Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 3 June 2009

Yanıldım!!
Yıllardan beri Küzey Kürdleri çeşitli site ve forumlar açarak kendilerini ifade etmeye çalıştılar.
Bu site ve forumların istinasız hepsi ciddi bir kontrol mekaznizması altındaydılar.
Bu site ve forumlar ya bir siyasi oluşumun yada siyasi güçlerden daha çizgici bireylerin denetimindeydi.
Sonuç olarak düşünsel olarak kısırlaştırılmış, raptuzapt altına alınmış, tek yanlı ve doğruların “biricik temsilcisi“ bir dizi site vardı.
Site yöneticileri “politbüro“ gibi çalışıyorladı. Farklı düşüncelere sahip insanlar hemen örgütten atılıyordu.
Biz, Kürdistan Forumu açarken amacımız farklı düşüncelerin kendilerini ifade edebilecekleri Özgür ve Kürdistani bir platform oluşturmaktı. Bu platformda farklı yelpazelerden, ideolojik ve siyasal çizgilerden gelen her Kürdistanlı kendisini ifade edebilirdi.
Forum açıldığı andan itibaren Forum katılımcılarının kullandıkları dil ve uslup konularında biz Forum Çalışanları arasındada farklı eğilimler ortaya çıkmaya başladı.
Çünkü bir çok katılımcının kullandığı dil ve sahip oldukları terminolojiye biz yabancıydık.
Bizim kendi aramızdaki en sert tartışmalarda dahi biz böyle nitelemeleri ne görmüş ve ne de duymuştuk.
Bazı tartışmacıların birbirlerini tanımlamaya çalıştıklarında kullandıkları terminoloji bize “küfür“, “hakaret“ ve “etik dışı“ gibi geliyordu.
Bizden bazı arkadaşlar bu lugatın yerleşmemesi için sansürün devreye sokulması gerektiğine inanıyorlardı. Bu arkadaşların ileri sürdükleri argumentlerden biri de “bugün bu tip tartışmalara yol verirsek daha sonra bu tip tartışmaların önünü alamayız“ bazındaydık.
Ben bu konuda farklı düşünüyordum. Kürdlerden tartışma kültürünün farklı tarihsel ve toplumsal nedenlerden dolayı zayıf olduğu, tüm bireysel ve toplumsal çelişkileri şiddet yoluyla çözdükleri, kendilerine “hakaret“ ve “küfür“ olarak gördükleri söylemlerin sahiplerini düşman kategorisinde gördükleri düşünerek “tartışma alanının geniş tutulması“ gerektiğini savundum.
Çünkü bizde örgüt şeflerine ve aşiret reislerine karşı düşünce açıklamak saygısızlıkla eşanlamdadır.
Bunu yapan insanlar muritler tarafından afaroz edilir. Eğer şansları varsa canlarını kurtara biliyorlar, şansları yoksa “binkevir“ edilirler. Eğer Kürdistan dağları, nehirleri ve ovaları dile gelmiş olsaydı bu pratiğin ve geleneğin yaratığı tahribatı asırlar boyunca anlatsaydılar bitmezdi.
Bu topraklarda birilerinin hayvanlarına “küfür“ ettiklerinden dolayı yaşanan kan davalarımız hâlâ var.
Çeşitli siyasi yapılanmalar arasında çatışmalar başladığı zaman kaleme sarılmayan “kalem erbabı“ suçlu muamelesi görüyor. Çatışmalar bittiği andan itibaren eleştirinin “E“sini ağzına almak suçtur.
“Tartışma sınırlarının“ geniş olduğu bir ortamda “hakaret“ ve “küfür“ olarak kabul edilen bir dizi “kavramın“ oluşacak düşünce zemini tarafından boşa çıkacağı düşündüm.
Hiç olmasa tartışmacılar belli bir süre sonra bir modus vivendiye gidebileceklerini düşündüm. “Ehli Hak“çıların önderlerinden büyük Kürd alimi ve filosofu Ustad Elahi çok eskilerden söylediği “Düşünce alanı genişledikce sabır ve tolerans artar“ sözü benim hep aklıma geliyordu.
Süreç içinde Forum Çalışanları haklı çıktı. Onların sözünü ettiği “tartışma uslubunun önüne geçilmez“ oldu.
Düşünce Alanını genişleterek toleransı ve sabrı artıracağımıza, düşünceleri kısırlaştırmaya sabırsızlık ve toleransızlık hakim olmaya başladı.
Düşünce üretme yerine kişilerin aileleri, biografileri ve sağlık sorunları tartışmaya başlandı.
Araya giren insanlar “dayak yemeğe“ başladılar.
Ustad Elahi'nin “Ben!!! “Ben her şeyi bilirim“ diyenler ignorant'dan daha ignoranttırlar. Her zaman başkalarından bir şeyler öğrenmek lazım“ diye bir belirlemesi var.
İgnorans forumun gündemine damgasını vurdu.
Kürdistan'da bir dizi gelişme yaşanıyor ve hiç birini tartışammıyoruz. Forumun gündemi tüm etik sınırları dışına taşınmış bir söz duelosu arenasına dönüşmüş.
Aylardan beri aynı şeyler/aynı laflar/aynı iddialar/aynı hakaretler tekrarlanıyor.
Forum okuyucuları bu yazılanlardan/tekrarlardan bıktı.
Ben yanıldım.
Bu tartışmaları bu dereceğe getirenlere Hek ve Kenandır.
Onların bu tartışmalarının önünü kesmeyen/sansürlemeyen bende sorumluyum.
Hek'in tartışmalarda kullandığı bazı kavramlar kabul edilebilir gibi değil. Hek tartıştığı insanları çeşitli sözlerle eziyor.
Kenan ise Hek'in ailesi, ismi ve Konsolosluk ilişkileri meselesinde gündeme getirdiği hususlarda kabul edilecek gibi değil.
Bu konularda kısmen sansür işledi, ama bu yeterli değildi.
Beni bu iki arkadaş hakkında bu kadar esnek davranmaya götüren olay, onlara ilişkin yaklaşımdır.
İkisi de Kürd, ikisi de Kürd yurtseveridir.
Ben ikisinide şahsen tanımam. Ama ikisinide yakından tanıyan bir çok arkadaşım var. Bunlardan biri Hek ve eşi hâlâ Universite çevresindeyken tanıyanlardan biri.... Diğeri Kuzey Kürdistan yıllarca bir gelenekten çalışan arkadaşlardan biri... Üçüncü ise İsveç'te kalan bir tanıdığım. Bu 3 kişi de Türkiye gidemiyorlar.
Kenan'ın bir çok arkadaş çevresini tanıyorum. Bingöl'den İsveç'e kadar Kenan'ın tüm yaşamını bilen insanlardır.
O arkadaşlara inanıyorum.
Bundan dolayı her ikisine karşı sansüre karşı çıktım.
Hep iki arkadaşın ortak bir payda yakalayacaklarını umut ettim ve yanıldım.
Bu tartışmalar esnasında Forum'da ikisinede yazdım.
“Derdekurd“ dedim.
“Yanlıştır“ dedim.
“Yapmayın“ dedim olmadı.

Kin, nefret ve kıskançlık arkadaşların bünyesini sarmış durumdadır.
Ustad Elahi'nin dediği gibi “ Kıskançlık asit gibidir, kıskanandan önce kıskancın kalbine“ saldırır.
Bu Forum'un okuyucularının ezici çoğunluğu aranıza girdi, onları hep azarladınız ve hep bildiğinizi okudunuz.
Şimdi Zancell “Xêlîsini“ yada “ Destmalını“ aranıza atmıştır. Umut ederik ki Kürd olarak buna bir cevabınız olur

Rêz û Silav

Aso Zagrosi

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.