Ana içeriğe atla
Submitted by Aso Zagrosi. on 31 January 2010

[url=http://www.newroz.com/modules.php?name=News&file=article&sid=6322]

Beyaz Saray'ın yaptığı açıklamaya geçmeden önce, Güney Kürdistan'da Amerika'nın Kürdlere yönelik yürütüğü politikalara karşı tepkilerden bir kaçından daha sözetmek istiyorum.

Goran hareketinin önderlerinden Heme Tofiq Rahim yaptığı bir açıklamada “Bana göre Kürdler Amerika'dan çok şey bekliyorlar. Açık bir şekilde görüldü ki Amerika her şeyi bizim için yapmaz ve Kürd istemlerini dikkate almıyor. Kürd halkı Amerika'nın bu tutumundan dolayı çok kızgındır. Eğer Amerika bizim istemlerimize kulak vermiyorsa biz niye Amerika'nın en yakın müttefiki oluyoruz? Bize göre Amerika daha önce 140.maddeyi tatbik edebilirdi“ diyor.

Buna benzer eleştiriler Kürdistan kamuoyundada yaygınlaşmaya başlamıştır.

Bu arada Amerikan Bağdat Büyükelçiliğinin yetkilileri Suleymaniye'de Goran Hareketinin yetkilileriyle görüştüler.

5 Aralık 2009 günü ABD Başkanı Obama ve yardımcısı Joe Biden Kürdistan Başkanı ile ayrı ayrı telefon görüşmesi yaptıktan sonra 6 Aralık günü Irak Seçim Yasası parlamentoda onaylandı.

7 Aralık günü Beyaz Saraydan seçim yasasının parlamentoda onaylanmasını kutlayan resmi bir açıklama geldi. Kürdler ve Araplar arasında bir dizi tartışmalara neden olan bu açıklamada şöyle deniliyor:

“ ABD seçim yasasının güncelleştirilip onaylanmasından dolayı Irak halklarını ve seçilmiş temsilcilerini kutluyor. Biz beklenen genel seçimlerin yapılmasından dolayı çok mutluyuz. Seçim yasası üzerine görüşmeler ve yasanın geçirilmesi bir daha ispat etti ki, Iraklılar ve liderleri kendi geleceklerini kontrol altına alabiliyor, sorunlarını Irak Anayasasının çerçevesinde barışçıl ve uzlaşı temelinde çözebiliyorlar.

ABD 2005 yılından beri, tüm Iraklıların haklarının güvence altına alınması, vatani bütünlüğün yeniden inşasının temeli olarak Irak Anayasasını destekliyor. Bu Anayasanın ve Kürdistan Bölge Hükümetinin kuruluşu Irak'ın istikrarlığa kavuşmasında katkıları vardır. ABD Irak halklarına ve seçilmiş hükümetlerine en güçlü desteklerini burada yeniliyor ve Kerkük sorunundan ve diğer iç sınır sorunlarından söz eden 140.maddeye ve Anayasanın güncelleştirme prosesinden söz eden 142.madde de dahil olmak üzere Irak Anayasasına saygısını tekit ediyor. Biz Irak Anayasa'sının adil ve tam uygulanması için Irak halklarını ve seçilmiş hükümetlerini desteklemeye devam ediyoruz. Irak Hükümeti ile Kürdistan Bölge Hükümeti arasındaki sorunlarda dahil Irak'ın önündeki tehdit ve sorunlar hâlâ duruyor. ABD, çelişkilerin giderilmesi, eski tehditlerin ortadan kaldırılması, tarihi olan uluslararası topluluk içinde saygın bir yeri olan birleşik bir devletin oluşumu için tüm Irak halklarıyla birlikte sorunları siyasi olarak çözmek için yardıma hazırdır.

2010 yılının seçimlerinden sonra Irak Anayasa'sına göre 2013 ve 2014 yılında yeniden seçimler yapılacak. ABD bu süreçte gelecek seçimleri kolaylaştırmak için çağdaş, detaylı ve tam bir nüfus sayımının yapılması için Irak Hükümetine yardımcı olmaya hazırdır..................................“diye devam ediyor.

Beyaz Saray'dan gelen bu resmi açıklama bir çok Kürd çevresinde sevinçle karşılandı.

Çünkü, bu açıklamada 140.maddenin tatbik edilmesi, Kürdistan Hükümetinin Irak'ın inşasındaki rolu ve adil bir nüfus sayımının yapılması gibi Kürdlerin yıllardan beri savundukları ve talep ettikleri istemler vardı.

Ayrıca yukarıdaki sorunlara ilişkin bu açıklama, aynı zamanda ABD'nin yazılı ve resmi ilk açıklamasıydı.

Irak Parlamentosundaki Kürd Parlamenter Grubunun Başkanı Dr. Fuad Mahsun yaptığı açıklamada “Beyaz Saray'ın açıklaması çok önemlidir. İlk defa Washington'dan böyle bir açıklama duyuyoruz“ dedi.

Güney Kürdistan Hükümet çevreleri ve Kürdistan basın ve yayın organları Beyaz Sarayın bu açıklamasına geniş yer verdiler.

Kürd basını yaygın bir şekilde Beyaz Saray'dan gelen bu açıklamayı Başkan Barzani'nin seçim yasası karşısındaki kararlı tutumuna ve diplomatik çabalarına bağladılar. Şunu da vurgulamak gerekir ki Başkan Barzani'nin Seçim Yasası ile ilgili Kürd kamuoyuna yaptığı açıklama ve Soran kazasında halka yaptığı açıklamalar çok önemliydi.

Kürd çevreleri bu açıklamada gündeme getirilen 140.madde meselesini ciddi bir şekilde ön plana çıkarıp işlediler.

Hatta Kürdistan Dışilişkiler sorumlusu Felah Mustafa (kendiside ABD'ye giden Kürd delegasyonundadır) yaptığı açıklamada “140. Madde gezi takvimimizin en üst maddesidir. Beyaz Saray'ın açıklamasında ve ABD yetkilileriyle yaptığımız kapalı toplantılarda bize Kerkük'te referandum'un yapılması için yardım edecekleri sözü verdiler“ diyor.

Bazı Kürd çevrelerinin “Kürd yönetiminin ABD'den 140.maddeye destek karşılığında Kürd Milletvekillerinin oranını azaltan Yeni Seçim Yasasını desteklemesi“ne getirdiği eleştirilere karşılık, Kürd siyasi çevreleri çok yaygın bir şekilde bu açıklamyı destekledi.

Kürdlerin mesaja gösterdikleri bu olumlu tepkiye karşılık, Arap çevreleri yaygın bir şekilde mesajı negatif karşıladılar.

Başbakan Maliki dahil olmak üzere bir dizi Arap ırkçısı “ABD'yi Irak içişlerine karışmakla“ suçladılar. Arap basını “ABD'nin Kürdleri şımartığını ve cesaretlendirdiğini“ yazıp çizmeye başladılar.

Kürd basını ve siyasi çevreleri Beyaz Saray'ın açıklamasındaki “140.madddeye“ ilişkin bölümünü ön plana çıkardılar.

Beyaz Saray'ın açıklamasında 140.maddenin yanında özellikle vurgu yapılan bir ikinci madde de 142.madde var.

142.madde nedir?

Bilinidiği gibi 2005 yılında Irak Daimi Anayasasının halk oylamasına sunulması ile Irak genel seçimleri bir arada oldu.

Bu esnada Sünni Araplar Anayasa taslağına karşı olduklarından dolayı seçimleri ve Anayasa referandumunu protesto etmek istediler. Bu esnada Sünnilerin en azından bir kesimini siyasal sürece katmak amacıyla ABD diğer taraflara da baskı yaparak Anayasa taslağına 142.madde adı altında ek bir madde ekledi.

Bu maddeye göre seçimlerden sonra Sünnilerinde talepleri gözönüne alınarak “Anayasa'yı güncelleştirmek için komiston oluşacak“.

Bu komisyon 4 ay içinde Anayasayı güncelleştirerek Irak Parlamentosuna sunacak.

Parlamento bu güncelleşmeyi onayladıktan sonra Anayasa yeniden halk oylamasına sunulacak.

Şimdi Anayasanın onaylaması üzerine yaklaşık olarak 5 yıl geçti ve hâlâ Anayasa güncelleştirilemedi.

Irak Parlamentosu 142.maddeyi tatbik etmek ve Anayasayı güncelleştirmek için 30 Parlamenterden oluşan bir komisyon oluşturdu.

Bu komisyonun 7 üyesi Kürd.

Sözkonusu olan komisyon, Anayasa'yi güncelleştirmek için bir taslak hazırladı ve Irak parlamentosuna sundu.

Irak Parlamentosu içinde olduğu dönemde var olan taslağı gündemine almadı.

Bu taslak Mart 2010'da seçilecek Irak parlamentosunun gündemine gelecek.

Fakat ilginç olan durum Anayasa'yı Güncelleştirme Komisyonu taslağını hazırlayıp Irak Parlamentosuna sunmasına rağmen, hiç bir tartışma yok.

Irak Parlamentosuna sunulan Anayasa taslağında Kürdlerin var olan anayasal hakları kuşa çevrilmiş.

Güney Kürdistan basınını günlük olarak takip etmeme rağmen bu taslağa ilişkin “Rojname“nin 19.01.2010 sayısında çıkan söyleşinin dışında hiç bir makaleye rastlamadım.

Söz konusu taslakta Kürdlerin bir dizi temel hakları sınırlandırılırken, neden komisyondaki 7 Kürd üyesi komisyon çalışmalarını boykot etmediler ve Kürd kamuoyunu gelişmelerden haber etmediler?

Bilindiği gibi Irak Anayasası 144 maddeden oluşuyor.

Komisyon bu sayıyı 193'e çıkarmış.

Bu taslakta Federal Bölgeler ve iktidarları dıştamış ve bunun yerine vilayetler federasyonu geçirmiş. Yani Irak 18 vilayet temelinde ele alınmıştır. Kürdlerin en çok üzerine ısrar ettikleri 140.madde “üzerine uzlaşma gerekli“ adı altında askıya alınmıştır.

Komisyon Irak Anayasa'sının ilk maddesine yeni bir ekleme yapmış ve şöyle diyor: “ kara, hava ve deniz alanında Irak topraklarının eğemenliği üzerine hiç bir taviz verilemez“...

Daha sonra Anayasa'nın beşinci maddesinden değişiklikler yapılmış, Baasçıların “Irak, Arap dünyasının bir parçasıdır“ ibaresi eklenmiş.

Cumhurbaşkan'ın anayasal hakkı olan veto hakkı elinden alınmış.

Yıllardan beri üzerine tartışılan Irak Parlamentosunun yanında federal bölge ve vilayetlerin temsilcilerinden oluşan “Federal Parlamento“ meselesi ise Kürdlerin istemlerin çok ötesinde Anayasaya geçirilmiş.

Hatta Kürdlerin mevcut olan siyasi statüsünü hiçe sayan bir biçimde . Bu taslakta Kürdistan Federal bir Bölge olarak değil, 3 vilayet olarak ele alınmış.

Söz konusu olan meclise 17 vilayetin her birinden 2 temsilci Bağdat'tan da 4 temsilci gönderilebilecek.

Yetkileri ise sadece danışma meclisi olarak sınırlıdır.

Daha fazla uzatmadan bu Anayasa Taslağı Kürdlerin Anayasa'da yer alan tüm temel haklarına karşı ciddi bir saldırıdır. Kürdistan Bölgesini, tarihini ve kurumlarının özgül durumunu göz önüne almadan Kürdistan'ı oluşturan vilayetleri tek başına ele alma ve diğer Arap vilayetleriyle aynı kategoride değerlendirme olayı yeniden sıfır noktasına dönüştür. Bu durumu hiç bir Kürd yurtseveri kabul edemez.

142.madde hakkında tüm bu açıklamalardan sonra Beyaz Saray'ın “140 ve 142.maddeleri“ aynı arada kullanmasının değerlendirmesini okuyuculara bırakıyorum.

Devam edecek.

Aso Zagrosi

[/url]

Selamlar Aso Zagrosi, Ben de senin mesajini kullanarak bu konuda fikrimi beyan etmek istedim. Ben sahsen Amerika'nin ne dediginden ziyade Sn. Barzani'nin aciklamalari ve tavri uzerine yogunlastim. Sonucta Amerikan politikasi kosullara gore degisebilen bir yapi, elleri mahkum Kurdlere. Yani zor durumda kaldiklarinda Kurdlerden baskasina dayanamayacaklarini bizden cok daha iyi biliyorlar. Onemli olan Kurd liderlerinin tavirlari. Bu yuzdendir ki ben Sn. Barzani'nin ozellikle iki konuda soylediklerini cok onemsedim. Ilki hic bir sekilde 140.maddeye alternatif kabul etmeyecegini cok net bir sekilde bir kez daha ortaya koymasi. 140. madde konusundaki Amerikan'in tavrini diger karsi cikanlarin tavrindan ayirmak gerekiyor. Digerleri Kurdlerin petrol yataklarina konmasina karsi cikarken, ABD'nin 'simdilik' bu konuda Kurdlerin yaninda yer almamasinin tek nedeni Irak'da kargasayi mumkun oldugunca ertelemeye calismasi. Onlar da aslinda cok iyi biliyorlar ki bu kargasa bir gun cikacak, ama simdilik tamamen ertelemeye yonelik. Ama Irak'da karar ani geldiginde Amerikalilarin politikalari su sorunun cevabina gore belirlenecek: "Kerkuk'un kontrolunun kimin elinde olmasi Amerikalilarin cikarinadir?" Bunun cevanini da herkes biliyor. Kurdler 140. madde disinda hic bir cozumu kabul etmeme konusunda kararli kaldiklari surece hic kimse, hic bir kurum zorla dayatamazlar. Hele hele bu kadar "Kurdler ayrilacaklar" kanisi yayginken. "Ayrilikci Kurdlere" koz vermek istemeyeceklerdir.. Sn. Barzani'nin ikinci onemli buldugum mesaji ise, Irak ordusu hakkinda soyledikleriydi. Barzani Irak ordusunun %48'inin Siilerden, %44'unun Sunilerden ve sadece %8'inin Kurdlerden olustugunu bu durumun yeniden gozden gecirilmesi gerektigini ve Irak ordusunun yeniden yapilanmasini gerektigini belirtiyordu, Bu cok ama cok onemsiyorum. Kurdlerin Irak ordusundaki orani en az %30 oraninda olmali. Ne kadar fazla olursa o kadar iyi olur. Bir cok kisinin 'ne geregi var, niye Kurdler Irak ordusunda yer alsin ki" dedigini duyar gibiyim. Nedenlerimi kisaca soyle siralayabilirim: 1) Irak ordusunun teknik olarak silahlari ve techizati daha ileri Pesmerge'lere gore. Mesela Irak ordusunda hava kuvvetleri var, Pesmerge'lerinse yok bildigim kadariyla. Irak ordusunda yetisecek Kurdler askeri acidan ileride Kurdistan'in isine yarayacaktir. 2) Tamamen Siilerden ve Sunnilerden olusan bir Irak ordusu, ileride Kurdistanla catisma gundeme geldiginde Pesmerge'nin basina bela olacaktir. Ama %35-40'i Kurdlerden olusan bir Irak ordusunun Kurdistan'la savasda basarili olma sansi hic yoktur. 3) Ustelik Irak ordusunda calisacak Kurdlerin maaslari da Irak hukumeti tarafindan odeneceginden, Kurdistan yerel yonetimi uzerinden onemli bir yuk de kalkmis olacak. Sevgiyle kalin, Hanife

silav Bencede Kurdler irak ordusunda agirligini koymalidir! gercegi Hanife nedenleri saydi! benimde yazma`ma gerek yoktur! simdi sömürgeci güclerin her seyini red edelim yazisi hemen altta dururken bunu demem bazi arkadaslarin tuhafina gitmesin! cünkü irak ordusundaki kürdlerin varligi stretejik olarak istiyoruz! yani irak ordusundaki kürd gücleri zaten kürt kontenjani olarak orduda olur! yani türkiyedeki gibi kürdüm demesi yasak deyildir bu sekilde. Hanifenin dedigi ilerde pesmergelerede tampon güctür! yani bu durumda her yönüyle kürdlerin lehine olur! daha acik söylemek gerekirse!! bilindigi gibi güclü devletler karsi devletin icine onlara bilgi verecek bir ajani veya o stretejik yerde calisan birini satin almasi icin dünyanin masrafini yapiyor! neden? cünkü o devletin ordu icindeki tüm gizli bilgileri,sevk ve idareyi aninda ögrenmesi icin! simdi irak ordusunda yönetimin her kademesinde kürdlerin olsamasi pesmerge kuvvetler icin bulunmaz firsattir!! Tabiki bu kontenjan kürd ismiyle olma kosuluyla diye düsünüyorum. düsman hep bizi kendisi icin kulandilar! biz niye onlarin parasiyla onlari kendimize kulanmiyalim? varsayalim irak ordusunda kürdlerin kontenjani olmasin!! o zaman irak ordusu tüm enerjini pemerge küvetlerin üzerine yaparak onu nasil lagvedebilirim stretejisini genisletir! ama irak ordusundaki bir %30 luk kürd gücü olmasi ki bu güc ayni zamanda pesmergelerin öncü gücüde olur! o halde irak arap ordusu pesmergelere yönelebilme cesaretini bulabilir mi? bence hic bulamaz bulamadigi gibi gün be gün pemergede kendini gelisletir... yani kurdlerin irak ordusunda olmalari olmamasindan her yönüyle dsaha iyidir diye düsünüyorum. tabiki yaniliyorda olabilirim!! saygilar Nemirdani

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.