Ana içeriğe atla
Submitted by Aso Zagrosi... on 4 June 2009

Melekcan 11 Aralık 1906 yılında Doğu Kürdistan'ın Bestun dağlarının yakınlarındaki Ceyhunabad adlı bir Kürd köyünde dünyaya gözlerini açtı.
Melekcan, Kürdlerin “Ehli Hak“ yada “Kakayi“ vb adlarla adlandırdıkları kökleri Zerdüşti dinine varan dinsel yapılanmanın önderlerinden Haci Nimet'in 7 çocuğundan beşincisidir.
Melekcan'ın babası Haci Nimet(1870-1921) belli bir dönem Kermanşah Valisinin danışmanı olarak çalıştı. Fakat kısa bir süre sonra “Tanrı tarafından çağrıldığını“ söylüyerek eşi ile birlikte dünya işlerinden ellerini çekerek, kendisini tümden dine verdi. Bu esnada Haci Nimet tüm azizlerin ve dinlerin aynı kaynaktan geldiğini işlediği “ Hakikatın Şahları Kitabı“ yazdı.(Bu kitap Fransız Filosofu Henri Gorbin tarafından fransızcaya çevrildi)
Haci Nimet büyük bir din adamı, filosof ve müzisyen olarak yaşadığı döneme damgasını vuran büyük bir entellektüeldi.
Haci Nimet, Melekcan hâlâ dünyaya gelmeden önce çevresine onun için “aileye eşine rastlanmayan temizliğin abidesi bir can geliyor“ diyordu.
Haci Nimet'in büyük oğlu Nur Ali (1895-1974)(daha sonra Ustad Elahi adıyla ünlüleşecek Kürd filosofu) daha küçüklüğünde olağanüstü ve büyük manevi belirtilere sahip olduğunu gösteriyordu.
Haci Nimet, oğlu Nur Ali ile birlikte kızı Melekcan'ın tüm eğitimini üstlendi. O, dönemler kızları var olan dar dinsel elit yapılanması içine almak ve eğitmek pek adetten değildi.
Melekcan 13 yaşındayken babası vefat etti. Babasının vasiyetnamesine bağlı olarak Melekcan'ın eğitimini kardeşi Ustad Elahi üstlendi. Melek kardeşinin kendisine sunduğu destek ve eğitimine yaptığı katkıyı “ ne öğrendimse ondan öğrendim“ diye değerlendiriyor. Melekcan bu süreç içinde evlenmeyi reddederek kendisini tümden “Ehli hak“ların dinine verdi. Melekcan 20 yaşlarına vardığı zaman görme duyusunu yitirdi.
Bu durumu Melekcan “ Tanrı benden görme duyusunu aldı, ama bana Gökyüzü Kralığının kapılarını açtı. Kimse benim ne kazandığımı hayal bile edemez“ diyordu.
1974 yılında Ustad Elahi vefat edince yerine Melekcan geçti. O kardeşinin düşüncelerini yaymak ve ondan geriye kalan dinsel sorumlulukları üstlendi. Aslında Melekcan'dan daha büyük abileri vardı. Ama, Usta Elahi bu görevi ona layık görmüştü.
Melekcan Usta Elahi'ye olan manevi bağlığını şöyle ifade ediyor: “ O gittikten sonra dahi beni eğitmeye devam etti ve hiç bir zaman beni terk etmedi“..............
Melekcan kaldığı bölgede çocuklara ve kadınlara yönelik de bir dizi aktiviteyi yürüten inançlı bir Kürd kadınıydı.
Melekcan hastalığından dolayı Paris'te tedavi gördüğü bir sırada 15 Temmuz 1993 yılında vefat etti.
Onun söylemiyle “yaşam kısa değil, fakat zaman sayılıyor“ ........
Şair, müzisyen ve felsefeci olan Melekcan Kürdçe ve Farsça kaleme aldığı 40 cıvarında (dinsel, şiir, felsefi) eserin elyazmalarını geride bıraktı.. Halk içinde “Aziz“ olarak bilinen Melekcan'ın anısına Fransa'nın Baillou şehrinde bir Anıt dikildi. Her yıl dünyanın dört bir yanında binlerce insan onun türbesini ziyaret ediyor.
Paris'te öğretim görevlisi olan Anvar Leili, Melekcan'ın yaşamını konu alan “Melek jan Ne'mati“ adlı bir kitap yayınladı.

Not: Bu yazı için Ustad Elahi Vakfının yayınlarından ve Anvar Leile'nin kitabından yararlanmıştır. Daha sonra bu kitap hakkında geniş bilgi vereceğim.

Ayrıca bu yazı ile birlikte Melekcan'ın bazı resimlerini, yaşadığı Ceyhunabad köyüne ilişkin bazı resimleri ve Baillou'daki türbesininin fotorafını yayınlıyorum.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.