Fazla uzun sayılmayacak bir dönemdir bu forumu bir arkadaşın tavsiyesi ile keşfettim. Önce isimler dikkatimi çekti. Tanıdık simalardı bunlar. Kimisi kadim dostlarımdı.Forumu izlemem böyle başladı.
Aslında ’forum geleneği' bana fazla uzak olmayan ’bir kültürün' takipçileri idi,(yanılmıyorsam) KAWA geleneğinin. 1975'den 1980'lere kadar ’en fazla flört ettiğimiz grup' buydu. Bizimle (Partizan),O'nlar arasında (Kawa) serbest geçiş kartı vardı bu iki örgüt arasında.
Özellikle ’Çukurova'da' (Adana,Mersin,Tarsus...) hep birlikte hareket ederdik ’Kitle Derneklerinde'. Birçok konuda (Kemalizm,Halk Savaşı..) görüşlerimiz hemen hemen aynıydı. Yakınlık bundandı.
Biz, Kawa'dan söz açıldımı (örgüt içinde) ’Bizim Kürt versiyonumuz' derdik. Dostluğumuz hiç bozulmadı. Adı resmen açıklanmamış ’ Kardeş Parti' gibiydik.
Araya 12 Eylül Cuntası girdiğinde ilişkilerimiz koptu bu güzel insanlarla. Her birimiz bir yana savrulup gitmiştik. Tesadüf bu ya, yıllar sonra Avrupa da, Viyana kentine (Avusturya) geldiğimde,bizim arkadaşlar ’Kawa'nın semineri var,mutlaka katılmalıyız' (yıl,1989'du) demişlerdi.
Hem bu güzel arkadaşları yeniden görmek,hemde görüş alış-verişinde bulunmak için bu tartışma toplantısına katıldım(alt kademeden) ’sorumlu“ biri olarak. Biz ’DABK' (Doğu Anadolu Bölge Komitesi) olarak hareket ediyorduk.
Bizim taraftarların asıl merak ettiği (sanıyorum) ’hele kafalar tartışsın,bakalım nasıl tartışıyorlar' türü bir merak vardı. Seminer faslı bitti ve soru sorma ve de tartışma faslı başladı. ’Cemil' (sanıyorum) isminde bir arkadaş veriyordu semineri Kawa adına.
Söz hakkı istedim örgüt adına,(demokrasi geleneğimiz de aynı olduğu için) bu konuda sorun yoktu. Tartışma başladı. Sömürgecilik tezleri üzerinde yoğunlaştı konu ve Semineri veren arkadaşla ben, bayağı uzun bir dünya turu yaptık tarih konusunda,en küçük bir kabalık olmadan.
Tartışma bitip,Seminer sonlandığında dışarı çıktık. Bizim arkadaşların hepsinin ağzı kulaklarında idi. ’Neden gülüyorsunuz ne oldu ?' diye sorduğumda ,bana; ’Viyana, Viyana olduğundan beri bu kadar güzel ve geniş bir tartışma görmedi,şahane tartıştın kirve' demişlerdi.
Bende onlara, ’evet,şahane bir tartışma oldu ve seminerci beni, şahane bir şekilde çıkmaza sokup resmen bitirdi' (hele bakın ’sorumlu' adamın ’sorumsuz' laflarına ?) demiştim. Bizim arkadaşlar kabul etmesede şaşırmışlardı sözlerime ama malesef durum buydu.
Ben,'Kürdistan'ın Sömürge olduğunu' ancak İsmail BEŞİKÇİ Hocanın ’Uluslararası Sömürge Kürdistan' kitabını okuduktan sonra kabul edecektim yıllar sonra...
Ş İ M D İ
Geçmişten ’izler' aradım Newroz.com' da,okurken sayfaları.Nedendir bilmem,geçmiş her ne kadar geçmiş olsada,bana daha ’yakın' , hala daha ’sıcak' geliyor. Belki yeni kuşaklara ayak uyduramıyoruz biz ’eskiler' ondan.Belki de ’kuşaklar arası kültür' farkı,bilmiyorum.
Hani derler ya ; ’birisiyle güldüğünüzü,eğlendiğinizi unutabilirsiniz ama ağladığınızı asla !'. Galiba biz eski kuşaklar,bunların bütününü birlikte paylaştığımız için olsa gerek ? Arayış,belki de bu...
Uzatmak istemiyorum bu konuyu. Formunuzun bende yarattığı duygular bunlar oldu. Bir diğer nokta,bu forumda benim değer verdiğim arkadaşlarım ve tanışmamış olsamda yazılarını yıllardır beğeni ile okuduğum yazarlar vardı. Bunlar,gittiği her forum ve gazeteyi güzelleştirecek ve güçlendirecek insanlardı. Kısaca bunlara değinmek isterim müsadenizle.
FORUMDAN PORTRELER
BERWARTO ; Türkçeside,Kürtçeside çok güçlü bir arkadaş.Kelimeleri özenle seçip kullanan biri.Her dili gramer konuşur.Ne dostluğu nede düşmanlığı geri çevirmez.Dostuna dost,düşmana düşmandır. Zulüm ve baskı karşısında hiç eğilmedi,kalemini bir kez olsun kimseye kiraya vermedi. Hem tartışmalarına tanık oldum,hemde defalarca tartıştım kendisiyle,bir kez olsun kabalık göstermedi. Kendi sitesi de var aslında ve dahası; iyi bir sanat-edebiyat yazarı. Sitesinde bu yazıları okumak mümkün. Kürdistan tarihi konusunda yetkin bir arkadaş...
................................
HeK : Polemik ustası,yaman bir kalem. Ben ne zaman HeK'in yazılarına rastlasam,'hele bakayım,şu Kürdün kibarı bu sefer neler yazmış' diye merakla okurum. Kalemini silah gibi kullanan biri. Müthiş bir birikimi var,bir Kürde çok görülecek kadar çok.Bir yazısında (Rizgari forumda yazıyordu o zamanlar) ’Ticaretle uğraştığını' yazmıştı.Eğer kalemi kadar ’ticereti de iyi kullanıyorsa ?' bu arkadaşı kaybedeceğiz demektir yakın bir gelecekte.O'nunla polemiğe girmekten korkanların (çok haklı bir korkudur bu) sevineceğini tahmin ediyorum.Biz üzüleceğiz o ayrıldığı zaman. Benim gözümde bir seyyaha benzer bu arkadaş Marko Polo gibi,dolaşmadığı hiçbir ülke yok sanırım kendi kendime..
.................................
SOLAXİ : Engin bir kalem. Yazılarını dikkatlice okuyan bir okurda şu kanı uyanacaktır; ’hayat tecrübesi' çok fazla.Bilgisini yaşamla birleştirmiş,ölçülü ve ağır başlı bir kalem. Sözünü esirgememe adına basitliğe düşmez. Kendini değil,davasını önde tutan bir ideal adamı. Yanlız kendi yazılarını okumaz,başkalarını da okur ve okutur kendini. Kullandığı sözlerde kitaplardan kopye yoktur,kendi deyim ve yorumlarında, kendine özgü bir tecrübe , değer yargısı,kendine has bir dil göze çarpar,çekici bir ahenk vardır yazılarında.Solaxi benim gözümde bir polemikçi olmaktan öte,(yaş olarak benden küçük ama..) yaşlı bir bilgeyi canlandırır hep,ne zaman yazılarını okusam,bu duyguya kapılırım...
..................................
Selim ÇÜRÜKKAYA: Zordur,düşündüğünü bu kadar rahat ve etraflıca dile getiren bir yazar bulmak. Yazıları,okuru bir mıknatıs gibi kendine çeker.Dili,öyküsel ve romansal bir ahenk taşır. Bu yüzden geri okuru bile alır, ileri taşır hiç farkında olmadan. Ezop dilini bundan daha güzel kullanan bir yazarla tanışmadım. Şemdin SAKIK, ’Apo' adlı kitabında ’Selim,Apo'nun kimyasını bozdu' diye yazmıştı,ben şunuda eklemekte bir sakınca görmüyorum; ’Selim eğer bir rakibini ele alıyorsa ?(çok iyi bir gözlemci) Ne kimya bırakır onda ne de coğrafya...'. Yeterki haklı olsun(ki haklıdır ve de yalnız değildir). Kürdistan tarihinde özel ve haklı bir yeri vardır Selim'in.Ve de bu yeri tırnakları ile kazıyarak açmıştır kendine...
......................................................
OZAN BABO : Zağros dağlarında öten bir Bülbül vede Hewsel bahçelerinde açmış,yüzünü güneşe dönmüş bir kızıl gül. Ben ne zaman lirik bir şiirini okumaya başlasam(mesela; ’dağlar senin kıymetini,eller ne bilir ne bilir..'),sanki ırmaklar gelir dökülür ayaklarımın altına, rüzgarlar tarar saçlarımı bu Ozan'ın dizelerinde.İçim bir hoş olur...
Bazı şiirlerinde ise, kah güler,kah düşünürüm.Bazen ise sitem çöker gözlerime,kanatlanır yüreğim...
Bizim ’on sayfada' yazdığımız bir konuyu,o ’bir dörtlükte' unutulmayacak bir şekilde; bazen taşlama,bazen mizahi deyişleri , bazen ise ağıt vari bir feryat ile dile getirir. Fil belleğine sahip bir Ozan,hiç unutmaz. Ne Neyzen' (Tevfik) nede Eşref'(şair Eşref)te böylesi bir derinlik bulunmaz. Şiirlerini kavga eder gibi,kavgalarını ise şiir gibi işler. Birini beğenirse,övgüsünü,sevgisini esirgemez, kol-kanat gerer üstüne,getirir serer yüreğini önüne.Hesapsız,kitapsız ve ikirciksizdir kalbi.
Kürdistan'ın yalın ayak koşucusu ,tek kişilik kültür ordusu ,çağımızın silahsız savaşçısı,usta bir Ozan.Dostumdur o güzel insan benim. Beni iltifatlara boğup yüzümü kızartan,utandıran bir Ozan. Yüce dağların hoyrat kasırgası gibi eser, Ozanlar Ozanıdır o...
..............................................
SONUÇ YERİNE
Eğer bir Forumda,bir Sitede böylesine güzellikler yan yana gelmişse ? Düşmanın ’haklı' tepkilerini de, dikkatlerini de üzerine çekecektir. Dezenfarmasyon yöntemlerini hemen devreye sokacaktır.
Nedir bunlar ? En sıradanı ; a) Kendine Kürtçe rumuz takarak siteyi ve yazarları karalama, birbirine düşürme,tartışmaları a-politik yana kaydırma b) Küfür ve argo edebiyatı ile politik görünüm adı altında, site ve formu ahlaksal olarak düşürme...(düşmanın bu yöntemlerini birçok forumda yaşadık)
Kısacası,'istanbul indymedia' gibi bir hale sokma, dezenfarmasyon amaçlı kullanma,’Doğan Holding'in 5.Kolu haline getirme... Bu yüzden ,forumun kalitesini düşürmemek için önce bu güzellikler korunmalıdır. Biliriz ki; forumu da,siteleri de,gazeteleri de güzelleştiren ’yazarlardır' ,o'na emek verenlerdir. Kaliteli okur ancak böyle bir ’içeriğe' ilgi duyar,önem verir.
Neden bunları yazdığıma gelince ? Ozan Babo'nun hakkımda beslediği güzel duygulara ve zengin yüreğine nezaketen vede mahçuphane bir karşı cevap yazarken,benim üzerimde etki yaratan bütün bu güzelliklere değinmeden yapamadım,bu yüzden.(tanımadığım arkadaşlar bağışlasın,burda ismi geçmemek ’değersiz' oldukları anlamına elbette gelmez)
Bu kadar güzelliği yan yana görüpte hiçbir şey söylememek benim için zordu ve kendimi tutamadım.
Son verirken; , forum çalışanlarına ve güzel yazarlarımıza, hem merhaba diyor,hem teşekkür ediyor hemde sizleri zevkle okuduğumuzu bilmenizi istiyoruz.
Merhaba Halim KAR (Oturan Adam)