Ana içeriğe atla
Submitted by Aso Zagrosi. on 25 April 2010

Bugün pazar.

Bir kaç hafta önce bir grup Kürd genci Güney Kürdistan'ı ziyaret ettiler ve bir dizi çevrelerle görüştüler. Kendilerinin ifadelerine göre ziyaretleri iyi geçmiş. Bu arkadaşlar Güney'e giderken bir isteğimin olup olmadığını sordular.

Hemen cevabımı yapıştırdım: „kitap istiyorum“ dedim.

Kendilerine bir kitap listesini verdim ve ayrıca ne olur olmaz 2009 yılında çıkan kitapları alın dedim.

Arkadaşlar bana kitap getirmişler ve tanıdıkları birileriyle kitapları benim kaldığım şehre göndermişler.

Bugün saat 18.00'de garın kenarından bir yerde kitapları almak için randevulaştım.

Kitaplarımı beklerken Güney Kürdistan Hükümetinin Rusya temsilcisi Xoşewi Mela İbrahim'in Yewgeni Primakow'un son kitabından Kürdlerle ilgili yazısını okudum.
Bir hayli zamanım var.

Bu yazıyı Newroz .Com okuyucularıyla paylaşmak istiyorum.

Yewgeni Primakow, bir tarafa atılacak birileri değil. Yıllarca KGB'de çalışmış. SBKP Politbüro üyeliği, Dışişler Bakanlığı, Rus Devlet Başkanlığı ve KGB'nin yurtdışı sorumluluğu dahil olmak üzere bir dizi görev yapmış.
Ayrıca Kürd hareketini de iyi tanıyan biri.
Yewgeni Primakaw'un „Rusyasız Dünya ve Toleransızlık Siyaseti bizi nereye götürüyor“ adlı eseri 2009 yılında basıldı.

Şimdi Güney Kürdistan Hükümetinin Rusya temsilcisi Xoşewi Mela İbrahim'in kitapta Kürdlere ilişkin özetini aktarıyorum.

Yazar kitabının bir bölümünün bir kaç sayfasını 2008 yılının haziran ayında Kürdistan'a yaptığı ziyarete ayırmış ve şöyle diyor: 40 yıldan beri tanıdığım ve kendisi de Kürd olan Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin daveti üzerine Kürdistan Bölgesini ziyaret ettim. Talabani Bağdat'tan beni görmek için Suleymaniye'ye geldi. Uzun bir görüşmeden sonra birlikte Kürdistan Bölgesinin başkenti olan Hewler'e birlikte gittik. Şimdi Hewler'de bir milyon 200 bin insan yaşıyor. Irak Kürdistan'ın durumu Irak'ın diğer bölgelerinden temelde farklıdır. Burada asayış ve güvenlik vardır. Fakat buda hiç bir sorunun olmadığı anlamına gelmiyor. Şimdi Kürdistan Bölgesinin yönetimi, Kürdlerin hakları için uzun mücadeleleriyle ünlü Barzani ailesinin elindedir.
Kürdistan Bölgesi Başkan'ının ve sıradan halkın kapıları bana sonuna kadar açıktı. Bunun sebebi ise benim ile Molla Mustafa Barzani arasında var olan eski dostluktur. 1960'larda Pravda gazetesi adına Molla Mustafa Barzani ile bir kaç defa söyleşi yaptım. Moskova'nın istemi üzerine 1970'de Kürdlerle Bağdat arasındaki görüşmelere katıldım. 5 yıl sonra Irak'ın Kuzeyinde savaş yeniden başladı. Buna rağmen Irak Kürdlerinin tarihinde 1970 Antlaşması çok önemli bir olaydır. Bu antlaşma Kürdlere resmi olarak otonomi tanıyordu.
Irak rejiminin yıkılmasından sonra Kürdlerin Irak'taki oranı %20 dir. Kürdistan Bölgesinde 4 ve 5 milyon arasında insan yaşıyor.
Kürdlerin Peşmerge Güçleri, Polisi, gümrük yetkilileri gibi çok önemli kazanımları var. Hiç bir memur doğrudan merkezden atanmış değil. Irak'ta satılan petrol gelirlerinin %18'i Kürdlere düşüyor. Kürdlerin merkezi hükümette de büyük kazanımları var. Cumhurbaşkanı, Dışişler Bakanı, Sanayi Bakanı, Tabi kaynaklar bakanı ve Parlamento Başkan yardımcısı Kürdlerin elindedir. Bazı kesimler Kürdistan Bölge hükümetini ülke içinde ülke olarak görüyorlar. Kürdistan Bölgesinin Başkanı, hükümeti ve parlamentosu var. Benim bu konuda başka bir düşüncem var. Bana göre bunlar Molla Mustafa Barzani'nin sahip olduğu umutların gerçekleşmesidir. Molla Mustafa Barzani gerçek otonomi adı alında bundan söz ediyordu. Kendisi de bir kaç defa bana bu istemlerin merkezi hükümet ile doğrudan ilişkili olduğunu söylerdi. Burada siyasal gözlemcilerin, gazetecilerin ve politikacıların sürekli kendilerine sordukları soru gündeme geliyor. Acaba böyle bir ortamda Kürdlerin bağımsız bir devlete doğru gitmeleri gerekiyor mu? Ben bu soruyu Kürdistan Başkanı Mesud Barzani'ye sordum, daha önceleri de 1960'da aynı soruyu Molla Mustafa Barzani'ye sormuştum. Barzani'nin cevabı biz Irak'ın çerçevesinde kendi haklarımıza kavuşmak istiyoruz. Büyük Barzani'nin bu söyleminin amacı şuydu: Kimse zorla bizi atamaz. Ben Kürdistan'ının durumunu çok iyi anlyorum. Eğer ayrılıktan yana tavır takınırsak bu İran, Türkiye ve Suriye gibi komşu devletlerin düşmanlığını beraberinden getirecektir. Bu devletlerin korkusu Kürdistan'ın diğer parçalarının bu parça ile birleşmesidir.

Aktüel olarak Kürd siyasi önderleri yine bu kriterler temelinde hareket ediyorlar. Onların düşüncesi Irak'ın çerçevesinde kaldıklarında daha fazla ekonomik güce sahip olurlar ve elleri daha da güçlenir. Ben bu konuşmaları Kürdistan Hükümetinin Başbaşkanı, Neçirvan Barzani'den ve Kürdistan Parlamento'su Başkanı Adnan Mufti'den duydum. Onlar bana bizim için gerekli olan Petrol - Gaz ve diğer antlaşmaların resmi olarak tanınmasıdır. Kürdistan'ın güvenlik durumuda iyidir ve daha fazla sermayeyi bu alana çekmek istiyoruz dediler.

Irak Kürdleri Amerika ile çok güçlü ilişkiler kurabildiler. Kürdistan Bölgesi işgalci güçlerin çıkmasını talep etmiyen tek bölgedir. Fakat, buda tek başına Kürdler için bir gazanti olamaz. Çünkü, Amerikan güçleri Irak'ı terkettikten sonra Kürdler için sorunlar çıkar. 2008 yılının ortalarında gördüğümüz gibi Nuri Maliki Diyala vilayetine bağlı bulunan Xaniqin şehrindeki Peşmergelerin alanı terkettmesini istedi. Az kalmıştı durum karışacaktı ve silahlı çatışmalar başlayacaktı.

Kerkük şehrine ilişkin çelişkiler büyüyor. Fiili olarak Kürdler Kerkük ve petrol bölgelerini idare ediyorlar. Tahminlere göre bu bölgede 10 milyar bermil petrol var. Irak Anayasasına göre Kerkük meselesinin referandum ile bir çözüme kavuşması gerekiyor. Tarihsel açıdan Kürdler Kerkük'ü Kürdistan'ın bir parçası olarak görüyorlar. Hewler'deki görüşmemizde Kürd sorumluları bana Kerkük ve çevresinin Kürd vilayetlerinin bir parçası olduğu gerçekliğini ispat etmek için Osmanlılardan kalan bir haritanın kopyasını gösterdiler. Fakat, aktüel olarak Irak'ta coğuluğu oluşturan Araplar Kerkük'ün Kürdistan Bölgesine katılmasına karşılar. Saddam rejiminin döneminde binlerce aile bu bölgeden güneye sürülmüştü. Şimdi bu ailelerden bir çoğu geri dönmüş.

Yazar Türkmen Cephesinin Kerkük'ün bir Türkmen şehri olduğu hususu üzerine duruyor ve
Türkiye, Kerkük'ün Kürdistan Bölgesine katılmasına karşıdır, diyor. Buna rağmen günlük olarak Kerkük'ten Türkiye'ye 400 bin bermil petrol akıyor. Türkiye ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkilerin iyileşmesinin önündeki engellerden biride PKK meselesidir. Kürt yetkilileriyle olan görüşmelerimde onların Türkiye ile ilişkilerinin iyileştirilmesi konusunda çok istekli olduklarını gördüm ev Türkiye'deki Kürd sorununda barışçıl bir şekilde çözülmesiden yanalar.

Ayrıca yazar BM Irak Temsilcisi Di Mistura Kürdlerle merkezi hükümet arasındaki sorunları çok ciddi görüyor. O, iki taraf arasında çözülmeyen sorunların uzun süreli bir savaşa neden olabileceğini ifade ediyor. Amerika'nın rolüne gereken önemi vermiyor. Bana göre böyle bir ortamın oluşması o kadar kolay değil. Amerika önemli bir rol oynayabilir.

Eğer Kürdistan iç durumuna gelirsek, diyeilirim ki genel iç asayiş oluşturulmuştur, KDP ve YNK arasındaki çelişkiler tümden ortadan kaldırılmıştır. Bu çelişkiler iki tarafı iç savaşa götürmüş, Suleymaniye ve Hewler'de farklı iki hükümete götürmüştü. Mesud Barzani'nin önerisi üzerine Celal Talabani Irak Cumhurbaşkanı oldu, kendisi de Kürdistan Bölge Başkanı oldu. Hewler ve Suleymaniye hükümetleri birleştiler ve böylelikle ortak bir antlaşmaya vardılar.
Irak Kürdistan'da geleneksel önderler gençlerle birlikte iktidarı paylaşıyorlar. Bazı Batı politikacıları bu iki kuşak arasındaki çelişkilere ilişkin korkularını ifade ediyorlar. Ben bu çelişkilerin pratiğe aktarılacağını sanmıyorum. Neçirvan Barzani'nin gençlerin önderi olduğu temelsiz değildir. Kendisi Kürdistan Bölge Başbakanıdır. Neçirvan Barzani Molla Mustafa Barzani'nin torunu ve İdris Barzani'nin oğludur. Ben İdris Barzani'yi yakından tanıdım ve Mesud Barzani'nin büyük kardeşiydi. Fakat, iki ayrı anneden geliyorlar. 10 Mayıs 2008 tarihinde Mesud Barzani ile olan görüşmemde bana İdris Barzani'nin ölümünden söz etti. O bana İdris'in ölümü babamın ölümü kadar benim için zordu, dedi. Neçirvan amcası Mesud Barzani'nin kızıyla evli. Bundan dolayı batı siyasetçilerinin iki kuşak arasındaki çelişkilerden sözetmeleri, temelsizdir. Her ne kadar iktidarı paylaşan kesimler yaş ve biçim olarak farklı olsalarda....

Kürdistan Bölge Başkanı, geleneksel Kürd giysilerini taşıyor. Fakat, Neçirvan Barzani Avrupalılar gibi takım elbise giyer.

Ulusal Kurtuluş Hareketinin hatalarını kabul eden ve demokratik bir toplumun temelini atmaya çalışan böyle tecrübeli ve ve becerikli bir siyaset adamını tanımak ve görüşmek benim çok dikkatimi çekti. Kürd toplumu, fondamantalist dinci bir toplum değil.

Yine genç kuşaktan liderlerden biri olan Mesud Barzani'nin oğlu ve aynı zamanda Kürdistan Bölgesi Asayışını Koruma Ajansı Başkanı ile görüştüm. Kendisi bende pozitif, geleceğe umutla bakan ve hareket eden biri intibasını bıraktı. Bu kimselerin Peşmergelerin o zorlu yaşam koşullarının yanında aynı zamanda üniversiteleri bitirmeleri çok önemlidir.

Kuşkusuz bu şahsiyetler Irak Kürdistan'nın geleceğidir. Benim görüşüme göre bu şahsiyetler hiç fazla çelişkilere düşmeden rahat bir şekilde gelecektede iktidarda olacaklar.

Yine benim için açık bir şekilde ortaya çıktı ki, Amerika ile Kürdlerin arasındaki stratejik ilişkiye rağmen, Kürdler Ruslarla dostluğa büyük önem veriyorlar. Kürd yöneticileri bana kapılarını Rus sermayesine açık bıraktıkları ve buna hazır olduklarını söylediler. Ne yazık ki bizim ekonomi temsilcimiz bu bölgede yok. Irak'ın Kuzey'inde onlarca Sovyet kadını Barzanilerle evliler ve orada yaşıyorlar. Zamanında bu kadınlar çocukları ve eşleriyle birlikte Kürdlerin hakları için inanılmaz zorluklar çekmişler. Kendileriyle yaptığım görüşmelerde kimse onların göz yaşlarına engel olamiyordu.
Rusya'nın Hewler Konsolosluğu bu insanların birbirlerine kavuşmasında ve Kürdlerle Rusların dostluğunun devamında önemli bir rol oynayabilir.“

Son

Xebat Gazetesi

Çev: Aso Zagrosi

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.