Ana içeriğe atla
Submitted by Rojgar Merdoxi on 27 August 2010

Kürdistan Demokrat Partisi içinde „Sağ“ ve „Sol“ kesimleri arasındaki çatışma meselesinde Hasanzade şöyle yazıyor: „Qasimlo bir tarafın, Ahmed Tevfik ise diğer tarafın başını çekiyordu. Qasimlo solculuğu, ilericiliği ve demokratlığı temsi ediyordu. Ahmed Tevfik ise dar milliyetçiliğinin sembolu durumundaydı. Bu iki düşünce ve tavır beraberinden iki siyaset meydana getirmişti“( Hasanzade, age sayfa 187)

Abdullah Hasanzade Qasimlo'nun Ahmed Tevfik'e karşı Kürdistan Demokrat Partisinin „bağımsızlığını ve bağımsız karar sahip olması gerektiğini“ savunduğunu, fakat Ahmed Tevfik'in „Kurdistan Demokrat Partisi'nı rahmetli Molla Mustafa Barzani önderliğindeki Irak Kürdistan Demokrat Partisi'nin bir şubesi haline getirdiğini“ söylüyor.

Güney Kürdistan'da ve Irak'ta Kürdistan Demokrat Partisi yöneticileri ve kadroları arasındaki çelişkiler Dr. Qasimlo'nun tasfiyesi , Ahmed Tevfik ve arkadaşlarının partiye hakim olmalarıyla sonuçlanıyor. Dr. Qasimlo partiden „tecrit“ ediyor.
Kısa bir süre sonrada o dönemin Irak hükümeti tarafından sınır dışı ediliyor. Yıllarca İran Kürdistan Demokrat Partisi'ne sekreterlik yapmış Hasanzade Qasımlo'nun sınırdışı etme meselesinde „Kak Ahmed ve arkadaşları burada sözünü etmeyeceğim bir yol ile Dr. Qasimlo'yu Irak'tan uzaklaştırdılar. Dr. Qasımlo 11.Mart 1970 Otonomi Antlaşmasına kadar geri dönmedi“ diyor. Bilindiği Dr. Qasımlo Irak'tan ayrıldıktan sonra Çekoslovakya vb doğu ülkerinde kalıyor.(Dr. Qasımlo'ya ilişkin Aso Zagrosi arkadaşın yazdığı makale ve çevirilere bakınız. Newroz.Com'un arşivinde var)

Dr. Serdeşti ise „ Abdulrahman Qasimlo ve Kerim Hisami Ahmed Tevfik'in tehditleri ve Irak emniyet güçlerinin baskısı karşısında mecbur kalarak Irak'ı terkedip Doğu Avrupa'ya gittiler“ diyor(Dr. Serdeşti, age, 8)

Var olan sorunlar Dr. Qasimlo ve Kerim Hisami'nin gitmeleriyle sonuçlanmadı. Başka bazı kadrolarda İran Komunist Partisi Tudeh aracılığı Avrupa'da aldıkları ilticalardan sonra, sürgün yaşamına dayanmayarak İran'a geri döndüler.. Celil Gadani o dönem Avrupa'dan gelip İran'a teslim olan ve hapse atılan Yusuf Enweri, Qasim Sultani, Aziz Felahi ve Muhamed Emini Rabiti durumunu „ onlar İran Şah'ının karanlık zindanlarını Ahmed Tevfik'in tehditlerine tercih ettiler“ diyor.

O dönem Kürdistan Demokrat Partisi saflarında çeşitli öldürme olaylarıda meydana geliyor. Örneğin „ 1960 yılında Kürdistan Demokrat Partisi'nin en iyi kadrolarından biri olan Eshed Xudayari Ahmed Tevfik'in emirlerine aykırı olarak İran'a geri dönmek isterken Qeladiza ve Sune arasında öldürülüyor“(Serdeşti, age, sayfa 9, Hasanzade, age, sayfa 188)
Hatta bazı kaynaklar Qasimlo'ya karşı bir suikast hazırlığından ve boşa çıkarılmasından da sözediyorlar.(Kerim Hisami)

Ayni süreçte Irak rejimi ile Molla Mustafa Barzani önderliğindeki Güney Kürdistan hareketi arasındaki ilişkilerde hızla bozuluyordu. Irak rejimi verdiği sözleri tutmuyor ve ilişkiler gerginleşiyordu. Irak Kürdistan Demokrat Partisinin saflarındada bir dizi konuda farklı yaklaşımlar vardı. 1958 yılında Abdulkerim Kasım ile girilen „sıkı ilişkiler“ konusunda Molla Mustafa Barzani ile Politbüro üyeleri arasında farklı eğilimler vardı. Daha sonra savaşa doğru gidilirken yine farklı eğilimler oldu. Bu çelişkiler daha sonra Güney Kürdlerin „Celali-Melayi“ çatışması dedikleri sürece götürecektir. Konumuz olmadığından geçiyorum..

Irak devletinin Kürdlere karşı operasyonları ve askeri saldırılarına karşı, Güney Kürdleri 1975 yılında yenilgi ile sonuçlanacak olan 11 Eylül 1961 Devrimi'ni başlattılar.

11 Eylül 1961 Devrimi, o güne kadar çağdaş Kürdistan tarihinde yapılan silah direnişlerin en uzun olanıydı.

11 Eylül Devrimi başladığı zaman Türkiye, İran ve Suriye gibi somurgeci devletler hareketi dört bir yandan ambargo altına alıp boğmak istediler.

Fakat süreç onların umut ve hayal ettikleri gibi gelişmedi.

Kürdistan'ının tüm parçalarında yurtsever güçler, çevreler ve şahıslar hareketi desteklemek için seferber oldular.

Kürdistan'ın diğer parçalarıyla kiyaslandığı zaman , Doğu Kürdleri o dönem daha örgütlü ve daha geniş boyutta ulusal bilince sahip bulunuyorlardı..

Bu durum ister istemez onların Güney Kürdistan Devrimi'ne verecekleri destek ve gösterecekleri dayanışmayıda farklı kılıyordu.
Kürdistan Demokrat Partisi(bu yazı bayunca hep İran KDP'si için KDP dedim. Çünkü, o dönem partinin ismi önünde yada arkasında İran yoktu. Daha sonra İran ekleniyor. Bu yazı serisinin sonraki bölümlerinde bu konuyada döneceğim.) fiili yardım ve dayanışma hususunda diğer parçalara göre motor rolünü oynadı diyebilirim.

Ahmed Tevfik'in önderliğndeki Kürdistan Demokrat Partisi, bir yandan Eylül Devrimi'nin Doğru Kürdlerinin saflarında neden coşkuyu mobilize ediyor ve diğer yandan İran Şah'ının içerde Kürdlere karşı giriştiği tutuklamalardan kaçan kadrolarla saflarını güçlendiriyordu. Baasçıların iktidara gelmesiyle beraber savaş daha da tırmanmaya başladı.

Ahmed Tevfik, 1963 yılında Güney Kürdistan'ın Koyi şehrinde Said Kawe, Suleyman Muini(Faiq Emin), Salehe Muhtedi(Mustafa) ve Muhamed İlxanizade'ninde içinde bulunduğu bazı kadrolarla bir toplantı yaptı.

Bu toplantıda partinin programı veya tüzüğü üzerine konuşulmadı.

Bu toplantıda „Komiteya Rêveberîya Hizba Demokrat a Kurdistan“ı oluşturdular.

Bu toplantıda partinin en acil ve başlıca görevi olarak „Güney Kürdistan Devrimi'ne Doğu Kürdleri arasında yardım toplamak ve devrime ulaştırmak“ olarak tespit edildi.

Toplanıya katılan kadrolar arasında yardım için görev bölüşümü de yapıldı.

1)Suleyman Muini, Bane, Gewrik, Mengur ve Mahabad bölgeleriyle ilgilenecek,

2)S. Muhtedi, Bokan, Saqiz, Hewşar mıntıkalarından sorumlu olacak,

3) Said Kawe, Lacan, Sundis ve Şino bölgelerinden sorumlu olacak,

4) Muhamed İlxanizade(Kawe) askeri yapıdan sorumlu olacak.

5)Ahmed Tevfik ise Güney Kürdistan Devrimi ile Kürdistan Demokrat Partisi arasındaki ilişki noktası olarak tespit edildi.(Said Kawe'den akt Serdeşti, age sayfa 10)

Kürdistan Demokrat Partisi sınır boylarında yardımların Doğu'dan ulaşabileceği üsler oluşturdu. Bunlardan Suni, Zinweyi Şêx, Sergeseri, Ranya ve Pişder mıntıkasında kurulanlar en bilinenleriydi.

Aynı dönemde Ahmed Tevfik Kürdistan Demokrat Partisi'nin merkezi yayın organı olan „Kurdistan“ gazetesinin yerine „Dîsan Barzanî“ adlı bir yayını devreye soktu.
Şunun altını çizmek gerekiyor. Güney Kürdistan Devrimi'nin kuşatma altında olduğu o dönemlerde Kürdistan Demokrat Partisi ve Doğu Kürdleri tüm güçlerini seferber ederek devrime yardımcı oldular. Peşmergelerin tüm ihtiyaçlarını gözeten yiyecek, giyecek, para ve diğer lojistik destekler sistemli ve sürekli bir şekilde Güney'e akıyordu. Birde İran Şahının Doğu Kürdistan'da Kürd toprak sahiplerinin mülklerine el koyma girişimi, yapılan yardımların kaynaklarını dahada çeşitlendiriyordu.

Doğu Kürdleri aynı zamanda Güney Kürdistan Devrimi ile çeşitli Avrupa devletleri arasında mektuplaşmalar ve diplomatik ilişkiler konusunda da yardımcı oldular.

Molla Mustafa Barzani'nin ABD ve İngiliz devletlerine yazdığı mektupları Ahmed Tevfik kendi e Tahran'a götürüyor ve orada öğrenci olan Saleh Muhtedi'nin tanıdığı bir Kürd akademisyen aracılığı ile sözkonusu olan devletlere ulaştırılıyor. Yine başka devletlere gönderilen mektupları Ahmed Tevfik kendisi hal ediyor.(Daha geniş bilgi için S. Muhtedi'nin, Dimane.Com'a verdiği söyleşiye bakınız)

Güney Kürdistan devrimini yerinde görmek ve haber konusu yapmak için
„New York Times“ gazetesinin gazetecilerinden Dana Adams Smith bölgeye geldi.
O dönem gördüklerini ve yaşadıklarını kitaplaştırdı ve yılın gazetecilik ödülünüde almıştı.

Bu gazeteciyi gidip Lübnan'dan illegal bir şekilde Güney Kürdistan ulaştıran Kürdistan Demokrat Partisi'nin sekreteri Ahmed Tevfiktir.

Devam edecek

[email protected]

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.