Merhaba HeK,
Kimseyi suçlamdan söyleyebileceklerimizi söylemeliyiz.
Bizim toplumunda munnevreleri olur, doğru yada yanlış düşüncelerini ifade ederler.
Biz hem doğrularından ve hemde yanlışlıklarından öğreneceğiz.
Bizim toplumun ulusal istemleri konusunda sorunları olduğu açık. Toplumumuz 21.yüzyılda kaderlerini bazı " Godot"lara terketmesi ve onların söyledikleri her şeyi kabul etmesi zaten sorundur.
Kürd toplumu kendi istemlerini formule etseydi, karar verseydi ve söylediklerinin arkasında dursaydı.
Şefler geri adım atığı zaman onlar linç ederdi.
Demeki biz hala gereken yerde değiliz.
Bir süreç lazım.
Çünkü, büyük tahribatlar olmuş ve bu tahribatların aşılması gerekir.
Birileri bu tahrip olmuş ufukun çok üzerinde bir şeyler söyler, söylemeye devam etmeliler.
Bugün bu düşünceler pek dikkate alınmayabilerler.
Yarın insanlar "o düşünceler için ölüme giderler" Bu bir realite ve dünyanın her tarafında buna benzer şeyler yaşanır.
Bugün bazı çevrelerinin ileri sürdükleri küçük talepler dahi bir çok çevre tarafından "çok büyük şeylermiş" gibi karşılanıyor.
Demeki söylenenler bu toplumda küçünsenmeyecek bir kesimin istemleriyle örtüşüyor.
Burada akıntıya karşı kürek çekilmezmi? Çekilir.
Ama var olan realiteyi görmek lazım.
Bizim sorunumuz zamana yayılacak.
İngiltere, İspanya ve hatta Fransa'daki ulusal sorunlar hala çözülmüş değil.
Türkiye gibi bir ülkedede bu sorunun çözümü başbakanların yada maşbakanların söylediklerinin ötesinde çok derinliklerdedir.
__________________________________
Bir sorun olduğu zaman taraflar var. Sorunun diğer tarafı Türk olarak kendilerini ifade eden kesimdir.
Bu kesim kendi içinde sorunlarlala yüzleşemiyor.
Bir düşün bugün Türkiye denilen coğrafyanın nufüsunun yarısı Kafkas ve Balkanlardan geldi.
Bunlar büyük oranda dinlerini değiştirmiş, kendi halklarına karşı savaşan "hain", "işbirlikçi" kesimlerdi.
Zorla canlarını kurtararak bu topraklara geldiler.
Devlet tecrubesine sahip olduklarından dolayı iktidara ielkoydular ve katliam ve soykırımlara imza atılar.
Onlar herkesin kendileri gibi olmasını istiyordu/istiyor.
Böyle bir ortamda koskoca bir "Kürdistan sorunu" gündeme sokmak ve onların gönülü çözümünü beklemek aptalık olur.
Ya zorla çözersin, yada onlara bırakırsan kırıntıya razı olcaksın.
Eğer senin toplumun bir mahkumdan "Yol haritasını" bekliyorsa, bulunduğun
nolta bellidir.
O noktayı tespit etmelisiz.
O nokta bir anlamda çarpıtılmış/kırılmış/ bir toplum denizinin en azında azımsanmayacak bir kesimin aynasıdır.
O aynaya bakmak korkutabilir, ama realitedir.
Silav
Kajin
Daha Çok yol var!!