Ana içeriğe atla

[img]http://www.nadir.org/nadir/initiativ/kurdi-almani-kassel/aktuell/pixel/genozid.jpg[/img]Soykırım Karşıtları Derneği/...Türkiye Cumhuriyeti (TC) devletinin Milli Eğitim Bakanlığı kurumunu devreye sokarak, soykırımın inkârı için hazırlanmış “Sarı Gelin/Ermeni Sorununun İç Yüzü“ adlı propaganda malzemesini ilkokullara taşıması, başka hiçbir anlam ifade etmemektedir. Anlaşılan o ki, yetkililer akıllanmıyor; Soykırımın inkârı için kullandıkları silahın kendilerini vurduğunu anlamak istemiyorlar. Aynı amaca hizmet etmesini düşündükleri zamanın milli eğitim bakanı Hüseyin Çelik'in “kompozisyon yarışması“ deneyinden hiç mi hiç ders çıkarmadıkları görülüyor. Deyim yenindeyse, inkârın ırkçı batağına biraz daha batmak, dünya kamuoyu önünde yeniden kepaze olmak gerekiyor. Bu durum, TC yetkililerinin soykırımın inkârı için bu güne kadar yalana ve iftiraya dayalı bütün argümanlarının tamamen iflas ettiğini, “tarihi tarihçilere bırakalım“, 1915'te ne olup bittiğine karar verebilmek için “ortak tarih Komisyonu oluşturalım“ gibi yetkili ağızlardan yapılan açıklamaların, sadece kamuoyunu oyalamak ve sonuçta aldatmak için düşünülmüş bir numara olduğu açık bir biçimde yeniden ortaya çıkmıştır. Çocukları istismar etmeyin efendiler! Tarihi gerçekleri inkârın geldiği nokta: En son çareyi kin ve nefretle körpe beyinleri zehirlemekte aramak; ilkokul çocuklarını, 1915 soykırımını inkârına zorlamak Genel planda Türk egemenliği altında soykırım ve sürgünlerle mağdur edilmiş halkların hayatta kalan bu günkü kuşaklarını, özelliklede Ermeni halkını Türkiye toplumuna, vurulması gereken hedef olarak göstermek Gerek Türkiye, gerekse dünya kamuoyunda yaydığı “1915 olaylarının ne olup olmadığını araştırmak için ’Tarih komisyonu' oluşturma“ önerisinin sırf kamuoyunu oyalamayı amaçlayan bir numara olduğunu teyit etmek Tarihi gerçeklerin geleneksel olarak çarpıtılmasına dayalı soykırım mağdurlarından fail, soykırım faillerinden de kurbanlar yaratmak Sonuç olarak soykırımlar, sürgünler ve zoraki asimilasyonlar üzerine kurulu bir egemenliği ayakta tutabilmek için her türlü cürümü işlemeye hazır olduğunu teyit ederek, insanlığa meydan okumak! Türkiye Cumhuriyeti (TC) devletinin Milli Eğitim Bakanlığı kurumunu devreye sokarak, soykırımın inkârı için hazırlanmış “Sarı Gelin/Ermeni Sorununun İç Yüzü“ adlı propaganda malzemesini ilkokullara taşıması, başka hiçbir anlam ifade etmemektedir. Anlaşılan o ki, yetkililer akıllanmıyor; Soykırımın inkârı için kullandıkları silahın kendilerini vurduğunu anlamak istemiyorlar. Aynı amaca hizmet etmesini düşündükleri zamanın milli eğitim bakanı Hüseyin Çelik'in “kompozisyon yarışması“ deneyinden hiç mi hiç ders çıkarmadıkları görülüyor. Deyim yenindeyse, inkârın ırkçı batağına biraz daha batmak, dünya kamuoyu önünde yeniden kepaze olmak gerekiyor. Bu durum, TC yetkililerinin soykırımın inkârı için bu güne kadar yalana ve iftiraya dayalı bütün argümanlarının tamamen iflas ettiğini, “tarihi tarihçilere bırakalım“, 1915'te ne olup bittiğine karar verebilmek için “ortak tarih Komisyonu oluşturalım“ gibi yetkili ağızlardan yapılan açıklamaların, sadece kamuoyunu oyalamak ve sonuçta aldatmak için düşünülmüş bir numara olduğu açık bir biçimde yeniden ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte bu propaganda malzemelerinin hazırlığına ve dağıtımına adı karışan asker ve sivil unsurların, kriminal çete oluşturmaktan kanlı provokasyonlara, toplu cinayetten darbeciliğe kadar uzanan faaliyet alanlarının ayyuka çıktığı da bir başka gerçektir. Devlet, henüz söz konusu propaganda malzemesinin Avrupa'da Time dergisi dağıtım ağına ulaştırılması için nasıl bir kriminal yönteme başvurulduğuna ilişkin çıkan skandalın henüz altından kalkmış değildir. “Ergenekon Çetesi“ bağlamında suikast silahı ile birlikte gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Sinan Aygün, propaganda malzemelerini Türkiye'nin “turistik tanıtımı“ kılıfı ile TİME yetkililerine yutturmakla övünüyordu. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün Dergi yetkililerinin propaganda malzemelerini yeteri kadar incelemedikleri için Ermeni halkına hakaret içeren bir hata yaptıklarını ve onlardan özür dilemelerini şöyle değerlendiriyor: "TİME Dergisi'nin ciddiyetine yakışmadı. Biz Ermeni lobisine golü attık ancak meğer kalede TİME dergisi varmış" http://www.atonet.org.tr/yeni/index.php?p=344 Güya bu “çok bilimsel belgesel“in hazırlanmasında, Prof. Dr. Kemal Karpat, Prof. Dr. Yusuf Hamzaoğlu, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ve Prof. Dr. Mehmet Saray gibi rol almış resmi tarih çarpıtıcılarının öne çıkartılan adları, gerçeği değiştirmemektedir. “Sarı Gelin/Ermeni Sorununun İç Yüzü“ adı altında piyasaya sürülen soykırımın inkarına dayalı propaganda malzemesinin, kanlı ellerin imalatı ve organizasyonu olduğu kesindir. TSK dan emniyet teşkilatına, ticaret odaları ve JİTEM'den TC lobi faaliyetlerine kadar uzanan kirli ilişki ağının, soykırımın inkarı, Türkiye'de Kürt ulusal hareketinin ezilmesi, etnik ve inançsal azınlıkların zora dayalı asimilasyonu, bütün faaliyet alanlarının başında yer almaktadır. “Sarı Gelin/Ermeni Sorununun İç Yüzü“ propaganda malzemesi, Sivas'ta alevi aydınları yakanların, Maraş'ta ve Çorum'da kitle katliamlarını organize edenlerin, Güçlükonak'ta Kürtleri kurşunladıktan sonra minibüsle ateşe verenlerin, Yahudi iş adamlarını, Rahip Santuro'yu, Hrant Dink'i, Malatya'da Zirve Yayınları çalışanlarını katledenlerin ve daha binlerce “faili meçhul“ cinayetleri, kanlı provokasyonları organize eden çete teşkilatının mutfağında hazırlanmıştır. Şimdi soykırımın inkârı ve inkârcılarının tarihe bakışı, ilkokul çocuklarına yedirilmek isteniyor. Çocuklar henüz sevgiye ve oyuna doymadan, soykırım mağdurlarına karşı kin ve nefretle, önyargı ve düşmanlıklarla doyurulmak isteniyor. Etnik ayrımcılık etnik düşmanlığa dönüştürülerek hayata, ilkokul çocukları arsından arkadan tetik çekecek, satırla insan boğazlayacak, kanlı baskınlar düzenleyecek, toplu kıyımlar gerçekleştirecek, katil namzetleri hazırlanmak isteniyor. İnsanlığa karşı işlenmiş soykırım suçunun inkârı ve gerçeklerin çarpıtılması için seçilen bu yöntemi, başka türlü izah etmenin imkânı yoktur. Meselenin bir diğer yanı da bu propaganda malzemesini izlemeye mecbur edilecek, etnik kökeni Türk olmayan çocukların konumudur. Onlara, atalarının “Türk düşmanı vatan hainleri“ oldukları gösterilecektir. Onlara, annelerinin, babalarının ve yetişkin kardeşlerinin “vatan için şüpheli şahıslar“, hatta “potansiyel tehlike“ oldukları ima edilecektir. Onlara, Türk inkâr terminolojisinin “sözde soykırım“, “tehcir“ ve “karşılıklı mukatele“ gibi ağır kavramlarını henüz idrak edemeyecek kadar körpe yaşlarında, “Türk vatanının mutlu çocukları“ arasında, kendini var etmeye çalışan “ayrık otları“, oldukları ima edilecektir. Onlara “potansiyel suçlu“ oldukları için Türk ve Müslüman arkadaşlarının önyargılı muamelelerine, hakaret ve sataşmalarına boyun eğmeleri öğretilecektir. Onların, küçük oldukları kadar tertemiz büyük yüreklerine ve insanlık onurlarına, hayatları boyunca kapanması mümkün olmayan bir yara açılacaktır. TC Devleti, milli eğitim bakanlığı aracılığı ile insanlığa bu kadar aykırı bir uygulamayı gündeme getirmiş durumdadır. Bu girişimin ne çocuk hakları, ne insan hakları, ne de vicdanla alakası vardır. Bu girişim, meşruiyeti haklı temellere dayanan bir devletin yapabileceği bir iş değildir. Frankfurt, 13 Şubat 2009 Verein der Völkermordgegner e.V. Frankfurt / Main Soykırım Karşıtları Derneği (SKD); Kontakt : Ali Ertem Tel.: 0049/69/5970813; E-Mail: [email protected]

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.