Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 24 February 2008

Türkler, huyundan bir türlü vaz geçmiyor. Kırmızı görmüş öküz gibi Kürd orijinli olan her şeye fırsat buldukça, güçü yetince saldırmaktan kendini alıkoymuyor.
Kendi deyişleriyle 'Kürd rüyasını kaosa dönüştürmek' için ellerinden geleni icra ediyorlar.
Kürdistan'ın Güneyindeki kazanımları karşısında çılgına dönüyorlar. Yok etmek için her yola baş vuruyorlar. Gerekçeler arıyorlar, bulmaktan zorlanmıyorlar. Olmasa da üretiyorlar.
Kürdistan'ın kuzeyini işgal altında tutması bir yana, olur olmaz güneyi bombalıyorlar, işgal ediyorlar.
İhaneti yedekliyerek birlikte Kürd milletine karşı savaşıyorlar.
Kürd milletinin evlatları, geleceği Gerillaları beşer onar olarak bu danışıklı savaşta katlediyorlar.
Türk işgal kuvetlerinin Kürdistan'ın Güneyinin sınırlıda olsa işgal etmesi, hava ve karadan bombalanması kabullenilecek bir olay değildir.
Bu işgal hareketine her ne kadar;
“Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Irak'ın kuzeyinde üslenmis olan PKK'ya yönelik olarak Kuzey Irak'a kara harekatı“ olarak lanse etselerde, doğru değildir.
Bu, sadece Türk barbar sistemim uluslararası güçler nezdinde ileri sürdüğü gerekçedir.
Oysa bu işgal hareketi ve uzun süreden beri aralıksız süren bombamalar Güneyin kazanımlarına yöneliktir.
Bunun dışındaki iddialar Türklerin ve onların lejyoner yapılanması olan A. Öcalan örgütünün iddialarıdır.
Bunun en bariz kanıtı;
Genelkurmay Başkanlığı Elektronik Sistemler Komutanı Tuğgeneral Münir Erten'ın yaptığı özel konuşmanın işgal hareketinden 48 saat önce YouTube'da yayınlanmasıdır.
Önemli bir meseledir.
Bu, ne demekti?
Sıradan bir köstebek işi mi?
Buna kargalar güler.
Bunun tek bir izahatı vardır.
Ergenekon üyesi A. Öcalan örgütüne iletilen bir mesajdı.
Türkler Kürdistan'ı işgal etmeyi sürdüre dursun, her gün, her saat Kürdleri katliamdan geçirirken Türk egemenlik sistemi, onun sembolleri ve Kürd katili Kemali Kürd'lere kabullendirmeye görevli kılınmış Ergenekon üyesi Tetikçibaşı ve lejyoner örgütüne yurtseverlik payesi biçen beyni rehin alınmış düşkün Kürdkıranlardır.
Şuna dikkat etmek gerekir.
Emekli Generallerin bu işgal ve bombalamaların PKK'ye zarar vermekten öte güçlendireceği şeklindeki açıklamaları yabana atılacak gibi değildir. Zaten bu işgal hareketinin bir amacıda budur.
Bunu bile doğru okuyamayan, dahası okumak istemeyen bir kafanın yurtseverliğinden bahsedilebilinir mi?
Her Kürd yurtseveri Türk işgalini kınamalı ve Kürdistan'dan söküp atmak için elinden ne geliyorsa yapmalıdır. Yurtsever olmanın olmasa olmaz koşullu budur.
Fakat bu yapılırken ihanetin oynadığı rol gözardı edilmemelidir.
Türk işgaline karşı çıkarken, arkasından onun lejyoner örgütüne yurtseverlik payesi atfetmek, maddi ve manevi olarak desteklemek, Kürdistan halkını ona yönlendirmeye çalışmak Türk Genelkurmayın yedeğine düşmek demektir.
Yurtseverlik payesi altında bunu yapan sayısız unsur vardır. Bunların niyeti ne olursa olsun sonuçta yaptıkları Kürdkıranlıktır.

24 Şubat 2008

Rojhat Badikî

Sun, 02/24/2008 - 23:47

T.C, Kurdistan’ ın güneyini iki koldan değil üç koldan; Askeri, ekonomik ve kültürel alandan istila ve işgal etmek istiyor ve uzun bir süredir, Güney Kurdistan liderlerine karşi havuç-sopa politikası izliyor. Kürtçenin Kurmanci lehçesinin, Soran bölgesindeki okullarda yasaklandığı süreçte, Türkçülük misyonunu Güney Kurdistan’ da yayan Fetullah Gülen, misyonerlerinin Türk Üniversitesi açmaları yüreğimi burktu. 1992 yılında Güney Kurdistan’ da yapılan özgür seçimler ve Kurdistan parlamentosunun açılışında tüm yaşamım boyunca duymadığım hissetmediğim coşku ve sevinçi bana yaşattı. Seçim sandıklarının kapanışı ardında Duhok sokaklarında halkın duygularını birebir yaşamak ve paylaşmak anlatılmaz yaşanılır. Süleymaniye’den Hewlêr’ e oradan Duhok’ a bütün bir gece boyu uzanan uzun bir yolculuğun sonunda güneşle birlikte Duhokla ulaşinca tarif edilemez coşku seli başladı. Bir kaç Duhok’ lu arkadaşla şehri bir boydan diğer boya silahların şarkıları eşliğinde dolaştık. Güney Kurdistan’ da yaşadığım ve bütün yaşamım boyunca unutmayacağım, kırgınlıklar, umutsuzluklar ve acılar içinde, her zaman bir umut olarak yaşayacaktır. 1991 Yılında Newroz ayında başlayan halk serhildanê 4 parça için olduğu Kadar diasporada yaşayan Kürt’ ler ölümsüzlük şerbeti idi. Hiç bir sömürgeci güç Kürt halkını ilelebet susturamiyacaktı, bunun içinde nerede hangi siyasal ideolojik perspektife sahip olursa olsun Kurdistan’ ın güneyini savunmak her Kürd’ın borcuydu.Kurdistan’ ın güneyi ne pahasına olursa olsun savunulmalı, destek verilmeli, eleştriler de yapıcı, hat ve yanlışlıklara karşi toleranslı davranılmalı. Çünkü Kürt’ler, Mahabad Cumhuriyeti’ nin yıkılışından sonra ilk kez, uluslararası alanda da kabul gören bir yapılanmaya sahiptiler. Kazanılan stratejik ve tarihsel mevziyi, dost ve ittifakların saniyelik olarak değiştiği Ortadoğu gibi bir yerde mevzi ve kazanımları korumak zor, Kürtler için ise daha da zor. Gerçi Klassik olarak ortadoğu için belirtilen, dost ve ittifaklar değişkenliği, Kürtler sözkonusu olduğunda kaygan ittifak ve dostluklar kalıcı ve stratejik dostluk ve ittifaklara dönüşür. Bu açıdan Kürt’ lerin sömürgeci güçler karşisında kazandığı mevzilerin kalıcılaşması için iç sorun ve çaliskileri bir yana birakıp ulusal çikarlari önplanda tutan oluşumlara gitmek zorundadır. Son TC operasyonları, Kürt cephesindeki zayıflılıkları ortaya çikarmasi açısında dikkat çekicidir. TC operasyonları Kürt cephesindeki handikapları ortaya sererken Kürt siyasal önderligi buk zayıflılıklardan ders çikarma gibi bir öngörüleri olabilir mi? Maalesef, Kürt siyasal önderligi ve iktidar partilerilerin izlemiş oldukları politikalarla kendi ellerini güçlendirmeden ziyade, sömürgeci güç odaklarının konumlarını güçlendirmektdir. Son TC operasyonu açık ve net bir şekilde geliyorum derken, İmrali konuğun bu davetiyeyi çikarma konusundaki rollünü tartişmak gereksizdir. Bu konuda gerekli tedbir alması gereken Güney Kurdistan önderligiydi. Oysa gelismeler, güney Kurdistan önderliginin bu konuda ikilem ve ikilik içersinde olduklarını gösteriyor. Güney Kurdistan önderligi kendi içersinde tutarli bir politikaya sahip değildir. TC’ nin hedef ve amaçları netter, Güney Kurdistan önderliginin, TC’ nin hedef ve amaçlarını bilmemesi mümkün değildır. Yumuşak, suya sabuna dokunmayan ( Kurdistan bölge başkanı Sayın Barzanin dönemsel çikislarini baz alıp, stratejik ve tutarlı bir tutumun ortada olduğu söylenilemez ) politikalar, Güney Kurdistan önderliginin, Kurdistan ulusal mücadelesi açısında stratejik politikalara sahip olmadıkları izlenimlerini doğurmaktadır. Kerkuk ve işgal altındaki toprakların kaderinin belirlenmesinin 6 ay ertelenilmesi, sömürgeci güçler açısında bir başarıdır, hele 140. Maddenin BM’lere havale edilmesi ise bu başarının taclandırılmasıdır. Güney Kurdistan önderliginin TC’ nin geliyorum diyen işgalı karşisındaki sessiz sedasiz tuttumunu anlamak mümkün debil. Kürtler diasporada önemli bir potansiyele sahip olmalarına rağmen, bunu iç bir şekilde kullanma becerisini gösterememektedirler. Kurdistan hükümetinin dış temsilcilikleri, Kurdistan temsilciliklerinden ziyade parti ve lider temsilcileridirler ve iktidar partileri, devlet, kurum ve kuruluşlala kurdukları ilişikler ülke çikarlarindan ziyade, parti ve lider çikarlarini önplanda tutmaktadırlar. Güney Kurdistan önderligi kendi içersinde tutarlı bir politikaya sahip değiller, Pêşmerge, Maliye ve içleri bakanlıklarının halen birleştirilmemesinin hiç bir mantıkı izahı yoktur. Düşman güçlerinin bu çeliskileri görmemesi, buk çeliskilerden yararlanmaması düşünülemez. Baas rejiminin yıkılmasınin ertesinde, Türkiye, İran ve Suriye’ nin sıra hangimizde korku ve endişeleri yerini, Kürt kazanımlarını nasal yok ederim saldırısına dönüşmüştür ve TC’ nin güney Kurdistan operasyonunu bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Güney Kurdistan, TC ve diğer sömürgeci devletlerin siyasal, ekonomik, Politik askeri ve kültürel kuşatmasını başinı kumarak gömerek bertaraf edemez. Bu güne kadar izlenilen politikalar, Güney Kurdistan önderliginin yanlış hesaplar içersinde olduğunu göstermektedir. Doğrudur, gün güney Kurdistan kazanımlarını koruma ve savunma günüdür. Bu tartışılmaz bir gerçekliktir, am diğer yandan bir gerçeklik daha var ki, İktidarın acımasız yolsuz ve rüşvet adam kayırmanın üzerinde inşaa edildiği bir süreçte ’’ Vatan Millet Sakarya’’ edebiyetı beklemesin. YNK ve PDK pari çikarlarini Kurdistan çikarlarindan önde görmektedirler. PDK ve YNK’ nin ülke çikarlarini önplanda tutmaları halinde gerek içte ve gerekse uluslararası arenada, sömürgeci güçleri teşhir ve edecek kamuoyuna sahiptirler. Güney Kurdistan önderligi başarmak istiyorsa, izlemiş oldukları dar edilgen korku ve particilik politiklarından ayrılmalıdırlar. TC ve İran’ ın güney Kurdistan’ daki üçlü ( Askeri, Ekonomik, Kültürel ) kıskacı kırıp kendi ve Kürt halkının gücüne güvenmek zorundadırlar.TC güney Kurdistan’ da batağa saplanmıştır, bu konuda hiç kimsenin kuşkusu olmasın. TC Ordusu sahip olduğu yüksek ateş gücüne rağmen, balon bir güçtür ve Kurdistan dağlarında Pêşmergeye karşi kazanma şansı yoktur. O halde sömürgeci düşman güç karşisında önümüzde duran görev toplumsal ittifak ve ulusal saldırıdır. Uzun süreli savaşta kaybeden TC, kazanan biz olacağız..... Yeter ki Güney Kurdistan önderligi sahip olduğu güce inansın.... 2. 1991 serhildani kapımızın eşiğine dayanmış ve önümüzdeki ay da Newroz ayıdır, Kürt halkı Newroz ayında hiç bir savaşi kaybetmedi...... Güney Kurdistan önderlig Kurdistan’ ın Güneyinde sarsılan itibarını kazanmak istiyorsa, ulusal direnişin başina geçemeye mahkumdurlar....

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.