederek, “Arkadaşlarımızı ’kahpe'likle suçlaman çok yanlış bir belirlemedir!“ demekten geri durmamışlardır.
Bu utanç verici durum, bununla da sınırlı kalmamıştır. Sözkonusu kişi, bu kuyruklu yalanları nedeniyle “Devrimci Demokratlar“ tarafından adeta ödüllendirilmiş; “Devrimci Demokratlar“ın, Avrupa'dakisi hariç, yeniden toparlanıp örgütlenme girişimi ile ilgili genel toplantılarının baş aktörlüğüne terfi ettirilmiştir. Bu aktör, “Devrimci Demokratlar“ın son kongresinde, salona girmeye bile tenezül etmeden, kongreyi otel lobisinden istediği gibi yönlendirmiş ve gerektiği zaman Kongre salonuna girip gidişata resmen ve alenen müdahale ederek, kongreyi tüm yönleriyle yönlendirip yönetmiştir. Anılan türden en bariz müdahale, Vildan Tanrıkulu'na ait bir “program tasarısı“nın görüşülmesi aşamasında gerçekleşmiş ve sözkonusu kişi söz alarak; “Şimdiye kadar size müdahale etmedim, ama şimdi yapmak zorundayım“ mealli sözleriyle anılan tasarının tartışılmasını dahi “radikal“ olduğu gerekçesiyle önlemiştir. Kongre çalışmalarında olduğu gibi yönetimde de herhangi bir görev üstlenmeye tenezül etmeyen aktörümüz, Kongre'de seçilen yönetimi ise büyük çapta kendi istediği gibi oluşturmuştur. Aynı kişinin hemen Kongre sonrasında “Devrimci Demokratlar“ın sözcüsü olarak belirlenen bir kişi ile beraber Güney Kürdistan'a geçip orada “Devrimci Demokratlar“ adına görüşmeler yapmaya teşebbüs ettiği ve bunun “Devrimci Demokratlar“ın kendi içinde de bazı problemlere neden olduğu biliniyor.
Sözkonusu kişi, “Devrimci Demokratlar“ın yeniden toparlanma süreci boyunca, örgütsel yönetim ve mücadelede, eski mafiatik anlayış ve pratiğini sürdürmüştür ve sürdürmektedir. “Devrimci Demokratlar“ın son kongresinin hemen öncesinde, bizzat şahsıma karşı organize edilmek istenen Memet Oruc'unkine benzer bir komplonun arkasında da aynı kişinin olduğunu düşünüyorum. Zira komployu “Devrimci Demokratlar“ın kararıyla ve onlar adına gerçekleştireceğini söyleyen ve o dönemde de “Devrimci Demokratlar“ın yürütme kurulu üyesi olan kişi, bazı başka örgüt yöneticilerinin araya girmesi üzerine, kendi örgüt yöneticilerine “Bu işi ’Devrimci Demokratlar' adına değil kendi adıma yapacaktım ve yapacağım da“ demiştir. Bu girişim ve itiraf, yukarıda sunulan ibretlik yazı sahibinin Avrupa'dan gelip Diyarbakır'da, sözkonusu itiraf sahibi kişiyle hemen hergün beraber olduğu bir zamanı izliyordu.
“Devrimci Demokratlar“ın o dönemdeki bazı yöneticileri, bu itirafı, hem bana hem de araya giren diğer kimi örgütlerin yöneticilerine anlattılar ve konuyla ilgili olarak da kamuoyuna bir açıklama yapacaklarına dair söz verdiler.
Ancak olaylar böyle gelişmedi; Kongre, yukarıda da bahsettiğim gibi sözkonusu “efe“nin etkinliğinde geçti ve bana komplo düzenlemek isteyen ve düzenleyeceğini söyleyen kişi, o Kongre'de, yine yürütme kurulu üyesi seçildi ve halen bu görevini Vildan Saim Tanrıkulu ve diğer kimi yöneticilerle birlikte “uyum ve başarı“ içinde sürdürüyor.
Tüm bu yazdıklarım, Memet Oruç cinayetine ilişkin bir dizi platformun resmi özür kararına rağmen, 30 yıl sonra da olsa “Devrimci Demokratlar“ ve ilgili Kürt kamuoyunun gözleri önünde oluyor ve anılan kararların inandırıcılığını da yok ediyor. Bu kararlara sahip çıkmak; laf yerine, dün ve bugün, bu türden suçları işeleyenlerle ve işleyeceklerle işbirliği yapmak veya onları görmezden gelmekle değil, onlara karşı açık, kararlı tavır almak; onları Kürt politik ve örgütsel yaşamından dışlamak ve silmekle mümkündür.
Dolayısıyla Erdem Gencan da Paşa Uzun da ve Memet Oruç olayı ile benzerlerini ananlar da haklıdır...
Kısacası, Memet Oruc'u daha bir anmanın tam zamanıdır...

Sait Aydoğmuş
24 Eylül 2008/Diyarbakır

نەناسراو (not verified)

Fri, 09/26/2008 - 09:03

Mehmed Oruc gibi yurtsever bir insani kariyerist nedenlerle katlederek, DDKD'liler siyasi cinayetlerin en sinsisini daha isin basindan beri isleyip, sonradan Kurdistani buyuk siyasi cinayetler arenasina donusturecek olan Ergenekoncu Ocalan´a cok iyi bir ornek teskil ettiler. Aynen Mustafa Kemal´in kurt ve ermenileri basarili soykirimlara ugratmis oldugunu ve kimsenin kilini bile kipirdatamadigini soyleyen Hitler´in bu tarihi soykirimlari ornek alarak, yahudileri toplu imha etme curetini kendisinde bulmasi gibi.. Birde bu DDKD geleneginden gelen bir kisim sozum ona siyasilerin, Kurdistanda OLUMLU - OLUMSUZ gelisen HERSEYE, ama herseye karsi kuma kadin itirazciligi gelistirme huylari cok ilginctir. Ne bir birlige yanasirlar ve nede kendileri bir birlik olabilirler. Aynen duvar onlerinde oturan dedikoducu kuma kadinlar gibi Diyarbekir kahvehanelerinde o orgut senin, bu orgut benim aksama kadar siyasi dedikoduculuk yaparlardi. Bakiyorum simdi de aynen eskiden yaptiklari ise koyulmuslar. Hicbir is yaptiklari yok, fakat hala eski dedikoduculuk mesleklerine devam etmekteler. Dedikoduculugun en vahim nedeni issizlik ve muhaceret oldugunu biliyoruz tabii. Degerli yurtsever Mehmet Oruc´un, Sait Aydogmus´un bellirtigi sekilde kallesce katledilisini Kurdistan halkina cok pahalliya mal oldugunu gorduk. Yakin tarihimizde en genis yanki uyandiran ve sonradan gelenlere de temel ornek teskil eden en ilk siyasi cinayetlerden birisiydi. Siddetle kiniyor ve lanetliyorum. Bu vesileyle de Mehmed Oruc´u anan hem Sait Aydogmus´a ve hem de diger Kurdistanli yurtseverlere tesekkurlerimi sunuyorum. Bimri birakuji! Biji yekitiya kurdan!

Serdar (not verified)

Fri, 09/26/2008 - 13:05

Sayin Said Aydogmus un verdigi mucadele tum kurd insanin mucadelesidir.Sayin Said Aydogmus a karsi Apovari ve ve mafivari saldiri ve tehditlerde kurd aydini ve yurtseverleri susmamalidir.Kurd aydini bu tur saldiri ve tehditlerde militanca birlesmeli ve sesini yukseltmelidir. Serdar

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.