Ana içeriğe atla

Avrupa`da sürgün yasami (5)

 Sürgünler degisik ülkelerde degisik uygulamalarla karsilasiyorlar. Örnegin Isviçre`de mülteci  Kamplari dag baslarinda, sehrin tenha köselerinde, eski bir otelde veya geçici yapilmis barakalardadir. Almanya`da yine tenha köselerde, bazen ev halide getirilmis büyük gemilerde bulunuyorlar.  Mülteciler tüm Avrupa`da kamplarda kaldiklari dönemde, mahkemeye çikarlar. Bu mahkemeler: Yol ifadesi, Kanton ifadesi yada eyalet ifadesi gibi. Yol ifesinde sonra kamp degistirilir ve esas mahkemeye çikilir. Mahkemeler konusmalar  yeminli tercüman araciligiyla çevrilir. Bazen iki defa mahkemeye çikilir. Ifadesi yeterli olmayan, veya yeterli dökümani olmayanlar birkaç ay sonra red alirlar. Itiraz etme haklari vardir. Ancak bu Avukat arciligiyla yapiliyor. Yardim kuruluslarinda üctersiz avukatlar var, ancak pek ilgilenmedikleri için red alanlar, özel avukatlari tercih ediyorlar. Bunun içinde para ödemek zorundadirlar. Para bulmak içinde ilegal çalismak zorundadirlar. Çogu zaman Avukatta ragmen terk alip ülkeyi zorundadirlar. Ülkeyi terk için belli bir süre aliyorlar bu süre zarfinda terketmedikleri taktirde, polis tarafinda tutuklanip havaalanlardaki cezaevinde konulur ve orada ülkelerine gönderilecek günleri beklerler.  Oturum alanlara ise geç cevap veriyorlar. Psikolojik olarak yipratmak, maddi olarak geç yardim etmek, ehlilestirmek dahil birçok nedenden dolayi geç oturum veriyorlar.  Kamp sürecinde çalismak yasaktir, dil Kursu için yalniz kamplarda haftada 2 gün ikiser saat kurs verilir. Kurslara 20 kisi basvurur 3 kisi kalir. Çünkü insanlarin dil ögrenme istekleri yoktur. Kamplarda çalismadan oturan bu insanlarin, belli bir süre sonra psikolojik sorunlari basliyor. Siyasi bir yönleri olmayanlarda bu durum daha çok oluyor. Daha sonra hirsizlik, esrar satma, çalma gibi olaylara karsirlar. Yakalananlarin yurtdisi edinmeleri daha hizli oluyor.  Kamplarda her hafta 80 ve 90 Franka (yiyecek, içecek, sigara, yani yersey dahil) kadar yardim verilir. Ama bu durum Fransa`da daha degisiktir. Fransa`da devlete basvurdugun gün, “git kendi basinin çaresine bak” derler. Hiç bir yardim vermezler.  Oturum alanlar bir kurulus seçerler. Bu kuruluslar onlarin maddi problemlerini (ev tutma, dil kursu ve hastalik sigortasina kadar) ve topluma entegre etmeye kadar birçok sorunlariyla ugrasirlar. Basta iltisim tercümanlar vasitasiyla yapilir. Eger dil ögrenenler olursa 2- 3 yil sonra tercümana ihtiyaç duyulmaz. Ögrenmeyenler ise hep tercümana ihtiyaç duyarlar.  Oturum alanlar için ilk yapilmasi gereken sey bir ev temin etmek ve dil kursu ayarlamak.Bu konuda Avrupa`da tüm sürgünlerin ve Kürtlerin, baslarindan geçen ilginç fikralari var. Bu fikralardan bir tanesini sizlere anlatayim. 1980`lerde Isveçte, birgün yabancilar dil ögrenmek için dil kursuna giderler. Tabii ilk gündür ve ilk yaptiklari sey kendilerini tanitmadir.Ilk ögrenci demiski: -         Adim Rahman, Iran Kürdistan`indan geliyorum. Yanindaki:-         Adim Barzan, Irak Kürdistan`inda geliyorumOnun yanindaki:-         Adim Botan, Türkiye Kürdistan`indan geliyorumOnun yanindaki:-         Adim Weli, Suriye Kürdistan`inda geliyorumWelinin yanida bulunan:-         Adim Sercu, Sili Kürdistan`indan geliyorum. DemisBunu üzerine herkes gülmüs. Ögretmen „Sili`dedemi Kürdistan`in bir parçasi var diye sormus. Silili sasirmis ve „Kürdistan nedir? demis. Onlarda, Kürdistan`in dört parçaya bölünmüs sömürge bir ülke oldugunu anlatmaislar. Sili`li zanetmiski, Kürdistan uluslarlarasi bir kelimedir ve her ülkenin adindan sonra söyleniyor. 13.08.06  

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.