Ana içeriğe atla

Ergenekon

 Ergenekon : Ordu-Sanayi Kompleksinin aparatı 24 ocak 1980’de alınan kararlarla Türkiye’de planlı ekonomiye son verilerek neo liberal politikalar Turgut Özal’ın yönetiminde uygulanmaya konulmuştur. Bundan 9 ay sonra Türkiye’nin kaderini belirleyen 12 eylül 1980 darbesi gerçekleştirilerek, bir tarafatan bu politikaların hayata geçirilmesi kolaylaştırılırken, diğer taraftan Kürdistan bir açık hava hapishanesine çevrilerek Kürtlerin asimilasyonu hedeflenmiştir. 12 eylül’den sonra tank geçidi ve e-muhtıra biçiminde gerçekleştirilen darbeler, Türk ordusunun darbe konusunda sofistike teknikler geliştirdiğini göstermiştir. İktidardaki Ordu-Sanayi kompleksi ihtiyaca göre Susurluk, Ergenekon vb. (bugün çete olarak adlandırılan) kesimleri organize ederek kullanmaktadır. 24 ocak kararlarının 28. yılı arafesinde Egenekon operasyonu çerçevesinde kızıl elma koalisyonun afişe olan unsurları tutuklanmıştır. Bu operasyon kamuoyuna derin devlete yönelik bir operasyon olarak olarak lanse edilmiş, böylece derin devletin tasfiyesine yönelik yanlış anlayış ve beklentilere yol açmıştır. 28 şubat darbesinden sonra denetimin gevşemesi sonucu devlet içinde bir atomizasyon yaşanmıştır. İçişleri bakanlığının verilerine göre son 10 yılda çetelere karşı 3 783 operasyonda 35 368 kişi gözaltına alınmış ve bunlardan 14 871’i tutuklanmıştır. Yani 10 yıldır her gün 1’den fazla çeteye karşı yapılan operasyonlarda günde 4 kişi hapse atılmıştır. Bir bakıma emekli olan asker, polis vb. bürokratlar ile faşist unsurlar devlet imkanlarını kendi çıkarları için kullanma amacıyla bir araya gelerek örgütlenmişlerdir. Bu tür örgütlenmeler, mevcut koşullarda ortadaki rantın öneminede işaret etmektedir. Aynı zamanda, Kürdistan’daki kirli savaşın bu çeteler için bir fon olduğunun da göstergesidir. Son Ergenekon operasyonunu, AKP ile Ordunun anlaşması sonucu fazla öne çıkan bazı şahısların tutuklanarak devlete saygınlık kazandırma girişimidir. Zira, Türk devletinin sözde saygınlığı dumura uğratılmış, çetelerin devletle ilişkisi AB raporları ve batılı basın yayın organlarında sıradan olaylar haline gelmiştir. Öyle söylendiği gibi derin devletin tasfiyesine yönelik bir adım değildir. Çünkü derin devlet, Ordu Sanayi Kompleksi olup Ordu, Silah sanayi ve ticareti ile uğraşan kesimler, Oyak ve orduya bağlı olan şirketler, politikacılar, think-thank kurumlarıyla basında bu komplekse bağlı sözde gazetecilerden oluşmaktadır. Diğer bir deyişle ordu sanayi kompleksinin bunun başlıca ayakları Ordu, güvenlik birimleri, istihbarat kurumları, silah sanayi ve ticareti ile uğraşan kesimler, Ordunun sanayi ve ticari işletmeleri, Siyaseti orduya endeksli olarak yapan politikacılar ile basın ve benzeri kurumlarda Ordu lehine çalışma yapan kesimlerdir. Ergenekon operasyonu çerçevesinde yakalananlar, bu kompleksin ayak işlerini yapan ve fazla yıpranan kişiler olduğundan feda edilmelerinden sakınca görülmemiştir. Şu anda tutuklananların gerçek Ergenekon’u temsil ettiğini varsayarsak, bu alt yapılanmanın geçmişi 20 yıl dolaylarındadır. Ama Avrupa’da Gladio olarak adlandıran kuruma karşılık gelen Ergenekon ve/veya kontr-gerilla ise 2. Dünya savaşından sonra, çok partili dönemde DP iktidarı altında Ordu içinde ABD ile bağlantılı olarak kurulan 50 yılı aşan bir oluşumdur. Bu yapılanma hem ABD’nin politiikalarıyla uyumlu olup, hemde tek parti rejimi sonrasında Ordunun devlet içinde iktidarını sürekli kılmanın aracı olmuştur. Dolayısıyla, bu operasyonla basında derin devlete darbe vurulduğu iddiaları bir yanılsamadan öte yanıltma operasyonudur. Türk Ortodoks kilisesi, Ordu-Sanayi Kompleksinin think-thank olarak tanımladığım ayağında yer almakta olup ve Türkçülüğün islam dışı boyutuyla Batıya açılan kapısıdır. Bu boyut Türklüğü islam dışına yayma ve türkçü tezlere dışarda kredibilite sağlama ile Ermeni ve Yunan tezlerini gözden düşürmeyi amaçlamaktadır. Zaten, Türk Ortodoks kilisesi 1920’li yıllarda Fener Rum Patrikhanesine karşı Mustafa Kemal’in desteğiyle kurulmuştur. Yozgat Akdağmadeni doğumlu Keskin metropoliti Eftim Karahisaritis Fener Rum Patrikhanesinin türkleri yunanlılaştımaya çalıştığını ifade edince 1920’de afaroz edilmiştir. Eftim taraftarlarını 1921’de, bugün AKP’nin kalesi olan, Kayseri’de toplayarak Ankara’nın desteğiyle Bağımsız Anadolu Ortodoks kilisesini kurmuş ve kendisini Papa Eftim olarak ilan etmiştir. Mustafa Kemal savaştan galip çıkınca, Papa Eftim’e istiklal madalyasıyla Gazi maaşı bağlandıktan sonra Zeki Erenerol ismini almıştır. Savaştan sonra Rumların Anadolu’dan sürülmesi üzerine Bağımsız Anadolu Ortodoks kilisesini cemaatsız kalınca bu kilise lağvedilmiştir. Eftim (Zeki Erenerol) İstanbul’da Türk Ortodoks kilisesini kurarak Papa Eftim olmaya devam etmiştir.TC tamamen Erenerol’lardan oluşan Türk Ortodoks Kilisesine 3 kilise çok sayıda dükkan ve işhanı vererek ciddi bir ekonomik kaynak sağlamıştır. Türk olmayan Erenerol ailesi zenginliği ve statüsünü borçlu olduğu TC’ye ve Türklüğe bu kadar bağlı olmasınının nedeni dönme olmasıdır. Operasyona uğrayan Ergenekon adı verilen yapının devletler düzeyinde ki bağlantıları Türki Cumhuriyetler, KKTC, Pakistan ve Irak’taki bazı Türkmen kesimlerden oluşmaktadır. Ayrıca son dönemlerde Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde Kuvay-i Milliye dernekleri olarak örgütlenmeye çalışmaktaydılar. Bu çalışamalar Avrupa devletleriyle organik ilişkiler şeklinde olmayıp, bu ülkelerdeki yasal olanakları kullanma şeklindedir. Bu yapının amaçları Hrant Dink cinayetinde olduğu gibi bazı şahsiyetleri tasfiye ederek, zaten ırkçılığa kayan Kürtler dışında kalan kesimleri yanlarına çekerek Kürtleri izole etmektir. Böylece bastırılan cılız muhalefet ile yaratılan ortamda Kürtlerin direnen kesimlerini tasfiye ederek PAX TÜRK ile kalan Kürtleri asimile ederek TÜRK Türkiye hayalini gerçekleştirmeyi amaçlamaktaydılar. Sonunun ne olacağı belli olmayan bu operayon, bunların kararlı destekçilerinin Doğu Perinçek, Fatih Altaylı vb. olduğunu ortaya çıkarmıştır. Yani sesi çok çıkan ve spekulatif çıkışların kitle desteğinin sınırlı olduğu görülmüştür. Neticede, bu operasyonda gözaltına alınanlar pasiflaştirilerek, Türkiye’yi türkleştirme projesini daha az tepki alacak şekilde ve daha uzun vadede hayata geçirmeye çalışacaklardır. Zaten Ordu Sanayi Komplaeksi iktidara çok sağlam bir şekilde yerleşmiş ve TC’yi bu yapısıyla AB’ye girmeye aday üye haline getirmiştir. Bundan dolayı, son Ergenekon tarzı oluşumlar otonomi kazandıklarında esas yapıya zarar verir hale gelebiliyorlar. Bu operayonla bunun önüne geçilmiş ve otonom olarak hareket etmek isteyenler uyarılmıştır. TC bu operasyonla özellikle AB’ye yakın kesimleri ve AB’yi rahatlatmış ve rejime nefes aldırtmıştır. Ahmet ALİM Fransa, 7 şubat 2008

BU DEVLETE DAYANAN ÇETELER OLSUN SIRADAN TÜREYEN MANTAR MİSALİ ÇUVALLA ÇETELER OLSUN . HIÇ BİR ZAMAN BİTMEYECEK BİTMEZ.BIRAK TÜRKİYE GİBİ ÇETELERLE İDARE EDİLEN BİR ÜLKEYİ NORMAL ÜLKEKERDE DAHİ EĞER BİREYİN HUKUKSAL HAKLARININ TEMİNATI GÜVENCESİ YOKSA ÇETE GİDER ÇETE GELİR HEMDE ONLARCA YÜZLERCE ÇETE.....TÜRKİYEDE HUKUKEN HIÇ KİMSE KENDİ SORUNUNU ÇÖZEMİYOR.KARA PARA HUKUKU SATIN ALIYOR . KİŞİ ADAM ÖLDÜRÜYOR CEZAEVİNDE YATMIYOR..YANİ DOLAYISIYLA HERKES KENDİ HUKUKUNU KENDİSİ KURMAK ZORUNDA KALIYOR...SİZ DETAYLARIYLA DEVLET ÇETELERİNİ İNCELEDİĞİNİZ İÇİN BENİM DETAYLARA GİRMEME GEREK YOK GERÇİ ÇETELERİN HEPSİ DEVLET TARAFINDAN BİR ŞEKİLDE BESLENİP PALAZLANDIRILIYOR VE KULLANILIYOR.KÜRTLERİ LİNÇ GİRİŞİMLERİNDE İSTANBUL GÜNGÖREN KARAKOLU SEMT ÇETESİNİ ÇAĞIRIP DİYOR; GELİN SİZ BU HADEPLİLERİ ÖNCE DÖVÜN BİZDE TUTUKLAYALIM...YANİ BU ŞAHİT OLDUĞUM YÜZLERCE OLAYLARDAN BİRİ...SADECE.....Z.SEMSURLU

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.