Ana içeriğe atla

Yeni Yıla Girerken

    Yeni  bir  yıla  girerken,  ister istemez   geçmişe  daha  açık  ifade  etmek gerekirse    geride  bıraktığımız   yıl  hakkında,   bir   şeyler  yazmak   gerekiyor.  Son  bir  yıl   içinde  ülkemizin   Kuzey parçasında    geçmiş  yıllara  oranla     fazla    bir  gelişme  yok..  Türk  hükümeti  bir kaç aydan beri  „açılım“  adı  altında   bir  tartışma  başlattı.    Bu  tartışma,  bir  dizi  Kürd çevresini    büyük  beklentiler  içinde  soktu.  Fakat,   bu „açılım“ın  ne  olduğuna   ve  Kürdler  için   neyi  öngördüğüne  dair   somut   bir açıklama ve  adım  da  yok.  Son     tokatlama  olayından  sonra da  eski  hızında  olmasa da  hâlâ    tartışmalar     sürüyor.  Türk  devletinin  amacı,     yüzyıllara sarkan  Kürdistan  Ulusal  Kurtuluş    davasını   yeni dönemde    Türk devletinin   özünü ve  esas  yapısını   koruyarak  kozmetik  rütüşlerle   kapatmaktır.  Zaten  Türk devletinin     Kürdleri  taraf olarak  kabul etmek ve  Kürdlerle  var olan     sorunları  tartışarak   bir  sonuca  gitme  niyeti  yok.  Türk devletinin  bu planını    boşa  çıkaracak    olan   Kürdlerin  örgütlü   gücüdür.  Fakat  ne  yazık ki   Kürdlerin   içinde  bulunduğu  durum    tam  bir  kısır döngü ve  felaketten  ibarettir.  Milyonlarca   Kuzey  Kürdü  büyük bedeller   ödemelerine   rağmen     hâlâ    ortak   bazı asgari  taleplere  sahip  değil.  Kuzey  Kürdistan’da    hâlâ   en  ciddi  örgütlenmesi  olan   güç  PKK  ve   ona  bağlı  legal  güçlerdir.  Bu  çevreler   Kürdlerin  millet  olarak     devlet  sahibi  olma    yada   federasyon  gibi talepleri   çoktan  bir kenara  bıraktılar.  Sıradan    kültürel  talepler  konusunda  dahi   her Çarşamba   günü  değişen  ve  eklektik    istemleri  sözkonusudur.  Bu çevreler  için  „Apo“    Kürd   ulusal  taleplerinden  daha   önemlidir.  Bu konuda  geliştirdikleri eğlemlere  bakmak ve kıyaslamak  yeterlidir.  Kürd  halkının   oyları ile  Türk meclisine  gidenler dahi   kendi  iradelerine  sahip  değiller.  Bu  çevrelerinin   iradesi  Apo ve  güneşleri  İmralıdır.  Kürdistan  sokakları,  belediyeleri ve Kürdlerin  oyları ile  Türk meclisine gidenler   mahkümün   mahkümü  durumdadırlar.  Dünyanın   hiç  bir yerinde  böyle  bir şey  görülmemiştir.  Bunun  tek sorumlusu    yalnızca  bu  çevreler değil.   PKK  çevresi dışında  kalan  binlerce    Kürdistanlı  kadronun    mevcut  olan   alternatifsizlik   olayından  büyük bir  sorumluluğu vardır.  Yıllar  boyunca  farklı   partiler ve  gruplar   içinde   mücadele  eden  bir  çok  kadro  tümden  siyasal  alandan  çekildiler.    Hâlâ  siyasal    alanda   bir şeyler  yapmak/yapmamak  istiyen  kesimlerde  kanlı  bıçaklılar.  Bu  kadroların  tipik   prototipi   Kemal  Burkaydır.  Bu kadroların  ruh  haletini  ve  diğer  Kürdistanlı kadrolara karşı yaklaşımlarını  kavramak  için  Burkay’ın   son çıkardığı  „Anılar  2“yi   okumak  yeterlidir.  Çünkü,  Burkay  açık bir şekilde   şimdi birlikte  yürüdüğü  bir   iki insan  dışında    eski arkadaşlarını,  diğer   siyasal  yapıları ve kadrolarını    „yalancı“,   „hırsız“,  komplocu“,  „asalak“, „katil ruhlu“,  „lumpen“, „riyakar“ , „ajan“  vb. vb..  biçimde  değerlendiriyor.  Kısacası   kendisi  ve  kendisinin  emrinden  çıkmayanlar  hariç  herkes   aşağılık!!!!  Böyle   kafalarla,   kendisi  dışında   herkesi  düşman  gören   ve  eskilerde  yaşıyan  kadrolarla   birlikte    Kuzey Kürdistan’da    basit  legal  bir alternatifi   oluşturmak  dahi    çok  zordur.  Kürdleri  bu açmazdan  çıkaracak    Kürdistan  gerçeklerine  uyum içinde   bir  yapıyı   oluşturmak   şart.    Kuzey Kürdleri,  Türk devletinin  sistemli, planlı  ulusal taleplerden  arındırma politik çıkışlarıyla,  PKK’nin    yapay ve  ulusal olmayan  gündemleriyle ve  geçen yüzyılın  70’li  yıllarına  takılıp  kalan   kadroların    küçük  dünyalarının  yarattığı   kısır döngü  çarkı  içine   hapsedilmiş durumdadır.  Bize  yeni   paradigmalar    gerek.  Kürdlerin   temel  ulusal  taleplerini  kendisine  baz alan   bir   siyasal  yapı  şart.  Bu  yapı   geçmişe  takılıp  kalan, gölgeleriyle  kavgalı   olan   kadrolarla  değil,   daha  geniş  düşünen,  çağın ve  dönemin  koşullarının bilincinden olan  ve  her bakımında   donanımlı   kadrolarla  olur.     Güney  Kürdistan   daha  önceki  yıllar  gibi   geçen   yıl boyunca da  tüm  dünya  Kürdlerin  ilgi  odağındaydı.    Çünkü,     dünya  Kürdlerinin   içinde  somut  kazanımlara  sahip,    Irak’ta, bölgede ve  uluslararası arenada   Kürd kimliği ile  siyaset yapan     Kürdistan’ın  tek  parçası    Güney Kürdistandır.  Güney  Kürdistan  yönetimi     geçen  yıl  boyunca   Bağdat  yönetimi  ile olan   hiç  bir  temel sorununu çözemedi.  Kerkük ve  diğer  işgal altındaki  bölgeler  sorunu  hâlâ  devam  ediyor.  Peşmergerlerin  konumu,  Petrol ve  doğal gaz  ile  ilgili  yasa,  Merkezi   hükümet  ile  Kürdistan  hükümeti arasındaki  ilişkiler  ve  yetki  sorunları  gibi   temel   konularda     hâlâ    bir antlaşmaya varılmadı.  Kürdistan’da  ise  hâlâ      askeri güçler   hükümetin  denetiminde  birleşmemiş,  bir çok  bakanlık     teorik   olarak  birleşmelerine rağmen,  realite de  iki başlılık  devam  ediyor.  Yolsuzlara   karşı   ciddi  bir   kampanya    yok.  Son  Piremegrun  yürüyüşleri   Güney  Kürdistan  hükümetine    ciddi bir  signal verdi.  Tüm   temel  sorunlar    2010   yılına  aktarıldı.  2009  yılında   Güney  Kürdistan    „Goran“ adı  altında   yeni  bir   opozisyona  kavuştu.    Son  Kürdistan Parlamentosu  seçimlerindede  görüldüğü  gibi   Goran  Listesi  daha  çok   geçmişte  YNK’nin   kontrol  ettiği  bölgelerde  etkili  oldu.  Önümüzdeki   7 Mart’ta   Irak  Parlamentosu  seçimleri  olacak.  Bu  seçimlere   Güney  Kürdleri  farklı listelerle  katılacaklar.  Seçim    propagandalarına   hâlâ  resmi  olarak   start  verilmemesine    rağmen,   Güney  Kürdistan’da     resmi  olmayan   seçim  propagandaları çoktan  başlamış  durumdadır.  Özellikle   YNK  ve Goran  Listesi arasında.  Bilindiği   gibi  YNK’nin   Pleniyum  dediği    son toplantısında   Mam Celal   YNK’nin  kuruluşundan   günümüze  kadar   Nawşirwan  hedef  alan ve bir  dizi  suçlamalarla  dolu   bir   konuşma  yapmıştı.  Son dönemlerde    YNK    bu  konuşmayı     çıkardığı    „ Kurdistani  Nwe“de    yayınlamaya  başladı.  Nawşirwan  Mustafa’da    daha  önce   1991  yılına  ve   Güneydeki  iç savaşa dair   anılarını  yayınlamış,  Mam Celal ve Kek Mesud’a   yönelik  bir dizi  suçlamalardan  bulunmuştu.  Fakat  daha  sonra  Nawşirwan  ya  „Anılar“ının  yayınlarını  durdurmuş   yada   onları   yayından   kaldırmıştı.  Mam Celal’ın   son  açıklamalarından  sonra   bu  tartışma ve suçlamaların     daha da   kızışıp  ve  sertleşeceği  görülüyor.  Umut  ederim ki    yapılacak  olan  tartışmalar   Güney Kürdistan’ın   kazanımlarına  zarar vermez!!!  Bu  konuda  herkese  ciddi sorumluluk  düşüyor. Doğu ve  Güney  Batı  Kürdistan’da    Kürd  hareketi    bu yılda   ciddi   bir dağınıklık  yaşadı.  Var  olan   siyasal  yapılar   daha da  parçalandı. Bu    parçalarda    Amerika’nın  başında   G. Bush’un   bulunduğu  dönemlerde    büyük   umutlar    yaratılmıştı.  Amerika’nın   İran   ve Suriye ile  bir  hesaplaşmaya  gireceği   ihtimalı   Güney  Kürdistan  tecrübesinin   bu parçalarda da  tekrarlanacağı  umudu    Demokratların    Amerika’da  seçimi    kazanmalarıyla    başka  bahara  kaldı.   Sonuç  olarak   dünya  Kürdleri   2010  yılına  büyük  umutlarla  ve  ciddi  sorunlarla    giriyorlar.  Kürdlerin   geç  kalan  umutlarını  realize  etmelerinin  biricik garantisi,   Kürdlerin  kendi  ulusal  talepleri   temelinde  gerçekleştirecekleri   birlikten  geçer.   Yeni  yıla  girerken    tüm  Kürdistanlıların   yeni yılını  kutluyorum!!!  Aso  Zagrosi

seninki ne biliyor musun? aso karsisinda ezilmek tepkin bundan asagilik duygusu iyisimi bir heci-hocaya ugra acele tarafindan bir nuska yaptir ha yakana ilstirmeyi unutmayasin yaptigin cok ayip bir büyügün olarak sana nasihatim adam ol

Allah in karsinda ezilmedim ki kuluna ezileyim. AsÃ¥ denilen sahtekarin kulaktan duydugu ve gercegimle hic alakasi olmayan aciklamalari ne kadar tipik ezilmis kurd kisilige sahip oldugunu gösteriyor. Eroin ve uyusturcu bagimlilarin Apo denilen köle olurken ben zulmune hic gözumu kirpmadan bas kaldirisimi sahtekar ve insanlik adina namus gurur olamayan dedikodularina inanarak Aso Zagroso ezilmis bir kisilik sahibi oldugunu göstergesidi. Isvec ve Stockholm da piskolojik ve fiziki hastaliklarinda ona buna köle ruhlu olmus toplum en lanetli kurd cemaatin ezilmis kokusmus yasam picimlerine inanarak gercek militan aydin kisiligimi ters sekilde kavrayip bu sitede onlarca kez aciklamarinda hic gercegim olmayan ezilmis sözleri sen ve AsÃ¥ Zagrosularin ne kadar birer köle ruhlu oldugunuzun belirtisidir. Beyinsiz ve ezilmis toplumlarda hic olmaniz dahi kabul görulmeyen kisiliklerinizden coc ve cok uzak olan Feyzi Acikgöz um. Bana saldirani önce namuslu temiz yasam ve acik ismi ile elestirmeleri cidiye alirim. Tuff siz insanlik kisiliginden mahrum olan sömurgeciligin ve emperyalist köle usaklarina !!! Alnim aciktir hayatin hic bir alaninda para ve pul icin insanlik guruma ihanet etmedigim icin ezilmis kurd kisiligin saldirisi hedefi oldugum tek belgesidir !!!Feyzi Acikgöz

Kêkê Aso sihêt te xwesh Destê te sax bê Bira can. Birastî te shîrovekê bash û anakizê rast anîbu ziman lê ka ew taqat û ka ew derman ji bo welatê me Kurdistan. HÊVÎDARIM SALA NÜ BIBÊ SALA SERKEFTIN û hevgirtina hêzên serxwbun xwaz û Netewpareztîya GELÊ KURD sersala te a 2010 Pîrozbê Hozan azad

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.