Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 2 February 2008

Son dönemlerde Türkiye'de farklı siyasi çevreler ve gazeteciler Irak Cumhurbaşkanı Talabani'nin Türkiye'ye davet edilmesi üzerine duruyorlar..
Gazeteciler iki de bir ya Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'a, ya Başbakan'a yada Cumhurbaşkanına bu ziyarete ilişkin sorular soruyor ve aldıkları cevapları yorumluyarak kamuoyu ile paylaşıyorlar..
Celal Talabani yıllardan beri Irak Cumhurbaşkanıdır.. O, Cumhurbaşkanı olarak bölgenin tüm devletleri tarafından davet edildi.... O, dünyanın önemli devlet başkanları tarafından davet edildi ve çeşitli ziyaretler yaptı...

Celal Talabani'nin Cumhurbaşkanı sıfatıyla ziyaret etmediği bölgedeki tek ülke Türkiyedir.. Talabani Cumhurbaşkanı olarak davet edilmeyişinin esas nedeni “Kürd asılı“ olmasıydı. Bu gerçekliği, Türk Genelkurmaybaşkanı Büyükanıt, eski Türk Cumhurbaşkanı Sezer açık bir şekilde deklere etmişlerdi.... Şimdiki Türk Başbakanı ve Cumhurbaşkanı ise çeşitli konuşmalarında bu yalın gerçekliğinin altını çizmişlerdi/çiziyorlar..
Türk devlet yetkillileri bu ziyarete ilişkin sorularla karşı karşıya kaldıkları zaman “Talabani bizim resmi olarak tandığımız Irak Cumhurbaşkanıdır“ diyerek, utangaç bir tutumla kapıyı açık bırakıyorlar.. Bazı çevrelere göre bu ziyaret bir kaç hafta içinde gerçekleşebilir..
Türk devleti, Güney Kürdistan Hükümeti ve Irak merkezi hükümetinde yer alan Kürdlere karşı yürütüğü düşmanca tutumundan dolayı Amerika'nın baskısı altındadır..
Amerika Türkiye'ye “Kötü Kürdlerine“ karşı mücadelede destek verirken, bunun karşılığında kendisinden Amerika'nın “iyi Kürdleri“ olan Güneyli Kürdleriyle ilişkilerini düzeltmesini istemektedir...
Bu hususdaki görüş birliği, Amerika ve Türkiye arasında 5 Kasım'da yapılan Washington antlaşmasıyla sağlanmıştı... Amerika kendi cephesinde gereken adımları attı.... Şimde sıra Türklerde....
Türk devleti bu gerçeğe rağmen, kendisini ağırdan satmaya, Güney Kürdlerini “Kerkük Meslesinde“, “Petrol meselesinde“ ve “bağımsızlık hususunda“ geri adım atmaya zorluyor... Türkler, esas diplomatik faaliyetlerini , dışilişkilerini ve askeri çabalarını Kürdlere geri adım attırmak üzerine bina etmişlerdir..

Bunun açık ve pratik ifadesi ise rütinleşmiş hava saldırları ve ağır silahlarla Güney Kürdistan'a karşı gerçekleşen saldırılardır.....
Türk devleti Kürdlere karşı böyle açık bir savaş ortamında, Irak Cumhurbaşkanı Talabani'yi Türkiye davet edecekler...

Türklerin amaçları açıktır: Güney Kürdlerini rendeleyerek Suleymaniye, Hewler ve Duhok'a hapstemek, Irak merkezi hükümetini güçlendirmek, petrol ve Peşmerge konusunda Kürdlere geri adım atırmak, Kerkük'ü Kürdlerin rüyasında silmek ve Kürdistan parçaları arasında düşmanlıklar yaratarak hakem durumuna geçmektir...

Irak Cumhurbaşkanı Talabani Türklerin tüm bu istemlerine cevap olabilecekmi? Hayır... Irak Cumhurbaşkanı Talabani Türklere geri adım attırabilirmi? Hayır....
Sonuç olarak bu görüşmede iki tarafın anlaşabileceği ortak bir zemin yok.... Türkiye, bir başka ülkenin içişlerine müdahale ediyor ve kendisini bir taraf olarak empoze ediyor.... Talabani'nin böyle bir şeye rıza göstermesi dahi düşünülemez....

Bazı Türk çevreleri Türkiye'nin Talabani'nin Irak'a Cumhurbaşkanı olmasını desteklediğini, örnek olarak Namık Tan ve Osman Korutürk'ün 2004 yılında Suleymaniye'ye yaptıkları ziyareti veriyorlar...(Cengiz Çandar)
Böyle bir olasılık olabilir... Ama Türklerin böyle bir tutuma girmesinin esas nedeni Talabani'nin kara kaşına hayran olduklarından dolayı değildi..
De facto bağımsız bir Kürdistan vardı... Türkler böyle bir siyasetle Güney Kürdlerini merkezi Irak'a kanalize etmek ve Kürd tecrubesini boşa çıkarmak istiyordu...
Fakat, Türklerin hesapları tutmadı... Kürdler, bir yandan kendi yerel yapılarını ve hükümetlerini güçlendirmeye çalıştılar, diğer yandan Irak merkezi hükümeti içinde aktif oldular. Ayrıca Talabani, Kürdistan Başkanı Barzani ve ABD Başkanı Bush arasındaki görüşmeleride örgütleyince Türklerin tüm hayalleri suya düştü ve açık saldırıya geçtiler...
Bugün esas sorun Güney Kürdistan Hükümeti ile Türk devleti arasındadır... Yani esas sorun, Kürd varlığı ile yıkıcı ve katliamcı Türkler arasında bulunmaktadır..

Türkler, bugüne kadar hiç bir komşularıyla var olan sorunlarını çözmüş değil... Yünanistan, Kıbrıs, Bulgaristan ve Ermenistan ile olan sorunlar hâlâ sürüyor..
Türk devleti, Kürdlerle olan sorunlarını ise bir varlık ve yokluk sorunu olarak görüyor...
Böyle bir ortamda Talabani'nin Türkiye'ye gelmesi var olan hiç bir sorunu çözmez, ama Türkler tükürdüklerini yalayacaklar.. Bir Kürd'ün önüne kırmızı halı serecekler.... Talabani “Merhaba asker“ dediği zaman hepsi bir ağızdan “ Sağol, sağol komutanım“ diye bağıracaklar..

Dünün “Aşiret liderinin“ “devlet başkanı olduğunu“ görecekler...

Söylenecek güzel ve yaldızlı sözler hiç bir şeyi değiştirmeyecek...

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.