Skip to main content

akt (not verified)

Sat, 03/13/2010 - 13:19

Irak'ta Mukteda Sadr grubuna mensup milletvekili Dr. Kusay El Suheyl, 7 Mart parlamento seçimleri, Irak'ın temel problemleri, Türkiye-Irak ilişkileri ve Kerkük sorunu konusunda değerlendirmelerde bulundu. ORSAM mensuplarının sorularını yanıtlayan Suheyl, Irak'ın istikrara kavuşması için bölgesel bir pakta gereksinim duyduklarını söyledi. ORSAM: Türkiye'nin Sadr grubuna ilişkin tutumunu nasıl değerlendiriyosunuz? İki düzey için konuşabilirim. Birinci düzey Sadrcı düzey ve ikincisi de Şii düzeyi. Sadrcı düzeyde cumhurbaşkanı ve başbakan gibi Türk siyasetçilerle çok iyi ilişkilerimiz var. Bildiğiniz gibi Sadr grubu İstanbul'da siyasi pratiklerini planlamak için ilk konferansını gerçekleştirdi. Ve bu Türkiye hükümeti ile birlikte organize edilmişti. Dolayısı ile Türkiye hükümeti ile iyi ilişkilerimiz var. İkinci nokta ise Bağdat'taki Türk büyükelçi ile Kerkük'ün yerel hükümeti, bölgesel seçimler ya da ulusal seçimlerle ilgili konularda sürekli diyalog içindeyiz. Son 3 yılda Türk siyasetçilerle sürekli diyalog halindeydik. Irak'taki siyasi değişimler nedeniyle Şiiler olarak Türkiye ile olan ilişkilerimiz büyük bir değişim geçiriyor. Şuanda bildiğiniz gibi, Türkiye hükümeti ile Irak hükümeti arasındaki ilişkiler birçok nedenden dolayı iyi değil fakat Iraklı bireysel gruplar olarak Türkiye hükümeti, siyasi partileri ve Türk gruplarla ilişkilerimiz iyi. Bu yüzden genel anlamda Şiiler olarak ve Sadr grubu olarak benim gözlemlediğim kadarıyla Türkiye ile çok iyi ilişkiler içindeyiz. Ve Türkiye'nin İran, Suriye ve Irak'tan oluşan bölgesel eksen ya da bölgesel organizasyon içinde yer almasını çok istiyoruz. Türkiye İslam dünyası ve Ortadoğu'nun çok önemli bir parçası. Bu yüzden bölge ilişkilerini geliştiren daha büyük bir ol oynamalı. Sizce Türkiye Irak'a ve Iraklı Şiilere ilişkin politikasını değiştirmeli mi? Ya da Türkiye'nin politikasında eksiklikler olduğunu düşünüyor musunuz? Az önce de belirttiğim gibi Türkler zaten Irak'ta önemli bir rol oynuyorlar. Sadece Iraklılar ile değil, İranlılar ile de. Bizim 2 büyük İslam ülkesi komşumuz var, onlar bölgenin güvenliğini ve siyasi istikrarını sağlamak için çaba göstermeliler. Ve benim gözlemlerime göre Türkiye bu rolü oynadığını gösterecek. Ve sanırım Şeyh Mukteda El Sadr Kuveyt, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi birkaç ülkeyi ziyaret etti. Türkiye Şeyh Mukteda'nın ziyaret ettiği ülkelerden biri. Bu Türkiye'nin Irak ve Iraklı Şiiler için önemini gösterir. Irak'ta güvenlik ve istikrarın sağlanması için ne yapılmalıdır? Öncelikle, ülkeler arasında bölgesel bir pakt ya da anlaşma kurulmalıdır. Bildiğiniz gibi, Suriye'de, Körfez'de ve Mısır'da komşu ülkelerin güvenlik yetkililerinin katıldığı konferanslar düzenlendi. Fakat bu konferanslardan gerçek anlamda bir ürün çıktığını düşünmüyorum. Bu ülkeler bölgesel bir anlaşma imzalamalı. Özellikle Türkiye, İran, Suriye ve bazı diğer ülkeler. Yani sadece Irak konusunda ikili anlaşmalar ya da paktlar imzalanmalı. Herneyse biz teröristlerin geçişlerini engellemek ya da uluslar arası kriminal terörizm ile mücadele edebilmek için böyle bir anlaşmanın imzalanmasına ihtiyaç duyuyoruz. Saddam rejiminin devrilmesinden bu yana Irak halkı için neler değişti? Bu geniş çapta tartışılması gereken bir konu. Ekonomik durum gibi Saddam rejimi düştüğünden beri birçok şey değişti. Iraklı bireylerin Saddam dönemindeki ve şimdiki ekonomik durumlarını kıyaslamalısınız. İkincisi demokrası uygulamaları ya da demokratik tavır. Bu Saddam döneminde yoktu. Şimdi bazıları Irak için açık bir demokrasi diyor. Birçok şey değişti. Fakat bildiğiniz gibi Irak uluslararası ve bölgesel düzeyde çıkar çatışmalarının yaşandığı bir bölge. Bazı komşu ülkeler Irak'ın istikrarlı bir duruma doğru gitmesini istemeyebilir bu yüzden Saddam sonrası dönemdeki değişim Irak halkının başarısızlığı değil. Fakat yine de birçok şeyin değiştiğini düşünüyoruz. Bugün Irak'taki temel sorunlar nelerdir? Bildiğiniz gibi, Saddam rejiminin devrilmesinden beri birçok şey değişti fakat aynı zamanda birçok sorun da çıktı. Temel sorun Iraklıların siyasi mezhepçilikten muzdarip olması. Ve hala güvenlik sorunu Irak hükümeti için temel sorundur. Fakat şunu söylemeliyim; Iraklı ortaklar arasında sürekli bir diyalog ile siyasi meseleler ve sorunlar çözülebilir. Yeni koalisyonumuzda önceki iki koalisyonun tecrübelerinden faydalandık. Yeni koalisyonumuz ülkeyi yönetme tecrubesinden faydalandı. Bildiğiniz gibi başbakanın silahlı kuvvetler ve hükümete ilişkin konularda büyük bir yetki sorunu var. Fakat şimdi koalisyonumuzda Irak liderliği için ortak bir zihniyet ile düşünmemiz gerektiğine karar verdik. Bu birinci nokta. İkinci nokta; Kürtler ve Sünniler gibi diğer ortaklarla olan ilişkilerimizden de faydalanmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden siyasi sorunlarımızın sürekli bir diyalog ile çözülmesi gerekli ve yeni koalisyonun bu kapasiteye sahip olduğunu düşünüyoruz. Başta da söylediğim gibi güvenlik sorunu hükümet ve siyasetçiler için en büyük sorundur. Önümüzdeki hükümet programımızda güvenli kontrolü, güvenlik liderliği ve güvenlik sağlanmasına ilişkin konulara yer verdik. Bu yüzden geçtiğimiz dönemin sorunları yeni dönem için bir rehber olacaktır diye düşünüyoruz Bazı komşu ülkelerin terörist eylemleri desteklediklerini düşünüyor musunuz? Tabiki bu çok açık. Çoğu terörist Suudi orijinden. Yani ideolojik görüşlerini kast ediyorum. Çoğu Vahabi. Genellikle Suudi Arabistan'dan geliyorlar. Bazıları Suriye'den, Tunus ya da Fas'tan geliyorlar. Bu yüzden Irak sınırlarını işgal eden teröristler için özellikli geçiş yerlerimiz var. Yardıma yani bir anlaşma ya da pakta ihtiyacımız da bu yüzden. Bu geçtiğimiz dönem için Türkiye sınırından terörist gelmediğini kaydettik. Bunu her zaman Türk yetkililere ve dostlarımıza söylüyoruz. Çoğu Arap ülkelerinden geliyor. Iraklı Şii mücadele içerisinde Sadr grubunu nasıl görüyorsunuz? Neler söyleyebilirsiniz? Bildiğiniz üzere, Mukteda El Sadr ve takipçileri Büyük Ayetullah Muhammed El Sadr'ın ideolojik takipçileri olarak değerlendirilebilir. Buı yüzden hareketimizi sosyo-dini bir hareket sayabiliriz. Hareketimiz siyasi bir hareket değildir. Fakat çıkarlarımız bazı siyasi pratikler ve bazı siyasi partilerle sağlanabilir. Bu yüzden bildiğiniz gibi Sadrcı grubun siyasi haritası çizmek isterseniz 2003'ün başından beri açık şekilde bir yükseliş olduğunu bilmelisiniz. Mehdi ordusunu kültürel bir organizasyona çevirdikten sonra Şeyh Mukteda direnişi Vaat Edilmiş Gün Tugayı isimli bir gruba çevirdi. Ve kendisi şimdi kültür ve ideolojiyle ilgili olduğu kadar ticaretle de ilgili. Bu günlerde Mukteda El Sadr önümüzdeki seçimlere katılmak üzere kaliteli insan toplama çabasında. Bildiğiniz gibi Sadr grubu ön bir seçim gerçekletirdi. Bu yüzden bu seçim sürecinin sonucundan aday listemizi düzenlememizde oldukça yararlanıldı. Bu yüzden geçtiğimiz sene boyunca Sadr grubunun tutumunu incelerseniz, siyasi bir parti olmamamıza rağmen Sadrcıların diğer Irak partilerine kıyasla büyük bir parti gibi hareket ettiğini görürsünüz. Biz sadece sosyo-dini bir hareketiz Son belediye seçimlerinde Irak halkının siyasi partilere, gruplara ve sizin hareketinize verdiği mesaj sizce neydi? Irak halkının çoğunluğu değişimleri sever. Fakat son seçim süreci özellikle yerel hükümetler için önümüzdeki seçimler için bir değerlendirme aracı olarak kullanılamaz. Bunun birçok nedeni var. Birincisi katılım yüzde 52'yi geçemedi. İkincisi Sadrcılar gibi bazı siyasi hareketlerin katılmamasıdır. Sadrcılar bu seçimleri desteklemediler. Bu yüzden Şeyh Mukteda El Sadr halkın belli bir liste seçmesini desteklemiyor. Çoğu partiler bu seçimler için programlarını bu sözünü ettiğimiz seçimleri göz ardı ederek yaptı. Maliki kadar yetkiye sahip olan kim? Benim. Biz herkesin yetkiye sahip olması gerektiğini düşünüyoruz. O yüzden Maliki yüzde 25 ile yüzde 30 arası oy alabilir çünkü tüm yetkilere sahip, sihalı kuvvetler üzerinde kontrole sahip. Yüzde 30 oyu garantilemiş durumda. Grubunuz Maliki'yi güvenlik güçlerini seçim sonuçlarını etkilemek için kullanmakla suçlamıştı. Bu nasıl yapıldı? Seçim sürecine ilişkin birçok istatistik, özellikle Sadr şehrine ilişkin olanlar, açık değil. Bizim değerlendirmemize göre Sadr şehrinde seçmenlerin sadece yüzde 17'si oy verdi. Bunların yüzde 10'u Maliki'nin listesine oy verdi. Fakat konuşmamız gereken güvenlik durumu. Seçim süreci boyunca güvenlik görevlileri Sadr şehrindeki seçmenleri kontrol altına aldı ve Sadr şehri abluka altına alındı. Bu yüzden seçmenlerin çoğu sandıklara gidemedi. Dolayısıyla Sadr şehrinde ve diğer Sadrcı şehirlerde seçim sürecinin normal olmadığını düşünüyoruz. Daha önce önseçimlerinizden söz ettiniz fakat önümüzdeki seçimler için başka hazırlıklarınız oldu mu? İki düzeyde daha büyük hazırlıklarımız var. İtilaf düzeyinde ve Sadr düzeyinde. Ön seçim sürecini tamamladık. Söylediğim gibi seçimlerdeki aday listemizi belirlerken ön seçimlerin sonuçlarından yararlandık. İtilaf'ta seçim programını yazan bir komite kurduk. Önce taslak hazırlandı sonra son hali verildi ve şimdi sanıyorumki hazır. İtilaf'ın programında önceki iki döneme göre büyük değişiklikler var. Değişiklikler nelerdir? Temel değişim ekonomik durumla ilgili. İtilad yeni bir petrol şirketi açma konusunda yeni fikirlere sahip. Ve bu şirketin çıktıları Irak halkına bazı özel araçlar kullanarak direk olarak dağıtılacak. İkincisi güvenlik düzeyinde. Şuanki kötü durumu düzeltmek için birkaç öneri hazırladık. Tarım ve su kaynakları sektörleri için bazı önerilerimiz var. Ve en önemlisi Irak'ta iskan ile büyük projelerimiz var. Bu yüzden diğer partilerle kıyaslandığında programımızda önemli değişiklikler olduğunu düşünüyoruz. Güvenlik meseleleri için neler önereceksiniz? Temel sorun şu ki güvenlik düzenlemeleri teröristler ve Saddamcılar tarafından çiğneniyor ve bu yüzden biz güvenlik kurumları arasında yeni bir koordinasyon ve işbirliği öneriyoruz. İkincisi her bir güvenlik kurumunun alanını belirlemeyi düşünüyoruz. Kurumlar arasında birbirlerine müdahale etmelerini yasakladık ve öyle sanıyorum ki bir ulussal güvenliğin her ayağından sorumlu olacak ve koordinasyonu sağlayacak bir ulusal güvenlik konseyi kurmayı öneriyoruz. Kerkük sorunu konusundaki tutumunuz nedir? Öncelikle biz Kerkük sorununun Kerkük halkı tarafından çözülmesinden yanayız. First of all, we think that the Kirkuk problem should be solved by Kirkuk people themselves. Ve sorunun çözümü için anayasal bir duruşumuz var fakat Sadrcılar ve İtilafçılar olarak Kerkük'ün özel bir bölge olduğunu, özel bir bölge ve eyalet olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu eyalet küçük bir Irak olmalı. Çünkü Arapları, Kürtleri, Türkmenleri ve Hristiyanları barındİran küçük bir Irak'a benziyor. Bu yüzden yetkilerin Kerkük'ü oluşturan bu parçalar arasında dağıtılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden Kerkük özel bir düzenlemeyi gerektiriyor. Irak'taki birçok yerel yönetimin yeni bir danışman heyeti var fakat Kerkük hala bir tartışma konusu. Kerkük ile özel bir konu olarak ilgilenilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sadrcılar olarak federal sistemin dünyadaki en yaygın sistemlerden biri olduğunu düşünüyoruz fakat bu sistemi uygulamak için doğru zaman henüz gelmedi. Amerikalılar çekildikten sonra bu metodu uygulamak konusunda bir sorun olmayacak ve Kerkük de ayrı bir şekilde, özel bir şekilde ele alınması gereken bir konudur. *Bu röportaj 9 Şubat 2010 tarihinde Bağdat'ta ORSAM uzmanları tarafından yapılmıştır.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.