Skip to main content

Anonymous (not verified)

Wed, 05/14/2008 - 04:50

Merhaba Kek Diyar, İnançlarını savunmakta sonuna kadar haklısın. Bunu dindar bir insan olmam nedeniyle, bu bağlamda kendi inancıma saygı beklemekliğim adına söylemiyorum. Her insan mukaddesatı arasında bulunan diniyle ilgili olarak duyarlılık gösterir ve bu son derece anlaşılır bir tavırdır. Aynı zamanda haklılığı da sözkonusudur. Dinin toplumsal gelişmeye engel oluşturduğunu savunan düşünce akımları da vardır. Gerek tanrıtanımazlıktan hareketle felsefi bir yaklaşımı esas alan ve gerekse siyasal nedenlerle dinin toplum üzerindeki etkilerini asgariye indirmeye çalışan düşüncelerin de kendine göre haklı nedenleri ve dayanakları vardır. Kürt toplumunun önce geri bıraktırılmış bir toplum olarak çağdaş eğitim imkanlarından yoksun olması, diğer yandan Kürdistan'da varlıklarını sürdüren dinlerin reformize edilerek çağdaş gereksinimlere cevap verebilecek değişimleri gerçekleştirememiş olması önünde dinlerin toplumumuzda evlilik ilişkilerini düzenlemekten tutunuz arazi ve kan ihtilaflarını çözmeye kadar başvurulan kurum ve kurallar olarak hala etkin bir rol oynamakta olduğunu söyleyebiliriz. Dinin kürt toplumunda sanılandan farklı olarak ağırlıklı bir rol oynamasının başlıca nedeni kürtlerin din kurumunun fonksiyonlarını üstlenebilecek siyasi-idari-hukuki kurumlaşmalardan yoksun olmasıdır. Olayı kürtlerin sosyal gerçekliği dışında kürtlerin bağnazlığıyla açıklamak son derece kolaycı ve gerçekdışı bir yaklaşım olur. Dini inançlar sosyal ilerlemeyle doğru orantılı olarak ehemmiyetini yitirecek ve yerini modern kurumlara ve anlayışlara bırakacaktır. Dinler binlerce yılın şekillenmesinin ürünüdür. Bir çırpıda sökülüp atılmaları imkansızdır. Toplumların dini inanışlarını terkedip farklı bir dini kabullenmeleri halinde bile eski inancın kalıntıları binlerce yıl gelenek görenekler şeklinde yada kendini yeni inancın içinde kamufle ederek mezhepler ve tarikatler şeklinde varlıklarını sürdürebilmektedirler. Diğer halkların tecrübelerinden bildiğimiz toplumların evriminin, dinlerin evriminin bize öğrettiği budur. Ozan arkadaşın niyette kasıtlı olduğuna inanmıyorum. Ancak dinlerin kürt toplumunda hala fonksiyonel olması nedeniyle inanç kavramına büyük bir ehemmiyet atfedildiğini dolayısıyla hesaplayamadığı ölçüde duyarlılık gösterildiğini gözardı ettiğini, bundan ötürü inançları küçümsemek gibi bir hataya düştüğünü söyleyebiliriz. Birçokları keskin solculuk gereği dini inançlara hoyratça yönelmeyi gerekli görebilirse de bu yaklaşım türünün sağlıklı sol anlayışla ilgisi yoktur. Bu tür anlayışlar türk solundan apartılmış extrem anlayışlardır. Marksist-leninist gelenekten geldiklerini söyleyenlerin Lenin'e ait "azınlıklar kendi milli ve dini farklılıklarına yönelinmesinden son derece rahatsızdırlar. Onlara güven vermek vermek için hoşgörülü bir yaklaşımı esas almak gerekir. Hoşgörüde ve saygıda geri kalmaktansa ileri gitmek çok daha evladır" şeklinde ifade edilmiş formülasyonu hatırlamaları gerekir. Tabii bu gönderme leninistleredir. Leninist olmayanların inançlara karşılıklı saygı ve hoşgörüyle yaklaşmaları gerektiği modern ve özgürlükçü anlayışların temelinde yer almak zorundadır. Her iki cenahtan anlayışın inançlara saygı ve hoşgörü temelinde yaklaşılması gerektiğini vazediyor olması aynı zamanda farklı anlayışların çakıştığı kavşak durumuna gelmektedir. Zıtlar arasında gözlemlenen bu tavır ortaklığını modern bir yaklaşımın genel kabul görmesi şeklinde de yorumlayabiliriz. Aklın yolu birdir. Dini farklılaşma, bölge ve aşiret ayrılıkları geri sosyal ilişkilerin hüküm sürdüğü bir çok sömürge ülkede olduğu gibi kürtlerin de yumuşak karnını oluşturuyor. Bu yanıyla konuyu daha bir ciddiye almamız gerektiği açıktır. Kürdistan, kürtler arası ihtilaflar ve anlaşmazlıklar üzerine oynanarak sömürgeleştirildi. Yetmeyince kürtlerin ülkeleri dörde bölündü. Buna rağmen kürtler kontrol altında tutulamıyor ve işgalci dört devlete karşı mobilize olmuş durumdadırlar. Kürtlerin özgürlük ve bağımsızlıkları için kıyamı tarih boyunca kesintisizlik arzederek günümüze ulaşmıştır. Kürtlerarası din, bölge ve aşiret ayrılıklarını kaşımak kürtlerin dışında herkesin çıkarınadır. Sadece inanç özgürlüğü bağlamında değil pragmatik manada da ayrılıkları kaşımanın kürtlere yararı yoktur. Dahası insanların inançları hiç kimsenin siyasi yada felsefi eskizlerine obje yapılamaz. Dini inançlarının aşağılandığı duygusuna kapılabilecek insanların tepkisini hesaplamakta sağduyunun emrettiği bir başka gerekçe olarak dikkate alınmak zorundadır. Kürtler inançsız bir toplum haline getirilerek kurtarılamayacaktır. Buna kuşakların ömrü yetmeyeceği gibi teologların ve filozofların sayısı yetmez. Kürtler sadece inanç alanında değil aynı zamanda düşünce alanında özgürlükçü ve hoşgörülü olmayı seçip politik birliklerine temel haline getirebildikleri zaman kurtuluşlarını sağlayabileceklerdir. Kurtuluşun yolu birlikten ve kenetlenmeden geçiyor. Sevgi ve saygılarımla.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.