SIYASETIN ASKERCESI!
Askerle yatıp askerle kalkan bir ülkenin siyaseti de askerce olur. Türkiye'de asker, KIrıkkale silahıyla talim gören, Atatürk mozolesine çelenk koymak için hazır kıta bekleyen ve canı sıkıldığında gelen emir üzerine darbe yapandan başkası değildir.
Askerin Orhan Pamuk'un kitaplarının yakılmak istenmesinden hiç haberi olmaz.
Köy boşaltır, ardından da 'Kürtler ıstanbul'a göç etti oraları karşıtırıyor' diye yakınır.
Katliam 'tehcir' olur onlar için, milyonlarca ölüm ise, 'sözde soykırım'.
Ülke ekonomisini OYAK Bank'la sınırlı sanır asker, siyaseti de meclisin açılış ve kapanış töreni.
Ortalıkta sivil elbiseyle gezenleri, hele hele renkli elbise giyenleri potansiyel suçlu kabul eder.
Asker ülkeyi kendisiyle, kendisini de ülkeyle tanımlar. Bu nedenle de sivil siyasetçilere her zaman 'sakıncalı' gözle bakılır.
Asker ülkeyi 'koruma' görevi yürütürken yaşadığı zorluklar karşısında da sivillerkullanmayı ihmal etmez. ılk elden bayrağı ortaya çıkarır ve herkesin bayrak adına harekete geçmesini ister. TIpkı Mersin ve Trabzon'da yapıldığı gibi.
Ve yine asker başka bir ülkede yere düşen bayrağa sahip çıkacak tek kişiyi kendisi görür. Bu yönde de ne DIşişleri Bakanına ne de diğer sivil yöneticiye fırsat tanımaz. TIpkı, Belçika'da olduğu gibi.
Brüksel'de bir vatandaş Türk bayrağı yakar, askerler DIşişlerine emir verir, DIşişleri de devlet düzeyinde 'özür' ister.
işte Kürtler böyle bir ülkede özgürlük arayışı içindeler.
Geleceğin mutlu Türkiye'si şimdi yeni baştan ve askerce inıa edilmeye çalışılıyor.
Demokratik Toplum Hareketi böyle bir ülkede Türkiyelileşecek..