Ana içeriğe atla

Nawşirwan Mustafa, Suleymaniye olayları ve bazıKuzeyli Kürdler.....(2)

Daha fazla gerilere gitmeden Nawşirwan Mustafa'nın YNK ile olan bazı sorunlarına dikkat çekmek istiyorum.
Güney Kürdistan 1992 yılında yapılan ilk seçimler sırasında Nawşirwan Mustafa YNK ve diğer Kürdistani partilerle düşüncelere sahip. Nawşirwan Mustafa tarafından kaleme alınan ve bugüne kadar hiç kimse tarafından yalanlanmayan bir olay var. Nawşirwan 1992 seçimlerinden önce kendi partisine bir öneride bulunuyor. Bu öneriye göre seçimlere ortak liste ile katılmalı. YNK'ye 35 milletvekili, KDP'ye 35 ve bağımsızlara 30 milletvekili verilmelidir. YNK ve KDP arasında çıkacak sorunlarda bu bağımsızlar balans görevini görmeliler. Fakat bu öneri kabul görmüyor. YNK, Nawşirwan Mustafa'ya 1992 yılında kurulan Kürdistan Hükümetine başbakan olmasını istiyor, fakat, Nawşirwan bu öneriyi kabul etmiyor. Bundan dolayı da Dr. Fuad Mahsun bu göreve getiriliyor. Bilindiği gibi Parlamento başkanlığıda KDP'ye verilmişti. 22 Mart'ta İsveçte yaşama veda eden rahmetli Cewher Namiq'da Kürdistan Parlamentosu başkanı oldu. Daha sonraki süreçte rahmetli Cewher Namiq'ta Nawşirwan Mustafa gibi Güney Kürdistan idari sistemine en sert eleştiriler yapan bir Kürd şahsiyeti olarak önplana çıktı.
Her iki Kürd şahsiyeti de iktidarın doruğundan kendi istekleriyle ayrılan ve var olan sisteme en sert eleştiriler yönelten politikacılar olarak ortaya çıktılar.
1991 Büyük Raperin'den sonra bazı siyasal kadrolar ve eski Peşmergeler çeşitli kabul edilemeyecek pratikler içine girdiler. Örneğin Kerkük'te yaşananlar.
Nawşirwan Mustafa o dönem bu tip pratiklere açık bir şekilde karşı çıkıyor ve tutumunu bir dizi çevre ile de paylaşıyordu.
Nawşirwan'nın bu tutumu Güney Kürdistan'da o dönem nükteli hikaye ve fıkralara bile konu olmuştu.
O dönem Güney Kürdistan'da anlatılan bu hikayelerden biri şöyleydi..
YNK 2. Kongresinden önce parti içindeki tartışmalarda Nawşirwan Mustafa "ben hırsızlara şeflik yapamam" diye bir laf sarfediyor.
Kongre günü Nawşirwan Mustafa'da dahil YNK kongre delegelerinin hepsi kongre salonundan toplanıyorlar. Bu arada halktan bir içeri giriyor "arabasının çalındığını" söylüyor.
Mam Celal hemen atılıyor ve böyle bir şeyin asla olamayacağını söylüyor.
Herkes pür dikkat Mam Celal'a bakıyor.
Bu arada Mam Celal parmağıyla Nawşirwan Mustafa'yı göstererek "Hırsızların şefi burada" ve yönünü delegelere de çevirerek "tüm hırsızlarda burada" bundan dolayı böyle bir hırsızlığın mümkün olamayacağını söylüyor.
Salonda bulunanların hepsi kahkahlarla gülüyorlar.
Bu hikayenin doğru olduğunu söylüyenler Mam Celal'ın bu oyunu örgütlediğini söylüyorlar.
Sonuç olarak bu hikaye doğru yada kurgu da olsa o dönemler Nawşirwan'ın rahatsızlığını dile getiriyordu ve yaygın bir şekilde anlatılıyordu.
Bilindiği gibi daha sonra Nawşirwan Mustafa Güney Kürdistan'ı terkederek Londra'ya yerleşti ve anılarını yazmaya başladı.
Nawşirwan Mustafa 1994 yılında KDP ile YNK arasında başlayan "Kurdkuji" savaşı sırasında YNKlilerin söylemiyle "küsmüş ve köşesine çekilmiş" durumdaydı.
Bir kaç yıl önce Nawşirwan Mustafa YNK'den ayrılarak Gorran Hareketini kurduktan sonra ortalıkta Nawşirwan Mustafa ve geçmişi hakkında bir çok söylentiler dolaşmaya başladı ve geniş bir şekilde yazıldı/çizildi.
Bu söylentilere göre " Nawşirwan KDP ile YNK'nin anlaşmasından rahatsız olduğundan dolayı ayrıldı" ve "Nawşirwan iç savaşın mimarıdıydı"
Nawşirwan'a ilişkin bu suçlamaların yaygın olduğu bir dönemde Nawşirwan 1994 çatışmalarına ilişkin Sbeiy Web sayfasında anılarını yayınlamaya başladı. Nawşirwan'ın 1994 çatışmalarına ilişkin kaleme aldığı anıları KDP ve YNK dahil olmak üzere bir çok çevrenin tepkisine neden oldu.
Nawşirwan, anılarının yayını durdurdu ve daha önce yayınladıklarını da yayından kaldırdı.
O, anılarında her ne kadar Mam Celal ve Kek Mesud'u "iç savaşın sorumluları" olarak ilan etsede, savaşın perde arkası hakkında bir hayli ilginç bilgiler veriyordu.
Örneğin savaş başladığı zaman Mam Celal dahil YNK'nin bir çok politbüro üyesi yurtdışındadır.
Mam Celal defalarca Nawşirwan'a telefon ediyor ve ikna etmeye çalışıyor. Nawşirwan kabul etmiyor ve verilen bazı randevulara gitmiyor.
Yine Nawşirwan'ın söylemiyle "yıllardan beri emek verdiği partisini ve arkadaşlarını bu zor günlerde yalnız bırakmamak için Mam Celal'ın önerisini kabul ettiğini" vurguluyor.
Nawşirwan Mustafa ve Mam Celal ülkeye dönmek istiyorlar, fakat dönmek için gerekli yol yok. YNK ile İran'ın ilişkileri bozuk. İran Kürdistan Demokrat Partisi lideri Dr. Şerefkendi ve arkadaşları Almanya'da İran devleti tarafından vurulduktan sonra Talabani yaptığı bir açıklamada "bu katilamdan İran devletini sorumlu" tutmuştu. Ayrıca İran devletinin desteklediği İslami hareket ile YNK arasında kanlı çatışmalar olmuş ve hiç bir ilişkileri kalmamıştı. YNK'nin Tahran temsilciliği de kapatılmıştı. Yani kısacası İran üzeri dönme imkanları yok. O dönemler YNK ile Türkiye'nin de ilişkileri yok.
Ülkeye dönmek için tek bir yolları var: O da Suriye üzeridir.
Suriye'ye gidiyorlar. Fakat, Kürdistan'a geçemiyorlar.
Bir kaç hafta sonra yeniden Avrupa'ya dönüyorlar.
Avrupa'dan itibaren Türk devleti ile ilişkiye geçiyorlar.
Nawşirwan'ın anlatımlarına göre "Mam Celal Türklere güvenmiyordu" ve "iki de bir bu Turanistler bizi öldürebilerler" diyormuş.
Sonuçta Türklerle anlaşıyorlar. Çünkü, Türkiye Kürdistan'ın İran'ın denetimi altına girmesini istemiyormuş. Mam Celal ve Nawşirwan Türkiye gidiyorlar ve oradan bir helikopter ile Hewlêr'e geçiyorlar.
Nawşirwan anılarının o bölümünde YNK ile İran arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi meselesini de gündeme getiriyor ve yapılan görüşmelerin detaylarını anlatıyor.
Zaten kendisi YNK delegasyonuna başkanlık yapıyor.
YNK'nin hakim olduğu alan İran'a komşudur. YNK'nin ticaret yapabileceği tek ülkedir.
YNK ve İran arasındaki görüşmelerde YNK, İran'dan Kürdlerin iç çatışmalarına karışmamalarını ve sınır ticaretini serbest bırakmasını istiyor. İran ise Kürdistan'da faaliyet gösteren İran Kürdistan Demokrat Partisi vb güçlerin konumunu gündeme getiriyor.
Nawşirwan'ın söylemiyle İKDP gibi kavramlar değilde "zidi inqilabi" güçleri tabirini kullanıyormuş.
Sonuçta bir antlaşmaya varıyorlar.. İran Kürdistan Demokrat Partisi'nin Taqtaq'deki karargahına yapılan pastaran saldırısı ve İKDP'nin radyosunun kapatılması gibi olaylar o sürecin ürünleriydi.
Nawşirwan anılarında görüştükleri İran devlet yetkililerinin isimlerini ve bağlı oldukları kurumları tek tek açıklıyor. Rafsancani'nin temsilcisi, Hameyni'nin temsilcisi vs..
Aslında bu anılarda dünya Kürdlerinin ders alabilecekleri çok ilginç bilgiler var. Keşke bu anıları bir bütün olarak tercume edip halkımızın hizmetine sunabilseydik. Çeşitli Kürd partilerinin Kürdistan'ı işgal eden devletlerle girdikleri ilişkilere dair Kürd liderleri anılarını yazsalar ve ellerindeki belgeleri yayınlasalar gelecek Kürd kuşakların alabilecekleri çok önemli dersler var. Eğer Kürdler ciddi bir şekilde "Kurdkuji" savaşlarını sorgulayıp mahkum etseler bu devletlerin oynadıkları rolleri açıklamaları gerekir.
Bir iki yıl önce Mam Celal YNK'nin bir toplantısında Nawşirwan Mustafa'yı "Helepçe katliamının sorumlusu" olarak lanse etti.
Mam Celal bu tezini de " Saddam eğer İran ile birlikte hareket ederseniz, kimyasal silah kullanırım demişti. Nawşirwan'da bunu biliyordu. Buna rağmen Helebçe'ye yönelik operasyon yaptı" demişti.

Nawşirwan Mam Celal'ın bu iddiasına karşı çok sert bir cevap verdi. Bir dizi belgelere dayanarak YNK, KDP, HSK, Pasok vb. bir dizi Kürd partisinin İranla yaptıkları bir antlaşmayı gündeme getirdi.
Bu antlaşma partilerin üst düzey yöneticileri tarafından imzalanmıştı. Bu antlaşmaya bağlı olarak operasyon yapıldı, diye yazdı.
Nawşirwan göre zaten Saddam daha önce bir çok alanda kimyasal silahlar kullanmıştı. Saddam rejiminden kurtulmak istiyorduk. İran ile birlikte hareket etme Kürd partilerinin ortak kararıydı ve bireyler sorumlu tutulamaz.

Devam edecek

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.