Kurban Bayramı'nın son gününde Kerkük acı bir haberle sarsıldı. Arap aşiretleriyle Kürt yetkililer, gerginliklerin giderilmesi için görüşmeler yapmak üzere şehrin en önemli lokantalarından birinde bir araya gelmişlerdi.
Bir intihar eylemcisi toplantının olduğu yerde üzerindeki bombaları patlattı ve içlerinde birçok çocuğun da bulunduğu tam 55 kişi hayatını kaybetti. Bu eyleme neresinden bakmak lazım bilemiyorum. Burada barışın ve huzurun olmasını istemeyen güçler, bu bölgeden insanları kullanarak kargaşayı devam ettiriyor.
Arapların, Kürtlerin ve Türkmenlerin sürekli birbirlerini yemelerini isteyen, bölgeye istikrarın gelmemesi için her yolu deneyen büyük güçlerin olması anlaşılabilir bir durum. Ancak bunu bölgeden buldukları bir intihar bombacısı aracılığıyla yapmaları çok acı.
Bu genç hangi inanç yapısına göre bu eylemi yapıyor anlaşılır gibi değil. Kürtlerden, Araplardan ya da Türkmenlerden hangi inanç böylesine bir nefreti kendi içinde barındırabilir? Ya da hangi inanç değerleri, çoluk çocuk herkesi katletmeye fetva verebilir?
Kerkük'teki kanlı eylemi kimlerin yaptığından çok hangi kasıtla yapıldığı daha önemli. Belli ki Arapların, Kürtlerin ve Türkmenlerin birlikte yaşamasından bir hayli endişe duyanlar var.
Ama bu tefrik edenlere Beypazarı'ndan çok kötü bir haber geldi. Beypazarı'nın Karaşar beldesinde cami derneği tarafından yapılan cemevi hizmete açıldı. Cami derneği, beldede Alevîlerin de yaşadığını göz önünde bulundurarak onlar için bir cemevi inşa etti. 'Cemevi ibadethane midir, değil midir?' tartışmalarına girmeye gerek duymadan böyle bir yeri hizmete açmaları çok önemli.
Modern devletin yapması gereken şey; bir kişi kendini nasıl tanımlıyor ve neyi yapınca huzur duyuyorsa onu yapmasına zemin hazırlamaktır. Devletin işi halkı illa da bir kılıfa, bir sınıfa sokmaya çalışmak değildir. İnsanlar cemevinde mutlu oluyorsa, orada manevî olarak huzur buluyorsa bunu tartışmanın hiçbir anlamı yok. Bu, işin bir tarafı ama Karaşar beldesine Sünniler tarafından cemevi yapılması çok daha farklı bir önem taşıyor.
Bilindiği gibi Türk siyasetini kontrol etmek isteyenler tarafından yıllardır tahrik edilen bir konudur Alevî-Sünnî gerginliği. Çorum'da, Kahramanmaraş'ta, Sivas'ta (Madımak olayı) yaşananların üzerinden sis perdesi hâlâ kalkmış değildir. Alevî-Sünnî gerginliğinin birtakım çevreler için hayatî önemi vardır. İşte Karaşar beldesinde Sünnîlerin cemevi yaptırmasının hem de caminin hemen yanı başına inşa etmelerinin böyle simgesel bir anlamı var. Yani bu cemevi yıllardır bu ülkede Alevî-Sünnî gerginliğini tahrik edenlerin yüzlerine atılmış çok büyük bir şamardır aslında.
Kerkük'te patlayan bomba da bu milletin içine atılmış büyük bir bombadan başka bir şey değildir. Kuzey Irak huzura kavuştukça uyuşturucu ticareti zorlaşacak, terör ile Türk siyasetini kontrol edebilmek imkansız hale gelecek, silah tüccarlarının işleri kötüleşecek. Bu nedenlerle orada kavganın devam etmesi, huzursuzluğun son bulmaması lazım. Ama Türkiye'den esen bir huzur rüzgarı oradaki alevi söndürecek inşallah.
Beypazarı-Kerkük hattı