Ana içeriğe atla

Kürt İttifakı Arayışı

Kürt İttifakı Arayışı PKK’ya yönelik operasyonla birlikte Kürt siyasetinde de bir hareketlilik başladı. Yeni süreçte şiddeti benimsemeyen DTP dışındaki Kürtler de aktör olmak istiyor. Peki bu arayış nasıl sonuçlanacak? --------------------------------------------------------------------------------Diyarbakır’da küçük bir otel. Konferans salonunu dolduran isimler önemli bir konuyu tartışıyor: “Kürt sorununda yeni bir döneme girildi. Bu süreçte DTP ve PKK dışındaki Kürtler nasıl rol alır?” Bu soru üzerine yaklaşık 40 katılımcı tek tek söz alır ve görüşlerini dile getirir. Konuşmacıların çoğu bir dönem Refah, Anavatan ve DYP’de siyaset yapan önemli simalardır. Diyarbakır Diyalog Platformu olarak 15 Aralık 2007 tarihinde gerçekleşen bu istişareden 10 maddelik karar metni çıkar. En önemli madde ise şöyle özetlenir: “Kürt sorununun çözümü ile ilgili demokratik süreci destekleyelim. Ancak AK Parti tatmin edici adımlar atmazsa bölgede yeni bir örgütlenmeye giderek siyasi bir hareket başlatalım.” Platform 2008’in Nisan ayında geniş katılımlı bir kongre düzenleme kararı da alır.PKK’ya yönelik operasyonla birlikte Kürt siyasetinde de bir hareketlilik başladı. Kürt sorununu DTP ve PKK’nın çemberinden kurtarmak ve yeni dönemde aktör olmak isteyen Kürtler bir arayış içinde. Aslında bu arayışta AK Parti iktidarı ile ortaya çıkan ekonomik-sosyal ve psikolojik serbestiyet ortamının doğrudan katkısı var. Kürt siyasetine şekil verme konusunda sadece Diyarbakır’da değil, birçok bölgede istişare toplantıları düzenleniyor. Bu toplantılarda nasıl bir strateji izlenmesi gerektiği üzerinde duruluyor. Şimdilik fikir alışverişi ya da bir platform gibi görünse de aslında bu oluşumlar siyasi bir harekete dönüşebilecek nitelikte. Yani yeni bir Kürt partisinin eli kulağında. Hem bölgedeki halk hem de Kürt siyasetçileri yeni bir sürece girildiğinin farkında. Sadece laik, solcu, milliyetçi Kürtler değil, muhafazakâr ve dindar Kürtler de bu süreçte ‘ben de varım’ mesajını veriyor. Bölgede yaşanan bu hareketlilik Ankara’ya da yansıdı. Zaman Gazetesi yazarı Mümtaz’er Türköne, geçtiğimiz günlerde verdiği röportajında yeni bir Kürt sağ partisinin kurulacağını iddia etmişti. Kim kuracak sorusuna ise şöyle cevap vermişti: “Abdülmelik Fırat ve Şerafettin Elçi gibi isimler de olabilir. Ama AK Parti ve DTP arasında kalan ve temsil edilmediğini düşünenler olacak. Ve onlar yeni bir Kürt partisi kuracak.” Bu elbette siyasi bir tahminden ibaret değildi. Aksiyon’un Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Ankara kulislerinde yaptığı araştırmalar Kürt siyasetinde birden fazla siyaset kazanının kaynadığını ortaya koyuyor.KÜRT SİYASETİNDE ÜÇ KOLDAN KİMLİK ARAYIŞIÖyle gözüküyor ki Kürt siyaseti önümüzdeki dönemde yeniden şekillenecek. Ancak bunun nasıl olacağı konusunda farklı görüş ve seçenekler var. En çok dikkat çeken ihtimal, ulusalcı Kürtlerin bir araya gelerek bir cephe siyaseti içine girecekleri. Yani DTP, HAK-PAR, KADEP ve diğer Kürt grup ve oluşumların bir araya gelerek birlikte hareket edebilecekleri. Zayıf gibi görünse de bu ihtimal Kürtler arasında tartışılıyor. Hem bölgeyi hem Ankara’yı yakından takip eden isimlerden Muş eski Milletvekili Alaattin Fırat, yeni Kürt partisi ile ilgili konuşulanlar hakkında ilginç bir noktaya dikkat çekiyor: “Yeni siyasi oluşum için birçok grubun görüşmeler yaptığını duyuyoruz. Bu hazırlığı yapanlar sadece muhafazakâr ve sağ tandanslı değil, PKK’nın da içine girebileceği yeni bir Kürt hareketi doğabilir.”Fırat’ın verdiği bilgilere göre, bütün Kürt grupları, hatta silaha ve şiddete bulaşmamış PKK çizgisindeki isimlerin dahi tek bir parti çatısı altında birleşmeseler bile aynı platformda yer alarak siyaset yapabilecekleri konuşuluyor. Hatta Fransa, Almanya, Belçika’daki Kürt enstitülerindeki Kürt aydın ve siyasetçileri de içine alacak bir oluşumdan bahsediliyor. Örneğin Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan gibi Avrupa’daki siyasiler, yurtdışında yaşayan isimler ve aşiret temsilcileri yeni bir siyasi trafiğin içinde.Yeni Kürt partisi tartışmalarında dillendirilen ikinci bir seçenek ise şiddet taraftarı olmayan Kürtlerin yeni süreçte rol almak için güç birliğine gidecekleri. Yani DTP dışındaki Kürt parti ve oluşumların bir araya gelmesi. PKK ve DTP çizgisinin ise tamamen dışlanması. Bu noktada zaten HAK-PAR ve KADEP birleşiyor, bu iki partinin öncülüğünde yeni bir siyasi oluşum alternatif olabilir diyenler de var. Bu oluşumda daha çok demokrat ve liberal Kürtlerin yer alacağı belirtiliyor.Üçüncü ihtimal daha çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da tartışılıyor. Öncülüğünü Diyarbakır Diyalog Platformu’nun yaptığı bu hareket şimdilik ‘bekle gör’ politikası ile hareket ediyor. Daha çok Refah, Anavatan ve DYP’de politika yapan eski siyasetçilerin yer aldığı platform dindar ve muhafazakâr Kürtleri temsil ediyor. İsimler âdeta sır gibi saklanıyor. Bu grup şimdiye kadar iki toplantı gerçekleştirdi. AK Parti’nin Kürt sorunu konusunda ciddi adımlar atmaması durumunda platform siyasi bir harekete dönüşecek. Aksiyon’un bölgeden aldığı izlenimlere göre Kürtlerin medrese geleneği bu harekete ‘açık’ destek veriyor.Her üç ihtimalin gerçekleşmesi de mümkün. Ancak bir gerçeği de unutmamak lazım. Yeni parti beklentisiyle hareketlenen Kürt siyasetinin nasıl şekilleneceğini ve ne kadar etkili olacağını belirleyecek olan tek faktör var, o da AK Parti. 22 Temmuz seçimleriyle bölgeden ortalama yüzde 56 oy alarak Meclis’e 75 milletvekilini taşıyan AK Parti, Kürtlerin büyük bir bölümünden destek alıyor. AK Parti’nin en temel üstünlüğü ‘bölge söylemi ve etnik temelli siyaset’ dışında yeni bir dil geliştirmeyi başarması, halkın sorunlarıyla doğrudan ilgilenmesi. Özellikle ekonomik-sosyal politikaları, demokratik ve özgürlükçü yaklaşımları, AB sürecinde elde ettiği kazanımlar, teşkilatları ve devlet kurumları aracılığıyla hayata geçirdiği güçlü taban hareketi, feodal yapının dışında Türk siyasetine kazandırdığı yeni isimler iktidar partisini bölgede güçlü kılıyor.Merkez sağ partileri Anavatan ve DYP’nin (DP) 27 Nisan sürecinden sonra siyasetten tasfiye olmasıyla birlikte bölgede bu ihtiyacı karşılayan ve Türkiye’nin partisi hüviyetini koruyarak hizmet götüren AK Parti’nin ancak hata yapması hâlinde dengelerin değişmesi söz konusu olabilir.Yeni bir Kürt siyasi hareketinin oluşumu ile ilgili zamanlama her ne kadar terör örgütü PKK’ya karşı 16 Aralık’ta başlayan geniş çaplı operasyonlara bağlansa da süreç daha öncelere dayanıyor. Diyarbakır toplantılarının aylar önce yapıldığını, HAK-PAR ve KADEP’in birleşme çalışmalarının 4-5 ay önce başladığını dikkate almak gerekiyor. ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson’ın 29 Kasım 2007’de bazı AK Partili milletvekillerinin de davetli olduğu, KADEP Genel Başkanı Şerafettin Elçi, HAK-PAR lideri Sertaç Bucak’ın katıldığı kahvaltı da önemli dönemeçlerden biri. Çünkü kahvaltıdan hemen sonra Elçi ve Bucak, “Yeni bir siyaset arayışı var, şiddeti reddeden partiler güçlenecek.” açıklaması yapmıştı. Wilson’ın ABD ile Türkiye arasında yaşanan 5 Kasım sürecinden sonra PKK ile ilgili yaptığı bilgilendirme toplantısı milliyetçi çevrelerde iç siyasete müdahale tepkisi almış ve ikinci yemek iptal edilmişti. Ancak PKK’nın bölgeden tasfiye edileceğinin güçlü sinyallerini alan Kürt siyasilerin bu tarihten sonra çalışmalarını hızlandırdığı, çalışmalara uluslararası bir boyut kattığı da bir gerçek. Peki neden yeni bir Kürt partisi konuşuluyor ve bu gerçekten ihtiyaç mı? Yeni oluşum hangi siyasi boşluğu dolduracak? Hareketin seyri ne olacak?Gazeteci-yazar Ali Bulaç’a göre Kürt meselesi kritik bir noktaya geldi. Bu sorunun köklü bir biçimde çözülme ihtimali ilk defa ortaya çıktı. Çünkü hem Türkiye bir tutum değişikliğine gidiyor hem de uluslararası camianın PKK ile ilgili tutumunda çok önemli bir değişiklik meydana geldi. Türkiye’nin PKK’nın tasfiyesi konusunda ABD ve AB’yi yanına çektiği tezini savunan Bulaç, “Şimdi bu ülkeler ısrarla DTP’nin PKK ile arasına mesafe koymasını istiyor. Benim kanaatime göre bu Türkiye için Kürt meselesinin çözülmesi konusunda tarihî bir fırsat.” görüşünü dile getiriyor. DTP’nin dışındaki Kürt parti ve grupların birleşmesini ‘önemli ve olumlu bir adım’ olarak görüyor. Çünkü böylelikle yeni alternatiflerin ortaya çıkması sağlanmış olacak. Bulaç’a göre birden fazla seçenek rekabet eder. Bu açıdan Kürt meselesiyle ilgili her yeni siyasi oluşum desteklenmeli. ÇÖZÜMÜ AK PARTİ ÜRETİRSE, YENİ SİYASİ OLUŞUMLARIN PEK DE REEL DEĞERİ OLMAYACAKAli Bulaç’a göre şu anda bölge siyaseti üzerinde iki etkili akım var. Birincisi AK Parti, ikincisi DTP. İktidar partisinin bölgedeki ivmesini koruması için 4 ayaklı bir paketin hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyor: “Bunlardan ilki, anayasa değişikliğine paralel olarak Kürtlerin kimlik ve kültürel haklarının anayasa teminatı altına alınması. İkincisi bölgeye yönelik ekonomik tedbirlerin alınması. Üçüncüsü Türkiye’nin Kuzey Irak’ı (Barzani ve Talabani’yi kastediyor) tanıması. Eğer Kuzey Irak’ı düşman olarak görürse bunun Türkiye’ye yansıması olumsuz olur. Dördüncüsü de 221. madde kapsamında teröre bulaşmamış örgüt içindeki herkese genel af çıkarılması.” Bu paketin hayata geçirilmesi durumunda Kürt meselesinin de büyük oranda çözüleceğini vurguluyor Bulaç. Kürt seçmenin AK Parti’ye destek vermesinin nedenini Türkiye’den kopmak istememesine bağlıyor. Yani Kürtler ümidini, dinî değerleri önemseyen muhafazakâr bir partiye bağlıyor. Tabi bu meselenin çözümü için somut adımlar da talep ediyor. Ekonomik bakımdan refahın bölgeye getirilmesini istiyor. Bunun bir kredi olduğunu söyleyen Bulaç, şu uyarıda bulunuyor: “Eğer AK Parti bu krediyi iyi kullanırsa ona verilen destek devam eder. Ama demokratik adımları atmazsa Kürtler desteğini çeker. Bu destek muhafazakâr Kürt oluşum ile DTP’ye yönelir.”Avukat Muhammed Akar, yeni oluşumları en yakından izleyen isimlerden biri. Akar, yeni parti ve Kürt siyaseti ile ilgili önemli bir tespitte bulunuyor. Akar’a göre Kürt siyaseti yeni süreçte iki ana damar üzerinden şekillenecek. Birinci ana damar Kürt ulusalcıları. Bunlar, HAK-PAR, KADEP, DTP ve PKK’yı da kapsayan geniş bir Kürt hareketi. İkinci damar ise İslamcı Kürtler. Akar, İslamcı Kürtleri de şöyle tanımlıyor: “Kürtlerin medrese geleneğinden gelen kesimi. Yani Kürtlükten bahsetmiş âlimlerin geleneğinden gelen bir çizgi var. Bu, güçlü bir gelenek. Bunun da yavaş yavaş bir aktör olarak gün yüzüne çıktığını söyleyebiliriz. Bundan sonraki dönemde bir mücadele içine gireceklerini; ama kendi ifadeleri ile legal ve meşru yöntemleri deneyerek ilerleyeceklerini söyleyebilirim.” Özellikle merkez sağ partilerde politika deneyimi olan insanların Diyarbakır’da bir araya geldiği bilgisini veren Akar, toplantılardan birine gözlemci olarak çağrıldığını belirtiyor.Akar’a göre Kürt ulusalcıların bir araya gelmesi zor bir ihtimal. Ancak zorlandıkları noktada bu grupların bir araya geleceği ve sivil açılımlar noktasında mücadelelerini sürdüreceği ihtimali var. Yani görünen şey laik-ulusalcı Kürtler ve İslamcı Kürtler bir yerde belki sahne alabilir. Ama birbirlerinin karşıtlığı temelinde değil de ‘O boşluktan ben de yararlanayım’ gerçeği üzerinden yola çıkabilirler. Ancak her iki hareketin de başarılı olması AK Parti’ye bağlı. Kürtlerin önemli bir kesiminin AK Parti’de temsil edildiğini ifade eden Akar, önümüzdeki süreci şöyle değerlendiriyor: “AK Parti, yoğun olarak sosyal ve ekonomik kaygılar taşıyan Kürtlerin yöneldiği bir partidir. Bu parti reformlarını sürdürdüğü ve güçlendiği oranda Türkiye’de entegrasyon sürecinin gerçekleşebileceğinden bahsedebiliriz. Ama AK Parti de eğer zaaf içinde olursa, reformları gerçekleştirmezse işte bahsettiğim Kürt İslamcıları ile Kürt solcuları bölgede etkin hâle gelecek. Ama şu an bu grupları frenleyen parti AK Parti’dir. Türkiye’de belki de Türk, Kürt ayrışmasını da engelliyor.”MUHAFAZAKÂR-LİBERAL KÜRT PARTİSİPeki HAK-PAR ve KADEP’in çözüm olarak dile getirdikleri federasyon tezine Kürtler sıcak bakıyor mu? Akar’a göre bunun cevabı da olumsuz. Çünkü, Kürtlerin önemli bir kısmı batıda yaşıyor ve kalanları ise bölge siyasetinin bu noktada kilitlenmesini istemiyor. Tersine ekonomik olarak diğer bölgelerle entegrasyonu arzuluyor. Federasyon, Kürtleri Türkiye bütünlüğü içinde izole edip ayrıştıracağı; sosyal ve ekonomik hizmetlerin gelmesini engelleyeceği için bölge halkının isteyeceği en son şey. Akar’a göre bölgede aşiret olgusu son siyasi gelişmelerle zayıfladı. Bireyler artık aşiretleriyle değil, etnik ya da dinî kimlikleri ile kendilerini tanımlıyor. Bunda en büyük etken AK Parti’nin feodal yapı, aşiret ve beylerin dışına çıkarak siyasete yeni isimler kazandırması elbette.Kürt siyasetinin kendi içinde çeşitlenmesi gerektiğini düşünenler de var. DTP’ye kapatma davası açılmasıyla hızlanan bu tartışmalara en ilginç açılımı, Doç. Dr. Sedat Laçiner ile Gazeteci-yazar Mustafa Akyol getiriyor. Örneğin Akyol, Kürt siyasetinin kendi içinde çeşitlenmesinden yana. Laçiner de “Bırakın DTP’yi kapatmayı, yeni Kürt partiler kurulmalı.” diyor. Her iki isim de yeni bir Kürt partisinin kurulmasının faydalı olacağını düşünüyor. Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek kitabının yazarı Akyol, muhafazakâr ve liberal bir Kürt partisinin gerekli olduğu fikrini ileri sürüyor. Neden böyle bir oluşuma ihtiyaç olduğunu ise şöyle anlatıyor: “AK Partiyi Kürt meselesinde yeterli derecede duyarlı bulmayan, diğer taraftan PKK ve şiddeti dışlayan bir blok var. Ayrıca DTP’nin dışındaki Kürt partileri şiddeti reddettikleri için son derece olumlu. Fakat bazen onların siyasi talepleri DTP ve PKK’nın talebinden daha radikal olabiliyor. Federasyon istiyorlar. Ama bunun ciddi bir tabanı yok. Federasyon gibi yanlış bir tezi savunsalar da şiddeti reddetmeleri ve demokratik sistem içinde olmaları önemli bir değerdir. Bu kitlenin liberal ve demokrat bir siyaset çizgisinde buluşması çok önemli.”Genç Kürt Siviller Hareketi’nden İdris Kardaş’ın tespitiyle, Türkiye’nin en büyük ve tabanı en geniş Kürt partisi olarak adlandırılan DTP; asker, hükümet ve muhalefetin baskısıyla kendine yeni alanlar açmada sıkıntılar yaşıyor. Türkiye’nin ‘demokrat ve liberal’ tandanslı bir Kürt partisine ihtiyacı olduğunu vurgulayan Kardaş bir noktaya da değinmeden geçmiyor: “Kürtlerin sorunlarına da sahip çıkan bir Türkiye partisi olmalı bu Kürt partisi. Eş başkanlarının birinin Türk, birinin Kürt olması bile düşünülebilir. Kürt toplumundaki çoğulcu siyaseti taşıyacak duruşu ancak böyle bir parti sağlayabilir.” Kardaş’a göre DTP sadece Kürtlerin değil, toplumun diğer kesimlerinin de isteklerini taşımakta aciz kaldı. Abdülmelik Fırat, Şerafettin Elçi, Sertaç Bucak gibi isimler DTP ve PKK çizgisine karşı tutunamadı. Göçle birlikte oluşmuş sosyal gerçeklik, Kürt ve Türk halkının ayrılmayacak şekilde birlikte yaşadığını ortaya koyuyor. Kardaş, “Bu yüzden ‘birlik siyaseti üreten bir Kürt partisi olmalı, aksi deneyimler yine hüsranla sonuçlanabilir.” diyor.Her ne kadar Kürt siyasetinde yeni bir hareketin kurulmasını isteyen bir kesim varsa da böyle bir oluşumun ilgi görmeyeceğini savunanlar da var. DTP’ye yakın görüşleriyle tanınan Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Sezgin Tanrıkulu yeni bir Kürt partisinin taban bulmasının çok zor olacağını düşünenlerden. Sezgin’e göre çatışma ve şiddet devam ettikçe alternatif bir siyasi hareketin bu şartlarda örgütlenmesi mümkün görünmüyor. Zaten HAK-PAR ve KADEP bölgede ilgi görmedi. DTP de giderek zayıflıyor. Önümüzdeki bir yıl AK Parti’nin tavrına göre Kürtlerin bir tutum takınacağını belirten Baro Başkanı, “Mevcut Kürt partilerinin dışında muhafazakâr ve liberal değerlere hitap eden, Kürtlerin taleplerini kendisine öncelik eden yeni bir siyasal çizginin bu çatışma ortamında bir yere oturabileceğini tahmin etmiyorum. Çatışma ortamı biterse şiddetin kabul edilebilir bir seviyeye düştüğü ortamda yeni bir siyasal çizgi ortaya çıkabilir. Belki bunun başarılı olma şansı var.” diyor.Peki bu siyasal çizgi kimin öncülüğünde olabilir? Sezgin’e göre ya DTP kendi içinde büyük bir dönüşüm yaşayarak buna öncülük eder, ya da DTP ve AK Parti’ye destek veren muhafazakâr Kürtler ortaya çıkıp siyaset sahnesine geri döner. Sezgin, “Eğer siyasal bir parti olarak ortaya çıkarlarsa çok güçlü olurlar.” diyor.‘YENİ KÜRT SİYASİ HAREKETİ TUTMAZ’Eski baro başkanlarından avukat Sait Sever de DTP dışındaki Kürt oluşumların bölgede taban bulmasının mümkün olmadığı görüşünde. DTP’nin bugüne kadar Kürtleri tatmin edemediğini savunan Sever’e göre eğer özgürlük ortamı olmazsa ve şiddet devam ederse DTP’ye alternatif bir Kürt partisi tutmaz: “Ayrıca Kürtleri etkilemesi ve taban bulması için DTP’den farklı ve daha cazip şeyler söylemesi lazım. Bir de PKK’ya rağmen bölgede siyaset yapmak oldukça zor. Ordunun siyaset üzerindeki etkisi ile PKK’nın Kürt partileri üzerindeki etkisi aynı. Kürt siyasetinde yeni bir oluşumun ortaya çıkması için hem PKK’dan hem de devletten korkmayan bir kadronun olması gerekir.”‘BEYAZ KÜRTLER BİZİ TEMSİL EDEMEZ’DTP Muş il Başkanı Sıddık Genç ise partisine alternatif siyasi hareket içine girenleri ‘işbirlikçi’ olmakla suçluyor. Genç’e göre Kürt sorunu DTP’siz çözülmez. Kürt siyasetinde yeni bir siyasi oluşuma ihtiyaç olmadığını ileri süren il başkanı, “KADEP ve HAK-PAR’ın birleşmelerini hoş görüyorum. Ancak bu hareket halktan taban bulmaz. Elçi, Fırat gibi insanların kurduğu partiler Kürtleri temsil edemez. Aldıkları oy oranı belli. Bunlar Beyaz Kürtler.” ifadelerini kullanıyor.Kürt siyasetindeki arayışın nasıl sonuçlanacağını şimdiden kestirmek zor. Ancak bu arayış, bir parti ile sonuçlanırsa farklı tartışmalar içine girmiş olan Kürtlerin aynı ‘hizaya sokulması’ sağlanacak. Öyle anlaşılıyor ki 2008 yeni bir Kürt Partisi’nin doğum yılı olacak. Parti kurulsa bile hangi boşluğu dolduracağı tartışmalı. Buna karşın doğu ve güneydoğu bölgelerinde üç farklı görüş hâkim. Birinci görüş, AK Parti’ye oy veren Kürtlerin bir kısım taleplerinin iktidar partisi tarafından yeterli oranda karşılanmadığını düşünüyor. Bu kesim önümüzdeki süreçte hükümetin bölgeye yönelik çalışmalarını bekliyor. Beklentileri boşa çıkarsa AK Parti’ye destekleri biter ve siyasi bir harekete dönüşebilir. İkinci görüş, Kürt sorununun çözümü konusunda DTP ile devam eden çizginin hiçbir proje üretemediğini düşünüyor. DTP’nin sosyalistlerce yönetilmesine karşın Kürtlerin dindar olması büyük bir handikap olarak değerlendiriliyor. Bu kesim muhafazakâr, demokrat, liberal bir siyasi harekete ihtiyaç olduğu kanaatinde. Üçüncü görüş ise Kürt sorununun DTP’siz çözülemeyeceğine inanıyor. Alternatif bir siyasi harekete katılanları ‘hain’ olmakla suçluyor. “Kemalist Kürt” olarak tanımlanan bu kesimin PKK ile güçlü ilişkileri var. Dillendirilmeyen ama kulislerde konuşulan bir başka nokta AK Parti’nin bölgedeki siyasi tekelinin kırılması için yeni bir Kürt partiye ihtiyaç olduğu yönünde. Hatta bunu ‘AK Parti’nin Kürt versiyonu’ olarak adlandıranlar bile var.DİNDAR KÜRTLER SAĞ’DA, BAĞIMSIZLIK TALEBİ OLANLAR SOL’DA YER ALDICumhuriyetin kuruluş aşamasında aktif olarak siyasetin içinde yer alan Kürtler, kısa bir süre sonra halifelik kurumunun kaldırılmasından duydukları rahatsızlık ve Tek Parti’nin (CHP) uyguladığı baskıcı ve dışlayıcı siyaset anlayışı nedeniyle uzun süre devlete ve siyasete mesafeli durdu. Bir taraftan arayışlar hep devam etti; ancak dönemin baskıları nedeniyle bunlar ancak fikir düzeyinde kaldı. Kürtler, çok partili sisteme geçişle birlikte Demokrat Parti’nin, özellikle dindar Kürtlere kapılarını açmasıyla umutlanarak 1950’lerden itibaren yeniden siyasette yer almaya başladı. 27 Mayıs darbesinin ardından Kürtlerin çoğunluğu bundan sonraki dönemlerde ekseriyetle DP’nin devamı olan sağ partilerde (AP, Millî Görüş, ANAP) siyaset yaptı. Bağımsızlık talebi olan Kürtler ise daha çok CHP’nin devamı olan sol partilerin safında yer aldı. 12 Eylül’den sonraki demokratik ortamda PKK terör örgütü çizgisinde bölgesel (etnik) siyasi yapı ortaya çıktı: HEP-DEP-DEHAP çizgisi. Kapatma davaları nedeniyle bugüne kadar 8 ayrı partiyle devam eden bu yapının son temsilcisi ise DTP. Ayrıca federasyon talepleri önde olan ama bugüne kadar PKK’nın tehditleri karşısında çok fazla görünmeyen Abdülmelik Fırat ve Şerafettin Elçi çizgisinde HAK-PAR ve KADEP gibi Kürt partileri de var. Görünen o ki, Kürt siyaseti yeni bir mecraya girdi. Sonuçta PKK’nın tasfiyesi ve şiddet yanlısı Kürtlerin siyasete çekilmesiyle bölgede yeni Kürt partilerine de kapı aralanacak.Sertaç Bucak (HAK-PAR Genel Başkanı): KÜRT SİYASETİNDE ALTERNATİF OLACAĞIZ-KADEP ile neden birleşiyorsunuz?Kürt sorununun çözümü konusunda birtakım çabalar var. KADEP ile bir araya gelişimizin temel nedeni her iki siyasi partinin de pragmatik olarak birbirine yakın durması. Kimi konulara yaklaşımımız paralellik gösteriyor. Örneğin, Kürt federe yönetimine bakışımız, sınır ötesi operasyonlara bakışımız, şiddet konusuna bakışımız. Sonra bizim daha çok Kürt sorununun siyasal çözümü yönünde taleplerimiz var.-Alternatif bir parti arayışı mı bu?Kürt siyasetine alternatif olmayı düşünüyoruz. AK Parti doğuda en fazla oy alan partidir, ama Kürt partisi değildir. O anlamda onlara da alternatifiz. Kürt coğrafyasında da 3 parti var. Biz bunun ikiye inmesini istiyoruz. Eğer bir araya gelebilirsek, bu bölgede büyük bir sinerji yaratacaktır.-Kimler destek verir?Konuştuğumuz çok kesim var, bireyler, ufak gruplar… Onların hepsinin söylediği şey şu; eğer siz birleşirseniz bizim için de bir adres olmuş olur. Mesela Rizgari ve Kürdistan Parti İnisiyatifi gibi çevreler bizim görüşmelerimiz başlar başlamaz kendilerini feshettiler. Ve bu süreçte rol almak istediklerini söylediler. DTP’ye mesafeli duranlarla AK Parti’nin yeterince çözüm için çalışmadığını düşünenler bize destek veriyor. Birleşmeye sıcak bakan aydınlarla ilişkimiz var. Almanya’ya gittim. Birleşme ile ilgili sorular sordular. Mahmut Kılınç gibi eski DEP milletvekilleri. Af olursa Türkiye’ye döneceklerini ve bize destek vereceklerini söylediler. Yabancı misyon şefleri de sürekli gelişmeleri bizden öğreniyorlar.-Nasıl bir parti öngörüyorsunuz?Demokrat bir parti olacak. İçinde çeşitli eğilimleri barındıracak sol ve İslami kesimin de olduğu ulusalcı bir Kürt partisi olacak. Toparlayıcı bir rol oynamak istiyoruz.-Hangi boşluğu dolduracaksınız?Kürtlerin kendileri değil, oyları AK Parti’ye yönelmiş durumda. Son operasyonla AK Parti’ye bakış değişti. İyi bir alternatif olursak Kürt seçmeni bize yönelir.-Birleşme çalışmaları hangi aşamada?Şimdiye kadar üç toplantı yapıldı. Ocak ayında son toplantı olacak. Birleşme ya gerçekleşecek ya da olmayacak.Altan Tan (Gazeteci-Yazar):PARTİ KURMADAN ÖNCE KÜRT SORUNU ÇÖZÜLSÜNPKK biterse Kürt sorunu da biter anlayışı tamamen yanlış. PKK ve DTP Kürt sorunun sonuçlarından biridir. Sebebi değildir. İkincisi PKK ile DTP’yi bitirmek de öyle çok kolay değildir. PKK’nın ve DTP’nin dönüştürülmesi gerekir. Sivil, demokratik, siyasal hayata kazandırılması gerekir. Yaraların da kapatılıp rehabilite edilmesi lazım. PKK ve DTP’yi bitirmek yerine hedef Kürt sorununu bitirmek olmalı. Sorun doğru bir şekilde çözülürse PKK ve DTP de bugünkü çizgisi ile biter. Yeni bir siyasi hareketten önce çözüme ihtiyaç vardır. Yani bir Kürt partisine şu anda ihtiyaç yok. Yeni Kürt siyasetinin muhatabı da hükümettir. Bunun çözüm paketi de hükümet tarafından uygulanmalı. KADEP ve HAK-PAR birleşse bile her iki partinin önümüzdeki dönemde çok ciddi bir mesafe katedeceğini zannetmiyorum. Çünkü sorun parti veya şahıslarda değildir. Sorun projededir. Projeden de kastım şudur; Kürtlerin tatmin olacağı ve Türkiye kamuoyunun kabullenebileceği yeni bir birlikte yaşama projesidir. Bunun da siyasetteki karşılığı, sivil demokratik bir anayasadır. Farklı kültürlerin, dillerin, dinlerin kendilerini rahatça ifade edebilecekleri birey ve grup haklarının teminat altına alındığı, Kürtlerle ilgili olarak da Kürtçenin önündeki bütün engellerin kaldırıldığı, Kürtçe anadilde eğitim dâhil bütün hakların tanınacağı yeni bir toplumsal sözleşme. Şu anda AK Parti de DTP de bu konuda yetersizdir. Ama AK Parti’de böyle bir ümit vardır. Hem ümit hem de çözebilme gücü vardır.Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne: KÜRT SİYASETİ MARJİNALLEŞEBİLİRKürt siyasetinde bir marjinalleşme bekliyorum. Kürt siyasetini etnik bir parti anlamında kullanıyoruz. Fakat Kürt siyaseti yerel ölçekten ibaret değil. Evrensel ölçekte politikalar çıkartacak bir ana damar daha var. Bu ana damarlar arasında en güçlü olanı AK Parti’ye destek veren muhafazakâr Kürtler. Bunların bir Kürt partisi içinde yer almaları mümkün değil. Şu anda temsil ediliyorlar zaten AK Parti’de. Fakat Kürt etnisitesine dayalı siyasi partilerin iki ana eksende şekilleneceği anlaşılıyor. Bunlardan bir tanesi laik ulusalcı bir Kürt siyaseti. Diğeri ise sağcı, milliyetçi, irredandist yani ayrılıkçı. Çünkü laik, ulusalcı siyaset bugüne kadar izlediği çizgi ile evrensel mesajlara yer vermeye çalıştı. Sol evrensel mesajlara yer verdi. Ben DTP’nin biraz daha solculaşacağını düşünüyorum. Şiddet kalkarsa üzerinden bir Kürt aydınlanması, modernleşmesi projesi ile DTP biraz daha evrensel ölçekte solculaşabilir. Böyle bir ihtimal var. Fakat bu onu marjinalleşmekten kurtarmaz. Ana damar olarak Kürtlerde milliyetçi damarın Kürt etnik kimliğine dayalı politikanın temsilinin güç kazanacağını düşünüyorum. Yani Kürt siyasetinin evrensel ölçeğe nasıl geçeceğine bakmak lazım. Evrenselliği üreten iki damar var. Bir tanesi sol evrensellik. Öteki de dinî eksende İslamcı evrensellik. Bunları üretme kabiliyeti olan partilerin Kürtler arasında bir karşılığı olacağını söylemek mümkün.MGK KARARINA DİKKATAK Parti bölgeden çok iyi destek aldığı için Kürt sorununu çözmeye bu kadar yaklaştı. Bu basit bir siyasi parti başarısı değil. AK Parti Türkiye’nin bütünlüğüne dair alternatif bir proje sundu. Kürt sorununun nasıl çözüleceğini göstermiş oldu. Tersinden okuduğumuzda şu anda etnik temele dayalı siyaseti dengeleyecek tek faktör AK Parti’dir. MGK’nın son toplantısında alınan kararları biraz farklı okumak lazım. Orada sosyal tedbirlerden bahsediliyor. Buradan AK Parti’nin sahip olduğu avantajı terör sonrası rehabilitasyon için de seferber edeceği sonucunu çıkartıyorum ben. AK Parti bu konuda istekli. Devletin diğer kurumları da terör istemiyorsa AK Parti’nin arkasına takılmalı.Esat Canan (CHP eski Hakkâri Milletvekili):YENİ KÜRT PARTİSİ TABAN BULMAZBence yeni bir Kürt partisinin taban bulması mümkün görünmüyor. Çünkü ortada DTP gerçeği var. Şiddet ortamı devam ediyor. Şiddet ortamında böyle bir oluşumun çok fazla ilgi göreceğini düşünmüyorum. Böyle bir oluşum varlık gösteremez. Halk da itibar etmez. DTP ve AK Parti’nin yeterli olmadığını söyleyen ya da her iki partiye mesafeli duran bir kesim var. Ama onların harekete geçip örgütlenmesi ve bir siyasi parti kurmaları için gerekli şartlar yok henüz. AK Parti sadece operasyonla sonuç almaya çalışırsa bölgedeki desteğini kaybeder. Onun yanında sorunun çözümüne yönelik siyasal, kültürel birtakım adımlar atarsa o zaman elbette şiddetin nedenleri ortadan kalkar. Hem DTP hem de PKK’nın varlık nedenleri ortadan kalkar.Galip Ensarioğlu (DP Diyarbakır İl Başkanı): YENİ BİR KÜRT PARTİSİNE DEĞİL, KALICI ÇÖZÜME İHTİYAÇ VARKürt sorununun geleceğine dair mesele dünyanın gündemine girdi artık. Ama çözüm dışarıda değil içeridedir. Orta yerde bir sorun varsa siz şiddeti şiddetle bastırarak sorunu çözemezsiniz. DTP çok bağımsız bir parti değil. Bağımsız hareket edemediği için siyasal çözümleri de bize göre yetersiz kalıyor. Ama hükümet bunu çözebilecek güce sahiptir. Belki Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir hükümet Kürt sorununun çözümü konusunda böyle bir fırsatı yakalayamamıştı. Mesele hakların ve taleplerin anayasal güvence altına alınma meselesidir. Eğer sivil anayasa hem Kürtlerin hem de Müslümanların taleplerini karşılayan insan merkezli demokratik bir anayasa olursa zaten Kürt sorunu da başörtüsü sorunu da çözülür. Yani yeni bir Kürt partisi değil Kürt sorununun bitmesini istiyoruz. Sorun biterse Türkiye’nin geleceğini inşa etmek isteyen insanlar çıksın siyaset yapsınlar. Ama etnik problem olmasın ki etnik siyaset de olmasın. MHP’ye de DTP’ye de HAKPAR’a da ihtiyaç olmasın istiyoruz. Mehmet Baydar (Hak-Par Van İl Başkanı): ŞİDDET YANLISI OLMAYAN KÜRTLER BİRLEŞMELİŞiddet yanlısı olmayan Kürtlerin bir araya gelmesi gerekir. Daha güçlü bir siyasi oluşuma ihtiyaç var. Kamuoyunca bilinmeyen Kürt gruplarla temas hâlindeyiz. AK Parti içindeki Kürt grupları ile de iletişime geçeceğiz. İyi bir sinerji ile ortaya çıkarsak ilgi görür. Çünkü Kürtler DTP’den rahatsız. Dolayısıyla PKK ve DTP dışında bir Kürt siyasetini köylülere anlatmaya başladık. Daha önce bize ‘Niye ayrı partidesiniz, DTP’ye destek verin. Kürt oyları birleşsin.’ diyen halk bugün böyle düşünmüyor. DTP’ye kızmış durumdalar. Bu yüzden bu hareketin çok kapsamlı ve geniş tabana hitap edecek nitelikte olması lazım. İçinde sosyalist, liberal, demokrat ve dindar isimler olmalı. Bu şekilde etkili olur. Yoksa zaten derin devlet ve PKK, alternatif ve güçlü bir Kürt muhalefeti istemez. Ama biz bu engelleri aşacağız.

Ben bir kürt aydını olarak başta yazdıklarınıza bir anlam veremiyorum.siz kürtleri ve kürdistani düşünüyorsanınız,düşündüklerinizi biliyorum fakat ellinizle kulağınızı tersten gösteriyorsunuz.Bu meseleyı doğru temelde kabul etmiyorsunuz ortada bir gerçeklik var o da özgürlük mücadelesi başladı ve gelişti bütün kürtlerde kabul görmüştür.Bunun adını değiştirmenin ve başka bir ad vermenizi bir türlü anlamış değilim.Bilmiyorum düşündükleriniz kürtlerin yararınamı? veya başkasının yararına mı? Bakın 30 yıldır bu halka şiddetli baskı sürgün işkence ve göç ,asimilasyon en insafsızca yapılmaktadır.Binlerce evladını şehid vermiş Ana ve Babalar var,bunlar pkk ile dtp le etle kemik gibi birleşmişler bunları biribirinde ayırmanız mümkün mü?olsa siz bu güzel ve yürekleri acı dolu insanları kendinize düşman edersiniz.Kardeşinize kulak verin gelin ayrılık düşünmeyin güç verin,güçlerine güç katalım kürd e bunda böyle bu yakışır,

yani simdi dtp emi siddeti isteyen yoksa baskalarimi.sana bir hikayem var.xali bedran belki anlamasin ama genede yazayim.fakirin evine hirsiz girmis.komsu akraba toplanmis.bir fakire sen kapiyi kitleseydin hirsiz girmezdi.öbürüpencereyi kapatsaydin girmezdi.gelen giden fakiri suclamis.en sonun da fakirin canina tak etmis.yav allahtan korkun.bu HIRSIZIN hicmi sucu yok?simdi yani pkk veya dtp yok sizi taniyip adam yerine koyarlarmi sandiniz.ne siz bu dilden anliyorsunuz nede devlet siddeten baska bir dilden anliyor.

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.