Ana içeriğe atla

Güney Kürdistan’a Uzanan Eller Kıralacaktır!!!!!

    Türk devleti, kuruluşundan beri varlığını Kürd milletinin yokluğu ve inkarı üzerine bina etmiş bir devlet olarak, Kürdlerin dünyanın her hangi bir alanında kazandığı en küçük kazanımı kendisi için ölüm çanı olarak görmüştür... Türk devletinin bu anti-Kürd politikası, Türkiye denilen suni yapılanmanın “sınırları” içinde Kürdlere karşı jenosid, dışarıda ise Kurdlere karşı tüm Kürd düşmanlarıyla ortak hareketliliği beraberinden getirdi/getiriyor.. Geçen yüzyılın sonlarında Kuzey Kürdistan Ulusal Kurtuluş Hareketinin yükselmesi ve Kürdlerde ulusal bilinç patlamasının yanında, 1991 yılının ilk baharında Güney Kürdistan’da ortaya çıkan de facto Kürdistan devleti Türk devletinin tüm anti-Kürd politikalarını da büyük açmazlarla karşı karşıya bıraktı..  Türk devleti, iki kutuplu dünyada bulduğu bölgesel ve uluslararası uygun koşullar ve ittifakları sayesinde Kürdlere karşı tam 80 yıl boyunca her türlü kıyım ve kırımları gerçekleştirebildi... Tüm bu süreç boyunca, Türkler Kürdlere karşı işledikleri her türlü suçtan uluslararası destek aldı.. SSCB’nin yıkılışı bir anlamda sözkonusu olan sürecin başkalaşmasını, farklılaşmasını ve yeni konseptlerin ortaya çıkmasını beraberinden getirdi.  Saddam’ın kanlı rejiminin 2003 baharında ABD tarafından son verilmesi ile birlikte, Kürdler hem savaş boyunca oynadıkları askeri rol sayesinde, hem de savaş sonrasında Irak’ta ve Güney Kürdistan’da bir dizi handikapa rağmen ortaya serdikleri Batı yanlısı tutum sayesinde tüm uluslararası büyük güçlerinin karar mekanizmalarının ilgi odağı oldu.. Ayrıca Kürdlerin, Güney Kürdistan’da iç yaralarını sarmaları, Irak Arap cehnemi ortasında Güney Kürdistan gibi bir özgürlük ve barış adasını oluşturmaları tüm dünyanın ilgi alanı oldu.Genel olarak Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi ve özel olarak Güney Kürdistan’da yaşanan devletleşme süreci, “Kürd sorununu” bölge devletlerinin “bir iç sorunu” olmaktan çıkararak, “uluslararası” bir nitelik kazanan “Kürdistan sorunu” haline getirdi.Tüm bu süreç boyunca Güney Kürdistan siyasal önderliği de bölgesel sınırları aşarak uluslararası “siyasal aktörler” olarak ortaya çıkmaya başladılar..2007 yılı sadece Güney Kürdistan için değil, tüm dünya Kürdlerinin kader yılı olduğunu daha önce çeşitli biçimlerde ifade etmiştik..Çünkü, 2007 yılı içinde “Kerkük meselesi” olarak ifade edilen Kürdistan topraklarının 3/1’nin kaderi , petrol gelirlerinin paylaşılması ve işletilmesi hakkının tespit, federal yapılanmanın yetkileri ve sınırları tespit edilecek ve önemlisi Irak’ın bir devlet olarak varlığı yada yokluğu netleşecekti.Tüm bu sorunlarda Irak içinde çok ciddi sorunların, handikapların ve kavgaların yaşandığı bilinmektedir. Irak içinde yaşanan bu sorunlar, özellikle Kürdlerin sahip olduğu/olacağı kazanımlar bazında tüm islam ve Arap dünyasının doğrudan sorunu haline geldi. Türkiye’de dahil olmak üzere tüm bölge ülkeleri, Amerika’nın Ortadoğu’ya ilişkin yeni politikasını boşa çıkarmak ve Kürdlerin devletleşmesini engellemek için “ayrı durarak ortak hareket” ettiler/ ediyorlar..ABD’nin Irak’a ilişkin yeni politikalar tespit etme girişimleri olan “Baker-Hamilton Raporun”dan “Senato’nun %75 oyla aldığı Irak’ı 3’e bölme” kararına kadar olan tüm süreç boyunca tüm Kürd düşmanları sistemli ve ortak bir çalışma içinde oldular.. Selahaddin Muhtedi’nin “ Sevres’den sonra Kürdlerin lehine olan ikinci tarihi belge olarak adlandırdığı Senato kararı” hem Irak içinde ve hemde bölgede tüm Kürd düşmanlarının saflarında büyük bir panik yarattı.. Dünyada “Kürd ve Kürdistan” sorunun çözülmemesinde, Kürdlerin en basit ulusal ve demokratik hakkına kavuşmamasında temel ve belirleyici rol oynayan ve hâlâ bu rolu sürdürmeye çalışan Kürd milletinin “Baş düşmanı” olan Türk devleti Özgür Kürdistan’a karşı son seçeneği olan askeri işgale hazırlanıyor..Yıllarca Türk devleti çeşitli bahaneler ileri sürerek Güney Kürdistan’a saldırıyordu.. Şimdi, Türk devleti Genelkurmay Başkanı’nın ağzıyla açık bir şekilde kendileri için “esas tehlike Kuzey Irak’daki yapılanmadır” diyor.. Türk devletinin açık ve deklere edilmiş amacı: Güney Kürdistan Kürd devletini yok etmektir........ Türk devleti “1 Mart Tezkeresinin” reddiyle Güney Kürdistan ile ABD arasında “ Stratejik bir ortaklığın” ilk adımlarının oluşumuna katkı sundu. Son dönemlerde ise “kimin tetiklediği bilinen” bazı olayları şişirerek, kamuoyunu Kürdlere karşı mobilize edip, “Yeni bir tezkere” ile Güney Kürdistan Hükümetini baskı altına almaya yada Güney Kürdistanı işgal etmeye hazırlanıyor.. TC, “Büyük bir Dizayin” e dayalı olarak geliştirdiği “olaylar”larla Kürdleri uluslararası destekten yoksun bırakmayı hedeflemektedir.  1991 yılından beri tüm dünya Kürdleri Özgür Kürdistan’ı kabeleri gördüler ve görüyorlar.. Türk devleti 40 milyon Kürd’ün kendi kalbi gördüğü Özgür Kürdistan’a hançer sokmak istiyor.. Kürdlerin en basit ulusal ve demokratik hakkına karşı sürekli bir taraf olarak ortaya çıkan Türk devletiyle “son bir kapışmaya” hazır olmaları gerekir..Kürdlerin başı ucunda sürekli “ Demokles Kılıcı” olarak salanan Türklerin varlığını bertaraf etmek için Kürdlerin elinde bir dizi koz var.. Türkiye, Irak savaşından sonra ABD’nin övünebildiği/bileceği tek bir bölge olan Kürdistan’a saldırdığı zaman, tüm planları ters tepebilir, Kürdlere devlet kurma kapısını sonuna kadar açabilir..ABD hâlâ bölgedeyken Türklerin Güney Kürdistan’a yapacağı “sınırlı yada sınırsız” saldırısına karşı Kürdler “Anavatan Savunmasına” geçmeliler.. Tüm dünya Kürdleri, Güney Kürdistan kazanımlarını, kendi kazanımlarını bilerek harekete geçecekler.. Bu savaşta Kürdler, istedikleri sonuca ulaşmasalar dahi Kürd politikası netleşecektir..Kürdler daha bir üst boyutta milletleşecekler.... Kürdlerin esas ve baş düşmanı her Kürd’ün bilinçaltına ve bilincine yerleşecektir.. Güney Kürdleri böyle bir ortamda Irak Araplarıyla ortak bir zemin yakalamaya, hatta bazı konularda Türklere karşı tutum almaları için tavizler vererek “birlikte yaşama” yoluna gitmelidir.. Bugün Türklerin Kürdlere karşı uygulamaya çalıştığı ekonomik ve ticari yaptırımları Kürdler uygulayacaktır. Güney Kürdistanlılar kendi parçalarında hedefledikleri amaçları bir süre için geriye erteleleyebilirler.. Kuzey Kürdistan’daki harekete destek sunarlar.. Böylelikte “Güney Kürdistan Savunmasından” kurtulan tüm dünya Kürdleri Kuzey Kürdistan zemininde Türk devletiyle son hesaplaşmasını yapacaktır... “1 Mart Tezkeresi” Kürdlerin önüne yeni perspektifler ve ilişkiler çıkardı... Şimdi Türk Parlamentosunun çıkaracağı “Güney Kürdistan Tezkeresi” ise Kürdleri devletleştirebilir...... Böyle bir Türk-Kürd savaşında Güney Kürdistan Siyasi Önderliğinin alacağı tutum ve oynayacağı rol hayati önemde olacaktır..Özgür Kürdistanı savunmak için Peşmerge olmaya hazır olan tüm dünya Kürdlerinin gözü Güney Kürdistan Önderliğinin alacağı tutuma kilitlenmiştir.... Güney Kürdistan’a uzanan eller Kırılacaktır!!!! Yaşasın Bağımsız, Birleşik ve Demokratik Kürdistan!!!!!! Newroz Com Çalışanları11.10.2007

   

yani bu yazıdan çıkan sonuç;sizin ne kadar yalaka,korkak ve hain olduğunuz.daima bir milletin yağdanlığına soyunmaya,ve ilk fırsatta ihanete hazır olduğunuzumu anlamalıyız..!..evet kendinizi iyi anlatmışsınız,siz yalaka ve hain oğlu hainsiniz.amerikaya yaranmak için ülkenizi,topraklarınızı bile sattınız ihanet ettiniz.tarih boyuncada böyle anılacaksınız...HAİN olarak...hadi size kolaygelsin..

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.