Skip to main content

18/01/2007 Barış konferansı tartışmaları Türkiye Barışını Arıyor konferansı, özellikle de Yaşar Kemal'in konuşması kimi yazarların yazılarına konu oldu Taha Akyol: Yaşar Kemal'i eleştiriyorum Doğu Anadolu'da bozkırlı Türkmenler ile yaylalı Kürtler iç içe geçti. Ziya Gökalp'in gösterdiği gibi ova ve şehirlerdeki Kürt aşiretleri Türkleşti, yayladaki Türkmen aşiretleri Kürtleşti. Bu iç içe geçmeyi tarihçi Claude Cahen de yazar. Bin yılı böyle yaşadık. Yaşar Kemal'in çizdiği ’kavmiyetçi' resim, tarihin ve zamanımızın karmaşık, iç içe geçmiş realitesine uymuyor. Yaşar Kemal'e daha ihtiyatlı ve sağduyulu konuşmak yakışırdı. (Milliyet) Ertuğrul Özkök: Onu demek istemedi Ankara'da Kürt sorunuyla ilgili toplantıyı dikkatle izledim. Özellikle Yaşar Kemal'in konuşması çok önemliydi. Haber, Hürriyet'te “Gerillanın adını terörist koyduk“ başlığıyla çıktı. Tabii bu saptama dikkat çekiciydi. Ama bu başlık, sözlerin kullanıldığı konteksi tam olarak vermiyordu. Yaşar Kemal, “Teröriste gerilla demekle sorun çözülmüyor“ demeye getiriyordu. Buna ben de katılıyorum. Çünkü, biz haklı olarak o insanlara “Terörist“ diyoruz; ama bölgede birçok insan da onları “Gerilla“ olarak yüceltiyor. Asıl üzerinde durmak istediğim saptama şuydu: “Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur demek yanlış. Türk'ün tek dostu Kuzey Iraklı Kürtlerdir.“ Türklerin böyle düşünmesi gerektiğine ben de inanıyorum. (Hürriyet) Oktay Ekşi: Doğru şeyler söyledi Yaşar Kemal'in, hangi toplum kesimine mensup olursa olsun, tüm insanların “kültür değerlerinin korunmasını“ isteyen sözleri de çok doğrudur. Söze devam etmeden Yaşar Kemal'in, kendisini “Kürt“ olarak tanımlayan vatandaşlarımızın -adını koymadan- Cumhuriyet döneminde uğradıkları baskılara ilişkin anlatımlarının da bildiklerimizle örtüştüğünü belirtmeliyiz. (...) Bir defa bir çözüm üretmenin birinci koşulu, aynı mantık düzeyinde konuşmak, kavramları aynı anlamda kullanmaktır. Örneğin, Yaşar Kemal “savaş“ kavramını -yukarıda değindiğimiz nedenle- çok yanlış kullanmaktadır. Barış, duygusal konuşmalarla ve yanlışlarla değil, ancak aklıselimle ve doğrularla varılabilecek bir adrestir. (Hürriyet) Aslı Aydıntaşbaş: PKK silah bıraksın Kuşkusuz devletin, hükümetin hataları var, olacaktır da. Yıllarca Kürt kimliği inkar edildi. Başbakan Erdoğan iki yıl önce “Kürt sorunu“ dedi, şimdi “Kurban olam“ söylemi çerçevesinde “terör sorunu“ diyor. Ancak devleti ve hükümeti meşru zeminlerde eleştirme, gerektiğinde demokratik yollarda hesap sorma hakkımız var. Ya PKK? Bir hukuk düzeni çerçevesinde hareket etmediği için, PKK' yı frenlemenin tek yolu, bu tarz konferanslarda “silahı bırak “ çağrısı yapmak. Türkiye'de Türk, Kürt “ sessiz çoğunluğun “ talebi bu. (Sabah) Umur Talu: Henüz Yaşar'ken Yaşar Kemal, herkese benzemez; bu toprakların her köşesinden beslenen yürekten sesi ve bu toprakları da besleyen sevdalı nefesidir. Henüz Yaşar' ken; bir dinleyelim. Sen de, Yaşar Ağabey; onca sözünün arasından “teröristgerilla“ yı cımbızla seçip yarım akılları sıra seni “teşhir“ edenleri iyi tanı da, bir daha “uluslararası“ kürsülerine adım atarken daha sağlam basıver. (Sabah) Koray Düzgören: Çözüm aranıyor Netice olarak, girişilecek her türlü provokatif faaliyete ve militarist medyanın kışkırtmalarına boşvermek gerekiyor. Çünkü artık ’Türkiye Barışını Arıyor'. Meselelerimizi barışçı yöntemlerle çözemezsek ve Kürtlerle barış içinde birarada yaşayabilmek için gereken adımları atamazsak, demokrasiye de refaha da ulaşmamız mümkün değil. O nedenle şimdi barışa yönelik adımlar atmanın tam zamanıdır. (Yeni Şafak) Altan Öymen: Taraflar yok Hükümetler, terör örgütü olduğunu vurguladıkları bir örgütle diyalog içine girmezler, bu belli. Ama ’Türkiye Barışını Arıyor' toplantısının katılımcılarının kimler olduğu da belli... Terörle, şiddetle ilgileri bulunmadığı, zaten herkesçe biliniyor. Ayrıca yapılan toplantının çağrısında, ’her türlü şiddetin ve ayrımcılığın reddedildiği' ilan edilmiş... Hükümetin ve Meclis'te grubu olan partilerin kulakları, o toplantının içinden çıkan diyalog çağrısına da mı kapalı? (Radikal) Nuray Mert: Küçük hesaplar ’İnce Memed'i 14 yaşında büyülenerek okumuştum, Yaşar Kemal'in haftasonu ’Türkiye Barışını Arıyor Konferansı'nda yaptığı konuşmayı, bu kez, içim bulanarak okudum. O destansı dilden, politika esnafı diline geçişe tanık olmak hüzün verici oldu. (...) Bu ülkenin ötesinde, bu bölgenin halklarının hepsini kucaklayacak bir barışa ihtiyacımız olduğunu, böyle bir çabanın dilinin bu olamayacağını hâlâ fark etmediniz mi? (Radikal)

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.